Spor yazarlığı dönemimin en heyecanlı yılını yaşıyorum. Yaklaşık 22 yıllık meslek yaşantımın en büyük hayalini süsleyen Londra Olimpiyat Oyunlarını yerinde izleme fırsatını buldum. Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlara takım sporlarında prangaları kırarak katılan ‘Filenin Sultanları’ gibi bende ilk kez katılıyordum.
Oldukça çekişmeli ve keyifli maçların ardından Sultanlar çeyrek finali kıl payı kaçırdı diyebiliriz. Onların olimpiyatlara kattığı heyecan bundan sonraki dönemlere örnek olacaktır diye düşünüyorum. Dedim ya en heyecanlı yıl diye. Olimpiyatların ardından spor federasyonlarının seçimleri gündeme geldi.
Acaba neler olacaktı? Kimlerin koltuğu tehlikedeydi?
İşte tüm bu soruların cevabını bizler gibi spor kamuoyu da merakla bekliyordu. Londra sonrası elini çabuk tutan basketbol ilk genel kurulunu yapan federasyon oldu. Ali Doğan ile yarışa giren Turgay Demirel bariz bir üstünlükle dört yıl daha başkanlık koltuğuna oturdu. Basketbolun ardından seçim sırası voleybola geldi. Son iki dönemde yaptığı işlerle herkesin beğenisini kazanan Erol Ünal Karabıyık kendi yönetiminden Özkan Mutlugil ile yarıştı. Seçimin kolay geçmeyeceği önceden belliydi.
Neden mi ?
Karabıyık’ın yönetiminde çalışmış 6 isim Özkan Mutlugil’in listesinde yer alıyordu. Hepsi konusunda tecrübeli ve camianın içinde olan kişilerdi. Seçimin ardından Karabıyık koltuğunu yeni başkan Özkan Mutlugil’e devretti. İşte asıl iş bundan sonra başlıyordu yeniler için…
Özellikle kadın voleybolunun geldiği nokta ve dünyadaki yerini korumak kolay bir iş değil. Yeni yönetimin daha özverili ve heyecanlı olduğu şimdilerde gözden kaçmıyor. Kadın voleybolun hep gölgesinde kalan erkek voleybolu için bu dönem yükselme olacak mı?
Evet voleybolda yeni bir dönem ve yeni hedefler var. Heyecanlı, tecrübeli ve istekli yöneticiler var. Ancak şu unutulmamalı ki Türk voleybolunun dünyada önemli bir yeri var. Çıta yüksekte. Beklentiler büyük. Hedefler ise çok uzak değil…
Bülent KARADAŞ
Comments are closed.