Burhan Felek Voleybol Salonu dün akşam Dünya voleybol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi takımlarından birini ağırladıysa da maça gereken ilginin olmaması (Doluluk:%17.7) Türk voleybolu adına olumsuz bir not olarak kayda geçti sevgili voleybol severler.
Tartışmasız en iyisi
Cucine Lube Civitanova, mevcut kadrosu ile halihazırda Dünyanın en iyi takımı. Öyle ki, rotasyonda ilk opsiyon olan İran milli takım pasör çaprazı Amir Ghafour, sırtındaki sakatlık nedeniyle 6-8 hafta kadroda olmayacak. Ancak yerine oynayan Polonya asıllı Lüksemburg milli takım oyuncusu Kamil Rychlicki, her takımda ilk opsiyon olabilecek seviyede bir yetenek. Simone Anzani dinlendiriliyor, yerine Polonya milli takım orta oyuncusu 2.10’luk Mateusz Bieniek monte ediliyor. En önemlisi de, kariyeri başarılarla dolu Brezilya milli takım efsanesi Bruno Rezende, yaşadığı hafif diz sakatlığı ve buna bağlı yorgunluk nedeniyle kenarda beklerken takımı Belçika milli takım pasörü Stijn D’hulst oynatıyor. Zaman zaman İtalya milli takım forması giyen Enrico Dimantini ve Jakopo Massari de kenarda! Özetle bırakın ilk altısını, ikinci takımıyla çıksa Türkiye’de şampiyonluğa oynayabilecek bir kadrodan bahsediyoruz.
Servis, servis, servis
06.12.2019 günü yayımlanan “Güçlü kalan kazandı” başlıklı yazımızı okuyanlar, Türk takımlarının Avrupalılara göre en önemli dezavantajının servis olduğunu belirttiğimizi hatırlayacaktır. Dünkü maçta da Fenerbahçe HDI Sigorta, Lube karşısında ilk set çok zor anlar yaşadı. Bunun en önemli sebebi, servise gelen her kırmızı formalı oyuncunun çok can yakan servisler kullanmasıydı. Buna karşın sarı lacivertliler, amatör küme seviyesinde servislerle başladı maça. Böyle olunca da her manşeti file önüne getiren İtalya temsilcisi, hücuma soktuğu 4 oyuncu ile blok-defans geçişimizi darmadağın etti. Top D’hulst’ün eline her geldiğinde 4, 3, 6 ve 1-2 numaradan aynı anda gelen Osmany Juantorena, Yoandy Leal, Robertlandy Simon, Bieniek ve Rychlicki, izlerken bizim bile başımızı döndürdü. Doğal olarak sahadaki oyuncularımız da hangi birini durduracağını şaşırdı.
Bu varyasyonlar bir yandan rakibe sayı serileri olarak dönerken diğer yandan bizim sahadaki dengemizi de bozdu. Öyle ki, arada kalan bir topa yetişmek isterken Emre Batur ve İzzet Ünver çift vuruş, bir başka topu kurtarmaya çalışan Salvador Hidalgo ise aynı topa koşan Caner Dengin’in çarpmasıyla rakip sahaya geçme hatası yaptı. Kolay kolay göremeyeceğiniz bu tarz hatalar, karşıdan gelen dalgaya cevap verememenin getirdiği panikle yapılmıştı.
Fark büyük ama
Gerek kadro yapısı, gerekse oyuncuların bireysel performanslarından dolayı Lube ile aramızdaki fark gerçekten büyüktü. Ama o oyuncular da etten kemikten yapılma insandı. İşte Wouter Ter Maat’ın ikinci set attığı servisler, bu gerçeği su yüzüne çıkarmıştı. Bunun üzerine oyuna sonradan giren Oğulcan Yatgın’ın oyunu optimal düzeyde hızlandırması, başta ismi altında ezildiğimiz rakibin de defoları olduğunu ortaya koydu. Genç pasör, yalnızca Hollandalı pasör çaprazından sonra Fenerbahçe’nin en iyi servis kullanan oyuncusu olmakla kalmadı, bloktaki yüksek pozisyonuyla da rakibin hücum gücüne darbe vurdu.
Yukarıdaki ikiliye Oğuzhan Karasu’nun servisleriyle katılması ve ilk iki set rakibin yüksek blokları karşısında çaresiz kalan Hidalgo’nun -beklenen servisleri atamamasına rağmen- üçüncü setteki cesur oyunu, Fenerbahçe HDI Sigorta’nın böylesi bir rakip karşısında 7 sayı farkla öne geçmesini ve 5 sayı farkla kazanmasını sağladı. Düşünün; Lube baş antrenörü Ferdinando De Giorgi, henüz setin yarısı bile gelmeden iki molasını kullanmak durumunda kaldı. Manşet performansını beğenmediği Juantorena ve Leal’i zaman zaman kenara aldı. Son Kulüpler Dünya Şampiyonası ve bu maçın en değerli oyuncusu(MVP) Leal bu duruma beklenmedik derecede tepki gösterdi. Bütün bu faktörler, rakibin de kolayca incinebileceğini gösteriyordu izleyenlere.
Kazanılan sette görünen kahramanların yanında görünmeyenler de çok önemli işler başardı. Hücumda gereken katkıyı verememesine rağmen defansta inanılmaz toplar çıkaran İzzet Ünver ve neredeyse hızından dolayı görülmeyecek toplara tüm vücudunu siper eden libero Caner Dengin, kazanılan setin görünmeyen kahramanlarıydı. Hele Ünver’in çıkmayacak gibi bakılan bir topu değme futbolcuları kıskandırırcasına ayağıyla sahaya çevirmesi, rakip için moral bozabilecek türdendi.
Ancak bu tarz aksiyonlar maç geneline yayılmaz ise, Lube gibi takımlara karşı maalesef şansınız olmuyor. Nitekim Ter Maat’ın 1 ve 3.sette çok iyi işler yapmasına rağmen diğer setlerde oyundan düşmesi, Hidalgo’nun 3.set harici sahada adeta gezinmesi, Karasu’nun ilk iki set çok iyi işler yapmasına rağmen geri kalan bölümde kaybolması ve tecrübe abidesi Ulaş Kıyak’ın gününde olmaması; böylesi bir rakibe karşı şansımızı sıfırlıyordu adeta.
Son cümlemiz Emre Batur’a. Alt yapısından yetiştiği Fenerbahçe onu köşeden ortaya kaydırdığında herkes gibi ben de büyük tepki göstermiştim. Zaten tek tük çıkardığımız smaçörlere Dünya standartlarında bir örnek bulmuşken neden kolaya kaçıp Batur’dan bir orta oyuncu üretmeye çalıştığımızı anlayamamıştım. Belki de böylesi daha hayırlı oldu. Zira Türk voleybolunun Gökhan Öner’den sonraki en iyi orta oyuncusunu izleme şansına kavuştuk. Eskisi gibi servis atamasa da file üzerindeki hakimiyeti, Batur’un dünkü maçı mükemmel bir şekilde tamamlamasını sağladı. Zaten servisleri de eski düzeyinde olsa, Türk voleybolunun gelmiş geçmiş en iyisi olacak şüphesiz. Dile kolay; Bieniek gibi 2.10’luk bir dev ve Simon gibi Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi orta oyuncusuna karşı %89(8/9) ile top öldürmek. Bravo.
Sporcu dediğin
Maç bitiminde salonda bulunan şanslı voleybol severler, Simon, Juantorena, Leal, Rezende gibi Dünya voleybolunun en kariyerli oyuncularıyla fotoğraf çektirme yarışına girdi. Güvenlik güçleri anlamsız bir şekilde voleybol severleri salon dışına çıkarmak isterken onlar ellerinde cep telefonları ile sırada bekliyorlardı. Kış günü açık kapılardan gelen cereyana aldırmaksızın terli halleriyle tüm tribünle fotoğraf çektirmekten imtina etmeyen yıldız oyuncular, alçakgönüllülüğün tanımını yaptı adeta. Bu güzel manzaraların kazandığında ya da sadece kendi taraftarıyla bütünleşen Türk oyuncular için de gerçekleşmesini dileyerek bu bölümü noktalayalım.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.