Ezeli rakiplerin Şampiyonlar Ligi biletini kapma adına yaptıkları üçüncülük mücadelesinin beklenenden daha kısa sürmesi, kritik anlarda yapılan hatalar ve sonuçları şeklinde özetlenebilir. Beklenenin aksine favori Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye yenilmesi, sarı lacivertlilere müthiş bir sevinç yaşatırken sarı kırmızılılara büyük bir hüzün şeklinde yansıdı.
Eksikler sonucu belirsiz yaptı ama
Her iki takım adına lokomotif görevi üstlenen Natalia Pereira ve Tatiana Kosheleva’nın yokluğu, beklenenden fazla süre alan yedek smaçörler düşünüldüğünde sonucu gerçekten belirsiz ve güne göre değişebilecek bir hale getiriyordu. Ancak Galatasaray’ın bu noktaya -Rus yıldızının yokluğuna rağmen- müthiş maçlar oynayarak gelmesi ve son haftalardaki yükselen formu, Cimbom’u bu eşleşmenin favorisi haline getirmişti. Vakıfbank’ı neredeyse sahadan silinecek noktaya getirip turu son anda kaybetmesi, Dünyanın en zor deplasmanlarından birinde rakibini net bir skorlar geçmesi ve Şampiyonlar Ligi’nde son dörde kalması, sarı kırmızılı takım için moral aküleri gibiydi. Ancak üçüncülük serisinin her iki maçında da son anlarda gelen hatalar, Cimbom’u bu sene kürsünün dışında bıraktı.
Kaptan dümene geçti
Eda Erdem Dündar, bu maçta tek başına 7 blok sayısı üretti. Galatasaray’ın takım halinde 8 blok sayısı kazandığı düşünülürse, kaptanın takımı adına ne denli büyük bir iş yaptığı daha iyi anlaşılır. Bir orta oyuncudan beklenmeyecek şekilde 14 sayı ile takımının en skoreri olan Dündar, bir anlamda gemisini kurtaran kaptan oldu.
Fenerbahçe adına beklenmedik başka bir olay ise sezon başından beri takım yumuşak karnı olarak gösterilen Hırvat smaçör Mia Jerkov’un performansı idi. İstatistiklerine bakıldığında çok da ekstra bir iş yapmamış gibi görünen Jerkov, üçüncü setin yıldızı idi adeta. Fenerbahçe’nin iptidai bir şekilde -Polen Uslupehlivan ile Polina Rahimova’yı saklamak adına- 2 kişi ile manşet getirmeye çalıştığı ilk sette oyuna girerek takımını klasik voleybol anlayışına döndüren Hırvat smaçör, en kritik yerlerde aldığı sorumluluk ve kazandırdığı sayılar ile sezon boyu yapılan eleştirileri tekzip eder gibiydi. Öyle ki, Salih Tavacı’nın Rahimova’yı dinlendirmek adına kenara aldığı ikinci set sonundaki en kritik anlarda bile sırıtmadı Jerkov. Üçüncü sette sayıya dönüştürdüğü hücumlar ve rakibin manşetini bozan servisleriyle de oyununu taçlandırdı.
Tavacı’nın çok kritik anlarda -hele de Pereira’nın yokluğunda- Rahimova gibi Dünyanın en güçlü hücum silahlarından birini kenara alması çokça eleştirilecek bir husus. Ancak Jerkov’un beklenenden fazla katkı vermesi, Dündar ile Dicle Nur Babat’ın file önüne adeta duvar örmesi ve Galatasaray’ın hatalı tercihleri, bu eleştirilerin halı altına süpürülmesinin yolunu açtı. Bize de “Kazanan her zaman haklıdır” sözünü bir kez daha tekrarlamak düştü.
Oynamaya çalışan değil, oynatmayan kazandı
Maçın total skoru 68:80. Maç sonu istatistik kağıdına baktığınızda ise rakip hatalardan kazanılan sayıların 12:20 şeklinde gerçekleştiğini görüyorsunuz. Yani maçı oynamaya çalışıp daha fazla skor üreten değil, rakibine hata yaptırıp sayı kazanan aldı desek yanılmış olmayız. Esasen maçın ilk ilki setinde her iki takım da topu bir şekilde oyunda tutmaya çalışıyordu. Özellikle Fenerbahçe, ilk sette hiç hücum hatası yapmadı. Zor ya da dengesiz paslar geldiğinde topu hep kullandı sarı lacivertliler. Bu nedenle de maçı sadece 3 hücum hatasıyla tamamladı. Galatasaray ise ilk sette bu düzene uymasına rağmen ikinci sette hücumları zorlamaya başladı. Bunun sonucunda da fazla hata yaptı ve günün kaybedeni oldu. Özellikle Gamze Alikaya’nın kritik anlardaki tercihleri bu konuda belirleyici oldu. Aslen pas tekniği çok iyi olan Alikaya’nın ilk iki setin son anlarındaki tercihleri, gerek son haftaların yükselen ismi ve Türk voleybolunun gelmiş geçmiş en büyük hücum gücü Neslihan Güler’in, gerekse sakatlıktan yeni çıkan Seda Aslanyürek’in hücum ritmini kötü etkiledi. Galatasaray’ın en iyi servis kullanan oyuncularından biri olan Aslı Kalaç’ın beklenen servisleri atamaması, Kosheleva’yı yedekleyen Aslanyürek ve Cansu Çetin’in gereken katkıyı yapamaması ve takımın ikinci skor opsiyonu olması gereken Dobriana Rabadzhieva’nın vasatın üzerine çıkamaması ise Sinead Jack ile Hristina Ruseva’nın ekstra performansına rağmen yenilgiyi getiren diğer faktörler olarak ortaya çıktı.
“Güler Rahimova’ya karşı” gibi göründü ama
İlk seti seyredenler, maçın iki lokomotif isim olan Güler ve Rahimova arasında geçeceğini düşündü. Ancak sarı lacivertlilerin oyunu tüm takıma yaymasına rağmen Galatasaray’ın Güler’de fazlaca ısrar etmesi, hem deneyim abidesini yorarak performansının düşmesine neden oldu, hem de Fenerbahçe’nin istediği oyunu daha kolay oynamasına vesile oldu.
Rahimova’nın oyuna görünmeyen bir katkısı ise rakip üzerinde kurduğu baskı idi. Azeri smaçör nereye gitse, karşısındaki sarı kırmızılı oyuncu tedirgin oldu. Maç boyunca sadece 1 blok sayısı üretmesine karşın Rahimova, karşısındaki rakibinin ya topu dışarı vurmasını sağladı, ya da blok tehdidinden ürkerek plaseye kaymasını. Bunun neticesinde gelen ikinci topları adeta uçuran hızlı oyun uzmanı Taylandlı Nootsara Tomkom, Babat ve Jerkov’u aşırı derecede mutlu etti.
Seyirci hem iyi hem de kötüydü
Galatasaray taraftarı, takımını desteklemek adına kalabalık bir şekilde yerini aldı Burhan Felek’te. Çok kısa süreli küfürler ise gerek tribün liderleri gerekse salonda yer alan sağduyulu diğer seyirciler tarafından anında kesildi. Ayrıca Fenerbahçe’nin her servis atışında suskun beklerken bir anda 150-160 desibele yükselen ses ise müthiş bir girişim olarak akla kazındı. Sarı lacivertli oyuncuların bundan ne denli etkilendiği bilinmez ama dışarıdan göründüğü kadarıyla rakibin performansını olumsuz etkilemesi çok muhtemel bir uygulama gibi göründü. Kötü olan ise maçın en kritik anlarında sahadaki oyuncuların desteğe ihtiyacı varken mevcut maçı bırakıp futbol takımına şarkılar söylenmesi oldu. Yarınki maçta eski futbolcuları Arda Turan’ın eski stadına nasıl geleceğine dair söylenen şarkılar, inanın sahadaki oyuncuları hiç ateşlemedi.
Aynı çizgi, doğru karar
Bugünkü maçta, pek de alışık olmadığımız bir hakem ikilisi vardı sahada. Böylesine kritik bir maçta skoru etkileyecek derecede yapılacak hatalar, hem sahadaki hakemleri olumsuz etkileyecekti, hem de şimşeklerin bir kez daha MHGK üzerine çevrilmesine neden olacaktı. Ancak Yavuz Akdemir-Hakkı Demiralay ikilisi, üçüncü sette yapılan ancak anında düzeltilerek infial oluşturması engellenen küçük hatalar dışında oyuna hiç etki etmediler. Üçüncü sette 9:14 iken Babat’ın karşıya gönderdiği topta verilen taşıma kararı tamamen doğruydu. Bunun haricinde yıllardır söylediğimiz şeyi uygulamaları ise maçı neredeyse itirazsız noktaladı. Maç genelinde 10-12 civarında şüpheli pas atıldı. Ancak hiçbirine düdük çalınmadı ve Akdemir, her şüpheli topun faul olmadığını göstererek oyunu olması gerektiği gibi oynattı. Başka maçlarda çalınan bu toplar; takımların, kenar yönetimlerinin ve taraftarın yoğun tepkisine neden oluyor. Ancak göğüslenmesi gereken bu tepki, sonra görülen benzer pozisyonlarda çalınmayan düdüklerle birlikte infiale neden oluyor. Bunun önlemenin en iyi yolu ise çok net olmadıkça şüpheli toplara çalmamaktan geçiyor. Zaten uluslar arası maçlarda da bizim liglerde olduğu kadar düdük çalınmıyor bu toplara.
Tebrik edilmesi gereken bir başka isim ise 1 numaralı çizgi hakemi olmalı. Çok kritik yerlerde verdiği içeride – dışarıda kararlarına gelen GDS itirazları, hep bu çizgi hakeminin haklı olduğunu ortaya koydu. Fenerbahçeli oyuncuların haksız bir biçimde itiraz etmelerine rağmen Jack’in servisinin Merve Dalbeler’in saçına değerek dışarı gittiğini yakalaması ise 1 numaralı çizgi hakeminin yıldızını parlattı. Sezon başından beri izlediğimiz her maça konsantre bir biçimde çıkan verdiği kararların çok büyük bir bölümü doğru olan bu tarz hakemlerin yakın bir zamanda baş ya da yardımcı hakem olarak da sahaya çıkmasını temenni ediyoruz. Böylelikle bazı MHGK yöneticilerinin “yeni hakem yetişmiyor, bu nedenle hata da yapsalar hep eskileri kullanmak zorunda kalıyoruz.” söylemi de boşa çıkacaktır.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.