‘Olimpiyatlar uzak bir hedef değil’





Plaj Voleybol takımlarından Altınyurt’ta forma giyen Emir Kavuzlu ile bir araya geldik. Salon voleybolundan plajlara geçiş yapan Emir’le, voleybol kariyerin yanı sıra Türkiye’deki plaj voleybolunun durumu hakkında konuştuk.

Yazarımız Mert Erkılavuz’un voleybolunsesi okuyucuları için kaleme aldığı ve fotoğrafları ile renk verdiği Emir Kavuzlu röportajını keyifle okumanız dileğiyle…

-Voleybola nasıl başladınız? Plaj Voleyboluna geçişiniz nasıl oldu? Kısaca bu yıllarınızdan bahsedebilir misiniz?
Babamın eski voleybolcu olması ve bana çocukluğumdan itibaren voleybol aşkını aşılamasıyla on yaşında Altınyurt’ta voleybola başladım. İki sene Altınyurt’ta oynadıktan sonra Arçelik’e geçtim. Arçelik’te altyapılarda yaklaşık yedi sene oynadım. Bu süre içerisinde birçok başarı elde ettik. Kuvvetli bir kadromuz vardı. Anadolu’dan en uzun, en güçlü, en fazla yaşı küçültülmüş gençleri bulma gibi bir strateji uygulanıyordu o dönemde. Eldeki cevherlerin farkına pek varılmıyordu. Genç takımda oynarken son senemde bir maç sırasında sol ayak bileğimi kırdım. Çok ağır bir sakatlıktı. On iki plaka ile ancak toparlayabildiler. Tam iyileştim derken bu seferde sağ dizimin çapraz bağlarımı kopardım. Bu gelişmeleri bana yukarıdan gelen bir mesaj olarak aldım ve eğitimime önem vermeye karar verdim.
Ne yazık ki ülkemizde spor ve eğitimi bir arada yürütmek çok zor. Federasyonun TVF Lisesi programı ile inanıyorum ki bunu yürütmek yeni jenerasyonlar için daha mümkün olacak. Bilgi Üniversitesi ve daha sonra San Diego State Üniversitesi okul takımlarında oynadım. Voleyboldan kopmadım. Daha sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans yaparken 2. Ligde tekrar Altınyurt da oynamaya başladım. Türkiye de bir voleybolcunun askerliğini yaparken voleybol oynayabileceği en iyi ortam olan Hava Gücü’nde oynadım. 

2010 senesinden beri sadece plaj voleybolu oynamaktayım. Salon voleyboluna başlamadan önce bile plaj voleybolu oynuyordum. Küçük yaşlarda ailemle gittiğimiz tatil köylerinde ve yurtdışı seyahatlerinde özellikle yaz aylarında sabahtan akşama kadar kumdan çıkmıyordum. Plaj voleybolunu her zaman salon voleybolundan daha çok sevdim. Sahada sadece iki kişisiniz. Çok güçlü olmanız, gücünüzü dengeli kullanmanız ve en önemlisi aklınızla oynamanız gerekiyor. Saha içinde antrenör bulunamıyor. San Diego da aile dostlarımız yaşadığı için oraya çok sık gidiyoruz. Plaj voleybolunun ana vatanı olan Kaliforniya plajları kadar olmasa da orada ülkemize göre çok gelişmiş bir plaj voleybolu kültürü var. Otuz iki saha bir arada olan plajlar var. En kötü oyuncular son kortta maç kazanarak en iyilerin kortuna ulaşmaya çalışıyorlar. Mükemmel bir plaj voleybolu ortamı var ve işin sonunda para olmamasına rağmen inanılmaz bir mücadele oluyor. Küçük yaşlardan itibaren o ortamlarda bulunmam bende plaj voleybolu sevgisinin gelişmesinde çok önemli rol oynadı.

-Kaç senedir TVF Plaj Voleybolu Ligi’nde mücadele ediyorsunuz? Türkiye’de katıldığınız yaz turnuvaları ve dereceleriniz?
Üç senedir TVF Plaj Voleybolu Ligi’nde Tayga Baltacıoğlu ile birlikte Altınyurt’ta oynuyorum. Eski voleybolcu olan babalarımızın arkadaşlıkları otuz sene öncesine dayanıyor. Tam bir aile ortamı var takımda. Tayga ile kardeş gibiyiz. İlk iki sene ara ara çok başarılı sonuçlar alsak da devamlılığımız yoktu. Bu birlikte oynadığımız üçüncü sene. Artık birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Oyunumuz belirli bir olgunluğa ulaştı. Türkiye’de iyi bir seviyeye geldiğimizi düşünüyorum ama Avrupa ve Dünya Turları’nda başarılı olabilmek için daha güçlü olmak, devamlılık ve daha çok çalışmak gerekiyor.

Türkiye’ deki bütün yaz turnuvalarına katılıyorum. Çok üst seviye organizasyonlar olmasa da her sene daha iyiye gidiyor. İbrahim Dağıstanlı’nın düzenlediği Hopa Turnuvasını ayrı bir yere koyuyorum. Bu turnuvada organizasyon her zaman üst düzey oluyor. Yaz turnuvalarında Bilal Tanrıverdi ile de oynadık. Hopa’da 4. , Marmaris’te 3. , Lapseki’de 2 ve M1’de birinci olduk. Tayga ile katıldığımız turnuvalarda ise Cev Exhibiton 3.lüğümüz, M1 Adana 3.lüğümüz, M1 Kartal 1.liğimiz, Kumtopu 1.liğimiz var.

– Finansal kaynaklarınız neler?
Kulübümüz birçok temel masrafı karşılıyor. Onun dışında Taşdemir Mühendislik, Mars Athletic (Mac Team) ve Meandmuesli sponsorlarımız olarak bize destek veriyorlar. İki marka ile de görüşmelerimiz devam ediyor. Tüm sponsorlarımıza da buradan teşekkür etmek istiyorum. Plaj voleybolunda sponsorlar büyük önem taşıyor. Kurumsal yapı olmadığı için her şeyle kendimiz ilgileniyoruz. Her kategori için bir sponsor olması çok önemli. Ulaşım, otel, sporcu besinleri, gözlük, kıyafet gibi plaj voleybolu ile ilgili tüm detaylar. Maddi olarak olmasa bile bu tarz sponsorluklar ile Türkiye Dünya Plaj Voleybolunda çok farklı yerlere gelebilir. Yurtdışında turnuvaya gittiğimiz zaman oyuncuların şortlarında boş yer göremiyoruz. Onlarca sponsorları var. Şort, şapka, kolluk, bileklik, saat, dövme gibi çok farklı şekillerde kullanabiliyorlar. Oyuncuların maddi olarak kafaları rahat. Bence başarıya giden yolda bu önemli bir faktör.

-Yurtdışında da plaj voleybolu oynuyor musunuz? Oynadığınız uluslararası turnuvalar ve dereceleriniz?
Yurtdışında Tayga ile 6-7 tane turnuvaya gittik. Çok başarılı olduğumuz söylenemez. Oradaki seviye Türkiye’den çok farklı. Bu seviyeye ulaşmamız için daha çok turnuvaya gidip, daha çok maç tecrübesi kazanmamız gerekiyor. Soner Erdoğmuş ile Sırbistan ‘da oynadığımız turnuvada bir önceki senenin şampiyonunu yenmiştik. Yurtdışında oynadığımız turnuvaların organizasyon olarak çok başarılı olduklarını söyleyebilirim. Bu turnuvalarda çok kaliteli takımlarla karşılaşabiliyorsunuz. Yine oyuncuların da bireysel olarak tecrübeleri ve kaliteleri üst düzeyde. Bu seviyede antreman yapıp,  yurtdışındaki turnuvalara daha çok takım gönderebilirsek,  Türk Plaj Voleybolu takımları olarak olimpiyatlar bence çok uzak bir hedef değil.

Bu yaz takvimimizi uydurabildiğimiz kadarıyla gidebileceğimiz bütün FIVB ve CEV turnuvalarına gitmeyi planlıyoruz. Tabi bu turnuvalara bireysel olarak gideceğimiz için bize daha fazla sponsor ve destek gerekiyor.

– Plaj Voleybolu oynamak dışında ne işle uğraşıyorsunuz?
Plaj Voleybolu oynamak dışında Güzel Sanatlar Grubuna bağlı BIG (Birleşik İletişim Grubu) de dijital stratejist olarak çalışıyorum. Proje bazlı çalışmaktayım. Çok eğlenceli işler yapıyoruz. Her türlü mobil aplikasyon, web tasarım ve uygulamasını yapabilecek bir ekibimiz var.

-Geçtiğimiz yaz Londra 2012’de izleyici olarak bulundunuz. Olimpiyatlardaki Plaj Voleybolu hakkında izlenimlerinizi alabilir miyiz?
Plaj Voleybolu Olimpiyatlarda en çok ilgi gören branşların başında geliyor. Londra Olimpiyatları’ nda final günü erkek maçlarını seyretme fırsatım oldu. Londra’nın ortasında Horse Guards Parade’da, 15.000 kişilik, plaj voleybolu tarihinin en iyi sahalarından birini kurmuşlar. Orada oynamayı gerçekten çok isterdim. İnsan tribünden sahaya atlamamak için kendini zor tutuyor. Üç senedir TVF Plaj Voleybolu Ligi’nden yakından tanıdığımız Letonyalı Martins Plavins partneri Janis Smedins ile birlikte üçüncülük maçında daha önceden salonda olimpiyat altını bulunan Hollandalı oyuncular Nummerdor ve Schuil e karşı müthiş bir maç çıkardılar. Tie-break setinde bir ara 8-3 geride olmalarına rağmen maçı kazanmayı başardılar. Tribünlerdeki az sayıda Letonya taraftarı arasında ben de Türkçe tezahürat yaparak Martins’e destek olmaya çalıştım.

Büyük final zamanı geldiğinde ise hava kararmıştı. Tribünler tıklım tıklım doldu ve oyuncular ısınma kortundan ana korta geldiklerinde Brezilyalı taraftarlar iyice coştular. Çok renkli karakterler vardı. Alman Brink-Reckermann takımı çok formda gelmişlerdi finale kadar. Karşılarında ise plaj voleybolunda dünyanın gelmiş geçmis en iyi oyunculardan birisi olan Brezilyalı Emanuel ve partneri dev Alison vardı. Çoğu kişi Almanlara şans vermiyordu ama onlar gerçekten iyi oynuyorlardı. İlk seti Almanlar ikinci seti ise Brezilyalılar aldı. Tie-break setinin sonuna doğru Emanuel side-out sıkıntısı yaşayınca skor bir anda 14-11 Almanların lehine gelişti. Bu andan sonra Emanuel ve Alison çok iyi mücadele edip üst üste 3 sayı birden bularak skoru 14-14 e getirdiler. Almanlar side-out yaptı ve 15-14 oldu. Bir sonraki sayıda yine servisi Emanuel’e attılar. Emanuel’in çapraza vurduğu top benim gördüğüm kadarıyla çizgiye çarpmıştı fakat başhakem out kararı verdi. Reckermann hemen gidip topun izinin üzerinde zıplamaya başladı. Emanuel çok itiraz etti ama bu sırada seviyeli ve saygılıydı. Bence olimpiyat finalinin son sayısında hakemler yanlış karar verdi. Yazık oldu Brezilyalılara diyebilirim. Almanlar da çok iyi oynadılar onları tebrik ediyorum. 2012 yılı içerisinde FIVB Dünya Turu’nda da hiç altın madalya kazanamamış olmalarına rağmen olimpiyat şampiyonu olarak tarihe geçtiler.

Maçlar süresince ulaşım, organizasyon her şey dört dörtlüktü diyebilirim. Ben bizim ülke olarak şu anda o seviyede bir organizasyon yapabileceğimizi düşünmüyorum. İlerleyen yıllarda ülkemizde plaj voleybolu daha da gelişirse neden olmasın.

-Avrupa ve Dünya ile kıyaslayınca Türkiye’deki plaj voleybolunun gelişimini nasıl görüyorsunuz? Türkiye’deki plaj voleybolunu daha da ileri götürmek için, (oyuncular, antrenörler, federasyon, sponsorluklar v.s.) neler yapılabilir?
Bu soruya Amsterdam’da gittiğimiz CEV Satellite turnuvasını anlatarak cevap vermek istiyorum. ‘The Beach’ diye bir plaj voleybolu kompleksinde oynamıştık. Otuz sene önce kurulmuş. İçeride ana kort, antreman kortları, ağırlık salonu, restaurant, bar, dinlenme salonu ve spor malzemeleri satan dükkanlar var. Tesisin kendi sporcuları var. Orada eğitmenlik yapıyorlar aynı zamanda antrenman yapıp turnuvalara katılıyorlar. İyi bir sistem kurulmuş ve plaj voleybolu konusunda bizden daha ilerdeler. Hollanda’da kendi kategorilerinde şampiyonluğa oynayan 7-8 tane çok iyi takım var. Bunlara federasyon ve sponsor desteği veriliyor ve her turnuvaya gidiyorlar. Sürekli bir rekabet içindeler. En iyi Hollanda ekibi olabilmek için bir sistem içinde savaşıyorlar. Bizim de bu şekilde bir sisteme ihtiyacımız var. Birbirini zorlayacak en az 5-6 takımın olması ve bu takımların sürekli yurtdışı turnuvalarına gitmesi gerekiyor. Aynı insanlarla aynı sistemle büyük hedeflere ulaşmak çok zor. Bizde de dört senedir çok güzel işler yapılıyor. Sıfırdan başladık ama hızlı bir ilerleme oldu. Daha iyi olabilir mi? Tabii ki olur. Mesela yeni sistemle yazın da on beş günde bir turnuva olacak ve yaz ligi şeklinde oynanacak. Salon oyuncularından da plaja katılanlar olacak. Biz de önümüzdeki yaz Tayga ile hem Avrupa’da hem de TVF Plaj Voleybolu Yaz Ligi’nde mücadele edeceğiz. Eskiden hangi tarihte nerede turnuva olacağı belli değildi. Belirsizlik vardı. Şu an ise önümüzdeki kış ve yaz için bütün tarihler belirlendi. Bizim bence iyi seviyede en az beş takımımız olmalı. Bu takımlar kişisel sponsorları ve federasyon desteğiyle birlikte yurtdışında zorluk derecelerine göre turnuvalara gitmeliler.

Bir başka konu da olimpiyatlarda en çok seyirciyi çeken plaj voleybolu maçlarının ülkemizde hala canlı yayınlanmaması. Spor kanallarının da plaj voleybolunun gelişimine büyük oranda katkıda bulunabileceklerini düşünüyorum. İşin görselliği ve şov kısmı da çok önemli. Bizim bu konuda da gelişmemiz ve daha çok ilgi gören organizasyonlar yapmamız lazım. Plaj Voleybolu spor ve eğlencenin birarada olduğu bir dal. Bunun en güzel örneği Klagenfurt’ daki FIVB Dünya Turu ayağı. Bence dünyadaki en iyi plaj voleybolu organizasyonu orada yapılıyor. Lütfen videolarına internetten bir göz atın. Bizim de hem sporcu kalitesi hem de organizasyon olarak o seviyeye yaklaşmamız gerekiyor. İnanıyorum ki o zaman daha fazla kişiye ulaşacağız.

 



Haberi Paylaş

Comments are closed.