Sahada ana karakter olmak istiyorum

Eczacıbaşı-Zentiva’nın Küba doğumlu İtalyan yıldızı Mirka Francia Vasconcelos ile ikinci devrenin son maçı öncesinde keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kübalı yıldız oyuncuyla Küba Milli Takımı ile kazandığı başarılardan, Eczacıbaşı-Zentiva’daki hedeflerinden, yaklaşan Indesit Avrupa Şampiyonlar Ligi Dörtlü Finallerinden, Türkiye’deki deneyimlerinden ve daha birçok konuda daha konuştuk. Yoğun programı içerisinde bize vakit ayırıp Voleybolunsesi okuyucularına bu sohbetle Türkiye’de bir anı bırakan başarılı oyuncuya teşekkürlerimizi buradan iletmeyi ve Dörtlü Final’de başarılar dilemeyi bir borç biliyoruz.

-Voleybola nasıl başladın?
15 yaşında Küba’da başladım.

-Küba’nın çok güçlü bir voleybol geleneği var. Sen voleybola başladığında Küba zaten çok güçlü bir voleybol takımıydı. Senin de parçası olduğun o nesil Olimpiyatlar, Dünya Şampiyonası, Dünya Kupası’nda ve daha birçok önemli turnuvada birinci oldu. 10 yıla yakın bir süre boyunca dünya voleybolunun zirvesinde hep Küba vardı. Birçok takım için hayal olan bu başarıya ulaşabilmenizi sağlayan sebep neydi sence?
Başka ülkelerde veya takımlarda voleybolu yaptıkları bir iş olarak görüyorlar. Her gün üzerlerinde hissettikleri bir zorunluluk gibi görüyorlar. Ama Küba’da bu her gün çalışma durumu zaten rutin olarak yaptığımız bir şey. Her gün çalışmak bizim için çok normal. Küba’daki her sporda durum böyledir aslında. Belki Küba’nın böyle bir geleneği olduğu için böyle bir tablo ortaya çıkıyor çünkü yaptığımız işe duyduğumuz bir inancımız var bizim.

-Fidel Castro gibi bir liderin o takımın başarısındaki rolü nasıldı peki?
Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Küba’da bizim için para hiçbir zaman önemli olmadı. Küba’da biz her şeyi ülke ve ülkenin vatandaşları için yapıyoruz. Tabii ki çocukluktan beri Küba’daki tüm sporcular yaptıkları sporu icra etmek için çok kapasiteli bir şekilde yetişiyor. Fizik gücüne çok önem veriyoruz. Voleybolun bu açıdan kızlar için Küba’da çok uygun olduğunu düşünüyorum. Teknikten öte yüksek sıçrama ve güç bizim için çok daha ön planda oldu her zaman. Tabii biz 2 pasörlü sistemde oynuyorduk. Bugün baktığınızda o nesildeki herkes her pozisyonda rahatlıkla oynayabilecek oyunculardır.
Fidel Castro’ya gelince de… Tabii ki onunla hala konuşuyorum ve haber alıyorum ondan.

-Hala Küba ile ilişkilerini çok güçlü ve sağlam tutuyorsun.
Tabii ki. Benim ailem hala orada. Evet, evlendikten sonra İtalyan vatandaşı oldum ama Küba hala benim ülkem.   

“Bizim zamanımızda farklı bir takım ruhu vardı”

-Ama son yıllarda Küba o eski gücünü kaybetti. Regla Bell, Regla Torres, Ana Ibis Fernandez, Taismary Aguero, Yumilka Ruiz, sen ve bugün voleybol tarihine adını altın harflerle yazdırmış birçok oyuncunun daha oluşturduğu o takımın büyük bir çoğunluğu artık milli takımda değil. Şu andaki Küba milli takımı da yine dünya voleybolunda söz sahibi olsa da sizin neslinizin elde ettiği o başarılara bir daha hiç ulaşılamadı. Sence bunun nedeni ne?
Aslında bu normal bir durum. Her takımın iyi ve kötü dönemleri vardır. Küba aşağı yukarı 10 yıl her şeyi kazandı. Ama şimdi yeni bir nesil adapte oluyor takıma. Yeni bir antrenör var.

-Sence bu nesil ileride tüm o başarıları yakalayıp o eski Küba’nın seviyesine ulaşabilir mi?
Bu hiç kolay değil. Şimdi Brezilya çok iyi bir takım. Çin ve İtalya da çok iyi ekipler. Belki Türkiye de ileride bir başarı elde edebilir. Ancak Küba’da takım tamamen değişiyor şimdi. O açıdan o eski başarı hemen elde edilemez. Bu açıdan şu anda başarılı bile sayılabiliriz. Ama başka şeylerin de etkisi olmuş olabilir tabii ki. Bugün oyuncular kendilerini biraz olsun yetiştirdiklerinde Küba’dan çıkıp kendi voleybol kariyerlerini geliştirmek istiyorlar. Küba’dan dışarıya çıkmak istiyorlar. Ama bizim zamanımızda böyle bir şey yoktu. Takım kendi içinde büyük bir bütünü oluşturuyordu, farklı bir takım ruhu vardı.

-İtalya Milli Takımı’nda oynamak için teklif geldi sana daha sonra. Bu teklifi neden kabul etmedin?
Çünkü orası benim ülkem değil! İtalya’da yaşıyorum ama benim ülkem Küba. İtalya Milli Takımı yeni fırsatlar ve yeni bir heyecan getirebilirdi hayatıma. Ancak benim için Küba ve Küba Milli takımı çok önemli. Benim için Küba farklı duygular barındırıyor.

“İyi bir oyuncu her zaman iyi bir takım ve iyi bir antrenör ister”

-Senin kendi voleybol kariyerine dönecek olursak, İtalya’da oynamaya nasıl karar verdin?
Öncelikle İtalya’da 2. ligde oynadım. Zaten Küba’da önemli başarılar kazanmıştım. Daha sonra Perugia’da oynamaya başladım. Uzun yıllar orada devam ettim. Daha sonra da İtalya’da evlendim zaten.

-Perugia’da toplam olarak 10 yıl oynadın. Seni oraya bağlayan neydi? Bir aile ortamı olmuş olmalı orası senin için artık.
Tabii ki. Ailem gibi olmuştu orası artık. Ayrıca üst üste başarılar kazandığın bir kulüpten neden ayrılasın ki? Bu beni motive etti orada kalmam için.

-Ancak geçtiğimiz sezonun sonunda sen, Simona Gioli ve Antonella Del Core gibi tüm iyi oyuncular ayrıldı Perugia’dan. Yıllarca orada oynayan oyuncuların birden ayrılmalarının nedeni neydi?
İyi bir antrenörle çalışmak istiyorduk hepimiz. İlk olarak yıllar önce Massimo Barbolini vardı Perugia’da. O milli takıma geçti sonra ve Emmanuelle Sbano geldi. Ancak o da gidince orada kalmam için çok fazla neden kalmadı. Çünkü iyi bir oyuncu her zaman iyi bir takım ve iyi bir antrenör ister. 

“Smaçör olarak oynayınca hayat daha güzel!”

2004’ten önce orta oyuncu olarak oynuyordun. Ama 2004 itibariyle smaçör olarak oynamaya başladın. Bu kimin kararıydı ve nasıl adapte oldun yeni pozisyonuna?
Hayır, benim kararım değildi. O zamanki antrenörüm Barbolini’nin kararıydı. Bilirsiniz, eğer pasöre iyi manşet gelmezse orta oyuncular pek top alamaz. Ben de bu sebeple çok top alamıyordum. Smaçör olarak oynayınca hayat daha güzel! 

O zaman şu an smaçör olarak oynamaktan gayet memnunsun. Yoksa pasör çaprazı olarak oynayıp manşet almamayı mı tercih edersin? 
Hayır, manşet almayı seviyorum. Dolayısıyla smaçör olarak oynamaktan da gayet memnunum diyebilirim. Eskiden orta oyuncu olarak oynayınca da sadece 3 pozisyon boyunca oyundasın. Ama smaçör olarak oynayınca bütün sorumluluk senin üstünde oluyor. Ben oyunda sorumluluk almak istiyorum. Sahada ana karakter olmak istiyorum.

“Türk voleybol tarihinde Eczacıbaşı’nın önemli bir rolü olduğunu biliyordum”

-Peki ulusal takım bazında ve kulüp takımları bazında bir voleybol oyuncusunun ulaşmak isteyebileceği tüm başarıları yaşadıktan sonra Eczacıbaşı’na gelmeye nasıl karar verdin?
Türk voleybol tarihinde Eczacıbaşı’nın önemli bir rolü olduğunu biliyorum. Benim için burası yeni bir motivasyon kaynağı oldu. Perugia’dan sonra yeni bir hayata başlamak istedim burada. Eczacıbaşı’nda olmaktan çok mutluyum.

Transfer sezonunda başka teklifler de aldığını biliyoruz. Eczacıbaşı’nı o teklifler içinde öne çıkaran neydi?
Evet, başka teklifler de aldım ama Eczacıbaşı’nın teklifi en ciddi olanıydı. Çünkü burası her şeyden önce çok ciddi bir kulüp. Her yıl Türkiye liginde şampiyonlukta söz sahibi olan bir takım olduğunu biliyordum. Eczacıbaşı’nda iyi bir antrenör ve iyi bir takım vardı. Cuccarini’yi de tanıyordum ve iyi bir antrenör olduğunu biliyordum.

Türkiye ligindeki rekabet seviyesi hakkında ne düşünüyorsun?
Yüksek bir rekabet seviyesi yok maalesef burada. 4 belki 5 takımın seviyesi çok iyi ama diğerleri o kadar değil maalesef. Bu iki grubun seviyesi çok farklı. Ancak belki de iki ya da üç yıl içerisinde bu rekabet seviyesi artabilir. Ben hızlı oyunu tercih ederim ama burada daha yavaş oynanıyor. Türkiye Ligi’nin daha zamana ve hazırlığa ihtiyacı var bence.

İtalya’dan ve başka liglerden çok iyi oyuncular geldi bu sezon Türkiye’ye.
Ama iyi bir antrenöre de ihtiyaç vardır her zaman iyi oyuncular yanında. İyi yabancı oyuncular geliyor ancak, dediğim gibi, zamana ihtiyacı var ligin bence.

“Biz oraya kazanmak için gidiyoruz”

Oynayacağınız Dörtlü Final hakkında neler söyleyeceksin? Yarı finalde Dinamo Moskova ile oynayacaksınız. Irina Kirillova ve Gioli ile yakın arkadaş olduğunu biliyoruz.
Maç süresi boyunca arkadaşlık benim için biter! 🙂 Şaka bir yana; dörtlü final Perugia’da yapılacak ve benim orada bir geçmişim, arkadaşlarım ve evim var. Ancak ben profesyonel bir oyuncuyum ve sahaya kazanmak için çıkacağım. Çok iyi oynamak istiyorum orada. Takımıma güveniyorum.

Sence orada şampiyonluğu kazanma şansınız nedir?
Biz oraya kazanmak için gidiyoruz ve bence çok büyük bir şansımız var.

Bu yıl Türkiye Kupası, Türkiye Ligi ve Avrupa Indesit Şampiyonlar Ligi’nde mücadele etti Eczacıbaşı. Çok zorlu maçlar oynadınız. En son Fenerbahçe’yi yenerek Türkiye Kupası’nı kazandınız. Ancak Türkiye Kupası ve Şampiyonlar Ligi’ne konsantre olurken Türkiye Ligi’nde önemli kayıplar verdiniz ve sıralamadaki yerinizi kaybettiniz. Bu konuda ne söylemek istersin?
Çok zor bir sezon oldu bizim için. 3 gün arayla çok önemli ve final niteliğinde maçlara çıktık. Bu çok yıpratıcıydı. Ligde kayıplar verdik ama bunu telafi edeceğimizi düşünüyorum. Türkiye Ligi’nde şampiyon olabileceğimize inanıyorum çünkü takımıma güveniyorum.

“Voleybol benim hayatım!”

Türkiye ve Türk insanı hakkında gelmeden önce ne bilgin vardı? Gelince fikirlerin olumlu yada olumsuz yönde değişti mi?
Türkiye hakkında çok fazla bir şey söyleyemeyeceğim çünkü daha çok İstanbul’daydım. Burası çok güzel bir şehir. Örneğin, Perugia küçük bir şehir ama burası çok büyük. İstanbul’u çok seviyorum. Türkler de çok sempatik. Ancak bazıları çok içine kapanık. Ayrıca Kübalılarla çok değişik bir kafa yapısına sahip değil Türkler. Bence iki millet çok benziyor birbirine.

-Voleybolu bıraktıktan sonra kariyerine nasıl devam etmek istiyorsun? Voleybol hayatında hep olacak mı? Antrenör olmayı düşünüyor musun?
Voleybola antrenör olarak devam etmek istiyorum. Voleybolun hayatımda hep yer almasını istiyorum çünkü bu benim hayatım!       
 

“Takımda yaş farkı hiçbir sorun oluşturmadı”

-Eczacıbaşı’nda hem çok genç hem de Nancy, Vesna ve senin gibi tecrübeli oyuncular var. Takıma ilk geldiğinde birinci pasörün 18 yaşında olduğunu öğrendiğinde şaşırdın mı? Bu takım nasıl bir bütün oluşturdu ya da bunu nasıl başardınız?
Takımda yaş açısından büyük farklar var ancak Esra, Naz, Gülden ve diğerleri de çok iyi oyuncular. Hep beraber hep daha iyisine ulaşmak için çalışıyoruz. Yaş farkı hiçbir sorun oluşturmadı bizde. Örneğin, Esra ve Gülden çok tecrübeli oyuncular zaten. Takımda tecrübeli oyuncular olarak hep gençlere yardımcı olup yol göstermeye çalışıyoruz. Belki antrenmanlarda biraz zorluk oluşabiliyor.

Ne gibi bir zorluk çıkıyor antrenmanlarda?
Genç oyuncular bir yandan hafta içi okula gitmek zorundalar çünkü bir üniversite mezunu olmak için çalışıyorlar. Ancak hem okula hem voleybola aynı anda yoğunlaşmak bazen onlar için zor olabiliyor. Öbür yandan baktığınızda da, profesyonel bir oyuncu olarak eğer başarılı olmak istiyorsanız antrenmana ve oyuna konsantre olmak zorundasınız. Bu takımda tabii ki çok büyük bir problem yaratmıyor ama Türk voleybolunun daha da iyi olması için voleybola yüzde yüz odaklanması lazım herkesin.  

Son olarak A Bayan Türk Milli Takımı’nın gelecek turnuvalardaki şansını nasıl görüyorsun?
Ulusal takımınızın iyi bir antrenörü var şimdi. Avrupa’da şansı var ama dünyada başarı kazanması için daha zamana ihtiyacı var diye düşünüyorum.  
  


Haberi Paylaş

Comments are closed.