Fenerbahçe Grundig, bariz favori olarak çıktığı maçta Eczacıbaşı Vitra’nın elinden son anda kurtuldu. Antrenörlerin maçı birbirlerine adeta hediye etmeye çalıştığı dün gecenin kazananı Giovanni Caprara’nın inadı oldu(!)
Neden favori?
Sezon başı olmasına rağmen iyi bir form grafiği yakalamış olan pasör Asuman Karakoyun yaşadığı apandisit sorunu, takımın vurucu gücü Bethania De La Cruz ise Orta Amerika ve Karayipler oyunlarına gitmesi nedeniyle kadroda yok. Dolayısıyla FB Grundig maçın doğal favorisi haline geliyor.
Ayazağa ekibi nasıl kazanırdı?
Elbette servis-blok-defans döngüsüyle. Zira her biri ön-arka alandan etkili hücum edebilen Kristin Hildebrand-Yeon Koung Kim-Madelaynne Montano üçlüsüne karşı kariyerlerinin en zayıf günlerini yaşayan Esra Kırıcı-Neslihan Güler-Jordan Larson üçlüsü son derece zayıf kalıyor. Buna karşın kadrosunda dünyanın gelmiş geçmiş en iyi orta oyuncularından ikisini barındıran turuncu beyazlıların vurarak öldürmeye çalışmak yerine rakibi durdurarak oynaması gerekiyordu. Ancak bu felsefeyi sahaya yansıtmayı düşünmeyen Eczacıbaşı Vitra antrenörü Caprara, kadrodaki dengeyi de unutunca mağlubiyetin alt yapısını hazırlamış oldu.
Maçı geriye sarıp 3. seti baştan itibaren izleyin. Servis çizgisinin gerisine gelen Larson’un ABD milli takımından arkadaşı Hildebrand’ı 4 numarada nasıl sıkıştırdığını ve Türkiye’nin hücum gücü en yüksek takımını nasıl çaresiz bıraktığını bir kez daha görün. İşte Eczacıbaşı için kazanmanın anahtarı o rallilerde yatıyordu. Zira dünyanın en büyük vurucu gücüne de sahip olsanız, topu karşılayıp o ellere servis edemedikten sonra hiçsiniz demektir.
İnadım inat!
FB Grundig antrenörü Marcello Abbondanza, henüz maçın başında kafayı Dicle Nur Babat’a taktı. Köşelere yeterince destek vermediği için genç orta oyuncuyu kenara alıp yerine Gökçen Zop’u aldı ama ondan da istediği verimi alamadı. Topu köşelere uzatamayan Elif Öner’i kenara alıp yerine Ezgi Dilik’i sürdü sahaya. Ancak Dilik de fantezinin ötesine geçen hareketler yapmaya başlayınca filmi başa sarıp yeniden Öner’e döndü. Hücumda gökyüzünden top vuran Montano birkaç hata yapınca Polen Uslupehlivan’ı düşündü ama orada da beklediği gerçekleşmedi ve Kolombiyalıyı bir kez daha hatırladı. Manşette sıkışan Hildebrand yerine Meliha İsmailoğlu’nu çağırdı ama nafile. Geride manşete destek olsun diye sahaya sürdüğü Melis Yılmaz dahil kenardan gelen hiçbir oyuncu, Abbondanza’nın taleplerini yerine getiremedi. Bu da İtalyan teknik adamı zaman zaman kenarda çılgına çevirdi.
Yine de Abbondanza’nın hatalarından ders alarak son sette doğruyu bulduğunu ve maçı kazandığını söyleyebiliriz. Ancak aynı hataları önümüzdeki cumartesi oynanacak Vakıfbank maçında da yaparsa, Abbondanza’nın sahadan hüsranla ayrılması büyük ihtimal. Zira dünya voleybolunun son yıllarını domine eden Vakıfbank’ın hücum gücü eksik Eczacıbaşı’na benzemez. Bu noktada Abbondanza’nın Christina Bauer tercihi ile rakibini durdurması ve orta hücum tehdidi ile rakip blokörleri bozması iyi bir seçim olacaktır.
İnadı bir türlü kırılmayan diğer İtalyan Caprara’nın hatalarından ders almayarak son seti Kırıcı-Güler ikilisi ile oynama ısrarı, yenilginin hazırlayıcısı oldu. Zira ilk set ve ikinci seti 16:10’a kadar seyredenler, FB Grundig’in 3-0’a gideceğini düşünüyordu. Ancak Kırıcı-Güler ikilisi yerine oyuna dahil olan Şeyma Ercan-Gözde Yılmaz, takıma inanılmaz bir enerji kattı ve Eczacıbaşı üst üste iki set kazandı. Sadece set kazanmakla kalmadı, sarı lacivertlilerin dengesini bozdu. Öyle ki, dördüncü sette 10:14 öne geçen turuncu beyazlılar maçı 3 puanla dahi tamamlayabilirdi. Ancak Abbondanza’nın hatalarından dönmesi ve Eczacıbaşı’nın nasıl kazanacağını unutması sonucu ibre bir kez daha sarı lacivertlilere döndü.
Vakıfbank karşısında oyuna sonradan dahil olup maçı kazandıran Gözde Yılmaz’ın ve bu maçta iyi bir performans sergileyen Şeyma Ercan’ın tie-break setinde kenarda bırakılması, Eczacıbaşı’nın sonunu hazırlayan faktörlerin başında geliyordu. Gerçi Ercan sonradan oyuna girdi ama, atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti. Caprara, Yılmaz’ı ise sadece bir rallide blok yapması için sahaya sürdü ve adeta kazandığı setleri inkar etti.
Pasörler de çok ısrar etti!
Ne için dersiniz, maçı birbirlerine hediye etmek için elbette. İzmir’in yoğurduğu iki pasörden Elif Öner ve Nilay Özdemir, özellikle tie-break setinde ikramın sınırlarını iyice genişletti. Ancak Özdemir’in gelen topları üst üste Larson’a atıp Amerikalı oyuncuyu yorgunluktan bitirme noktasına getirince, Öner dönen toplarda kolayını seçip Kim’i buldu ve maçı FB Grundig kazandı. Elbette Abbondanza’nın Dilik’i kullanıp Öner’i dinlendirme lüksü varken Caprara’nın Asuman Karakoyun’dan mahrum kalması ayrı bir şanssızlıktı.
Caprara yol ayrımında
İtalyan teknik adam Türkiye’ye henüz geldi ve hala alışma aşamasında. Ancak görünen köy kılavuz istemez. Caprara Kırıcı-Güler ikilisini hala yıllar öncesindeki şekliyle hatırlıyor. Bir zamanlar milli takımımızın lokomotifi olan Neslihan Güler ve ender yetişen smaçörlerden Esra Kırıcı, kariyerlerinin en düşük zamanlarını yaşıyor. Neticede Kırıcı 33 yaşında. Güler ise bugün yarın 32 olacak. Dolayısıyla bu oyuncularla ne kadar devam edebileceğinin kararını vermeli Caprara. 24 yaşındaki Yılmaz ve 21 yaşındaki Ercan’ın Lorenzo Micelli dönemindeki durumlarını kendine ders çıkarabilirse, dünya şampiyonu teknik adam takımı hem gençleştirip hem de yükseltebilir. Ayrıca hatırı sayılır miktarda güç de kazanır. Ancak deneyimli çalıştırıcının Omichka OMSK gibi bir rakibe karşı bile bu oyuncuları oynatmaması, Eczacıbaşı adına endişe edilebilecek bir durumu işaret ediyor.
Forma müdahalesi doğru ama eksik
Maç öncesi hakem kulesini kontrole çıkan baş hakem Aziz Yener, her iki takım formalarını ayırt etmenin zor olduğunu görünce, ev sahibi FB Grundig’li oyunculara açık renk forma giydirdi. Bu değişim doğru olsa da bizim gözümüze çarpan bir ayrıntı nedeniyle eksik kaldı.
Zira FB Grundig liberosu Merve Dalbeler ile Eczacıbaşı Vitra’nın birinci liberosu Gülden Kuzubaşıoğlu, sahaya aynı forma ile çıkmıştı. Her iki oyuncunun da üzerinde yeşil formalar vardı ve iki libero da 2 numaralı formayı giyiyordu! Bu noktada Dalbeler’in formasının değiştirilmesi de faydalı olacaktı ama bu ayrıntı gözden kaçtı.
Bunun haricinde;
-İkinci sette 14:9 iken servis kullanan Elif Öner’in topu auttu. Hatalı karar veren çizgi hakemi sayıyı FB Grundig’e verdi.
-19:21’de arka oyuncu olan Montano 3 metre içerisinden topu karşıya vurdu ama Yener bu pozisyonu kaçırdı.
-Üçüncü sette 18:21’de Nilay Özdemir’in attığı pas fauldü ancak çalınmadı.
-Dördüncü sette ise 15:15 iken Özdemir’in bloktan seken topu çıkarmasına taşıma çalmak büyük hataydı.
Hakemleri ateşe atmayın
Bu konuda daha önce de çeşitli örnekler yazdım. Oyuncuların basit sayı kazanma adına hakemi kandırmaya çalışmaları voleybolumuz adına büyük tehlike. Dördüncü sette skor 5:5, Eczacıbaşı hücum yapıyor. Blokta Dicle Nur Babat’ın topa değdiğini biz dahi görüyoruz. Hakem 2 metreden nasıl görmesin. Ancak Babat, sanki top kendisine değemeden auta gitmişçesine seviniyor ve seyircisini galeyana getiriyor. Centilmenlik hak getire! Sayıyı doğru bir kararla rakibe veren hakem, seyirciler tarafından “Hırsız hakem” diye yaftalanıp dakikalarca tezahürata maruz kalıyor. Diğer örneklerde olduğu gibi aynı soruyu yineliyorum. Voleybolu gönülden sevip kendisini örnek alacak gençlere böyle mi örnek olur milli bir sporcu?
Üçüncü sette 8:12 iken Meliha İsmailoğlu’nun yaptığı defansta top karşı sahaya bariz bir şekilde antenlerin içerisinden geçti. O topu çevirerek oyuna devam etmek isterken düdüğü duyup çılgına dönen, dolayısıyla taraftarını da yanlış yönlendiren sarı lacivertli takım oyuncularına ve teknik heyetine oyun kuralları hakkında acil bir eğitim vermek şart!
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.