Geçen yazımızı okuyanlar hatırlayacaktır. Japonya’da düzenlenen Kadınlar Dünya Kupası’nı değerlendirmiştik. Turnuvanın tam ortasında, yani ilk iki turun ardından yaptığımız değerlendirmeyi turnuva sonunda güncelleyeceğiz bu yazımızda.
Fazla değişiklik yok
O yazıdaki tabela değişmedi turnuva sonunda. İtalya üst üste 2. kez şampiyonluğa ulaşırken A.B.D ikinci, Çin ise 3. sırayı elde ederek Londra biletini cebine koymuş oldu. Hakkımız olduğunu düşündüğümüz Wild Card’ı biz yerine İtalya’ya veren FIVB’nin ne denli yerinde bir karar aldığı da görülmüş oldu bu sonuçla. A.B.D karşısında aldığı yenilgi olmasa, İtalya namağlup şampiyon olacaktı. Yani ne denli düşüşte olursa olsun, belirli bir geleneğe sahip olmanın verdiği avantajla her zaman zirveye oynayacağını ispat etti Gök mavililer. İtalya, aynı zamanda turnuvayı üst üste kazanmayı başaran üçüncü ülke oldu. (Çin:1981-1985, Küba:1989-1991-1995-1999)
Aşağıdaki figüranları saymazsanız, sıralamadaki tek değişikliğin, Japonya ve Brezilya’nın Almanya’yı geçmesi olduğunu görürsünüz. Bu da beklenmedik bir durum değildi neticede.
Dünya rekoru
Almanya, özellikle A.B.D’yi 3-0 yendikten sonra Dominik Cumhuriyeti karşısında hiç beklemediği şok bir yenilgi yaşadı. Bu yenilginin baş sorumlusu ise, ürettiği 228 sayı ile turnuvanın en skorer oyuncusu olan Bethania de Pena de la Cruz oldu. Zira Dominikli oyuncu, takımına 42 sayı kazandırarak Dünya Kupası tarihinde bir maçta üretilen sayı rekorunu kırdı. Bu sayıların 31 tanesinin hücumda elde eden Cruz, 6 blok, 5 servis üretmeyi de ihmal etmedi! Öyle ki, Almanya Kadın Milli Takım ve Vakıfbank Türk Telekom antrenörü Giovanni Guidetti; “Oynadığınız her takımda 42 sayı üretecek bir oyuncu yoktur. Öyle olsa intihar ederim.” diyerek bu oyuncuya olan saygısının büyüklüğünü dile getirdi.
İlginçtir, bu maçı kazanan Dominik Cumhuriyeti, turnuvanın ilk maçında Arjantin’e 3-1 yenildi.
Eğer Cruz bu denli konsantre oynamasaydı, rekorun sahibi, Çin karşısında takımına 37 sayı kazandıran Amerikalı pasör çaprazı Destinee Hooker olacaktı.
Hegemonya yıkıldı
Son 4 yıl boyunca Dünya sıralamasının zirvesinde yer alan Brezilya, bu turnuvadaki 5.lik sonrası yerini A.B.D’ye kaptırdı. Bir sıra yükselen Japonya 3, elde ettiği şampiyonluk sonrası en kazançlı takımlardan olan İtalya ise 4. sırada yer aldı. Yine bir sıra yükselen Çin 5.liğe çıkarken bu turnuvaya gelemeyen ve sonucunda en büyük kaybedeni olan Rusya, üç basamak birden düşerek kendine ancak Sırbistan ile birlikte 6. sırada yer bulabildi. Almanya 8.liğe yükselirken Türkiye, dört sıra birden yükselen Dominik Cumhuriyeti ile birlikte 10. sırada kaldı.
En değerli oyuncu (MVP)
Yıllardır voleybolu yönetenlerin voleybolu geriye götürdüğüne inananlardanım. Özellikle bizi ilgilendiren FIVB ve CEV, saçma sapan uygulamalarla voleybolu neredeyse bitirme noktasına getirdiler. Bunlardan bir tanesi de en değerli oyuncu (MVP) uygulaması.
İstatistiklere göre yapılan sıralamada dereceye giren oyunculara bakın. Şampiyon İtalya’dan bir tane oyuncu göremezsiniz. Aslında bu durum, takım oyunu sonucunda sahadaki her oyuncudan eşit verim alarak başarılı olduğu için İtalya adına faydalıdır. Ama yok, illa burnunu sokacak ya Dünya Voleybol Federasyonları Birliği (FIVB), aslı Arjantinli olan İtalyan oyuncu Carolina Costagrande’yi MVP olarak ödüllendirdi. Sebep? Çünkü İtalya, Wild Card ile geldiği turnuvada büyük başarı göstererek şampiyon oldu. İtalyan bir oyuncunun o kürsüde yer almaması haksızlık olur!!! İşte bu tarz uygulamalarla voleybolun tadını kaçırıyor çok sevgili! voleybol yöneticileri.
Peki kim olmalıydı?
Elbette Bethania de Pena de la Cruz. Costagrande’den 42 sayı fazla üretmiş. O farkı da tek maçta yaparak Dünya rekoru kırmış. Rakiplerine açık fark atarak en iyi servis atan oyuncu olmuş. En iyi blokörler sıralamsında da kıl payı 3.lükte kalmış. (İlk iki tur sonucunda zirvedeydi)
Buna karşılık Arjantin asıllı İtalyan oyuncunun Cruz’a olan tek üstünlüğü, çok az bir farkla daha yüksek yüzdeli hücum eden bir oyuncu olması. Costagrande %43,95 ile 4. sırada yer alırken Cruz %40,14 ile 10. sırada yer aldı. (Zirvedeki Destinee Hooker:%49,53) Bundan dolayı Costagrande’nin daha iyi hücum ettiğini düşünenler, aşağıdaki istatistiğe de bir göz atsınlar derim.
Zira Galatasaray’ın İtalyan milli pasörü Eleonora Lo Bianco, set başına 7,38 sayıya giden pas oranıyla oynatırken, Dominikli pasör Medina Karla Miguelina Echenique, takımını set başına 2,76 ile oynatmış. Yorum sizin…
Gönül ister ki, bu tarz hatalı uygulamalar olmasın. Oyuncuların alın terine ve emeğine, voleybol severlerin ilgisine saygı duyulsun. Ama bunun gerçekleşmesi için daha çok uzun zaman olduğu belli. Biz sabırla bekleyeceğiz.
Bu haftalık da bu kadar, bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle.
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.