Galatasaray Medical Park nereye koşuyor?

Sezon başında Medical Park ile sponsorluk anlaşması imzalayan Galatasaray Kadın voleybol takımını izleyenler fark etmişlerdir. Fenerbahçe Acıbadem’in açtığı yoldan ilerlemek suretiyle onun kaydettiği başarılara ulaşmayı hedefleyen bir yapıya büründü sarı kırmızılılar. Teknik kadroda herhangi bir değişiklik olmamasına karşılık oyuncu profilinde önemli değişiklikler yapıldı. Belirlenen hedefler açısından bu değişim ve uygulamalara değineceğiz sevgili voleybol severler.

Bayanlar 1. Liginin genel görünümü

Ülkemizde voleybol denince, akla maalesef kadınlar geliyor. Doğal olarak da kadın voleyboluna yapılan yatırım, gösterilen ilgiyle birleşerek erkekleri gölgede bırakıyor. Dünya genelinde tam tersi gözlenen bu durum, ülkemizde ve bazı uzakdoğu ülkelerinde kıyaslamanın yanlış yapılmasına sebebiyet veriyor. Türkiye liglerine bakacak olursak, erkeklerdeki mücadele ve rekabetin, kadınlara göre çok daha sert ve zevkli olduğunu görüyoruz. Bayanlar 1. Ligindeki takımlara göz atacak olursak, dört ayrı kalitede ekipler görmek mümkün. İdari ve teknik yönetim, oyuncu profili, bütçe gibi kriterleri göz önüne alırsak, Eczacıbaşı Vitra, Fenerbahçe Acıbadem ve Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom 1.sınıf, Galatasaray Medical Park 2.sınıf, İller Bankası, Nilüfer Belediye, İBA Kimya TED Kolejliler, MKE Ankaragücü, Ereğli Belediye ve Beşiktaş 3.sınıf, Karşıyaka İZKA İnşaat ve Dicle Üniversitesi ise 4.sınıf takımlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu kategorizasyondaki takımlar, bir üst seviyedeki takımları belirli şartlar oluştuğunda yenebilir, normaldir; ancak iki seviye üstteki takımları yenmeleri mucize olur. Ligin bitimine 3 hafta kala küme düşen ve ilk üç sırayı paylaşan takımların belli olması, dördüncü sırayı çok büyük olasılıkla kendi kategorisindeki tek takım olan Galatasaray MP’nin alacak olması, hem bu durumu doğruluyor, hem de voleybolun kalitesini ve izlenebilirliğini olumsuz yönde etkiliyor. Bu nedenle kişisel görüşüm, ülkemizde erkek voleybolunun, kadın voleybolundan daha keyifli ve çekişmeli olmasına rağmen hak ettiği yeri bulamadığı şeklindedir.

Dört yıllık perspektif

Galatasaray Spor Kulübü, sezon başında yaptığı spornsorluk anlaşması ile kadın basketbol ve voleybol takımlarının adını Galatasaray Medical Park olarak değiştirmişti. Voleybol takımı için açıklanan hedef ise dört yıl içerisinde Türkiye’de ve Avrupa’da zirveye oynayacak bir takım oluşturulması idi. Hatta bu sene sonunda Şampiyonlar Ligine katılmayı hedefliyordu sarı kırmızılılar. Peki seçilen oyuncular ve belirlenen plan bu hedefler için yeterli mi?

Kadro yapısı

Son lig maçında Eczacıbaşı Vitra karşısına çıkan kadroda ilk 6 ve liberoyu saymazsanız, kenarda bir libero, 2 pasör, 1 orta oyuncu ve 1 smaçör bulunuyordu. Ama sahadaki maç kazandırabilecek oyunculardan birine alternatif isim yoktu. Porto Rikolu Karina Ocasio sakatlandıktan sonraki dönem içerisinde sergilenen oyun, bu hipotezi doğruluyor. Yani Galatasaray Medical Park’ta sahaya çıkan ilk 6 birşeyler yaptı yaptı, yapamazsa kenardan fazla hayır beklememek lazım. Sarı kırmızılı takım, kendisinden aşağıda olanları hedef seçtiyse, sorun yok. Arada Nilüfer’den, İller’den ve Ereğli’den puan alamaz olur biter. Geri kalanında dördüncülük çantada keklik. Yeter ki, köşe oynayan yabancılardan biri sakatlanmasın. Peki Şampiyonlar Ligine gitmek için ne yapmak lazım? Kendinden üst seviyede bulunanları devirmek. Bu kadro da bu iş için yeterli gelmiyor.
Gelelim uzun vadeli planlara. Önünüzde dört yıl sonra gerçekleştirmek istediğiniz bir hedef var. Bunun için bir plan yapıp kadro oluşturuyorsunuz. Bu kadroda 39 yaşındaki Özlem Özçelik ile 42 yaşındaki Arzu Göllü’yü düşünür müsünüz? Şimdi bazılarının FB Acıbadem’deki Helia De Souza’yı örnek göstereceklerini tahmin edebiliyorum. Bu arkadaşlara her iki takımın kadrolarını karşılaştırmalarını tavsiye ediyorum. Ayrıca FB Acıbadem’in hedefleri yıllık, GS MP gibi 4 yıllık periyoda ihtiyacı yok sarı lacivertlilerin. Düşünün bahse konu sporcular 4 yıl sonra kaç yaşında olacaklar ve nasıl performans gösterecekler. Elinizde 28 yaşında bir Seda Eryüz var, 18 yaşında bir Gamze Alikaya var. Ama oynatmıyorsunuz! Peki ilerleyen yıllarda nasıl verim alacaksınız bu oyunculardan? Nasıl tecrübe kazandıracaksınız bu gençlere? Yabancıları her fırsatta yerden yere vuran ulemalar hiç görmez mi Kanadalı antrenör Glenn Hoag’un avuç dolusu para verilen Macar Domotor Meszaros yerine önceki antrenörlerinin “servisçi” yaptığı genç Burutay Subaşı’nı oynattığını?
23 yaşında bir orta oyuncunuz var, Gözde Dal. Yaşı, yeteneği, fiziği gayet iyi. Güç ve tecrübe eksiğini de kapattığında Milli takımın da değişmezlerinden olacak. Ama oynamıyor, neden? Sebebi bu dört yıllık hedefler mi?
Deniz Hakyemez ve Ebru Elhan mı taşıyacak bu takımı ilerleyen yıllara ve hedeflere, yoksa Dilara Bilge, Ezgi Arslan ve alt yapıdan gelen diğer oyuncular mı? Eğer düşünceniz günü kurtarmaksa, korkmayın derim. Zira elinizdeki yabancılarla zaten dördüncülüğünüz garanti. Bari geri kalanları hedefinize uygun oyunculardan seçin ki, söylemle eylem birbirini tutsun.

Ne yapmalı?

Arzu Göllü, tartışmasız Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi pasördür. Ancak hedeflere uygun olmaması bakımından kendisini farklı alanlarda değerlendirmek gerekir. Son 10 yıldır literatürümüze giren bir tabir için biçilmiş kaftandır. Alan antrenörü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulundan yeni mezun ya da halen öğrenci durumunda bulunan, kendi alt yapı takımlarında oynamış ancak belirli bir seviyeyi aşamamış sporcuları alan antrenörü olarak çalıştırıyor birçok takım. Ancak bu çalışan gençlerimiz dahil alanlarının ne olduğunu bilen ya da açıkça tarif edebilen yok. Eğer Arzu Göllü bir pasör alan antrenörü olursa, Türkiye’deki ilk gerçek alan antrenörü olur. Bilgisini ve deneyimini gençlere aktararak takıma daha faydalı bir konuma gelebilir. Aynı şeyleri Özlem Özçelik için de söylemek mümkün.
İyi yabancıları kadronuza kazandırdıktan sonra geri kalanları mutlaka gençlerden oluşturursunuz, böylece geleceğinizi de kazanmış olursunuz.

Ya kriz bizi de vurursa?

Son yıllarda patlak veren ekonomik kriz sonucu Avrupalı sponsorların çoğu voleybolu terk etti. Dünyaca ünlü sporcuların ülkemize akın etmelerinin temel sebebi budur. Bu sporcular genelde kadınlardan oluşmaktadır, bunun sebebi de dünyada kadın voleybolunun bitme noktasına gelmesidir. Bu konuyu ayrı bir yazıda değerlendireceğiz.
Norda Foppapedretti Bergamo takımı, 2 sene üst üste Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduğunda hem mevcut kadrosunu şekillendirdi, hem de geleceğini kurtarmak adına gençlere yatırım yaptı. Bu sene kadrosunu genç İtalyan oyunculardan kurdu. Yanlarına orta karar 2 yabancı (1 Bulgar, 1 Rumen) koyarak Şampiyonlar Ligine katıldı. FB Acıbadem ve Dinamo Moskova’nın yer aldığı grupta üçüncü olarak CEV Kupasına gitti. Orada da şampiyonluğun en büyük adayı olan Dinamo Krasnodar’a altın setle elendi. (3-0 ; 0-3 / 15-13) Şu anda İtalya Liginde lider durumda bulunuyor. Yani krize rağmen ayakta dimdik duruyor. Geçen sene Avrupa’nın en büyüğü olduğunda da kadrosunda tek yabancı vardı. Demek ki olay yabancı oyuncu değil, gençlere yönelip alt yapıyı sağlam kurmak. Hiç düşündünüz mü, yarın öbür gün Türkiye’de de bir kriz çıkarsa? Yatırımlar ve sponsorluklar biterse? O şanlı şöhretli FB Acıbadem’de Mehmet Ali Aydınlar’ın desteği çekilirse? Aziz Yıldırım başkanlıktan ayrılıp yerine “Sadece futbol yeter” diyecek yeni bir başkan gelirse? Alt yapınız varsa durumu düzeltirsiniz, yoksa gerisi vahim.

Son söz

Galatasaray Medical Park, sezon başındaki hedeflerine pek yakın görünmüyor. Bu da dört seneden birinin boşa gittiğini gösteriyor. O halde zaman kaybetmeden geri kalan 3 yılı kurtarmak adına önümüzdeki senenin planlaması yapılmalı. Söylemlere uygun eylemlerle…

Eczacıbaşı Vitra’ya birkaç cümle

Bir maçın ardından başladık, müsabakanın diğer figürünü atlamak olmaz. Türkiye’nin en gelişmiş alt yapısına sahip iken Serpil Ersarı’yı almak bir hata idi Eczacıbaşı için. Gülden Kuzubaşıoğlu’nun sakatlanmasından sonra Şampiyonlar Liginden acı bir şekilde elenmek serdi bu gerçeği gözler önüne. Lorenzo Micelli şapkayı önüne koydu ve kararını verdi, yılların smaçörü Esra Gümüş’ü libero oynatmaya başladı. Bu kararın doğruluğunu tartışmaya gerek yok. Sadece erken ya da geç olup olmadığı konuşulabilir. Bu sorunun cevabını da zaman gösterecek.
Ancak Galatasaray MP karşısına çıkan kadronun da rakipten farkı olmadığını belirtmek lazım. Çıkarın ilk 6 ve liberoyu, kenara bakın. İki libero, 35’e merdiven dayamış bir orta oyuncu, bir pasör ve bir pasör çaprazı. Oldu da takımın manşet yükünü çeken Antonella Del Core sakatlandı, ne yapacaksınız?

a) Büşra’yı smaçör oynatıp Aysun Ayhan’ı ortaya koyarsınız. Bu arada klasik voleybol dizilişini terk edip oyuncuları hayatlarında ilk kez gördükleri ve uyguladıkları bir sisteme adapte etmeniz gerekir.
b) Gözde Yılmaz’ı oyuna alıp oluşacak manşet zafiyetini göğüslemeye çalışırsınız.

Her iki durumda da maçı kaybetme riskiniz söz konusudur. Peki Türkiye’de ve Avrupa’da şampiyonluğu hedefleyerek kurulmuş bu yüksek bütçeli takımda olacak şey midir bu? Takdir sizin.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, voleybol dolu günler dileğiyle.

Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com

Not:
1-Sansüre olan tepkimden dolayı yaklaşık 4 aydır yazı yazmıyorum. Gelen ısrarlara ve içimdeki voleybol sevgisine daha fazla dayanamayarak geri döndüm.
2-Bazı cümlelerde kadın, bazılarında ise bayan kelimesini kullanıyorum. Sebebi, ligin adının bayan kelimesi ile kullanılmasıdır. Bana göre doğrusu, kadın şeklinde olmalıdır.


Haberi Paylaş

Comments are closed.