Vakıfbank’ın A grubunun son sırasında yer alan mütevazi bütçeli Maritza Plovdiv’i set vermeden yenmesi, gecenin sonu en kolay kestirilebilen sonucuydu. Maçtan akılda kalan en önemli detay, zaman zaman çok anlamsız krizlere giren son şampiyonun hala istenilen seviyede olmadığıydı. Bulgar temsilcisinin gücünü tasvir etmek gerekirse, Vestel Venus Sultanlar Ligi’nde oynasa ilk 8’e girmesi dahi zor olur.
İstikrarsız paslar
Vakıfbank’ın son yıllarda yaptığı en büyük atılım, devamlı bahsettiğimiz üzere Uzakdoğu tarzı hızlı voleybol oynaması. Kadro kalitesi ve derinliği anlamında kendisine yakın rakiplerine sağladığı üstünlüğün en önemli sebebi bu oyun anlayışı. Geçen sezon Şampiyonlar Ligi final turnuvası yarı final maçında sarı siyahlılara ecel terleri döktüren Imoco Volley Conegliano, daha zayıf bir kadro yapısı ile daha hızlı oynayarak gitmişti sonuca. Elbette bu tarz bir oyun ortaya koyabilmek adına pasörleriniz çok net paslar atması şart. Aksi takdirde Maritza gibi rakiplere olmasa bile denk kuvvetlere karşı çok daha zor anlar yaşayabilirsiniz.
Bugünkü maç genelinde gerek Cansu Özbay, gerekse oyuna dahil olduğu anlarda Buket Gülübay, beklenen çizginin uzağında paslar yolladı hücumcularına. Özellikle arka alan hücumlarını hızlandırma çabaları, fileye takılan smaçlarla noktalandı. Bu istikrarsızlık sonucunda Zehra Güneş ve Melis Gürkaynak, kendi ortalamalarının altında hücum etti. Hücumda olduğu kadar serviste de müthiş bir performans gösteren Lonneke Sloetjes, sahada en güzel pasları alan isimdi Vakıfbank’ta. Kelsey Robinson, Zhu Ting ve Ebrar Karakurt ise böylesi bir rakibe karşı oynamaları gerektiği kadar vardı sahada.
Dost acı söyler misali son noktayı koymak gerekirse, Vakıfbank’ın istediği hızlı oyunu daha net paslarla oynaması şart. Son şampiyonun kırılma anlarında üst üste kaçırdığı servisler bu maç için nazarlık sayılsa da ilerisi için olumsuz sinyaller olarak değerlendirilmeli.
Ben smaçör de oynarım!
Bugünkü maçın sürpriz konuğu, Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D) Kadın Voleybol takımı baş antrenörü Karch Kiraly idi. Maritza Plovdiv’de pasör çaprazı Alexandra Holston’u, Vakıfbank’ta ise Kelsey Robinson’ı izleyen Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük voleybolcusu, maç sonunda potansiyel oyuncularıyla sohbet etti. Milli takım koçunun maçı seyrettiğini gören Robinson ise ?rakibin zayıf olmasının da etkisiyle- hücumda adeta kendini yırttı. Milli takımda kendisini libero olarak oynatan Kiraly’ye “Ben smaçör de oynarım” der gibiydi sahadaki mücadelesi ile.
Teknik mola olmaması bir harika
Ne zamandır yazmak istediğim bir konuydu. 8 ve 16. sayılarda uygulanan teknik molalar, oyunu gereksiz bir şekilde uzatmakla kalmıyor, voleybolun seyir zevkini de azaltıyordu. Bu uygulamanın iptal edilmesi, hem voleybolun seyir zevkini arttırdı, hem de ivme yakalayan takımların haksız bir şekilde yavaşlatılmasının önüne geçti. Böylelikle antrenörler, mola haklarını daha dikkatli bir şekilde kullanmak durumunda kaldı.
Nasıl bir anons bu?
Maç öncesi yapılan anons, bizi bir kez daha komik duruma düşürdü. Bulgar takımının oyuncuları ya anlaşmazlık, ya da hatalı bilgilendirme nedeniyle daha isimleri dahi okunmadan sahaya koşmaya başladı. Bu sırada anonsu yapan masa hakemi, Vakıfbank’ın ilk altısını okuyordu! Vakıfbanklı oyuncu ve antrenörlerin ikazıyla anons Maritza Plovdiv listesine döndü ve durum kurtarılmaya çalışıldı. Ancak Bulgar ekibinin oyuncuları okunana dek saha yerleşimi tamamlanmıştı bile. Bu tarz acı ve komik bir tecrübe de basit bir işin bile plansız yapılamayacağını gözler önüne serdi. Umarız sonraki maçlarda bu tarz sıkıntılar yaşanmaz.
Anons demişken, bir uyarı da MHGK’ya iletelim. Lütfen bu tarz maçlarda anons yaptıracağınız hakemleri aksanı ve lehçesi düzgün isimlerden seçin. Aksi takdirde anonslardan hiçbir şey anlaşılmıyor.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.