Fenerbahçe Opet’in ligin yeni ekiplerinden Çan Gençlik Kale Spor karşısında ortaya koyduğu oyun, sarı lacivertlilerin Brankica Mihajlovic’in yokluğunda ne derece acı çektiğinin en somut göstergesi. Sırp smaçörün dönüşüne dek Fenerbahçe Opet’le karşılaşacak bütün takımlar, sahaya bir kat daha fazla motive çıkacak gibi görünüyor.
Sistemsizliğin göstergesi
Sarı kanaryalarda sıkıntının büyüğü, Mihajlovic’in yokluğundan ziyade belirli bir oyun formasyonunun olmaması olarak göze çarpıyor. Bu nedenle Eczacıbaşı Vitra zaferiyle birlikte takımın değişmezlerinden biri haline gelen genç pasör Lila Şengün’ün kullandığı topların yarısından çoğu Melissa Vargas’a adresleniyor. Çan Gençlik karşısında yapılan 144 hücumun 80’i Kübalı pasör çaprazından geldi desek, Fenerbahçe Opet’in nasıl bir sistemle oynadığını daha iyi anlatmış oluruz. Gelen manşetin çok yüksek yüzdeli olmaması, bu durumun mazereti olamaz. Zira U19 Avrupa Şampiyonu Türk Milli Takımının pasörü Şengün, ortaya ya da 4 numaraya uzatabileceği toplarda fazla sıkıntı yaşadığı için gelen her topa bir şekilde hücum eden Vargas’ı garanti adres olarak görüyor. Bu durum, zaman zaman Fenerbahçe Opet’in avantajı gibi görünse de Şengün’ün gelişimi önünde büyük bir engel olarak duruyor. Zira genç pasör, daha hızlı ve yatık paslarla buluşması gereken Bianka Busa ve Cansu Çetin’e de Vargas’a attığı topları yollayınca takımın hücumu krize giriyor. Bugünkü maç özelinde dahi son derece kısıtlı bir rakibe karşı üst üste 4-5 sayılık seriler verilmesi, üzerinde çokça durulması gereken bir husus. Özellikle önden gelen orta oyuncuların fazlaca havada asılı kalması, Şengün’ün gidermesi gereken önemli eksikliklerden.
Mihajlovic’siz sınırlı bir takım haline gelen Fenerbahçe Opet’in bu durumu telafi edebilmesi adına en önemli silahı olması gereken servisler de gerektiği düzeyde değildi. Takımın yıllarca itici gücü olan kaptan Eda Erdem Dündar’ın da ilerleyen yaşı ve lige verilen uzun ara nedeniyle –bloktaki üst düzey performansına rağmen- hücumda eski günlerinden bir hayli uzakta olması, Terzic’in üzerinde düşünmesi gereken konulardan.
Bu kadar stres takımı olumsuz etkiliyor
Maçın başında skor henüz 2:2 iken mola kullanan Terzic, bu andan itibaren tüm negatif enerjisini sahaya yansıttı. Özellikle maçın en kritik anlarında kullanılamaz hale gelen Görüntülü Değerlendirme Sistemi’nin (GDS) de etkisiyle ses tonu her geçen saniye daha artan Dünya ve Avrupa Şampiyonu apoletli Sırp çalıştırıcı, biraz da Mihajlovic’in yokluğuna isyan eder gibiydi. Maçın son anlarında gördüğü kırmızı kart her şeyin üzerine tuz biber ektiyse de takımı maçı puan kaybetmeden kazanan Terzic’in bundan sonraki müsabakalarda daha sakin olmasında fayda var. Zira karşısına çıkacak her rakip Çan Gençlik olmayacak ve daha üst düzey rakipler karşısında sükunet, takıma daha çok lazım olacak.
Kapasite sınırlı olsa da hedefe ulaşabilir
Çanakkale ekibinin hedefini play-off 2.Etap olarak belirlemesi, gayet gerçekçi olacaktır. Zira bu denli sınırlı bir kadro kapasitesi ile daha fazlası pek mümkün görünmüyor. Elbette ileride yaşanabilecek farklı durumlar, bu hedefi “Ligde kalmak” olarak da güncelleyebilir. Zira Türk oyuncuların yok seviyesinde katkı sunduğu bir platformda Ana Paula ya da Thais Souza’nın olası yokluğu, Çan Gençlik Kale Spor’un belini bükebilecek tarzda bir olumsuzluk gibi görünüyor. 3 Brezilyalı köşe oyuncusundan Ellen Braga’nın standart bir tamamlayıcı olması kabul edilebilir bir durum. Ancak Braga’nın zaman zaman sahada gösterdiği vurdumduymazlık, pek kabul edilebilir cinsten değil. Souza’nın üst düzey patlayıcı gücü ve korkusuz oyunu Çan Gençlik’in en büyük avantajı. Bugünkü maç özelinde ise libero Dilara Bağcı’nın müthiş defansı izleyenlere üst düzey bir resital sundu. Manşette aynı başarıyı gösteremese de Vargas gibi topu kıran bir oyuncu karşısında çıkardığı toplar sadece takımına ikinci bir hücum şansı vermekle kalmadı, aynı zamanda sarı lacivertlileri demoralize eden hareketler olarak akla kazındı.
Her sezon daha da basit hatalar görüyoruz
Voleybol, mevcut kurallar dahilinde bundan daha üst düzeyde oynanamaz. Belirli zamanlarda çok üst düzey oyuncular gelip gitse de klasik voleybolun uygulamaları son derece sınırlıdır. Buna rağmen ligimizin en üst düzey oyuncularından her sezon artan sayıda basit hata görmek insanı gerçekten şaşırtıyor. Bugünkü maçta çokça gördüğümüz ise; orta oyuncuların bırakması gerekirken illaki temas ettiği ilk toplar, avantaj top için öne koşan pasörlerin üzerlerinden geçen toplara müdahale çabası, basit pas yerine fanteziye kaçma adına faul yapmaları, yan çizgide manşet bekleyen smaçörlerin çizgiye uzak adımının önde olması (ve sonrasında gelen hata) bu seviyede görülmemesi gereken hatalardandı.
GDS’nin amacı bu muydu?
Teknolojiye dayalı olarak hayata geçirilen her uygulama, başlangıçta hatalarıyla birlikte gelir. Zaman içerisinde yapılan tespit, çalışma ve tartışmalar, bu hataları giderip sistemi daha iyi çalışır hale getirir. Voleybolumuzda bu şekilde hayata geçirilen GDS, daha iyiye gideceği yerde her sene daha tartışılır hale geliyor ve maçın önüne geçiyor! Bugün üçüncü sette Hande Naz Şimşek’in aşırtma hücumuyla başlayan garabet, bir sonraki rallide Thais Souza’nın 4 numara hücumunda zirve yaptı. Zira her iki pozisyonda da karara itiraz eden baş antrenörlerden gerek Terzic, gerekse Umut Uysal, GDS’nin gerektiği gibi çalışmadığı bir ortamda “Neden Burhan Felek’te oynadıklarını” sorgulamaya başladılar. Sonrasında bu isyana bazı oyuncular da katıldı. Özellikle maçın en kritik anlarından biri olan 4.set sonunda Sırp çalıştırıcının isyanı ayyuka çıkınca baş hakem Caner Çıldır, kendisini kırmızı kart ile cezalandırdı. Seti Fenerbahçe Opet kazandığı için bu durum çabuk unutulabilir. Ancak sarı lacivertliler seti –ve hatta maçı- kaybetmiş olsaydı, bu tartışmalı 2 sayıyı getiren kararlar silsilesi uzun süre konuşulacaktı.
GDS elbette Türkiye Voleybol Federasyonu’nun (TVF) ilgilenip çözmesi gereken bir konu. Ancak hakemlerimiz bu tarz durumlarda olaya biraz daha geniş açıdan bakabilmeli. Çıldır’ın Fenerbahçe Opet kenar yönetimine daha önce gösterdiği sarı kart, kırmızının altyapısı olarak sunulabilir. Unutulmaması gereken husus, sarı kartta pozisyonun doğrudan hakeme, kırmızıda ise GDS’nin yokluğuna olan isyandan kaynaklanmasıdır.
Fenerbahçe Opet voleybol takımı, spor kulübü değil!
Muhtemeldir ki, bu anons olayına bizden daha fazla kafayı takmış bir yazar yoktur. Olsun varsın, biz doğruyu söylemeye devam edelim. Bugünkü maçta anonsları yapan hakemimiz, takımları sahaya davet ederken “Fenerbahçe Opet Spor Kulübü” olarak girdi söze. Sanırım kendisi de Fenerbahçe’nin spor kulübü, Fenerbahçe Opet’in ise bir voleybol takımı olduğunu biliyordur. Bu durumda hakemimize düşen, biraz daha dikkatli olmaktır.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
Comments are closed.