‘Antrenörün görevi, sporcuya en iyiyi başarmasıma yardım etmektir’
Ward& Wats 1977
13 yıl önce, Britanya’nın önde gelen atletizm antrenörlerinden Lan Ward ile Denis Wats tarafından söylenen bu söz günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.Sporcu için en önemli olan şey üstün olanı en iyiyi yaratmaktır. Sporcu antrenör ilişkisinin temeli budur. Temel olarak antrenör bilgisini zamanını sporcuya verir ve onun becerilerini geliştirip karşılığında diğer etmenlerinin yardımıyla, sporcunun başarılı sonuçlar kazanmasına yardım eder. Antrenörün bu etkin rolü altında yatan, insanların kendi içlerinde barındırdığı potansiyeli ortaya çıkmalarına yardım etmeye duyulan ciddi bir istektir (Daly,Parkin 1991).
Insanlara ‘Lider kimdir?’ diye sorulduğu zaman başarılı koçlar örneğin; Fatih Terim, Cengiz Göllü, Ercüment Sunter, Ersun Yanal gibi isimler bu listede sıklıkla yer alan isimlerdendir. Çünkü başarılı antrenörlük liderlik görüşünün en üst düzeyde anlaşılabilmesidir. Liderlik kavramı her geçen gün yenilenerek yolculuğuna devam ediyor. Her gün değişiyor, her gün gelişiyor, bu sürekli değişim karşısında; yıllardır yapılan liderlik tanımları bir türlü kalıba oturtulamıyor, bir çok liderlik teorisi yeniyi üzerinde taşımıyor, ayak uyduramıyor. Liderlik alanında son yıllarda yapılan araştırmalar şunu göstermiştir ki lider doğulmaz lider olunur. Lider doğuştan gelen bir özelik olmaktan çok öğrenilebilir bir özeliktir. Evet neye ihtiyacı olduğunu bildiği ve bunu bilmekle kalmayıp eyleme geçirdiği sürece de herkes lider olabilir (Biçer-2002).
Liderlik, belirlenen amaçlar içinde bireyleri ve gurubu etkileyen davranışsal güç olarak tanımlanır. Sporda antrenörün bir lider olup olmadığını tartışmak anlamsızdır. Burada tartışılması gereken konu antrenörün bir lider olup olmadığıdır. Çünkü ülkemizde bu iki kavram birbiriyle karıştırılmakta, çoğu kez koç rolünü oynayan kişiler antrenör olarak nitelendirilmektedir. Ülkemizde özelliklede basketbol branşında koç terimi kullanılırken, futbol teknik direktör, Voleybolumuzda ise antrenör kavramını kullanmakta. Gerçekte sözlüklere ve ansiklopedilere bakıldığında bu iki kavram için seçilen sözcüklerin ayrı ayrı olduğu görülmektedir. Olimpik spor sözlüğünde antrenörün karşılığı olarak ‘coach’ ifadesi kullanılırken, ansiklopedik büyük sözlükte ‘trainer’ ifadesi kullanılmaktadır. Diğer taraftan antrenörün tanımı olarak Büyük Laorusse Ansiklopodesi ‘kademeli alıştırmalarla bir atleti, boksörü, çalıştıran ve yarışmaya hazırlayan kişi olarak, Tükçe sözlük ise çalıştırıcı olarak tanımlamaktadır ( Tiryaki-2000).
Büyük yüzme antrenörü Doc Counsilman, antrenörlük stillerine adapte olabilmesi ve kendi kişiliğine uydurulması gerektiğini, fakat hangi sitilde olursa olsun, takımını oyuncularını sevip sayması gerektiğini söyler. Sevgi ve saygı antrenörde olması gereken şeyler değildir, karşılıklı ilişkiler sonucu kazanılır. Sporcu antrenöre saygı duymazsa onunla aynı düşüncelere paylaşmazsa olumsuz tavırlar ortaya çıkar ve bu antrenörün etkinliğini engeller. Antrenör kendi branşını bilmekle birlikte, sporcularını iyi tanımalı onlarla sağlam ilişkiler kurabilmelidir. Kendi karakter özeliklerini ve bunun sporcu üzerindeki etkisinin farkında olabilmesidir. Çok farklı kişilik yapılarına sahip antrenörler mevcuttur. Bazıları sakin iken, bazıları hırçın ve agresif, bazıları dinmik iken, bazıları ağır ve dikkatli olabilmektedirler. Aynı koşullara farklı tepkilerde bulunabilirler. Kişinin bir meslekte kendi sınırlarını ve gücünü bilmesi, tanıması kendi kendine objektif olabilmesi kolay değildir, insan ancak başkalarını değerlendirirken objektif olabilir.
Antrenör ise eğitim, organizasyon, karar verme, planlama, program süreçlerinin tümünde aktiftir. Antrenörün bu gibi sorunları yoktur. Ve yalnızca antrenörün kendisine verdiği plan programı uygulamaktan sorumludur. Bu nedenle antrenörlüğü bir sanat olarak da düşünülmelidir.
Antrenörler bu işlevi yerine getirirken kendisini pek çok rollerde bulunacaktır. Bu roller arasında;
Danışman: Çalışmalar sırasında her konuda sporcular için bir danışmandır.
Değerlendirici: Sporcuların performansını gerek gözlem gerekse ölçerek değerlendirir.
Şoför: Gerektiğinde sporcularına otomobilleriyle servis yapar.
Gösterici: Öğretmeye çalıştığı becerileri uygulayarak sporcularına gösterir.
Arkadaş: İlişkileri öğreten-öğrenen düzeyinin ötesinde, bir çok şeyin bir arkadaşla paylaşabilecek düzeyde olmasıdır.
Gerçeği Bulan: Antrenörün, bir anlamda mesleğine duyduğu saygıdır. Bir başka deyişle antrenörün güncel biliyi yakalamasıdır.
Bilgi Kaynağı: Antrenörün, meslek bilgisinin yanında, mesleğiyle ilişkili diğer konularda da bilgili olmasıdır.
Organizatör ve Planlamacı: Günlük, haftalık, aylık, yıllık planlar yapmak, özel turnuvalar düzenlemek, antrenörlüğün önde gelen işleri arasındadır.
Destekleyici: Antrenörün gereğinden çok övgüye önem verilmesi sporcularının yaşayabileceği hayal kırıklarını önlemeye çalışması ve belki de en önemlisi onların spordan kopmamalarını sağlamasıdır.
LIDER: Takımda hedeflerin belirlenmesi, bu hedeflere nasıl ulaşabileceğinin gösterilmesi, takımdaki herkesin sorumluluklarının ve rollerinin belirlenmesidir ( Tiryaki-2000).
I. Yetkin Liderlik ve Etkili Antrenörlük Neler Sağlar?
Astları motive eder
Biz bilincini geliştirir
Gelecek birlikte yapılandırılır
Duygudaşlık yaratır
Çalışanlar kendilerini işlerini ait hisseder
Sorumluluk ve haklar paylaşılmıştır
Yakın temas fazladır
Güven duygusunu geliştirir
Hatalar bir öğreti olarak kullanılır
Teşvik cezadan daha etkilidir
Takım ruhu sinerji yaratır
Sınırlar bellidir-açıktır
Çözümüm parçasıdır, problem değil
Her olay kendi içinde değerlendirilir
Barbaros ÇELENK
Hacettepe Üniversitesi
Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu
Comments are closed.