İzmir’de düzenlenen 26. Erkekler Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda Milli takımımız 3’de 0 yaparak elendi bize de bu başarısızlığı yazmak düştü.
Voleybol Federasyonu Başkanımız Erol Ünal Karabıyık, 2 yıl önce Olimpiyat elemeleri oynadığımız İzmir’de bir kalem hediye etmiş “Umarım bu kalemle başarıları yazarsın’’ temennisinde bulunmuştu. Bu şampiyonada olmadı ama bundan sonraki şampiyonalar için ben de aynı temennide bulunmak istiyorum.
Tabii bu temenninin gerçekleşmesi için ben en doğru yolun Başkan Karabıyık’ın insiyatifi eline alarak, hala istifasını sunmayan Fausto Polidori’ye teşekkür edip, yerine Milli Takımı hakkıyla çalıştıracak ve birlik beraberliği sağlayabilecek yeni bir antrenörü takımın başına getirmesini bekliyorum. Bana göre en doğrusu bu.
İzmir seyircisinin desteği umularak bu şehre alınan şampiyonada önce Almanya, ardından Polonya ve son olarak da Fransa’ya mağlup olan Millilerimiz büyük hayal kırıklığı yarattı. Takımları görünce biz bu takımları nasıl yenemeyiz diye hayıflandık ama Polidori’yi sanki haklı çıkarırcasına bizim grubumuzdaki Fransa ve Polonya yarı finale yükseldi Almanya yarı finali zorlayan takım oldu.
Avrupa’nın sayılı ligleri arasında yer alan ülkemizde Milli takımlar bazında, hala bir başarı yakalayamamak düşündürücü. Bayanların aksine erkeklerde ne yıldızlarda ne de gençlerde bir başarımız yok. Yani, çark en baştan aksıyor.
Bütün bu gerçeklere bir de Milli Takım’ın Almanya karşısında sahaya çıkan ilk 6’si eklenince, bu dereceden fazlasını beklemek büyük hayal olurdu. Her şeyden önce, böyle bir kadro kurulmasına anlam veremediğimi söylemeliyim. Kendi takımlarında ilk 6 oynayamayan oyuncuların, Avrupa Şampiyonası gibi dünya devlerinin mücadele etiği bir arenada sahaya sürülmeleri, çok büyük bir talihsizlik.
Bir başka talihsizlik ise İtalyan antrenör Fausto Polidori’nin Türkiye’nin en kariyerli ve en iyi orta oyuncusu Gökhan Öner’den ve Türkiye’nin sayılı pasör çaprazlarından Ali Çayır’dan köşe oyuncusu yaratmaya çalışmasıydı. Takımlarındaki mevkilerinde oynamayan oyuncular 3 ayda farklı pozisyonlara adapte edilmeye çalışılmışlar. Ama bu şampiyona gösterdi ki, aşı tutmamış. Oyuncuların antrenöre belli ki inancı da kalmamış. 2 yıl önce İzmir’de oynanan olimpiyat elemesinde Almanya, Finlandiya ve Sırbistan karşısında oynanan oyundan eser yok. Bir de üstüne üstlük, o günkü Almanya, Finlandiya ve Sırbistan bugün oynadığımız gruptan çok daha güçlü idi. 2 sene önceki kadro muhafaza edilmiş olsaydı, bugün voleybolcuların başarısızlığını değil, başarısını konuşuyor olurduk.
Yenilerek elendiğimiz son Fransa maçından sonra Polidori’nin basın toplantısına katıldım. İtalyan çalıştırıcı, bolca bahane bulmuş kendine ve bunları basın mensuplarına anlatıyor. Yeterince güçlü hazırlık maçları yapamadıklarından, manşet alabilecek köşe oyuncularının olmamasından, sakatlıklardan vs. Ben de onun bahanelerine şöyle cevap veriyorum. Arslan’ın sakatlığını bahane eden Sayın Polidori, elinizin altında Ziraat Bankası’nda müthiş bir sezon geçiren hazır bir Selçuk vardı. Neden onu oynatmayı düşünmediniz?
(Selçuk son Fransa maçında çaresizlikten oyuna alındı ve üst üste 6 blok yaparak, takımı ateşleyen oyuncu oldu)
Volkan’ı madem kullanamayacaktınız, neden milli takıma dahil ettiniz? Onun yerine Ali Çayır’ı pasör çaprazı kullanabilirdiniz. Haklısınız, bizim köşe oyuncularımızın yerine ülkemizde çok sayıda yabancı oyuncu var ve voleybolcularımız takımlarımızda yer bulamıyor. ama kendi takımlarında oynayabilecek, milli takıma bu durumda Gökhan’dan daha faydalı olabilecek Ender Kıdoğlu, İsmail Cem Kurtar ve Bülent Kandemir’i almayı neden düşünmediniz? Ki bu oyuncular Milli takımlarımızda görev alan oyunculardı. Ahmet Pezük’ün yerine, ortada Gökhan’dan tecrübesi ile faydalanabilir, onun kariyerini bu kadar zedelemezdik. Ahmet Toçoğlu gibi bir orta oyuncu neden maçlara yedek başladı?
Bu arada sevgili Emre Batur için bir parantez açmak gerekirse, genç oyuncu ağırlığını koymalı ve “Ben artık pasör çaprazı oynayacağım” demeli. Çünkü Emre Batur geçen seneden beri bu mevkii de ne kadar başarılı olacağını gösterdi. Ayrıca 13 cm olduğu söylenen yırtığa rağmen, sahaya çıkması ve mücadelesi takdire değerdi.
Yıllardır Voleybol Milli Takımı’nı oyuncu yetiştirme yeri olarak gören zihniyetin, artık değişmesini diliyorum. Milli Takım, oyuncu yetiştirme yeri değil, en iyilerin seçildiği bir takım olmalı. Bütün sezon sahada en iyi olmak için mücadele eden oyuncular bilmeli ki, emeklerinin karşılığını alacaklar. Bugün yapılan seçimlerde ben oyuncularımızın milli takıma inancının kırıldığını hissediyorum ve bunun bizi tehlikeli yerlere götürdüğünü düşünüyorum.
Bugün geldiğimiz noktada tek suçlu görüyorum önüne bütün imkânlar serilen Fausto Polidori. Hiçbir teknik adama bu kadar imkân sağlanmamıştı. Bugün oyuncuların inançsızlığı da, başarısızlık da Polidori’ye ait.
Benim bundan sonra bilmek istediğim tek cevap istifasını ne zaman verecek?
Begüm DOĞANAY
Comments are closed.