İnsanın elinde olmadan “Bizler voleybola iz bırakamaz mıyız?” düşüncesine kapılıyor ve hemen arakasından “Bizim neyimiz eksik?” sorusu insanın zihnine çakılıyor.
Albert Schweitzer; “İnsanlığa hizmet etmekten daha büyük bir ibadet yoktur. Ortak çıkarlar için çalışmak en büyük inançtır” demiştir. Eski Çinliler elinize sinecek hoş kokuların her zaman güller getireceğine inanırlarmış. Doyurucu bir voleybol yaşamı geçirebilmenin en büyük derslerinden biri, başarı peşinde koştuğumuz voleybola anlam katmaya adanmış yaşamlara dönüştürmektir. Bu anlamada içimizde birçok voleybol emekçinin bulunduğunu biliyoruz, voleybola anlam katmanın en iyi yolu tüm voleybol camiasının kendi kendine soracağı şu basit soruyu sormaktır “Voleybola nasıl hizmet edebilirim?”.
Tüm büyük düşünürler ve insancıl kişiler kendilerini düşünmeden yaşamak adına bencil yaşamlarını terk etmişlerdir ve bu şekilde arzuladıkları mutluluğa, bolluğa ve tatmine erişmişlerdir. Başarı, voleybola hizmet etmeye adanmış ve voleybola değer katmak adına yaşanan bir hayatın bir ürünü olarak ortaya çıkacağı kanısındayız.
Mahatma Gandhi hizmet ahlakını birçoklarından daha iyi anlamıştır. Gandi yaşamının unutulmaz hikâyelerinden birinde, Hindistan’da bir tren yolculuğu yapıyormuş. Trenden inerken ayakkabısının teki vagonların arasına ulaşılması mümkün olmayan bir yere düşmüş. Kendisi ayakkabıyı nasıl alacağı konusunda endişelenmek yerine, beraberindekileri, şaşırtan bir davranışta bulunmuş. Ayakkabının diğer tekini de çıkarmış ve düşürdüğü diğer ayakkabısının yanına atmış. Bunu neden yaptığı sorulduğunda Gandi gülümsemiş ve “böylece ayakkabıyı bulan fakir kişi, giyebileceği bir çift ayakkabıya sahip olacak” diye cevap vermiş.
Voleybolumuza karşılıksız hizmet eden, voleybol emekçilerini saygıyla selamlıyorum.
Voleybol dolu günler dileğiyle.
Barbaros ÇELENK
barbaros.celenk@hacettepe.edu.tr
Comments are closed.