Sezonu şampiyonlukla tamamlayan VakıfBank’ın başarılı liberosu Gizem Örge ile bir araya geldik.
Gizem Örge 1 senede aldığı 4 “en iyi libero ödülü”nden bahsederken bu ödüllerin devamının geleceği sinyalini verdi.
İşte Gizem Örge röportajı
-Sezonu şampiyonlukla kapattınız ve sen 1 sene de 4 kişisel ödülün sahibi oldun. Bundan bahsederek başlayalım mı?
Evet geçen seneden beri son aldığımla birlikte 4. Ödülüm. Bireysel anlamda verdiğin emeğin yaptığın fedakarlığın karşılığını almak inanılmaz mutluluk verici. Ama son aldığım ödül benim için tarifi mümkün olmayan bir şey.
ÖDÜLÜ VEREYİM BİR KEZ DAHA OYNAYALIM
Çünkü kupayı kaçırdık ben ödül aldım U-23’te finalde şampiyonluğu kaçırdık ödül aldım Şampiyonlar Ligi’nde finalde kaybettik ben ödül aldım. İnsan gerçekten çok buruk oluyor. Diyorsun ki şu kupayı versem de bir kez daha oynasak. O yüzden bu son ödül benim için çifte mutluluk oldu. Hem takım sezonun şampiyon olarak tamamladı hem ben ödülü aldım. Bu hepsinden önemliydi.
-Ligde yoğun bir final etabını geçirdiniz. Finaller nasıldı?
Aslına bakılırsa sezona başlarken diğer takımlar çok büyük yatırımlar yaptılar. Biz köklü bir değişime gittik. ‘Herkes bize ligde en fazla 3. olurlar’ diyordu. Fenerbahçe ile Eczacıbaşı’nın senesi olur diye konuşulurken, biz tam bir takım olmayı başardık. Başarı da bundan kaynaklı geliyor.
BU TAKIM GERÇEKTEN RÜYA TAKIM
-Ligin ilk yarısında zorlandığını belirten paylaşımlarda bulundun. Sana destek olanlara duygu dolu satırlar yazdın. Sen kendi sezonundan bahseder misin?
İlk devre benim açımdan çok zor geçti diyebilirim. İlk defa bu kadar büyük bir takımın sorumluluğunu aldım. Yapamayacağıma inanan insanlar oldu. “Tamam Gizem yetenekli ama böyle bir sorumluluğu kaldıramadı” diyen insanlar vardı. Alışma sürecinde sıkıntılar yaşadım. Ama final etabına doğru geldikçe takım birbirine daha çok kenetlenmeye ve inanılmaz işler yapmaya başladı. Bununla alakalı olarak benim performansım da gitgide arttı. Bu takım gerçekten benim için rüya takım. Takımda yer alan herkes böyle düşünüyor. Final maçına çıkmadan önce Pelin abla ağlayarak bir konuşma yaptı ve takımdaki bir çok kişi gözyaşlarını tutamadı. “Siz benim rüya takımımsınız isterseniz Fenerbahçe’ye kaybedin ister kazanın bu takım rüya takım” dedi. Çünkü kimse bizim başaracağımıza inanmazken biz her gün aynı hırsla aynı arzuyla kendimizi geliştirme adına çok çalıştık. Her gün daha fazlasını istedik ve başardık.
ŞAMPİYONLAR LİGİ FİNALİ TAM BİR ŞANSSIZLIKTI
-Ve Şampiyonlar Ligi. Burdan giderken herkesin 4. olur dediği Pomi şampiyon oldu. Sen de aynı şeyi mi düşünüyorsun?
Şampiyonlar Ligi’ne kadar namağlup geldik, final tam bir şanssızlıktı. Pomi o gün yapabileceğinin en iyisini yaptı.
-Fenerbahçe maçıyla başlayalım. Tam bir makine düzeni. Herşey dört dörtlüktü.
Fenerbahçe maçı şöyle gerçekten çok stresliydi. Başka bir takımla karşılaşsak bu kadar olmazdı. Biz iki hafta gibi bir süre bu maça hazırlandık. Kim’le yattım Kim’in çarpraz defansı, Mihajlovic’in plasesiyle kalktım. Giovanni’nin çalışma sisteminde öncelikli hedefimiz Fenerbahçe’ydi. Diğer takımları da tabii ki gözlemledik ama ilk maç Fenerbahçe olduğu için oraya odaklandık. Bir de tabii Türk takımı ister istemez baskısı büyük. Daha fazla stresi var. O yüzden inanılmaz bir hırsla çıktık maça. Gerçekten uygulamamız gerek sistemi herkes harfiyen uyguladı ve kazanan taraf biz olduk.
POMİ BİR TIK FAZLASINI YAPAMAZDI
-Pomi maçı? Seyirci etkili oldu mu?
Final maçına gelince Pomi’yi gerçekten kutluyorum ama o gün bir tık daha üstünü oynayamazlardı. Bir set alsak farklı olabilirdi. Çünkü biz biraz kıpırdandık mı toparlayabiliyoruz. Ama öyle bir sıkıştık ki şansta mı onlardan yanaydı bilemiyorum. Böyle bir maç beklemiyorduk. Pomi’yi küçümsemiyoruz ama bu kadar da extra oynayacaklarını beklemiyordum. Pomi’nin geleceğini de beklemiyordum ben açıkçası. Ama Gamova ve pasörlerinin olmaması Pomi’ye avantaj sağladı. Tabii ev sahibiler avantajı değerlendirecekler.
SAHADA KİMSE BİRBİRİNİ DUYMADI
O maç Rusya’da olsa Türkiye’de olsa o sonuç öyle olmazdı. İnanılmaz bir tribün vardı. Sadece maça odaklı inanılmaz destekleyici bir tribün. Benim sesim kısıldı çünkü arkadaşıma bir şey anlatacağım beni duymuyorlar. Giovanni bir şey söyleyecek sesini duyuramıyor. Pomi taraftarı inanılmazdı gerçekten.
-Giovanni demişken senin kariyerine katkısından bahsedelim
Giovanni için ne söylesem az. Benim için tüm antrenörlerim çok değerli. Hepsini her zaman ararım her fırsatta teşekkür ederim ama Giovanni’nin bana kattığı şeyler de çok fazla. Bir kere böyle bir yerde bana güvenmesi destek vermesi benim için çok anlamlı. İlk yarıya ben gerçekten kötü başladım en kötü dönemimi yaşadım. İlk devre yine de bana güveninin eksildiğini hiç hissetmedim. Yapamayacağımı düşündüğünü hiç hissetmedim.
HA SALİHLİ MAÇI HA FENERBAHÇE HİÇ FARK ETMEDİ
Benim için bu sezon Giovanni’nin bana bakış açısı şöyleydi. Ha Salihli maçına çıkıyorum ha Fenerbahçe maçına çıkıyorum onun için hiç fark etmiyordu. Salihli maçına çıkıyorum çapraza vuran bir smaçörü varsa bu senin bölgene top düşürmeyecek diyordu. Antrenmana geliyorum bir top düşürdüğümde çıldırıyor çünkü hep benden daha iyisini bekliyor. Hep daha mükemmelini istiyor bu da benim gelişmem açısından önemliydi. Hani biraz rahatlayayım işte dün Fenerbahçe maçı oynadım çok ta iyiydim diyeyim -ki demem aklımdan geçirmeme bile fırsat vermez. Belki bu sene böyle bir çıkış yakalamamın sebebi Giovanni’dir. Çünkü hep zorladı beni.
-En merak ettiğim konulardan biri. Giovanni her maç öncesi yanınıza geliyor ve teker teker sizlerle konuşuyor. Ne konuşuyorsunuz?
Giovanni her maç öncesi yaptığı konuşmada farklı şeyler söylüyor. Hadi çok iyisin yaparsın konuşmasından ziyade ya o gün rakiple ilgili yapmamız gerekenleri söylüyor ya eksiğimiz varsa onu hatırlatıyor. Yani her maç herkesle ayrı ayrı şeyler konuşuyor.
-Takımın birbirine çok bağlı olduğunu da gördük. 15 bayan bir arada sorun olmuyor muydu hiç?
Arkadaşlık çok üst düzeydi. Yurtdışından gelenler de kendi ülkelerinin önemli isimleriydi. 15 tane iyi niyetli kadın oyuncuyu bir arada bulmak zordur. Her sezon her takımda ufak tefek problemler yaşanır. Ama bizde gerçekten hiç problem olmadı. Sezon hiç bitsin istemedim. Keşke bu takım imkan olsa da bozulmasa. Bir gün bile demedim ki ay bu antrenmana gitmeyeyim. Hep severek hep isteyerek gittim antrenmanlara.
-Gözde ile ilgili de eminim söyleyecek şeylerin vardır.
Gözde abla bana çok destek verdi. Kötü olduğumda hep bana ‘yapacaksın sana güveniyoruz’ dedi. Gecenin bir yarısı ağlayarak aradığım zamanlar oldu gerçekten hakkını ödeyemem. Günlerce haftalarca bana nasıl destek olduğunu anlatamam. Benim için tam bir abla oldu.
2 OLİMPİYAT HEDEFİM HALA DEVAM EDİYOR
-Bundan sonra kendini nerede görüyorsun?
VakıfBank için yapacağım daha çok fazla şey olduğunu düşünüyorum. Bu sene olmadı ama 2020 ve sağlığım el verirse 2024 Olimpiyatlarını görmek istiyorum. Çünkü kariyerimde hedefim olarak 2 Olimpiyat vardı. Aslında 2016 ilk hedefimdi ama olmadı. O yüzden 2 olimpiyat görmek istiyorum. Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmayı gerçekten artık çok istiyorum. 2 tane ikinciliğim bir tane 3.lüğüm var. Altın madalyayı istiyorum.
HEP DAHA FAZLASINI İSTİYORUM
4 bireysel başarı ödülünü almak benim için bir kıstas değil. Ben daha yeni başladım kariyerime her oynadığım turnuvada da almak istiyorum. Bu kişisel bir bencillik değil. Benim manşet yüzdem ne kadar iyi olursa defansım ne kadar iyi olursa takımım kazanıyor. Ben bunları ne kadar iyi yaparsam takıma kupa geliyor bana da ödül. O yüzden doymam mümkün değil benim.
-Milli takım dönemi de başladı.
Bu sene olimpiyata katılamadığımız için çok uzun bir milli takım maratonu yaşamayacağız. Hazırlık turnuvası ve Grand Prix oynayacağız. Takım gençleşti olması gereken de bence buydu. Çünkü 2020’ye uzun süre var. Artık geleceği düşünüyoruz. Umarım gelecek senelerde çok daha iyi başarılara imza atarız.
-Voleybol bittikten sonra
Abim oyuncu Eşkıya Dünyaya Hükümdar olmaz dizisinde oynuyor. Açıkçası benim de yeteneğim olabilir. Ben de düşünebilirim. Bu arada reklam filmi teklifi filan gelirse de kabul edebilirim.
Comments are closed.