Galatasaray YK elenmemeliydi

Taraftarın bir kısmı, geçtiğimiz hafta sonunda gelen Fenerbahçe Grundig hezimeti, önemli sayılabilecek bir bölümü de aynı saatlerde oynanan Galatasaray Medical Park-Fenerbahçe kadın basketbol maçı nedeniyle boş bırakmıştı Burhan Felek’i. Anlayacağınız, Galatasaray Yurtiçi Kargo (GSYK), dün akşam oynadığı CEV Challenge Kupası 1/8 final rövanş maçında yalnızdı Ukrayna temsilcisi Lokomotyv Kharkiv karşısında.

Rakip hakkında

Klasik Sovyet ekolünün bir devamı gibiydi Kharkiv. Kısa bir süre Fenerbahçe forması giyen ve o dönemde çok etkili bir voleybol oynayan takım kaptanı Volodymyr Tatarintsev haricinde göze batan bir oyuncusu yoktu. Güçlü pasörler, uzun orta oyuncular ve yüksek smaçörlerle bezenmiş bir Rus takımından farkı yoktu açıkçası. Elbette ekonomik durumu daha zayıf olduğundan üst seviye yabancı alamazdı kadrosuna. Bu nedenle kendi çapında Challenge Kupasında mücadele ediyor Lokomotyv Kharkiv.

Ortalar görevini yaptı ama…

Gerek Erhan Dünge, gerekse Murathan Kısal, hatta dördüncü setin sonlarında oyuna girerek seti bitiren bloğu yapan Ferhat Akdeniz üstlerine düşeni fazlasıyla yaptı. Özellikle pasör Ulaş Kıyak’ın önde iken rakibin uzun orta oyuncusunu üstüne çekerek Erhan’a boş vurdurduğu toplar, hem takımın moralini yükseltti, hem de az sayıdaki seyirciye görsel bir şölen sundu. Ancak maçı ve altın seti kazanmak için bundan fazlası gerekiyordu dünkü maçta.

Yine yabancılar!

Son yazımızı okuyanlar hatırlayacaktır. (Bkz. “Maçın önüne geçti – 2”, 05.02.2012) GSYK’nin iki yabancısının bu takımın hedeflerine uygun oyuncular olmadığını söylemiştik. Kervin Pinerua ve Victor Rivera, dün akşam bu tezimizi doğrularcasına takıma son derece kısıtlı katkı verdi. Hele Rivera’nın arkada aldığı ya da almaya çalıştığı manşetler akla ziyandı. Üç metre auta giden topları bile smaç vururcasına sıçrayarak karşılamaya çalıştı Porto Rikolu. Kısa boylarına bakarak hızlı olabileceklerini ya da hızlı toplarla oynayabileceklerini zannedenler de yanıldı dün akşam. Zira ağır ayaklara sahip uzun boylu rakip oyuncular, hemen her hücumuna müdahale etti Pinerua ve Rivera’nın. Zira bu oyuncular ayak olarak hızlı olsalar da smaç tekniğinin 3 ve 4. adımları olan “kol açma” ve “topa vurma” kısmında son derece ağır kalıyorlar. Bu yüzden de hücumda top bu oyunculara giderken rakip bloklar kolayca yerleşerek file üstü defansı yapabiliyorlar. Bu sorunu çözmenin yolu var mı? Kısa vadede ve sezon içinde yok! O halde bu oyunculardan beklentiyi fazla yüksek tutmamak gerek. Mesela rakip takım kaptanı Volodymyr Tatarintsev, bizimkilerden çok daha yaşlı olmasına rağmen (32) bu iki adımın nasıl hızlı yapılabileceği konusunda görsel bir ders verdi dün akşam.

Libero konusunda

Ülkemizde iki liberoyla sahaya çıkan tek erkek takımı GSYK. Sezon başından beri Caner Dengin’i servise karşı manşet almak, Akif Gürgen’i ise rakip hücumlara karşı defans yapmak için kullanıyor sarı kırmızılılar. Dün akşam ikinci sette baştan sona manşet sıkıntısı yaşadı Galatasaray. Bunun faturasını Caner’e kesen antrenör Işık Menküer, oyuna Akif’i alarak çift libero kullanmaktan vazgeçti. Hemen hemen dördüncü setin sonlarına kadar da değiştirmedi kararını. Ancak uzun zamandır maçlarda manşet beklemeyen Akif, yeni pozisyonunda eskisi kadar verimli olamadı. Zira sorun Caner’de değil, takımın bütünündeydi. Bu bütünün en kritik halkası ise iki paragraf yukarıda yazıyor. Menküer geç de olsa yanlışından döndü ve sıkıntıyı bir nebze de olsa aştı.

O mücadeleye yazık oldu

Beşinci set, durum 8:12. Herkes setin, maçın ve turun gittiğini düşünürken sahada inanılmaz bir mücadele örneği sergiledi GSYK. Bu mücadelenin lideri ise seyircilerin sevgilisi şovmen Salvador Hidalgo değil, oyuna sonradan giren Kemal Elgaz’dı. Öyle ki, üst üste rakibinin maç sayısı kullandığı anların sonunda ortaya çıkan Kemal, önce çok önemli bir geri alan hücumu, sonrasında ise serviste ace (rakip oyuncuya değmeden servisten alınan doğrudan sayı) yaptı ve GSYK ilk kez maç sayısı kullandı. Ancak son noktayı koyamadı bir türlü.
Aslında maçın kırılma anı 3.setin sonlarıydı. 20:16 önde olan temsilcimiz, neden olduğunu anlayamadığımız bir strese girdi ve adeta kilitlendi. Rakip ise bu tutulmadan etkilenmedi ve şansının da yardımıyla o seti kazandı. Bu da maçın dönüm noktası olarak kayda geçti.

Maçın yıldızı

Oyuna sonradan giren Sergiy Tyutlin. İlk sette memnun olmadığı oyun karşısında ikili pasör-pasör çaprazı değişikliğine giden rakip takım antrenörü Yuriy Filippov, belki de hiç ummadığı kadar büyük bir verim aldı bu hareketten. Zira oyuna sonradan giren pasör çaprazı Tyutlin, neredeyse önden arkadan vurduğu her topu öldürdü. İkili üçlü bloğa yakalanmadı kolay kolay. İnanılmaz gücü ve bel-kol hızı ile defans yapanları sakatlayabilecek sertlikte toplar vurdu. Elimizde istatistik olmadığından ne yüzdeyle ve hangi rakamlarla oynadığını bilemiyoruz ama gözümüzün gördüğü tek gerçek, Sergiy Tyutlin’in mükemmel oyunuyla maçı takımına kazandırması idi. Eğer Galatasaray’da Kervin Pinerua yerine bu oyuncu olsaydı, bugün yeni rakibimizi konuşuyor olacaktık.
İnsan düşünmeden edemiyor. Menajerlerin oyuncağı olarak üç kuruşluk oyunculara avuç dolusu para ödeyen takımlarımız, neden bu tarz oyuncuları aramaktan imtina eder. Belki de çok pahalı olmadıklarından ilgi çekmiyorlardır, kim bilir…
Seneye pasör çaprazı transferi yapmak isteyen kulüplere tavsiyemiz, bu oyuncuyu takip etmeleridir.

Voleybol dolu günler dileğiyle,

Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com

 


Haberi Paylaş

Comments are closed.