2020 Tokyo Olimpiyatlarına sayılı gün kalmışken, her voleybolseverin de gözü ve kulağı eminim ki şimdiden Japonya’da. Avrupa’nın ve dünyanın en iyi 12 ülkesi, elinden gelenin en iyisini yaparak kürsüye çıkmaya ve iyi sonuçlar almaya çalışacak. Elbette hepimizin kalbi de tarihinde ikinci kez Olimpiyatlara katılma başarısı gösteren Filenin Sultanları ile birlikte olacak. Olimpiyat kotasını en zor yoldan alan Türkiye’nin grubu da ne yazık ki kolay değil, nitekim altın madalyanın en büyük adayları bizim grubumuzda. Peki, çoğu takımın aksine tam kadro katıldığı VNL’de bronz madalya kazanıp, ardından çalışmalarını sürdüren Filenin Sultanları’ndan ne beklemeliyiz, Türkiye Olimpiyatlarda neler yapabilir?
Olimpiyatlarda elbette öncelikli hedefimiz gruptan çıkmak olacaktır. Grupta bulunan altı takım arasından ilk dörde girmemiz gerekiyor, her ne kadar kulağa çok zor gibi gelmese de grubumuz oldukça iddialı ekiplerden oluşuyor. Türkiye, grubunda sırasıyla Çin, İtalya, ABD, Arjantin ve Rusya ile karşı karşıya gelecek. Her şeyden önce voleybolda bir maç oynanmadan kazanılmaz veya kaybedilmez ve Filenin Sultanları’nın herkesi yenecek gücü var, ancak yine de bazı rakiplerimizden hem tecrübe hem de performans açısından geride olduğumuzu düşünüyorum. Örneğin, son Olimpiyat şampiyonu Çin ile oynayacağımız ilk maçımızı düşünelim, muhtemelen bu maçtan mağlubiyetle ayrılacağız. Yine de bence Türkiye şanslı bir programa sahip, hemen ilk maçta en zor rakibimizle oynamanın iki avantajı olabilir: Birincisi, Çin de turnuvaya alışana kadar kendi performansıyla oynayamayabilir ve bu yüzden onlara karşı daha iddialı olabiliriz, ikincisi de biz alışana kadar güçlü rakiplerimizle oynamamız hedef maçlarımıza kadar turnuvaya ısınmamızı ve gerçek performansımızı yakalamamızı sağlayabilir.
Çin’in ardından oynayacağımız İtalya maçında ne olacağını kestirmek biraz daha zor. VNL’de İtalya’yı rahat bir oyunla yendik elbette ama İtalya’nın as kadro ile katılmadığını unutmamak gerekiyor. Orta oyuncular (Zehra’nın ve Kübra’nın performanslarını geliştirdiğine inanarak söylüyorum) ve libero gibi alanlarda İtalyanlardan pek bir farkımız yok, hatta bizim pasörlerimizin Malinov’dan iyi olduğunu düşünüyorum. İtalya’da farkı pasör çaprazı ve smaçörler yaratıyor. Voleybol gibi bir takım sporunda tek oyuncu maçı kazandıramaz diye düşünülür ama bu İtalya için pek de geçerli değil. Paola Egonu’nun Olimpiyatlarda ne yapacağını kestirebilmek gerçekten çok zor, durdurulması adeta imkansız bir oyuncu. Bu yüzden en iyi oyununuzu da oynasanız, Egonu’nun çıkıp 35-40 sayı tek başına alıp alamayacağını bilemeyeceğiniz için İtalya’ya karşı işiniz oldukça zor. Ne var ki, İtalya’nın da çok iyi bir hazırlık süreci geçirdiğini ve Tokyo’ya tam olarak hazır olduğunu düşünmüyorum. Nitekim, Sırbistan ile oynanan hazırlık maçlarında Egonu da dahil olmak üzere takım çok fazla hata yapıyor. Ayrıca, Egonu’ya en çok destek çıkması beklenen Sylla oldukça formsuz ve etkisiz oynuyor, bu da demek oluyor ki Egonu’yu durdurmanın bir yolunu bulduğumuz an maça ortak olabiliriz. Yine de ben bu maçta da İtalya’yı daha avantajlı bir durumda görüyorum ve İtalya’nın biraz daha yenmeye yakın olan taraf olduğunu düşünüyorum.
Üçüncü maçımızda da ne yazık ki ABD’yi bizden birkaç tık üstte görüyorum. İtalya’nın aksine, tam anlamıyla bir sistem takımı olan ABD, şüphesiz Tokyo’da da kürsünün en büyük adaylarından biri. Hiçbir oyuncunun parlamadan takım planına sadık bir oyun oynaması ABD’nin en büyük anahtarı. Aynı zamanda hataları minimuma indirmiş ve oyundan hiç kopmayan bir ekibe karşı oynayacağız. Zaten VNL’e tam kadro olarak katılan ABD’ye iki maçta da yenilmiştik. Buna Amerikalıların tecrübesi ve Olimpiyat stresini yaşamış olma deneyimi de eklenince, kağıt üstünde favori maalesef biz değiliz. Ancak VNL’de zaman zaman ABD’yi ne kadar zorlayabileceğimizi de gördük. Aslında, ilk maçta kazandığımız seti ve yarı finaldeki ikinci seti düşünürsek, etkili servis atmaya ve kendi oyun kimliğimizi sahaya koymaya başladığımızda ABD’ye üstünlük sağlayabiliriz. Ancak bunun için Türkiye’nin bu oyunundan hiç kopmaması ve istikrarını bozmaması gerekiyor. Eğer bunu yapabilirsek bu maçı da kazanabiliriz ancak bu halimizle bu maçtan da yenilgiyle ayrılacağımızı düşünüyorum.
Grubumuzun son ve en önemli iki maçına geldik: Arjantin ve Rusya. Öncelikle söylemem gerekir ki buraya kadar üç maçımızdan da mağlubiyetle ayrılmış olsak bile gruptan çıkma şansımız devam edecek, çünkü Çin, İtalya ve ABD yalnızca grubun değil, Tokyo’nun da en büyük favorilerinden. Bu yüzden muhtemelen Arjantin ve Rusya ile birlikte biz de gruptaki dördüncülük için mücadele edeceğiz. İlk rakibimiz Arjantin karşısında zorlanacağımızı düşünmüyorum, kağıt üzerinde bu maçta açıkça favoriyiz. Zaten bence Arjantin, grubu puan kazanamadan son sırada tamamlayarak Olimpiyatlara veda edecektir. Bu yüzden de kilit maçımız son maç olacak.
Rusya ile oynayacağımız son maç aynı zamanda grubun dördüncüsünü de belirleyecek maç olacaktır. Hem bizim hem de Rusya’nın asıl hedef maçının bu olduğunu düşünüyorum. Ruslar da VNL’e tam kadro gelmişlerdi ve maçtan 3-2’lik sonuçla biz galip ayrılmıştık. Elbette VNL’de yenmiş olmak sevindirici ancak iki takımın da o maçta çok inişli çıkışlı oynadığını unutmamamız gerekiyor. Yendiğimiz setlerdeki etkili oyunumuzu maçın geneline yaymak şart olacak. Aynı zamanda Rusya bir ekol, daha önce birçok kez Olimpiyat tecrübesi yaşamış bir ekip, bu yüzden strese ve baskıya daha alışkınlar. Ne var ki, baskıyı kaldırırsak ve oyuna ısınırsak, milli formayı giymenin de verdiği inanç ve çeyrek final arzusu ile ben bu maçı kazanacağımıza inanıyorum. Böylece biz dördüncü olarak çeyrek finale çıkacağız ve Rusya da turnuvaya veda etmiş olacak.
Kısacası, oynanan altı maçımızın ardından objektif beklentim Rusya ve Arjantin karşısında alınan galibiyetlerle 2 galibiyet ve 3 mağlubiyetle grubu dördüncü sırada tamamlamamız ve çeyrek finale adımızı yazdırmamız. Çeyrek finalde ise muhtemelen diğer grubun birincisiyle karşı karşıya geleceğiz, en potansiyel adaylar Sırbistan ve Brezilya olacak. Son olarak, alınacak her sonuçtan bağımsız olarak Olimpiyatlara katılabilmiş olmamızın bile ne kadar büyük bir başarı olduğunu ve takımımızla her zaman gurur duymamız gerektiğini unutmayalım. Umuyorum ki Türkiye, 2012’nin aksine bu kez gruplardan çıkmayı başararak gücünü tüm dünyaya bir kez daha gösterecek ve ben de bir sonraki yazımda çeyrek final maçımızla ilgili görüşlerimi kaleme alacağım 🙂
#İstanbulSözleşmesiYaşatır
Alperen Bakırlıoğlu
alperenbakirlioglu@gmail.com
Comments are closed.