“Ben Türk’üm! Yabancı oyuncu hissi yok.”

2023-2024 sezonunda ligin flaş takımı olma başarısı gösteren Brand Group Alanya Belediyespor’un İranlı pasör çaprazı Bardia Saadat ile bir araya gelerek voleybol kariyerinin ilk yıllarından AXA Sigorta Efeler Ligi serüvenine, Türkçeyi nasıl bu kadar iyi konuşabildiğinden skorer oyununa ve voleybol dışındaki ilgi alanlarına kadar birçok konuyu konuştuğumuz keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

İran Milli Takımındaki jenerasyon değişikliğinden ve kulüp takımlarındaki gelecek planlarından bahseden genç yetenek, kendisiyle gerçekleştirilen “Özel Röportaj”da birlikte oynamak istediği pasörü, voleybol dışında takip ettiği spor branşlarını, “Rüya Takımı”nı, CEV Şampiyonlar Ligi’ndeki favorilerini, sosyal medyada aldığı ilginç yorumları, sık dinlediği Türkçe şarkıları ve Alanya Belediyespor’u tercih etme sebeplerini de açıkladı.

Röportajımızı Türkçe gerçekleştireceğiz, öncelikle Türkçeyi nasıl bu kadar iyi konuşabildiğini merak ediyorum ve istersen bu konuyla başlayalım.

Ben aslında Türk’üm. Benim yaşadığım yer Urmiye şehri, İran/Azerbaycan diye geçiyor ama bizim konuştuğumuz Türkçe daha çok Azerbaycan’a daha yakın. Ama çocukluktan beri Türk dizilerine ve filmlerine meraklı olduğumdan ve onları izlediğimden alışkanlık olmuş. Hiç Türkçe öğrenmedim, daha doğrusu öğrendiğimi düşünmüyordum. Buraya geldiğimde, gözümü açtığımda Türkçe konuşuyordum. Türkiye’de dil anlamında hiçbir sıkıntı yaşamadım. Kelimeleri buranın konuşma şekliyle de söyleyebilmeyi öğrendim. 

Peki küçüklüğünde Türkiye’ye çok fazla gelip gidiyor muydunuz, o tarz anlar hatırlıyor musun?

Hayır, Türkiye’ye gelip gittiğimizi çok hatırlamıyorum. Türkiye’ye ilk transfer olduğumda kendim de şaşırdım, kendimi bayağı bir zamandır Türkiye’de yaşıyormuş gibi hissediyordum. Kültür olarak düşündüğümüzde de insanları tanıma olarak ben de başlarda şaşkınlık içindeydim ve böyle bir şeyin nasıl olabileceğini düşünmüştüm. 

Ülken İran’dan sonra Sırbistan ve İtalya’da voleybol oynayıp Türk takımlarına transfer oldun. Voleybol serüveninin ilerleyişinde en çok neler ön planda oluyor?

Ülkem dışında oynamaya çok genç yaşta başladım. İlk hedefim kendimi voleybol anlamında yapabildiğim kadarıyla ve olabildiğince geliştirmekti. Daha iyi takımlarda ve daha iyi liglerde oynamak isterdim. Aslında Sırbistan’dan sonra ilk olarak Kore’ye gittim ama orada talihsiz bir sakatlık geçirdim maalesef. Henüz ligde oynamadan antrenmanlarda sakatlanmıştım. Sonra İtalyan takımı ile anlaştım. Ardından ilgimi çeken ise Türkiye Ligi’nin seviye anlamında bayağı gelişmesi ve iyi oyuncuların burayı tercih etmesi oldu. Burada oynama fikri, beni her düşündüğümde heyecanlandırıyordu. İlk teklif geldiğinde kabul ettim, geçen yıl tecrübe kazandım. Ligin seviyesi, kendim de Türk olmam, kültür, yemekler vs. her konuda alışkın olduğumdan ikinci sene de Türkiye’de kalma kararı aldım. 

Sırbistan tercihini çok genç yaşta yapmıştın. 18 yaşında ülkenden ayrılıp yurt dışı deneyimi yaşamanın senin için zorlukları oldu mu, bu zorluklar senin neleri daha iyi kavramanı sağladı?

Benim için epey zordu. İngilizce biliyorum ama bana teklif geldiğinde 17 yaşındaydım ve özellikle annem oraya gitmem konusunda biraz tedirgindi. Ama babam bu konuda gitmem için beni destekledi ve cesaretlendirdi. Gitmek ve gitmemek arasındaki o karar verme süreci benim için zordu. Tabi voleybolumu ilerletmek için her ne kadar benim için zor da olsa 17-18 yaşımda yurt dışında oynamayı seçtim. Şimdi de yaptığım seçimden pişman olup olmadığımı sorarsanız “Seçtiğim yoldan razıyım” diyebilirim. Zor oldu ama güzellikler hep o zorlukların sonunda gerçekleşti. Bu zorluklar sayesinde daha profesyonel bir sporcu olmam gerektiğini kavradım. 15 yaşımdan beri milli takım maçları oynadığım için tek yaşamayı biliyordum ama başka bir ülkede, bilmediklerinin arasında olmak zor. Her şeyi tek başıma ilerletmem gerektiğini öğrendim. Bu da bana küçük yaşımda bayağı bir tecrübe oldu. 

AXA Sigorta Efeler Ligi’nin seviyesini nasıl buluyorsun? Lig, birçok farklı şehrin takımlarından oluşuyor, deplasmanlar için süreçli seyahat halinde olmak seni zorluyor mu?

Seviyesi çok iyi durumda, çok iyi ve kaliteli oyuncular burada oynuyor. Takımlar gayet iyi, çok büyük takımlar var. Lig, dünyanın çok önemli oyuncularının da tercih ettiği bir noktaya geldi. Özellikle de bu sene rekabet, geçen yıla göre daha üst seviyede. Her takım her takımı yenebilecek güçte ve bu da ligin seviyesinin daha üstlerde olmasına yardım ediyor. Ben de bu ligde forma giydiğim için bayağı bir mutluyum. 

Aslında deplasmanlar konusunda bayağı yoruluyoruz, zorluyor diyebilirim. Şehrimizde başka Efeler Ligi takımı olmadığı için tüm deplasmanlarımızda şehir değiştiriyoruz. Ama bu da bizim yaptığımız için bir parçası, senelerdir rutin haline geldi diyebilirim. O kadar da çok zorlanmıyoruz, bi nevi yolculuklara kendimizi alıştırdık. Bazen otobüs yolculuklarımız oluyor. Yolculuk genellikle kitap okuyarak, dizi izleyerek, birbirimizle sohbet ederek, uyuyarak geçiyor. 

Brand Group Alanya Belediyespor’un transfer teklifini kabul ederken bu sezonun flaş takımı olmanızı bekliyor muydun? 

Aslında Alanya Belediyespor ile anlaşmadan önce teklif geldiğinde bayağı bir araştırmıştım. Şehri, oyuncuları, atmosferi… İlgimi çeken de bu oldu. Serkan (Oğuz) ağabey, genç bir antrenör ve konuştuğumuzda da bizi geliştirmeyi çok istediğini ve antrenmanlar konusunda çok hevesli olduğunu gördüm. O da benim ilgimi çekmişti, takımımız çok iyi oyunculardan kuruluydu. Beklentim vardı ama beklentilerimin daha üstünde bir performans gösterdiğimizi düşünüyorum o yüzden daha da mutluyum. Takımımızın ilk senesinde Play-off’u garantilemiş şekilde ilk 4-5. sıralar için savaşması bence Alanya Belediyesi için de başarı. Umarım bu başarıyı ligin sonuna kadar devam ettiririz. 

Bu sezon, hem takımın genel hem de senin kendi performansına bakacak olursan beklentilerini karşıladı mı?

Ben hiçbir zaman bir işi yaparken kendime bir çizgi koymuyorum. “Bu kadar olursa tamam, beklentilerimi karşıladı” diyebileceğim bir sınır yok. O yüzden hiçbir zaman kendime bir tavan belirlemiyorum, maç maç yapabildiğimin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bence buraya kadar bizden beklenenleri karşılamış olabiliriz ama biz bununla yetinmeyeceğiz ve ligin kalan maçlarında ve Play-off dönemlerinde de istediğimizin %100’ünü ortaya koyup en iyi maçlarımızı çıkarmaya çalışacağız. Ligi en iyi halde bitirmek için çabalayacağız. 

Alanya’da maçlarınızı dolu tribünlere oynadığınızı görüyoruz, kentin voleybola ilgisini nasıl buluyorsun?

Buraya geldiğim ilk günlerde bu şekilde değildi, biz maçlarımızı kazandıkça ve buraya iyi takımlar geldikçe Alanya’da voleybola olan merak ve ilgide gözle görülür bir artış oldu. Özellikle okul çağındaki genç voleybol severlerden çok fazla gelip gidenler oluyor, destek mesajları gönderiyorlar. Bu beni çok sevindiriyor. Bir şeyleri doğru yaptık ki insanların voleybola ilgisi arttı ve tribünlerimizi her maç eskiye göre daha çok doldururum bizi daha yoğun destekliyorlar. Buradan hepsine çok teşekkür ediyorum. 

Ligde ilk 4 rekabeti bu sezon çok kızıştı, bu rekabet ve rakipleriniz hakkında neler söylersin?

Bu sene takımlar arasında rekabet çok fazla, tüm takımlar birbirlerine galibiyet sayısı ve puan olarak çok yakınlar. Bu da her maçın önemini artırıyor. Her takım savaşıyor, özellikle 4-5-6. sıralarda yer alan takımlar sanırım artık son güçleriyle sahaya çıkacaklar ki ligin en iyi sıralamada bitirsinler. 

Efeler Ligi’nin farklı takımlarında çok önemli yıldızlar forma giyiyor. Onlara karşı oynarken kendini ekstra motive ediyor musun?

Bence ekstra motivasyon biraz tehlikeli bir şey çünkü dağ gibi düşünün, fazlası da düşersin azı da düşersin… Kendimi %100 motive ediyorum ama bir voleybolcu olarak kendimi stabil halde de tutmam gerekiyor. Tabi onlar çok büyük oyuncular, çoğunun maçlarını çocukken bile izliyordum. Onların önünde oynamak aslında gurur verici ve aynı zamanda bundan keyif alıyorum.   Özellikle gençlerden de çok iyi isimler var, takımımızdan buna Cafer’i söyleyebilirim. Bayağı iyi oynuyor, önümüzdeki senerlerde Türkiye Ligi’nde ve milli takımda da güzel, yararlı işler yapacağını düşünüyorum. 

Çok önemli isimler arasında genç bir oyuncu olarak “En Skorer” isimler arasındasın hatta zirveye oynuyorsun. Takımın skor yükünü çekiyor olmak yorucu oluyor mu, kendi oyun stilini nasıl tanımlarsın?

Aslında ben skorerliği hiç düşünmüyorum, listeyi de takip etmiyorum. Benim tek düşüncem öncelikle takımıma yardım etmek ve takımca iyi bir voleybol sergilememiz. Sonrasında da iyi bir performans ortaya koymaya çalışıyorum. Bunların hepsi iyi giderse skorerlik ve puanlar da artarak geliyor. 

35 ve 40 sayı üstüne taraftarları alıştırdın, kariyer rekorunun kaç olduğunu biliyor musun?

Kariyer rekorumun kaç olduğu… Düşünürsem tam sayıyı hatırlamıyorum ama çok fazla olması gerekiyor. Sırbistan’da oynadığım bir maçtı. Ama bunu sorduğunuz iyi oldu, röportaj bittikten sonra gittiğimde hemen bakacağım, aklımın bir kenarına yazdım. (Gülüyor) 

Türkiye’deki ilk tercihlerin TÜRŞAD ve Alanya, o sezon lige yeni çıkan takımlardı. Bu bir tesadüf mü yoksa ligin yeni takımlarıda yer almak senin için bir “challenge” haline mi geldi?

Geçen sene TÜRŞAD’a gittiğimde bunu kendime bir “challenge” olarak görmüştüm. Kendimi de denemek ve ispatlamak istiyordum. İkinci yıl ise Alanya bayağı tesadüf oldu çünkü iyi bir kadroydu; staff, oyuncular ve yönetim olarak da konuştuğumda çok iyi bir his almıştım onlardan. Alanya’yı tercih etme nedenim de buydu. Düşündüğümde bu tercihim için çok mutluyum, burada bir aile ortamı gelişti. Ben de bu ortamda olmaktan sevinç duyuyorum. 

Gelecek sezonki planlarını merak ediyoruz, kariyerine Efeler Ligi’nde devam edecek misin?

Henüz bir planım yok çünkü hala sezon bitmedi. Tüm odağım ve konsantrasyonum lige, başka bir şey düşünmüyorum ama lig bittikten sonra karar verebilirim. Bunu menajerimle konuştuğumda da beklememi, kendimi maçlarıma vermemi ve bunları daha sonra konuşacağımızı söylüyor. Kısmet, hayırlısı diyelim. 

Sharifi ve Marouf ile konuştuğumuzda da Türkçelerinin çok iyi olduğunu görmüştük. Bu durumun Türk takımlarında yer aldığınızda takım içi iletişimi kolaylaştırdığını söyleyebilir miyiz?

Tabi, Türkçe biliyor olmamız hem bizim hem de takımlarımız için avantaj. Artık bende de şöyle bir algı oluştu, ben de bazen kendimi takımda yabancı oyuncu olarak hissetmiyorum. Çünkü özellikle Türkçe bildiğim için takım arkadaşlarımla çok daha kolay iletişim sağlıyorum. Yabancı hissi artık bende yok, kendimi de Türk oyuncularla aynı şeyleri yaparken ve boş zamanlarımı benzer şekilde geçirirken buluyorum. 

İran Milli Takımı, 2024 Paris Olimpiyatları Elemelerinde iyi bir turnuva geçirmedi ve Olimpiyat şansınızı önümüzdeki yaza bıraktınız. Dünya sıralamasındaki konumunuza bakacak olursan Olimpiyat şansınızı nasıl görüyorsun?

Milli takım hakkında konuşacak olursam biz aslında geçen sene VNL’de kötü bir oyun sergilemedik. Son 8’e kaldık, Dünya sıralamasında ise yanlış hatırlamıyorsam 8. sıradaydık ama bu sene bizim için hiç iyi bir sene olmadı. Benim ve eminim ki tüm İran Milli Takımı oyuncuları için de üzücü bir sene olmuştur. Kendi adıma düşünürsem şans var veya yok diye görmem, bunu bir kenara atarım ve elimden geldiği kadar mücadele ederim. Şans olmasa da kendi ülkemin voleybol taraftarlarını sevindirmek için de elimden geldiği kadar mücadelemi veririm. 

İran Milli Takımında jenerasyon değişikliği sürecini nasıl geçiriyorsunuz, birçok farklı ve önemli ligde oynayan genç ve tecrübeli oyuncularınız var. Önümüzdeki dönemde nasıl bir İran Milli Takımı izleyeceğiz?

Aslında bir iki senedir bizim takımımızda bayağı değişiklik oldu. Benim milli takımda oynadığım ilk yıl, bizim takım kaptanımız Saeid Marouf’un son senesiydi maalesef. Bizim daha büyük ve tecrübeli oyuncularımız yavaş yavaş yerlerini gençlere veriyorlar, aslında zor bir dönem oluyor çünkü onlar yılların tecrübesi ve çok büyük isimler. Genç oyuncuların da tecrübe kazanması ve önemli turnuvalarda kendilerini rahat hissetmesi biraz zaman alacak. Ama eminim ki İran’ı iyi bir gelecek bekliyor, bizim bu genç milli takımlarımız da U21’de şampiyon, U19’da ikinci oldular. U17 Milli Takımımız, Asya’da şampiyon oldu. Eski oyuncuların yerini tutmasak da onlar gibi oynamaya çalışacağız. 

Milli takımlarda seyahatlerinize yine Türkçe şarkılarla devam ediyor musunuz? Çok güzel videolarınız geliyordu. 

Korona döneminde İtalya’ya giderken ben de kendi sosyal medya hesabımda paylaşmıştım o videoyu, takım olarak “Bu Akşam Ölürüm”ü söylüyorduk, herkes telefonlarının ışıklarını açmıştı. Bayağı ilgi görmüştü, bizim milli takımımızda da Türk oyuncu çok çünkü benim doğduğum şehir Urmiye, voleybola çok meraklı ve bizim şehrimizden sanırım 5-6 kişi milli takımımızda oynuyor. 

İranlı oyuncular sosyal medyada hayranlarından yoğun destek görüyor, destekçilerine iletmek istediğin bir mesajın var mı?

Ülkemde kendimi söylemiyorum ama tüm voleybolculara yoğun bir ilgi var. Kıyaslamak gerekirse mesela Türkiye’nin kadın milli takımı burada nasıl ilgi görüyorsa bizim İran’da da erkek milli takımımız o şekilde ilgi görüyor. Uluslararası turnuvalardan dönerken İran’da çok kalabalık bir taraftar kitlesi bizi karşılıyor, bu da bizim için çok gurur verici bir his. Ben de buradan tüm saygılarımı ve sevgilerimi hepsine göndermek istiyorum. 

Alanya’da boş zamanlarında neler yapmaktan keyif alıyorsun? 

Aslında çok fazla boş zamanımız olmuyor. Sıralama yapmam gerekirse ilk sırada uyuduğumu söyleyebilirim. (Gülüyor.) Bazen yorgun oluyoruz, genellikle uyuyorum. Takım arkadaşlarımızla PlayStation oynuyoruz, köpeğimle yürüyüşe çıkıyorum. Hayvanları çok seviyorum, çoktandır evcil bir hayvan sahiplenmeyi düşünüyordum ama sürekli seyahatlere gittiğim ve tek yaşamamdan dolayı nereye bırakacağımı bilmediğim için maalesef öyle bir durumum olmuyordu. Ama bu sene güvendiğim ve emin olduğum bir kişiyi buldum, Selim ağabeye de buradan teşekkür ediyorum. (Gülüyor.) Ben yokken o bakıyor o yüzden bu sene fırsat o fırsat dedim ve artık sahiplendim. Artık yalnızlık hissetmiyorum, beraber arkadaş olduk. Alanya’da boş zamanlarımda nereye gitsem beraber gidiyoruz. Bu benim için bayağı eğlenceli oluyor. Alanya da çok güzel bir şehir, insanları ve doğası güzel. 

KISA SORULAR

CEV Şampiyonlar Ligi’ni Kadınlar ve Erkeklerde hangi takımlar kazanır?

Kadınlarda umarım Türkiye’nin takımları şampiyon olur. Bizim takım iki Türk takımını da yarı yarıya destekliyor olabilir ama sanırım yakın zamanda Galatasaray’la maçımız olduğu için Fenerbahçe’yi tutan daha çoktur. (Gülüyor.) 

Erkeklerde de özellikle takımlar birbirine bayağı yakın, Türkiye’den de Ziraat kaldı. Bence erkeklerde şampiyonluk için bu sene İtalyan takımlarının, kadınlarda da Türk takımlarının şansı daha fazla. 

Birlikte oynamak isterdim diyebileceğin pasör kim?

Çocukluğumdan beri Saeid Marouf hayranıyım ve onu çok seviyorum, onunla sadece bir sene milli takımda aynı takımda oynama şansını buldum. Onunla aynı takımda oynamak isterdim. 

Diline dolanan bir Türkçe şarkı?

Dönem dönem çok fazla değişiklik gösteriyor. Bu aralar Ebru Yaşar ve Siyam’ın “Yoksun” şarkısını çok fazla dinliyorum. Bir de ligin ilk başlarında bizim takımda fenomen olan bir şarkı vardı, Zerrin Özer’den Basit Numaralar…

Vazgeçilmezim dediğin bir Türk yemeği?

Köfte

Maç içinde seni en çok ne hırslandırır?

Atak yaptığım bir top puan olmazsa daha da hırslanıyorum.

Dünyada gezmeyi en çok istediğin yer?

Avustralya

Voleybol dışında en çok takip ettiğin spor branşı?

Futbol. Süper Lig’i de takip ediyorum. Galatasaray ve Fenerbahçe şampiyonluk için mücadele ediyor. Tuttuğum takıma ise Traktör diyeceğim. Ben o takımı çok seviyorum. Orası bambaşka bir yer. Avrupa takımlarından ise Barcelona’yı tutuyorum.

Küçükken yüzme ve tenise bayağı ilgim vardı ama kendimi bildim bileli voleybolla gözümü açtım. Çok küçük yaşta antrenmanlara başladım. 

Sosyal medyada aldığın en ilginç yorum?

Yorum değil de en ilginci bir programa veya etkinliğe katıldığımızda yakından gördüklerinde boyumuza şaşırmaları oluyor. Televizyonda takımda herkes 2 metre olunca boy belli olmuyor ama dışarda genellikle şaşırıyorlar. 

İçerisinde senin de yer aldığın Rüya Takım?

Pasör çaprazı ben mi olmalıyım? Benim için bu takımda yer almak çok büyük bir onur olur.

Saeid Marouf – Bardia Saadat 

Ricardo Lucarelli – Giba

Srećko Lisinac – Maxwell Holt

Sérgio Santos (L)

En beğendiğim pasör çaprazları ise Ivan Miljkovic ve Wallace de Souza. 

Son olarak eklemek istediklerin var mı?

Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum ve hepsini tebrik ediyorum. 

Haberi Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir