Alagaş’ta maç, sakın durma kaç!

Haldun Alagaş Spor Salonu’nda voleybol izlemek tam bir işkenceye dönüştü. Bel ağrıtan koltuklar, hasta eden cereyan, nerede olduğu bilinmeyen bakımsız tuvaletler, yetersiz çalışma masaları ve ulaşımdaki zorluklar, yıllardır var olan aksaklıklardı. Bunlara bu sene eklenen yenilikler ise medya mensuplarının kullanabileceği bir internet erişiminin bulunmaması, otoparkta aracınızı bırakabileceğiniz yer sayısının hissedilir oranda düşmesi ve salondaki ses düzeninin kulakları tırmalayacak derecede kötü olması. Saygısız insanların koridorların birleşim yerlerinde (kapalı alanlarda) sigara içmesi ise yetkililerin gevşek davranmasının bir sonucu.

Özetle Haldun Alagaş’ta maç izlemek tam bir işkence. İBB’nin bu salondaki ısrarı nedir bilemiyoruz ama, bu anlayış devam ederse böylesi köklü bir kulübün voleybola katkısı negatif düzeyde olacak. Bizden uyarması.

Acil hakem aranıyor!

Gönül isterdi ki, her zaman yaptığımız gibi önce maçın teknik boyutlarını ele alalım. Yazının sonunda hakemleri değerlendirelim. Ama olmuyor işte. Gerek Nedim Özbey’i, gerekse Fernando Benitez’i çıldırtan hakemlerden başlamak şart oldu bu maçın akabinde. Bülent Bozkurt – Barış Sümen ikilisi ne çizgilerle tam uyum sağlayabildi, ne de pozisyonları gerektiği gibi süzüp değerlendirebildi. Yanlış kararlarına itiraz sesleri yükselince de kartlar havada uçuştu. Öyle ki, ikinci setin kaderini 23:22’de Serhat Coşkun’a gösterilen kırmızı kart belirledi. Kısacası hakemler, maçın çok önüne geçti.

-İlk setin hemen başında Özkan Hayırlı’nın ortadan vurduğu top auta gitti. Baş hakem Bozkurt sayıyı Ziraat Bankası’na vermiş ve İBB bunu kabullenmiş iken yardımcı Sümen “elden” diyerek sayıyı İBB’ye verdi. Bu erken karar dahi maçın geri kalanı için fikir veriyordu izleyenlere.
-Skor 14:8 iken Ziraat pasörü Nimir Abdelaziz bir pas attı, Bozkurt faul çaldı. O pası dünyanın dört bir köşesinde serbestçe atan Hollandalı pasör buna isyan etti doğal olarak.
-19:12’de İBB liberosu Barış Özdemir ön alandan parmak pas atarken gelen topu pasör Selçuk Keskin karşı sahaya file üzerinden yönlendirdi. Ancak hakemler bu ihlali atladı.
-21:14’te ise Ziraat liberosu Murat Karakaya ön alandan parmak pası attı. Gelen topa yapılan file üzeri smaç görmezden gelindi. Ayrıca Abdelaziz’in pası faul ise, bu pas ondan daha fazla fauldu.
-Üçüncü sette durum 4:4 iken Ziraat Bankası oyuncusu hücum dublajı yapıyor, topu yumrukla havaya kaldırıyor ama karar top taşıma. El insaf!
-Dördüncü sette skor 16:16. Ziraat hücumunda top bariz içeride, karar aut. Skor 17:16 olmuş. Pozisyonun etkisinde kalan hakemler, o hatayı başka bir hatayla örtme niyetinde. Amaç adalet sağlamak olsa bile yolu yanlış. Bu kez İBB hücum ediyor ve top içeride. Karar yine aut. İlk hata telafi edilmiş oluyor.

Bütün bu hatalı kararlar ve fazlası, voleybolumuz adına düşündürücü. Tedbir almak şart, zira bazı maçları oyunculardan fazla hakemler oynuyor. Salonlarda gerilim artıyor, kaybeden voleybolumuz oluyor.

Taşıma dediğin

Yıllardır yazdığım yazılarda aynı şeyi savunurum. Hakemlere voleybol oynatmak şart! Eline top değmemiş adam kuleye çıkarsa saçma sapan hareketlere düdük çalıyor. Sıkıştığında da kararı taşıma olarak nitelendiriyor. Halbuki belli durumlarda taşıma yapılamaz! Mesela dirsekle, yumrukla taşıma olmaz. Özellikle parmak paslarda çalınan taşıma bariz olmalıdır. Eğer hakemin şüphesi var ise düdük çalmamalıdır. Pastan sonra topun kendi ekseni etrafında dönmesi, ya da topun baş üstünden çıkmaması topun taşındığını göstermez. Öyle bir taşıma kararı çalarsınız ki, pası atan dahi itiraz etmez. Maalesef bizim ligimizde çalınan taşıma sayısı ortalamanın çok üzerinde.

Mesela parke olmak ya da parke yapmak diye bir terim vardır voleybolda. Kuleden bakan ama voleybol oynamamış hakem bunu anlayamaz. Bir kaç kez oynatırsınız ve bu parke hareketini yaptırırsınız, hakem bu tarz pozisyonları daha iyi süzebilir. Ha buna gerek yok, bizim hakemlerimiz bunları iyi süzer dersiniz, ayrı konu. Gerilim seviyesi düşük maçı biraz zor görürsünüz.

Ziraat’in vurucu güç sorunu

Robert Horstink ve Nimir Abdelaziz Hollanda Milli takımının üst düzey oyuncuları. Şu anda Ziraat’i taşıyan da bu ikili. Bizim Milli takımın pasör çaprazı Serhat Coşkun da çok yüksek bir oyuncu. Ancak güç olarak yetersiz. Ayrıca süreklilik sorunu var. Havasını bulamaz ise takımın el freni oluyor, bulursa sırtında taşıyor. Mesela İBB karşısında bir dördüncü set oynadı ki, seyre değerdi. Zaten maçın dördüncü seti Coşkun ile Gundars Celitans arasında bir düello gibi geçti. İstanbul takımının pasör çaprazı top öldürdükçe Coşkun cevap verdi. Müthiş keyifli anlar yaşandı ama sonunda gülen İBB oldu. Zira Ankara takımının üçüncü köşe oyuncu sorunu var. Gerek Burak Güngör, gerekse Mohamed Badawy üst düzey bir mücadele arenasının oyuncusu değil. Horstink’in takımına yaptığı yapacak bir yabancı oyuncu olsa, Güngör’ün iyi bir tamamlayıcı olacağı aşikar. Ayrıca benzer seviye takımlara karşı doğrudan mücadele edebilecek gücü var. Ama şampiyonluk adayı takımlar karşısında işi çok zor. İkinci setin son iki hücumunu çok iyi paslar alarak yaptı Güngör. Ama her ikisinde de rakibin en kısa oyuncusu pasör Selçuk Keskin’e takıldı.

Murathan Kısal, fizik kapasitesi bir orta oyuncu için yetersiz olsa da üst düzey zamanlaması ve gücüyle takımına katkı sağlıyor. Ayrıca rakibi bozan servisleri var. Cüneyt Dağcı ise üst düzey fiziğine rağmen teknik olarak yeterince iyi değil. Takımına daha fazla katkı sağlamalı. Zira bu kapasite var Dağcı’da.

Pasörler çok iyiydi

Zaman zaman hücumcularla uyum sorunu yaşasalar da gerek Keskin, gerekse Abdelaziz takımlarını çok iyi oynatan pasörler. Her ikisi de rakibin dizilişine ve blok pozisyonuna göre pas atabiliyor. Bu nedenle çoğu pozisyonda çok etkili hücum varyasyonları izledik Cumartesi günkü maçta. Abdelaziz’in mevkidaşına göre en önemli artısı servisleriydi.

Benitez’in ilginç tercihi

İkinci sette durum 14:14 iken Ziraat Bankası’nın İspanyol koçu Fernando Benitez bir mola aldı. Skor 16:16 iken de ikinci molasını istedi. İlginç bir tercih yaptı İspanyol teknik adam. Zira çok kritik bir setin son bölümünde takımına taktik verecek imkanı kalmıyordu. Nitekim 22:22’den sonra dağılan Ankara ekibinin o zor anlarda böylesi taktiklere çok ihtiyacı vardı. Ama o imkan kalmadığından İBB en zor anında seti kolay kopardı.

Coscovic’in Türk olarak oynaması haksızlık

Geçen sezon Galatasaray’ın kullandığı adaletsiz avantajı bu sene İBB kullanıyor. Hırvat oyuncu Tomislav Coscovic’i Türk statüsünde sahaya sürerek 4 yabancı oyuncu ile mücadele ediyor. Haliyle de diğer takımlara karşı haksız bir rekabet doğuyor. Bunun sınırları iyi çizilmeli ve buna kimse itiraz etmemeli. Oyuncunun annesi babası Türk değilse, voleybolun temel altyapısını Türkiye’de almamışsa Türk olarak oynaması adaletsizliktir. Eğer konu 5 sene Türkiye’de oynamak ise FB Grundig yaşadı demektir. Zira Ivan Miljkovic ve Leonel Marshall’ın Türk oyuncu statüsünde oynamasına iki sene kalmış oluyor. O zamana dek yabancı kuralı değişmez ve FB Grundig üç yeni oyuncu alıp sahaya beş yabancı ile çıkarsa itiraz etmek isteyenler, bugünlere bakıp bu yazıyı bir kez daha okusunlar.

İBB yaşlı

Deneyimli koç Nedim Özbey’in genelde tecrübeli oyuncuları tercih ettiği bilinir. Ama Özbey’in kurduğu her takımda ilk altıya harmanladığı gençler de mevcuttur. Ziraat karşısındaki altıya bakınca bu tarz genç oyuncuları göremedik. Takımın en genci olarak göze çarpan Siarhei Antanovich dahi 28 yaşında. Bunun haricinde Celitans 29, Özkan Hayırlı 30, Russel Holmes ve Selçuk Keskin 32 yaşında. Coscovic ise 35. Libero hariç takımın yaş ortalaması 31. Bu durum uzayan rallilerde takımın aleyhine. Ayrıca sahadaki görünüm tam bir generaller ordusunu andırıyor. Böyle olunca takım olgusu yerini biraz daha bireyselliğe bırakıyor. Coskovic zaman zaman etkili servisler atsa da manşette ve hücumda eskisi gibi değil. Antanovich ve Holmes ise A.B.D’de herhangi bir üniversitede voleybol bursuyla okuyan öğrenci seviyesinde oynuyorlar. Böyle olunca da İBB kağıt üzerindeki korkutuculuğunu sahaya yansıtamıyor. Kısacası Özbey’in işi zor. Ancak deneyimli antrenörün bir konuyu takıma iyi ezberlettiğini söyleyebiliriz. İBB geri çizgide iyi defans yapıyor. 6 numaraya yerleşen smaçör, blok yerleşimine ve rakip hücumcuya göre iyi yer tutarak ekstra defans yapıyor ve takıma büyük katkı sağlıyor. Şu ana dek bunu başka bir erkek takımında göremediğimizi belirtelim.

Voleybol dolu günler dileğiyle.

Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com


Haberi Paylaş

Comments are closed.