Güzel bir filmdi. Brad Pitt ve Julia Roberts’ı zaten beğenerek izleyen bir film kolik olarak, Meksika için de iyi hisler uyandırmıştı bende. Ama hem bizim Brad, hem de Julia, fena kandırmışlar beni.
İşin özeti şu: Bir daha Meksika’ya gelmem…
Son ayların geyiğini, Meksika’da sık sık yaptık. 13 Temmuz’da başlayan yolculuk, 28 Temmuz sabahı son buldu. Gidişin biraz kurtarır yanı vardı ama 43 saat süren dönüş yolculuğu tam bir felaketti.
Gidişin kurtarır yanı var derken, süren yolculuk zamanını kastediyorum. Yoksa Meksika’ya iner inmez yaşadığımız rezaletin kurtarır hiçbir yanı yok. Tamamen organize bir nezaret olayı, bozulan moraller, maçlara yansıyan büyük hırsın getirdiği dezavantaj…
Oyun disiplini içinde kaldığı sürece yenemeyeceği takımın olmadığı genç bayanlar, hırsa ve kine yenik düştü. Yedinciliğin altında yatan da bence bu ayrıntı. Yapılanların ağırlığını bizim genç bayanlar kaldıramadı.
Aynı hakemin (ki bu Mısırlı Saban), ikisi üst üste olmak üzere, üç maçımıza atanması. FIVB’nin ikinci adamı Cristobal’ın kenarda amigo gibi ülkesi Dominik için alenen çalışması. Bunları bizlerin kaldırması çok zordu. Bayanlarımız yine de iyi direndi.
Şampiyona boyunca yaşanan en büyük sıkıntı, arka alandan top çıkartamamamızdı. Bunda domuz gribini bahane ederek, milli takımdan affını isteyen Serpil’in Meksika’ya gelmemesi ve Seval’in ilk kez bu ekiple sahaya çıkmasının önemli payı vardı.
Polen’in neredeyse tek başına üstlendiği skor yükünün verdiği yorgunluk, Büşra’nın belindeki sakatlık nedeniyle gerçek performansını sahaya yansıtamaması, Neşve’nin blok dışındaki katkısının yetersiz kalması, gelen yedinciliğin gerekçeleri arasında gösterilebilir.
Aslında sekiz maçın en yorgun ismi, Pasör Asuman oldu. Kötü manşetleri iyi pasa çevirebilme adına çok koştu, büyük gayret gösterdi. Fatma, kalitesini sahaya yansıtabilse, Gözde zaman zaman değil de istikrarlı oyun çıkartabilse, finale gitmek zor olmayacaktı.
Çünkü, Almanya dışında ne Brezilya, ne Dominik, ne de diğerleri finali hak edecek performans gösteremediler. İşte Cristobal’ın taşıdığı Dominik, Almanya karşısında finalde bir set dahi alamadı.
Bu jenerasyon için Genç Milli Takım defteri, yaşları nedeniyle kapandı. Artık A takımı zorlayacaklar. Ancak Polen, Büşra, Melis, Neşve, Gözde, Asuman, Didem, Elif gibi yetenekli oyuncuların, takımlarında şans bulması gerekiyor.
Murat TARHAN
murattarhan56@gmail.com
Comments are closed.