Voleyboldan ne kadar uzak kalabilirsiniz?

Merhaba; bu soruyu görünce cevabınız “çok yoruldum, bir süre top görmek istemiyorum” olabilir. Günlerinizi yıllardır zaman ayıramadığınız arkadaşlarınızla geçirirsiniz, transfer dönemini düşünmeden tatile gidersiniz, gelirsiniz, sinema ve tiyatro programlarınız olur, ertesi gün antrenman için erken kalkmayı düşünmeden eğlenirsiniz, istediğiniz kadar uyursunuz, yılların yorgunluğu atmaya çalışır gibi. Kulağa eğlenceli geliyor.
     
Peki ya sonra? Voleybol oynarken geçirdiğiniz kadar hareketli değil yaşam. Önemli bir maçta iyi oynamanın ve kazanmanın mutluluğunu tavla oynayarak alamayabilirsiniz. Hayatınızı bir sürü şeyle doldurabilirsiniz ama içinizde voleybol hep oluyor.
    
Bir kaç sene üst üste bırakmak istedim ama voleybolu bırakamamıştım. Geçen sezon oynamadım “sonunda bıraktım” dedim kendime, fiziksel, psikolojik olarak çok yorulduğumu, artık oynamak istemediğimi düşünerek, kırılarak bırakmıştım. Başlarda çok güzeldi, verdiğim bütün örnekleri uyguladım, her şey keyifliydi ama bunlar beni oyalamaya yetmedi, meğer bütün hayatımı voleybol dolduruyormuş. Zamanında antrenman saatlerinden şikâyet ederim, hiç bir yere gidilmiyor, hep koşturmaca diye. “Antrenmandan yarım saat önce salonda olmak için şu saatte çıkmak lazım o saatte sinema yok, diğerine yetişemem, çok koşturmaca olacak”. Hayat sadece antrenman saatleri, deplasmana giderken “acaba bir şey unuttum mu?” sorularıydı sanki. Meğer bunlar dert değilmiş, yaş ilerleyince anlıyor insan ya da tecrübelenince diyelim.
     
Bir senemi nasıl dolduracağımı şaşırmıştım. Neyse ki voleybol sebebiyle bitiremediğim okulumu bitirmem için af çıktı. Benim için büyük şanstı, af vardı, zamanda vardı. Ama o da yetmedi bir taraftan da voleybol oynamalıydım, keyifle, kendimi tutamadım. Galatasaray spor okulunda antrenörlük yapıyorum, hafta içi okulum var ama birazda voleybol olmalıydı.
      
Geçen ay Burhan Felek Spor Salonunun yıkılışı garip olacak ama çok keyifliydi benim için. Yıllarca salonlarda gördüğüm ve tanımayarak çok ayıp ettiğim ne kadar çok voleybolcu ve voleybol sever varmış. Ligde oynayan çoğu voleybolcuya hala taş çıkartırlar, inanılmaz ralliler oldu. Onlarda ki hırs, voleybol sevgisi, hayat enerjisi saygı ve hayranlık uyandırdı bende, gördüm ki yaş ne olursa olsun bu sevgi hiç bitmiyormuş, arkadaşlıklar hiç bitmiyormuş.
    
Bende de bitmeyecek herhalde, on üç yaşında oynamaya başladım, okullarda voleybol takımı için vardık, üniversite voleybolla ilgili, ben başka bir iş yapamam ki. Bahsettiğim boşlukta buymuş meğer; insanın kendini güçlü ve ait olduğu yerde hissetmesi. O gün sahada ki tecrübeli ağabeylerin, ablaların başka işleri vardır ama formalarla saha da duruşları bile farklı. Bu tamamen insanın evinde olmasının verdiği güven gibi geldi bana.
     
Özgür, kendine inanan bireyler olarak yetişiyoruz voleybolda. Çok fazla yazmaya da gerek yok aslında, voleybol anlatılmaz yaşanır!!! Kısa kısa örneklerle, çok uzatmadan voleybolun bana göre ne olduğunu anlatmaya çalıştım, şimdi kendinize bir kere daha sorun voleyboldan ne kadar uzak kalabilirsiniz? Ben bile kalamadım….
                                                                                                                                    
Heval Alp AYDIN


Haberi Paylaş

Comments are closed.