Akşam Gazetesi’nde 18 yıl çalıştıktan sonra meslek hayatımda keskin bir viraj aldım. Yazılı basından görsel medyaya geçiş, benim için çok farklı bir deneyim. Şimdilerde TRT ailesindeyim ve kamera önünde olmanın heyecanını yaşıyorum.
İş hayatımdaki bu değişiklik, biraz voleyboldan uzaklaşmama neden oldu. Kopmadım ama farklı alanlara da yoğunlaşmam gerekti.
Tüm bunlara rağmen özellikle başta Halkbank olmak üzere, takımlarımızın Avrupa kupalarındaki sınavlarını en azından ekran başında kaçırmamaya gayret ediyorum. Ankara’da çalışan bir basın mensubu olarak da Halkbank bizim için altın madeni.
Hem ulusal ligde hem de Avrupa arenasında başarıyla giden bir ekip başkent temsilcisi. Ankara’da bir marka olma yolunda emin adımlarla yürüyor.
Anlayacağınız bir markanın peşine takıldık, gidiyoruz. “Diğer başkent ekipleri ne durumda” diye sorarsanız, kaçamak cevap veririm.
Halkbank, bizleri tembelliğe itti. Oysa Ziraat Bankası ve Maliye Milli Piyango da ilgiyi hak ediyor. Kurdukları kadrolara bakıldığında puan cetvelinde bulundukları yer kötü sayılmaz. Ama iyi de diyemeyiz.
Bayanlarda ise tek temsilcimiz İlbank. Onlar da koca bir hayal kırıklığı. Yönetimin bayan voleyboluna yatırım yapmaktan vazgeçtiği açıkça gözüküyor. Vakıfbank ya da Fenerbahçe gibi bir takım kurmalarını beklemiyoruz. Ancak en azından ilk beşi zorlamalarını beklemek hakkımız.
Bir Ankaralı Spor Yazarı olarak, bulduğumuz tek altın madeni Halkbank’a da bugünlerde gözümüz gibi bakmalıyız. Yöneticilerin de ilgisinin kaybolmaması için dua etmemiz gerekir.
Milli takımlarda ise her yıl yeni bir teknik kadro görmeye alıştık artık. Bu noktada istikrar ne zaman yakalanır bilmiyorum. Başarı çıtası yüksek olunca, bazı sonuçlar çabuk kelle götürüyor.
Basketbol ile başlayıp, futbolla devam eden yabancı sınırlamasındaki rüzgara, voleybolun da kapılıp kapılmayacağı merak konusu. Görünen o ki, 2015 yılında yeni gelişmeler yaşayabiliriz.
Murat TARHAN
Comments are closed.