Ülkemizi Avrupa’da başarı ile temsil eden ve Challange Kupası’nda final four’a kalarak tüm voleybol severleri sevindiren Arkas, geçen senenin kupa ve lig şampiyonu Fenerbahçe’ye konuk oldu.
Ligin açık ara lideri sarı lacivertliler karşısında set alamazken bu skor kimseyi yanıltmasın. Sahada verilen mücadele her iki takımada yakışan bence üst düzey bir mücadele idi. Birbirinden şık hareketler salondaki az sayıda taraftardan takdir almıştır kanısındayım.
İzmir temsilcisinin Fenerbahçe karşısında aldığı mağlubiyete gelince bence bu kimseyi şaşırtmamalı. Zorlu bir dönemden geçen Arkas önce Challange Kupası’nda final four’a kalma mücadelesi verdi, ardından geçen sene yarı finalde elendiği Türkiye Kupası’nı müzesine götürmek için Halkbank ile karşılaştı. Lig liderliğini play off öncesi garantileyen mavi beyazlıların bu maça yorgun ve motivasyonunu kaybetmiş olarak çıkmaları hiç de şaşırtıcı değil. Yine de başka bir takım olsa ‘dağılırdı’ diyebileceğimiz bir dönemde Arkas yazımın başında da söylediğim gibi çok iyi mücadele etti ve bizlere keyifli bir maç seyrettirdi.
Arkas’ta Duerden’in oynamaması İzmir takımının hücumda sıkıntı yaşamasına neden oldu. Bülent yıllardır verilen her görevi başarıyla yerine getirse de Fenerbahçe karşısında biraz etkisiz kaldı. Gruszka da mevki değişikliğinden olsa gerek istenilen oyunu ortaya koyamayınca Arkas hücumlarda Fenerbahçe’ye göre eksik kaldı. Arkas’da Duerden’in yokluğu sakatlığına bağlansa da ilk ağız sakat olmadığını söyledi. Maç sonrası antrenörle arasında tatsızlık olduğu söylentileri dolaşsa da ben Fernando Benitez’in Duerden’i hafta içi oynanacak Halkbank kupa maçına sakladığını düşünüyorum.
Fenerbahçe’ye gelince takım performansını her gün biraz daha yukarıya çekiyor. Özellikle Emre’nin Arkas maçındaki oyunu gelecek için umutlandırdı. Çok kuvvetli olan bu oyuncuya övgü dolu sözler yazmak istiyorum ama camiada çabuk ‘havalanan’ gençler gibi olmasından da çekinmiyor değilim. Önünde daha çok yol olduğunu bir kez de ben hatırlatırsam bana kızmaz herhalde…
Ve adeta ikinci baharını yaşayan Barış Hamaz’a da değinmeden edemeyeceğim. Fenerbahçe’ye geldiği günden beri üzerine sürekli yeni bir şeyler koyan ruhu genç oyuncu istikrarını bozmuyor. Bütün bunların çok çalışmasının karşılığı olduğunu sahada gösteriyor.
Sarı lacivertliler takım olarak çok iyi maçlar çıkarsalar da zaman zaman sahaya yansıyan nahoş görüntüler şampiyonluk yolunda onları ne kadar etkiler bilemiyorum. Ama ilk yarıda oynanan oyuna bakılırsa bu sene ligde çeyrek adım farkla Arkas ekibi favori gibi duruyor. Şampiyonluğun diğer adayları Halkbank ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Ziraat Bankası’na da birer cümle ile deyinmem gerekirse Belediye sürpriz yapmayı çok seven bir takım. Senelerdir çok iyi kadrolar kuruyorlar ama istedikleri şampiyonluğa ulaşamıyorlar. Bu sene de inişli çıkışlı grafiklerini sürüyor. Halkbank’a gelince onlar da Belediye’nin bir benzeri görüntü çiziyorlar yıllardır. Şampiyonluk için başlanan sezonlar hüsranla sona erdi. Bu seneye de çok iyi başlamadılar ama hafta sonu izlediğim kadarıyla takımda bir toparlanma var. Danail takımın hücumdaki en etkili silahı olarak gözüküyor. MEF maçı bir ölçü olmasa da bu maçta takımını sırtlayan oyuncuydu. Halkbank hücumda sıkıntı çekmese de orta oyuncular bakımından biraz zayıf kalıyor. Ziraat Bankası’na gelince şansızlıklarla başlayan bir sezon geçiriyorlar. Takım bir türlü oturmadı. Salmon’un gitmesi yerine yeni oyuncu gelmesi antrenör değişikliği derken normal sezon böyle bitiyor. Henüz birbirine alışma sürecinde olan Ziraat Bankası’nın play off’larda nasıl bir görüntü çizeceği de merak konusu.
Begüm DOĞANAY
begumdoganay@birgun.net
Comments are closed.