Hiç umut yok





Artık iyice emin oldum, voleybolda düzgün bir tribün görmek hoş bir hayalmiş. Tüm takımların taraftarı, takımları yenene kadar adam akıllı davranıyormuş. Dünkü Fenerbahçe-Galatasaray Daikin maçında bunu bir kez daha anlamış olduk. Kadın voleybolunda yıllardır ezeli rakibi Galatasaray’a karşı kaybetmeyen Fenerbahçe, dört gün arayla iki maçı üst üste kaybedince taraftarı adeta çileden çıktı. Salondaki taraftarın çok büyük bir bölümü maçın başından sonuna kadar koro halinde küfretti. Salonda olmayan rakip taraftara, rakip takım oyuncularına, hakemlere ve son olarak da emniyet mensuplarına ağza alınmayacak laflar etti Fenerbahçe taraftarı. Bir grup sahaya yabancı maddeler atarken bir başka grup ise onları çeşitli patlayıcılarla destekledi. Bazıları maç sonunda oyunculara sataştı, bazıları da teknik ekibe. Kısacası yenilgiyi hazmedemedi Fenerbahçe taraftarı. Yıllardır görüp övdüğümüz, takımını her herde ve koşulda destekleyen taraftardan eser yok bu sezon. Sebep? Çünkü takımları artık her maçı kazanamıyor Fenerbahçe taraftarının. Gerek erkeklerde, gerekse kadınlarda son yılların en kötü performansını sergiliyor şu ana dek. Mazeret mi? Asla değil.
Bunun sonucunda söylenebilecek tek şey, voleybol adına tribünlerde umut olmadığıdır.

Voleybol servisle başlar

Antrenör eğitimlerinin teknik-taktik derslerindeki servis bölümünde geçen ilk gerçektir bu başlık. Bu yüzden antrenörler, oyuncuların antrenmanda angarya olarak gördüğü servis çalışmaları üzerinde sıkça durur. Zira iyi servis atan, her zaman bir adım öndedir. İşte Galatasaray Daikin başta Sinem Barut olmak üzere ilk sette o kadar iyi servis attı ki, kaptan Seda Tokatlıoğlu’nun dönüşüyle hücum gücü iyice yükselen Fenerbahçe hemen hiç hücum yapamadı. Dünyanın en iyi smaçörü olarak lanse edilen Kim Yeon Koung’un eline top gelmedi neredeyse. GS Daikin’in maç öncesi planı harfiyen işliyordu. Ancak ikinci sette bu etkinliği kayboldu sarı kırmızılıların. İşte bu durum, ilk sette manşet krizi yaşayan Fenerbahçe’ye bir bonus oldu ve sarı lacivertliler hücumda top dağılımını daha iyi yaparak set sayısı için servis kullandı. Ancak İtalyan pasör Eleonora Lo Bianco’nun macerasız düz paslarını dört numarada çok iyi değerlendiren Neriman Özsoy, Galatasaray için can simidi oldu ve takımı adına maçın kilidini açtı. Kaybedilen sette yaptığı basit hatalara rağmen tartışmasız maçın oyuncusu oldu milli smaçör. Aslında manşette alacak hayli yolu var Özsoy’un. Hücumda ise bazen vurulmayacak topları çektirmeye çalışıyor. Eğer taktik hücum denilen plase ve yumuşak smaç (smaç-plase) işini de geliştirebilirse, takımını ve Milli takımımızı daha yukarıları taşıyacaktır.
Lo Bianco ise neden Dünyanın en iyilerinden olduğunu dünkü maçta bir kez daha gösterdi. Hiç fantaziye kaçmadı, atamayacağı paslara yeltenmedi. Bir okul takımında ilk kez maç oynarcasına sade paslarla takımını mükemmel yönlendirdi. Çoğu kez fırsatını yakaladığı ikinci toplara hücum etmek yerine önündeki blokçuyu bağlayarak hücumcularını rahatlattı. Dört setlik maç boyu bir kez plaseyle hücum etti, onda da sayıyı üretti.

Fenerbahçe’ye zaman gerek

Dünkü maçta sarı lacivertlilerin en büyük sıkıntısı manşetti. Ancak sürekli değişen kadrolarla sahaya çıkmak, kalıcı formasyondaki oyuncuların birbirine olan uyumunu geciktiriyor. Bu nedenle Fenerbahçe sezona yeni başlıyor denilebilir. Eda Erdem gün geçtikçe iyileşse de sakatlığın psikolojik etkilerini yaşıyor belli. Seda Tokatlıoğlu maç eksiği yaşıyor, zaman lazım. Meryem Boz alışma sürecini atlatamadı. Buna rağmen dün oyuna girdiği dördüncü sette çok iyi işler yaptı. Takımı 6 sayı geriden gelip sete yeniden ortak olduğunda sahadaki başrol oyuncusuydu. Bir de iyileşmesi beklenen Brezilyalı Marianne Steinbrecher var.  Berenika Okuniewska geldiğinden beri en iyi oyununu oynadı. Bunda pasör Elif Öner’in de katkısı büyüktü. Bütün bu bireysel faktörlerin ötesinde takımın da oturması şart. Yoksa dünkü maçta olduğu gibi servis-manşet gibi en temel tekniklerden dolayı maç kaybedersiniz. Bunun için de gerek ve yeter şart, birlikte çok maç oynamak. Bu şekilde üçüncü setteki temposunu daha genele yayabilir Sarı Melekler. Zaten oyuncular taraftarıyla bütünleştiğinde kapasite patlaması yaşıyor ancak açılış paragrafındaki gibi taraftarla değil.

Kim’in dikkati

Dördüncü sette Fenerbahçe’de bir ara libero Nihan Güneyligil ile Paula Pequeno sahada yanlış yerleşti. Tam Galatasaray Daikin servis atacak ve pozisyon hatasından kolay bir sayı kazanacaktı ki, uyanık Koreli Kim, hemen takım arkadaşlarını uyardı ve yanlış diziliş düzeltildi. Lider oyuncunun sadece sayı üreten değil, aynı zamanda takımı da yöneten oyuncu olması gerektiğini hatırlattı.

Biri lütfen öğretsin

Galatasaray Daikin istatistik ekibinin ne denli heyecanlı ve fevri olduğunu daha önce yazmıştık. Bu maçta da birçok kez hatırlattılar bize bu özelliklerini. Ancak en basit kuralları bilmeden yapılan fevri hareketler, ne Galatasaray’ın büyüklüğüne yakışıyor, ne de voleybolla ilgili teknik bir iş yapan kişinin duruşuna. Dördüncü sette durum 2-2, Galatasaraylı oyuncu hücum ediyor. Şiddetli gelen top, defans yapan Berenika Okuniewska’nın vücudunda iki yere çarpıp oyunda kalıyor ve fevri ekip ayağa fırlıyor. “İki vuruş” diye bağırarak hakemlere isyan ediyor. Kimse de bu arkadaşları uyarıp kuralın ne olduğunu, hakemlerin oyunu devam ettirmekle doğrusunu yaptığını söylemiyor. Okurlar okumazlar bilemiyorum ama, okuyanlar kendilerine öğretsin diyerek doğrusunu burada yazıyorum. “Kural 9.2.3 Temasların aynı anda olması şartıyla, top vücudun çeşitli yerlerine dokunabilir.” 
Sanırım yeterince açık.

Voleybol dolu günler dileğiyle,

Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
 



Haberi Paylaş

Comments are closed.