Voleybol severlerin de bildiği gibi şu günlerde ikinci lig yarı final müsabakaları oynandı. Bu arada üçüncü liglerimiz de sona erdi. Geçen sezon bu ligler için (Bitmeyen Ligler) başlığıyla yine bu sitede bir yazı yazmıştım. Bu yazıyı yazmamdaki amaçlardan biri de son senelerde ikinci ve üçüncü liglerin sona erdirilememesinin ve final turlarının da bir oldubitti tarzında oynatılmasının bana göre olan olumsuz yönlerini sizlerle paylaşmaktı. Hatta bazı şansızlıklarla karşılaşan takımların hedeflerinden çok kolay bir şekilde vazgeçmeleri konusunu anlatmaktı. Bu arada bu liglerin finallerinin oynatılma şekilleri ile ilgili kendi görüşlerimi bildiren yazım yine bu sayfalarda yayımlanmıştı. Üzerinde durmak istediğim başka bir husus da bu liglerin süreleri. Nedendir bilinmez bu liglerimiz oldukça kısa bir sürede oynatılıp sona erdiriliyor. Şimdi bu konulardaki düşüncelerimi biraz daha açmaya çalışacağım.
Öncelikle bitirilmeyen liglerimizden bahsedeceğim. Geçen sezon yine bu dönemde bu konuyla ilgili yazımı yazdığımdan bir kaç gün sonra bu konuyu Federasyon Başkanımız Sayın Erol Ünal Karabıyık ile görüşme olanağına sahip oldum. Bana “Bu durumdan en çok kendilerinin rahatsız olduğunu, öncelikli hedeflerinin birinci liglerde takım sayısını 12 ye indirmek olduğunu, sonra sıranın bu liglere geleceğini ve bu aksaklıkları doğrultmak için çalışacaklarını” söylemişlerdi. Bana göre birinci ligde takım sayısının 12’ye indirilmesi de birçok açıdan sakıncalı, ancak konumuz bu değil.
Geçtiğimiz sezon ikinci ligde Bayan ve Erkek takım şampiyonları ve diğer dereceler belli olurken iki sezondur üçüncü lig Bayan ve Erkek takım müsabakaları sonlandırılamadığından dereceler belirlenememişti. 2007–2008 sezonunun II. lig Bayan ve Erkek takım şampiyonları ve diğer dereceler 4–6 Nisan tarihlerinde Alanya’da oynanacak final müsabakalarından sonra belli olacak.
Üçüncü lig müsabakalarına gelince:
Senelerce üçüncü lig maçları, bir lig olmaktan çok uzak, her hangi bir şampiyona finalleri öncesi ön eleme turları gibi oynatıldı. Burada takımların hedeflerine bakıldığında üçüncü ligin şampiyonu olmak yerine bir üst lige terfi etmekti. Doğaldır, çünkü üste bir lig varsa orada mücadele etmek öncelikli amaçtır. Ancak herhangi bir yarışmanın sonunda elde edilen derece, kazanılan bir madalya veya bir kupa sporcu için her zaman çok önemli ve değerlidir.
II. Lig ve III. Lig finallerinin oynanış şekline baktığımızda bir oldubitti ile karşılaşıyoruz. Finallere gelen takımlar finallere gelene kadar gruplarında müsabakalarını çift devreli oynuyorlar. Takımlar aralarındaki maçların her ikisini kazandığı veya kaybettiği gibi birini kazanıp diğerini kaybedebiliyorlar. Bir de bu takımlardan bazılarının yarı final veya finallerde karşılaşma ihtimalleri yüksek. Yarı final veya finallerde tek maç üzerinden oynanan müsabakalar ve alınan sonuçlar takımların performanslarının gerçek değerlerini yansıtmadığını düşünüyorum.
Ayrıca üst sıraları hedefleyen takımların guruplarda oynamış oldukları maçlar hedefleri için fazla bir değer taşımamakta. Oysaki yarı final veya final turlarında takımların aralarında oynadıkları bu maçlar ligin sonucunu doğrudan etkiliyor. Büyük yatırımlar yapan kulüpler tek müsabakalık kötü bir performansın veya olası bir sakatlık, hastalık gibi şanssızlıklar sonucu hedeflerinin dışında kalabiliyorlar.
Son olarak liglerin başlamasıyla bitişi arasındaki sürenin kısa olmasına deyineceğim.
İçinde bulunduğumuz sezon II. ve III. liglerde grup maçları dört ay kadar sürdü. Final müsabakalarıyla II. Ligin süresi beş aya, III. lig de ise süre dört buçuk aya kadar uzuyor. Genellikle bu liglerdeki sporcularımızın Milli Takımlarda görev yapmadığını görmekteyiz. Uzun senelerden beri bu liglerden ilk defa Galatasaray Bayan takımından bir sporcunun Genç Milli takıma girmesi söz konusu oldu. Peki, o zaman Milli takımlarımızın hazırlık ve müsabaka döneminden etkilenmeyen bir ligin müsabakaları neden daha geniş bir zamana yayılmaz, bu kadar kısa bir döneme sıkıştırılır?
Bence bu durumun iki olumsuz tarafı var. Öncelikle sezon altı ay gibi kısa bir süreyi kapsıyor. Sporcular senenin altı ayını voleybolla geçirmekte diğer altı ayı ise spordan uzak geçmekte. Bu durum normal bir sporcu yaşamına uymuyor. Bir de sporcuların ekonomisine yansıyan kısmına baktığımızda kulüpler sezonun kısa sürmesinden dolayı sporcularla altı aylık veya sekiz aylık dönemlerle anlaşmalar yapıyorlar. Bu kısa dönem oyuncuların kendileri için maliyetlerini düşürüyor. Bir yılı kapsamayan anlaşmalar nedeniyle bu kategoride oynayan oyuncuların da voleyboldan kaçışlarına neden oluyor. Bu durum daha çok II. Ligde oynayan sporcuları etkiliyor. Biraz daha düşündüğümüzde bu örnekleri daha çok arttırabiliriz.
Federasyon Başkanımız Sn. Erol Ünal Karabıyık’ın ve voleybol kamuoyunun büyük bir kısmının arzusu olan I. Liglerdeki takım sayısının 12 ye düşürülmesi işi gerçekleşti. Şimdi sıra diğer liglerin iyileştirilmesine gelmiştir diye düşünüyorum. Bir de bu sene Federasyonumuzun seçim senesi. Yeni döneme bu sorunların halledilmiş olarak girilmesinin voleybol adına kazanım olduğunu düşünüyorum.
III. Ligden II. Lige terfi eden Bayanlarda Tarım Spor, Göztepe, Karabük Bld.’si, SGK, MKE Ankaragücü ve DSİ Nilüfer Spor, Erkeklerde Arkas Spor, Melikgazi Bld.’si, Sağlık Spor, Deniz Spor, Eğirdir Bld.’si ve Diltaş Eğt. Kurumu Kulüplerini kutluyor, II. Ligde son dört takım arasına kalarak final maçlarını oynayacak, Bayanlarda Gazi Üniversitesi, Ereğli Bld.’si, Galatasaray ve Nilüfer Bld.’si, Erkeklerde Beşiktaş, MEF Okulları, Fındıklı Spor ve Maliye Gençlik Kulüplerine başarılar diliyorum.
Tekrar görüşünceye kadar esen kalın
H. Jeyan ERBEN
info@voleybolunsesi.com
Comments are closed.