Eczacıbaşı Vitra’nın dün akşam Fenerbahçe karşısına çıkan ilk altısı, dünyanın gelmiş geçmiş en yüksek hücum gücüne sahip oyuncuların bir karmasıydı adeta. Ancak kendi oyun felsefesi yerine Fenerbahçe’ye uyup onun gibi oynama arzusu, turuncu beyazlıların sahadan boynu bükük ayrılmasına neden oldu.
Fener kaçırsın, sen kaçırma
Sarı lacivertlilerin kadro yapısı ve derinliği, şampiyonluk yolundaki rakiplerine göre daha zayıf. Örneğin Massimo Barbolini’nin dün akşam fazla şans vermediği Nilay Özdemir, Neslihan Güler ya da Hande Baladın Fenerbahçe’de olsa, Marcello Abbondanza bu oyuncuları sık sık sahaya sürerdi. Neticede malzeme belli ve iki İtalyan antrenörün ateşli olanı, elindeki oyuncuları oynatabileceği tek formasyonla sahaya sürmek zorunda kalıyor.
Fenerbahçe’nin kendi düzeyindeki takımlara karşı taktiği, hücumu Natalia Pereira, Yeon Koung Kim ve iyi manşet gelirse Eda Dündar’ın üzerine yıkıp rakibin hücum etmesini etkili servislerle engelleme üzerine kurulu. Maret Balkestein ve Dicle Nur Babat ise görev adamları olarak sahada yer alıyor. Mesela Hollandalı oyuncu, 5 setlik bir maçta toplam 16 top alarak bir pasör çaprazını için rekor düzeyde az hücuma imza attı. Balkestein’ın geri hücumu olmaması, Abbondanza’yı farklı arayışlara sürüklemiş durumda. Hollandalı bu nedenle arkada manşet alarak Brezilyalı smaçörü koruyor ve onun arkadan hücum etmesini sağlıyor.
Burada Pereira için ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Brezilyalı oyuncunun gerçekten müthiş bir tekniği var. Fenerbahçe’nin son yıllardaki en iyi transferi olarak nitelendirilen Kim’in dahi önünde bir performans sergiliyor Pereira. Adeta Natasa Osmokrovic’in yeni versiyonu olarak göze çarpıyor.
Eczacıbaşı, bu basit formasyonla oynayan rakibine karşı ilk set çok iyi servis attı. Aslında atmasına gerek de yoktu zira karşısında Fenerbahçe değil, küme düşmemeye çalışan bir takım vardı ilk sette adeta. Sahada Pereira tek başına mücadele veriyordu. İkinci sette Tijana Boskovic’in sert smacı yüzünde patlayan Kim, yerden kalktığında bir sahne şovunda değil, kazanılması zorunlu bir maçta olduğunu fark etti ve oyunun rengi değişti. Buna rağmen Eczacıbaşı, adeta rakibine uydu ve kendi sonunu hazırladı. Dünya şampiyonu A.B.D milli takımının baş smaçörü Jordan Larson, Balkestein gibi pasif bir role geçti çoğu zaman. Son şampiyonun formasyonunda hücum Boskovic ve Tatiana Kosheleva’ya kaldı. Zaman zaman Rachael Adams’ın şimşek gibi çakan hücumları haricinde Fenerbahçe’nin kopyası gibiydi ev sahibi takım. Bir de oyunun en kritik anlarında tempo yapması gerekirken kaçırdığı servisler, Eczacıbaşı’nın kadro üstünlüğünü sahaya yansıtmasına engel oldu. Halbuki Ayazağa ekibinin yapması gereken, servisi fazla riske etmeden adresi belli hücumlara karşı yüksek bloklarına güvenmekti.
Alternatif yok mu
Olimpiyat şampiyonu apoletini taşıyan Brezilyalı orta oyuncu Thaisa Menezes, sakatlıktan yeni çıkmış vaziyette sahadaydı dün akşam. Yeterli antrenman yapmadığından mıdır bilinmez, Brezilyalı oyuncu voleybolu unutmuş gibiydi dün akşam. Ne doğru dürüst hücum yapabildi ne de blok tutabildi beklendiği gibi. Maçı seyredenler, Barbolini’nin Menezes’e neden bu kadar tahammül ettiğini sorguladı çoğu zaman.
Bir de madalyonun tersine bakalım. Eczacıbaşı’nda böyle bir Menezes’i dahi kesemeyen kenardaki orta oyuncuların da aynaya bakmasında fayda var.
Abbondanza’nın çıldırdığı an
Fenerbahçe’nin baş antrenörü, maç esnasında diğer vatandaşlarına göre çok daha agresif bir yapıya sahip bir görüntü çiziyor. Hemen her hatada oyuncularına sitemde bulunuyor. Öyle ki, servisi riske etmesini istediği oyuncu servis kaçırdığında bile neden kaçırdığını sorguluyor. Dün akşam da buna benzer bir pozisyonda genç pasör Ezgi Dilik’e çıkıştı Abbondanza. İkinci sette skor 12:17 iken defans yapan Babat’a hücum etmesi için attığı pas bloğa takıldı genç pasörün. Bunun üzerine adeta çılgına döndü İtalyan koç. 16:19’da ise defans yapmak üzere Kim’e gelen bir topa müdahale edince, Abbondanza Dilik’i kenara çekti. İki ralli boyunca olayı unuttuğu düşünülse de fırsat bulur bulmaz soluğu genç pasörün yanında aldı. Çok sert bir biçimde oyunu sadece kendisinin dikte ettiği şekilde yönlendirebileceğini anlattı. Maçın geri kalanında Dilik, sadece taktiksel değişiklikler için dahil oldu oyuna.
Biraz daha dikkat
Maçın 1 ve 3. setinde Fenerbahçe yardımcı antrenörlerinden biri, ikinci teknik mola esnasında Eczacıbaşı sahasından rahat bir biçimde geçerek istatistikçisinden o ana kadarki verileri aldı. Bu arada ısınmaya çalışan oyuncuları teğet geçtiği de oldu. Çok kötü bir yönetim sergileyen hakem ikilisi buna ses çıkarmadı. Ancak Fenerbahçe gibi bir kulüpte bu duruma müdahale edecek kişiler vardır mutlaka. Set arasında dahi olsa istatistik almak her kenar yönetimin en doğal hakkıdır. Ancak bunu yaparken rakip takımı rahatsız etmemek gerek.
Hakemlik bitmiş uzatmaları oynuyor
Hatalı kararları tek tek yazmaya gerek yok. Zira dün yaşanılan olay, CEV’in ne düzeye indiğini, voleybolu ve hakemliğini nasıl bitirdiğini gözler önüne serdi.
İkinci setin sonunda Kim’in yaptığı hücuma aut kararı çıktı. “İçeride” itirazı yapan Fenerbahçe kenar yönetimi %100 haklıydı. Yaklaşık 20 kamerayı dakikalarca inceleyen Sırp yardımcı hakem, kabak gibi içeride olduğu görünen topa itiraz sonrası dahi aut kararı verdi. Pozisyon ekrana gelince salondaki binlerce kişi topun içeride olduğunu gördü. Baş hakem de utana sıkıla sayıyı Fenerbahçe’ye verdi ve adalet sağlandı. Ama voleybol ve hakemlik çok büyük bir yara aldı. Düşünün bir kere, GDS (Görüntülü Değerlendirme Sistemi) varken bile kararı doğru veremeyen bir uluslar arası hakem, GDS yokken neler yapıyordur acaba? CEV başkanının Sırp olmasının bunda etkisi nedir acaba?
Üçüncü sette yine bir Fenerbahçe hücumunda çizgiye düşen top için 4 numaralı çizgi hakemi, biraz tereddütle de olsa içeride kararı verdi. Tereddüt gören Eczacıbaşılı oyuncuların itirazı üzerine başhakem aut kararı verdi. GDS bir kez daha devreye girdi ve utanma duygusu tüm salonu sardı.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan KÖSEM
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.