Kısa kısa

Avrupa Kupalarında müthiş bir hafta geçirdiğimiz bu günlerde toparladığımız notları kısa kısa sizlerle paylaşmak istiyorum sevgili voleybol severler.

Avrupa’dan

– İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ACH Volley Bled’e sahayı dar ederek Play-off 12 umudunu sürdürdü. Gruptaki son maçını deplasmanda Paris Volley ile oynayacak olan İBB, maçı setsiz kazanmaya mecbur, aksi takdirde yoluna CEV Cup’ta devam edecek. Kaybetmesi kısmını ise aklımıza getirmek istemiyoruz ama, bu durumda elenme riski de mevcut.
– Paris Volley’in namağlup Rzeszow’a ilk mağlubiyetini deplasmanda tattıracak kadar forma girdiğini de ayrıca ekleyelim.
– Koç Nedim Özbey’in oyunun en kritik anında Hakan Akışık-Kostadin Stoykov değişikliğini yaparak takımını set kaybetmekten kurtardığını unutmamalıyız.
– Ancak neden oyuna son haftaların en formda oyuncusuyla başlamadığını da düşünmeliyiz.
– Avrupa Şampiyonasında gözümüze batan Estonyalı pasör çaprazı Oliver Venno’nun oyununu her geçen gün geliştirdiğini ekleyerek önümüzdeki sezon bu mevkiye yabancı transferi yapmayı düşünen takımlarımıza bir ipucu verelim. Henüz 20 yaşındaki 2.09’luk oyuncuyu alan karlı çıkar. Bize göre Ivan Miljkovic, Clayton Stanley, Maksim Mikhaylov ve Leandro Visotto’dan sonraki uzun yıldız pasör çaprazı bu oyuncudur.
– İBB’de Ryan Millar servis attıktan sonra diğer klasik sistemle oynayan takımların orta oyuncularının aksine 5 değil 6 numaraya yerleşiyor. Sezon başında yazdığımız bu pozisyon, artık sürekli kullanılıyor. Bu pozisyonda ikinci tur hücumlara 6 numaradan Scott Touzinsky yerine Ryan Millar giriyor, enteresan bir yaklaşım.
– İBB antrenörü Nedim Özbey’in kritik anlarda biraz daha sakin olmasında fayda var. Bir antrenör olarak biz de aynı hareketleri yapıyoruz çoğu zaman, zira oyunun içi, dışından görüldüğü gibi değil. Ancak 25-23 kazanılan bir sette aşırıya kaçan itirazlar bir kartla sonuçlanmış olsaydı, takım boş yere bir set kaybedebilirdi. Bizden uyarması.
– Fenerbahçe Acıbadem, grubu lider olarak bitirmeyi garantilemesine rağmen karakterini bir kez daha ortaya koyarak 2-0 dan geri gelmesini bildi.
– Daha önce konuştuğumuz üzere Natasa Osmokrovic’in bu takımdaki en önemli oyuncu olduğunu bir kez daha gördük. Zira oyunun en kritik anlarında nokta manşet alan, yerde defans yaparak top çıkaran, akabinde bu topa önden ya da arkadan etkili hücum eden Hırvat oyuncu kurtardı takımını çoğu zaman. Tüm gazetelerin maçın yıldızı seçerek övgüler düzdüğü Ekaterina Gamova ise yaptığı çok basit hataların yanı sıra önüne düşen topa dahi gitmeyerek ne denli defans tembeli olduğunu ortaya koydu.
– Geçtiğimiz sezonun en iyi oyuncusu olan Seda, arkadan hücuma gelmiyor artık. Maç boyu sadece 1 kez geldiği arka hücumda fileye takılınca bu denemeden vazgeçen oyuncu, bize göre bu ataklara daha fazla katılmalı. Arkada kaldığı bazı pozisyonlarda libero ile değişse de, oyunda olduğu zamanlarda arkadan hücuma daha sık katılmalı Seda.
– Dinamo Moskova, uzun smaçörlerini arkadan hücum yaptırabilmek adına manşetten kaçırırken önde çok etkili hücum gücü olan Lesya Makhno’yu oyundan düşürdü. Çok iptidai bir dizilişle top karşılayan Moskova ekibine karşı servisleri bu oyuncuya ancak üçüncü setten sonra yıkan FB Acıbadem, galibiyetin anahtarını da bulmuş oldu. Klasik sistemde hemen hemen tüm takımlar pasör çaprazını manşetten kaçırırken Dinamo bunu uygulamadı. 3 ve 2 numarada bu oyuncusuna geniş alan bırakarak manşetini zorladı, bunun sonucunda hücum yapamadı Makhno. Hele 6 numaradan bir pasör kaçırışları var ki, amatör küme takımları bile böylesini yapmaz.
– Libero Nihan zaman zaman enteresan işler yapmaya çalışıyor ancak ortaya kötü bir manzara çıkıyor. Önünde rahatça top atabileceği 4 numara oyuncusu varken sırtı dönük bir biçimde 2 numaraya doğru pas atmaya çalışması sonucu 1 hücum çöpe gitmiş oldu. Seçme pasörü koysanız, o noktada pası 2 numaraya atmaya çalışmaz. Parmaklarını kullansa dahi.
– Antrenör Jan de Brandt ile maçtan sonra yaptığımız söyleşide Final-Four organizasyonunu almak istediklerini ve kulübe bunu bildireceğini, ancak son kararın yönetimde olduğunu söyledi.
– Belçikalı koç ayrıca, Ocak ayındaki yoğun maç programı nedeniyle Modranska Prostejov maçında yedek ağırlıklı bir kadro ile sahaya çıkacağını belirtti.
– V.Güneş Sigorta Türk Telekom, Scavolini Peasaro’ya yenilmesine rağmen binde bir sayı averajı farkı ile liderliği bırakmadı. Son maçında Salı günü ASPTT Mulhouse’u İstanbul’da ağırlayacak olan VGSTT, setsiz bir galibiyetle grubu lider olarak tamamlayacak.
– Arkas ve Eczacıbaşı Zentiva, beklediğimiz gibi rahat galibiyetler alarak bir üst tura yükseldiler. Eczacıbaşı Zentiva Rabita Bakü ile eşleşirken Arkas daha zor bir kura sonucu Zaksa Kedzierzyn Kozle ile eşleşti.
– Eczacıbaşı Zentiva bu turu geçtiği takdirde Final-Four’a uçarken, Arkas bir tur daha oynamak zorunda kalacak. O turdaki rakibi ise Şampiyonlar Liginde grubunda üçüncü olan bir takım olacak.
– Galatasaray Bayan takımı zaman zaman zorlansa da Volero Zürih’i elemeyi başardı ve Çek ekibi Kralovo Pole Brno ile eşleşti. Kadrosunda yabancı bulunmayan bu takım hakkında detaylı bilgiyi geçen haftaki yazımızda bulabilirsiniz.
– Volero Zürih karşısında 3 ve 4. setlerde inanılmaz bir fark (21-10, 21-9) yakalayan Galatasaray’da geleceğin oyuncuları gözüyle bakılan Dilara, Gözde, Bahanur ve ikinci pasör Serpil’in oyuna alınmaması bizi çok üzdü. Rakip takımda ilk altı oynayan oyuncuların yaş ortalaması 21 idi. Yani tecrübeden bahsetmek anlamsız. Biz karşımıza çıkan rakipten daha olgun oyuncularımızı tecrübesiz diye oynatmazsak, ne zaman tecrübe kazanacaklar insan merak ediyor doğrusu.
– Buna rağmen Fenerbahçe Acıbadem gibi bir deve karşı oyunun en kritik anlarında oyuna giren bu oyunculardan, beklenen verimi alamadı Galatasaray kenar yönetimi. Bu oyuncular hafta arası oynanan maçta az da olsa görev alsalar, durumları biraz daha farklı olabilirdi.
– Rakip takımın en skorer iki oyuncusu olan Brankica Mihajlovic (14) ve Helene Rousseaux (15)’nun 1991 doğumlu olduğunu yani Galatasaray’ın en genç oyuncusu olan Bahanur Şahin’den daha küçük olduğunu ekleyelim.
– Türkiye Gençler Liginde oynayan birçok oyuncunun bile bu oyunculardan daha büyük olduğunu da ekleyelim.
– Bütün bunların haricinde tecrübeli koç Gökhan Edman’ın böylesine rahat bir maçta yardımcı hakemin göstermediğini düşündüğü birkaç file kararı için hakemi protokol tribününe neden şikayet ettiğini ve sonucunda ne kazandığını da merak ettik.
– Erkeklerde Challenge Cup’ın en büyük favorisi olarak gördüğümüz Ziraat Bankası’nın rakibi ile ilgili bilgiler için de bir hafta geriye dönmek yeterli olacak.

Derbiden

– Taraftar yine taraftarlığını yaptı ve küfrü elden bırakmadı. Bu sefer sürekli yenilen Galatasaray taraftarı yerine sürekli kazanan Fenerbahçe taraftarının küfretmesi manidardı. Sonuçta takımlarına binlerce TL cezaya mal oldu bu davranış.
– Yaklaşık 100-150 kadar Fenerbahçe taraftarı salona giremedi yer yokluğundan. Bu insanlara yazık oluyor, geçen hafta da söyledik, TVF 50.Yıl yet-mi-yor! Bir sonraki maç olan Türkiye Kupası rövanş maçını Abdi İpekçi ya da Ayhan Şahenk’te oynatmak iyi bir çözüm olabilir. O olmasa bile olası bir play-off eşleşmesi mutlaka yazdığımız salonlardan birinde oynanmalıdır. Hem seyirci yok diyerek kampanyalar yapalım, hem de gelen seyirciyi kaçıralım. Böyle bir sistem olamaz.
– Teknik-taktik olarak konuşacak fazla bir şey yok. Galatasaray önde Natasa Osmokrovic, arkada ise Seda ve Çiğdem’in arkasına uzatılan servislerle rakibin etkili hücum etmesini engellemeye çalıştı. Ancak bir kez daha kendi silahıyla vuruldu. Gökhan Edman’ın tüm düşündüklerini Fenerbahçe Acıbadem uyguladı. Sonuçta antrenör taktik üreterek rakibi çözebilir, sorun değil. Ancak o taktiği uygulayabilecek seviyede oyuncunuz yoksa tüm çabalar beyhude. Sonuçta Galatasaray rakibinden 10 fazla servis kaçırdı.
– Taraftarlar tuvaletlerde ve aralarda sürekli sigara içiyor, maç sonrası yerler izmaritten geçilmiyor. Özel güvenlik görevlileri sürekli maç seyredeceğine aralarda faydalı bir şey yapıp sigara içenleri engellemelidir.
– Taraftar iki ucu keskin bıçak gibidir. Uygun şekilde yaklaştığınızda çok faydalıdır. Ancak biraz boş bırakırsanız ya da yanlış yaklaşırsanız bumerang haline gelir. Güvenlik görevlilerine kızan bir Fenerbahçe taraftarının, Yönetim Kurulu üyesi Murat Özaydınlı’ya ettiği küfürler, gerçekten ayıptan daha öte idi. Sevgili küfürbaz holiganım; o galiz küfürler savurduğun yöneticiler, gecesini gündüzüne katıp o takımı sahaya çıkaran insanlardır. Onların sayesinden sen o salona gelip her defasında mutlu ayrılıyorsun. Bunları düşün, bir daha yapma emi?

Türkiye’den

– Beylikdüzü 2.Lig yolunda tam gaz ilerliyor. Bir galibiyet alamazsa, zamanında Yeniköy Sentimspor’un elde ettiği başarıya ortak olacak.
– Karşıyaka İstanbul’dan 3 puanı aldı almasına ama, verdiği 1 seti arayabilir yarın öbür gün.
– Beşiktaş yavaş yavaş yükseliyor. Zaten kadro yapısı da bu yükselişi zorunlu kılıyor. Deplasmanda Ereğli’yi 3-0 yenerek rövanşı aldılar.
– Hele 2. sette bir geri dönüşleri var ki, anlatılamaz. Bravo siyah beyazlılara.
– Ereğli ise bilmediğimiz problemler yaşıyor sanki. İşin kötüsü, bunları taşıyamıyor.
– %26 ile hücum eden bir takımın maç kazanma şansı olmaz, set kazanması da mucize olur.
– Amatör kümedeki takımların dahi daha yüksek yüzde ile hücum ettiğini belirtelim.
– Ankaragücü, Eczacıbaşı Zentiva’nın yüksek bloklarına takıldı ve set alamadı.
– Oynamaya çalışırken fazla hata yapan Ankara ekibi, rakibi oynatmama üzerine bir felsefeye sahip olsa, belki de bir set alabilirdi.
– Guiseppe Cucarini, ligdeki en büyük kabusu öncesi moral kazanmış oldu.
– V.Güneş Sigorta Türk Telekom, Avrupa’da liderliğin verdiği moralle İller Bankasını rahat geçti.
– Böylece İller Bankası, takipçisi Beşiktaş’ın nefesini ensesinde daha fazla hissetmeye başladı.
– Yeşilyurt, Nilüfer Belediyesi’ni puansız yollayarak bu ligden kolay düşmem mesajı verdi.
– Nilüfer Belediye’nin bu oyunla ligde kalması zor görünüyor.
– Halkbank son darbeyi Arkas’tan yedi ve zirveden iyice uzaklaştı, böylece yatırımların ne denli çarçur edildiği daha iyi anlaşılmış oldu.
– Yönetim mantalitesi değişmediği müddetçe, oyuncu, antrenör değişikliklerinin çözüm olmayacağını herkes anlıyor yavaş yavaş.
– Arkas ligde ivmeyi tekrar yakalayabilir, ancak CEV Cup’ta işi gerçekten zor.
– SGK Bozkurt’u zar zor geçerken ecel terleri döktü. Bir kez daha anlaşıldı ki, SGK sadece köşeleriyle varolan bir takım, 111 sayının sadece 10’unu ortadan bulması bunu daha net gösteriyor.
– Bozkurt Belediye için 1 puan dahi harika bir sonuçtur. Neden kazanmasın diye sormayın, her set, yaptığı hatalardan rakibine ortalama 9 sayı veren bir takımın maç kazanması kolay olmaz. Yine de 1 puan moral ve ligde kalma adına ümit vericidir.
– Fenerbahçe yola devam ediyor, ama güven vermiyor. Alttakilere puan vermeyebilir ama üsttekilerle baş etmesi zor. Emre’nin pasör çaprazına çekilmesi bir revizyon sinyali gibi görünse de, performansının düştüğünü söylemek yanlış olmaz. Uzun zaman orta oynadıktan sonra köşeye geçmek, biraz zaman istiyor doğrusu.
– Diltaş’ın işi çok zor. Tolga da sakat. Ya 3.yabancı (smaçör) gelecek, ya da ligde kalma mucizelere bağlanacak.
– İBB ritmini bulunca kaybetmez, ancak oyuncular oyun harici şeylere kafa yordukça güçten düşüyor. Hakemlerle ve rakiple uğraşmadan oyuna baksalardı, konsantrasyon kaybı sonucu Beşiktaş’a set kaptırmazlardı.
– Dördüncü yabancı olayı çok tartışılacak belli, ancak oyunda olmadığından kural ihlali yok. Fazla uzatmamak lazım.
– Beşiktaş demek Ivaylo Barutov demek. O varsa her şey tamam, o yoksa durum vahim. Hakan Akışık’ın ürettiği 5 blok sayısında da Osman Babagiray‘ı durdurması enteresan bir tesadüf.
– Galatasaray küme düşmesi neredeyse kesinleşen Tokat Belediye Plevnespor’u cezalı olduğu maçta Ankara’da setsiz geçti. Tokat ekibinin maç boyu blok sayısı üretememesi, 10 manşet hatası yapması ilginç rakamlar olarak gözümüze çarpıyor.
– Ancak daha ilginci, eski bir smaçör olan Galatasaray pasörü Frank Dehne’nin 8 sayı üreterek çaprazı Kemal ile birlikte sahanın en skorer üçüncü oyuncusu olması.
– Tokat Belediyesi Plevne için söylenebilecek tek söz: Sözün bittiği yerdeyiz.

Hakemlerden

– Her hafta yazsak da değişen bir şey yok. Konsantrasyon yok, dikkat yok, hazırlık yok. Ne var? Bolca hata var. FB Acıbadem-Galatasaray maçının hemen başı. Galatasaray servis atıyor. Top yaklaşık 20 santimetre içeri düştüğü halde 2 numaralı çizgi hakemi aut diyerek bizleri şaşırtıyor.
– Sadece bizleri mi? Tribündeki Fenerbahçeliler de gülüyor karara, ısınma sahasında bekleyen FB Acıbademli oyuncular birbirlerine bakıp kahkahalar atıyorlar, pes!
– Maçın baş hakemi Hayrettin Durak, Özlem’in file üzerinde rakip sahaya attığı plaseye top taşıma çalıyor, tamam. Ancak aynı sette birkaç pozisyon geçiyor, önce Ekaterina Gamova yapıyor aynı hareketi, sonra Ivana Djerisilo, karar devam. Hocam standart olmazsa inandırıcılık kalmıyor. Benden size bir tavsiye, arada topu alıp pas atın, plase atın karşı sahaya. Elinizin hangi hareketinde topu taşıyıp hangisinde taşıyamayacağınızı iyice görün.
– Aynı maçta yardımcı Gökhan Dağ sahnede bu kez. Bloktan düşen Galatasaraylı oyuncuların karşı sahaya bastıklarını göstererek çalıyor düdüğünü. Kural ne diyor? “Oyuncuların el ya da ayakları, rakip sahaya temas edebilir, ancak temas eden uzuvların bir bölümü, mutlaka çizgi üzerinde olmalıdır.” Şimdi sorumuz Gökhan Hocaya; blok yapmak üzere sıçrayan bir oyuncunun ayak ya da ayaklarının tamamının yere düştükten sonra karşı sahaya girme şansı var mıdır? Böyle bir durumda oyuncu, yere düştükten sonra ayakta kalabilir mi? Bir deneyin hocam, becerebilirseniz ne ala!
– İBB-Beşiktaş maçındayız. Baş hakem Çetin Akbulut, file önünde özellikle blokta eridikten sonra fazlaca seken toplara düdük çalıyor, her iki takım oyuncuları da garip garip bakıyor. Karar? Top taşıma. Hocam o taşıma çaldığınız müdahalelerin hepsi de yumrukla, omuzla, dirsekle, dizle yapılan temas. Bu uzuvlarla top taşımak mümkünse, lise düzeyi fizik kitaplarının baştan yazılması gerekir! Ha “pozisyon bana garip geldi, düdüğü çaldım. Kimseyi rahatsız etmeyecek ve itiraza mahal vermeyecek tek karar top taşıma idi.” derseniz yapacak bir şey yok. Malum, bu karar her derde deva.

Cezalardan

– Ankaragücü-Beşiktaş maçından sonra yazdığımız yazıda da belirttik. Saha kapamak sorunu çözmez! Para cezası zaten veriliyor çıkan olaylardan dolayı. Mesela Ankaragücü Bayan ve Galatasaray Erkek takımı saha kapama cezası aldı. Sebep? Sahaya atılan yabancı maddeler ve sahaya giren taraftarlar. Peki maçları başka şehre almak çözdü mü sorunu? Bu işi yapanlar, Sakarya’ya, Ankara’ya gidemeyecekler mi? Maça giremeyecekler mi? Çözüm belli. Bireysel yaklaşacaksınız olaylara, birkaç kendini bilmez için tüm taraftara ya da takıma anlamsız cezalar yüklemeyeceksiniz. Hiç olmadı seyircisiz oynama cezası verin olsun bitsin. Bu bile soruna daha kapsamlı bir çözüm olur.

Final Four mutlaka İstanbul’da olmalı!

– Fenerbahçe Acıbadem, Türk voleybol tarihinin en büyük başarısına imza atabilecek kadro yapısına, oyun mantalitesine ve saha dışı gerekliliklerine sahip. Bunu elde edebilmek için Final Four organizasyonunun İstanbul’da yapılması, mevcut artılara bir yenisini ekleyecektir. Yönetim ne yapsın ne etsin bu organizasyonu İstanbul’a alsın derim. Abdi İpekçi ya da Ayhan Şahenk’te 3000-4000 seyirci önünde hem tarihi bir turnuva yaşanır, hem de FB Acıbadem’in Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu daha kolay olur.
– Ha garantisi var mı derseniz, yarına sağ çıkacağımızın garantisi de yok, hatırlatırım.

Haldun Alagaş’ta maç izlemek eziyet!

– Çünkü ses sistemi berbat, insanın kulağını tırmalıyor. Ne hakemlerin söylediği anlaşılıyor, ne de diğer konuşanların. Müzik bile taş plaktan çalınıyor sanki! Yazık seyircinin kulaklarına. Bütçesi Türkiye’deki birçok Bakanlıktan bile yüksek Büyükşehir Belediyesi’ne yakışmıyor doğrusu.
– Çünkü salonda sigara içiliyor. Tamam TVF 50.Yıl’da da içiliyor ama, bu kadar eziyet olmuyor. C ve D blokları arasındaki boşlukta sigara içen kendini bilmezler, havalandırma namına camları açıyorlar. Dışarıda 3-4 ºC olan hava hızla içeri giriyor. Kapıyı kapatma zahmetini dahi göstermeyen bu düşüncesizler sayesinde C blokta oturanlar adeta donuyor. Boyunları tutuluyor soğuk ve rüzgardan. Hadi seyirci zaten voleybol seyircisi değil, bari yetkililer kapıyı kilitleyerek insanları koruma altına alsalar.
– Protokol tribünü haricindeki koltukların ne denli kötü olduğu söylememize gerek bile yok.

Bando ekibi

– Unuttum sanmayın, zira böylesi unutulmaz. Fenerbahçe Acıbadem’in Dinamo Moskova maçına gelen yaklaşık 10 kişilik bando ekibi, tüm salona ve ekran başındaki seyircilere muhteşem bir müzik ziyafeti sundu. Bravo. Gerek güncel Fenerbahçe bestelerini, gerek yıllanmış eserleri, yeri geldiğinde de marşları tüm maç boyu kusursuz bir şekilde çalarak ekstra motivasyon sağladı bu ekip. Dileğimiz, tüm takımlarımızın böyle destekçilere sahip olması. Ankara’daki bando takımından sonra voleybolumuzu müzikle birleştiren bu yeni oluşumu hepimiz destekleyelim.

Ocak ayı muhteşem

– Bu ay gerçekten muhteşem maçlar var sevgili voleybol severler. Lütfen fikstürü alın elinize ve programınızı şimdiden yapın. Maçlardan kalan vaktinizde diğer aktivitelere devam…
– Avrupa Kupalarında; VGSTT_ASPTT Mulhouse, Arkas-Zaksa, Galatasaray-Brno
– Türkiye Kupasında İller Bankası-Nilüfer Belediye, FB Acıbadem-Galatasaray
– Ligde Nilüfer-Ankaragücü, Eczacıbaşı-FBA, VGSTT-GS, KSK-Yeşilyurt, Ziraat-İBB, Beşiktaş-SGK, FB-Arkas, Diltaş-GS, SGK-Ziraat, BJK-KSK, İBB-Halkbank, Ankaragücü-Yeşilyurt, VGSTT-Eczacıbaşı, Halkbank-SGK, FB-İBB, Arkas-GS ve Diltaş-Maliye maçları bu ay bizleri bekliyor. Salonları dolduralım sevgili voleybol severler.

Bizden

– Bu haftalık da bu kadar.
– Haftaya görüşmek üzere
– Sevgiyle kalın.
– Kayhan Kösem


Haberi Paylaş

Comments are closed.