Arkadaşımız Recep Ekin, Halkbank’ta forma giyen Milli voleybolcu Halil Yücel ile bir söyleşi yaptı. Genç voleybolcu ile yaptığımız keyifli söyleşiyi sizler için kaleme aldık.
İşte Halil Yücel hakkında merak ettikleriniz…
-Öncelikle kendinizden bahsedebilir misiniz?
Halil Yücel. 24 Kasım 1989 Adana doğumluyum.
-Voleybola nasıl başladınız?
2004 yılında lisede sınıf arkadaşımın ısrarı üzerine seçmelere katıldım. İlk başta ciddiye almamıştım, istememiştim. Hatta burada ne işim var diye de sormuştum kendime ama sonra zaman geçtikçe alışmaya ve sevmeye başladım.
-Milli takıma ne zaman seçildiniz?
İlk olarak 2008’de genç milli takım seçmelerine gitmiştim. Ama genç yaşımın son senesi olduğu için bir turnuvaya katılabilmiştim, daha sonra 2010 yılında A milli takımına seçildim.
-Avrupa Şampiyonası elemelerinde grup 2.si oldunuz, öncelikle tebrikler, bu konuda neler söylemek istersiniz?
Teşekkür ederim. Portekiz’de iyi bir başlangıç yapamadık ama Ankara’daki maçlara takım olarak çok konsantre olmuştuk. Hedefimiz gruptan çıkmaktı. Ve bunun için sonuna kadar çalıştık, hedefimize de ulaştık. İnşallah 3. Turda Letonya’yı da geçip Avrupa Şampiyonasına katılacağız.
-Avrupa Şampiyonası Elemeleri olsun Lig maçları olsun çok başarılı bir performans sergilediniz. Bu günlere geleceğinizi biliyor muydunuz?
Bu benim için çok büyük bir fırsattı her şeyden önce. Gece-gündüz bu maçları düşünüp ona göre konsantre oldum ve çalıştım, bu maçlarda kötü oynama gibi bir lüksüm yoktu. Evet bugünlere geleceğimi biliyordum. Çünkü çok çalışıyordum. İnsan istedikten sonra her şey olabilir. Yapamayacağı şey yoktur, önemli olan özveri çalışmak ve yaptığın işe saygı duymaktır. Çok sevdiğim bir söz vardır, bunu kendime felsefe edindim “Hayallerinizin peşinden koşun. Bir gün mutlaka yorulacaklar.”
-Unutamadığınız, sizin için önemli olan bir maç var mı, varsa bize anlatabilir misiniz?
Aslında çok komik ve ilginç bir maç var. 2009’da Halkbank PAF takımında oynuyordum. Ankara Selim Sırrı Spor Salonunda Galatasaray PAV takımıyla maçımız vardı. O zamanlar PAV maçları 3 set üzerinden oynanıyordu. Setler 1-1 idi. Tie-break setini 17-15 kazanıp soyunma odasına inmiştik. Bizden sonrada bayan 2.lig maçı vardı. Isınmaya başlamışlardı. Daha sonra soyunma odasına haber geldi. Hakem iki takımı da yukarı çağırarak Tie-break setini 16-15’den tekrar başlattı. Çok şaşırmıştık. Kazandığımız Tie-break setini 18-16 kaybetmiştik. Bunu asla unutamam herhalde.
-Sahada size özel bir lakabınız var mı?
Evet bana özel bir lakabım var. Genelde bütün arkadaşlarım bana “makina” diye sesleniyorlar.
-Ailenizin voleybola bakış açısı nasıldır?
İlk başlarda istemiyorlardı. Gizli gizli antrenmanlara kaçtığım zamanlar bile olmuştur. Daha sonra bu duruma alıştılar ve hep desteklediler.
-En büyük destekçiniz kim?
En büyük destekçim voleybola başladığımdan beri yanımda olan ve desteğini hiç eksik etmeyen eski takım arkadaşım, öz abimden farksız olan Cemal Pircanlı’dır. Ailemi de unutmamak lazım. Onlarında haklarını ödeyemem. Onlar da çok destek oldular.
-Bizimle bu röportajı gerçekleştirdiğiniz için teşekkür ediyoruz son olarak ne söylemek istersiniz?
Ben de bu röportajı benimle yaptığınız için çok teşekkür ederim.
Comments are closed.