2025 FIVB Erkekler Dünya Şampiyonası’nda Slobodan Kovač önderliğinde tarihimizde ilk kez çeyrek finale yükselen A Milli Erkek Voleybol Takımımızda Adis Lagumdžija, Polonya ile oynanacak dev çeyrek final karşılaşması öncesi Meridian Sport’a açıklamalarda bulundu.
“Bizim hep büyük bireysel potansiyelimiz vardı. İyi liglerde, büyük kulüplerde oynuyoruz… Hatta turnuvanın en uzun takımı olduğumuz söylendi. Fiziksel anlamda iyiydik, teknik anlamda da yıllardır iyi çalışıyoruz ama yine de ufak bir şey eksikti. Onu Slobodan Kovač ile bulduk. Bizi iki buçuk ayda düzene soktu, yeniden istek ve ateşimizi canlandırdı. Bu, sahada çok net görünüyor.”
Slobodan Kovač ile ilgili görüşleri sorulduğunda Adis: “Onu babamın arkadaşı olarak tanıyordum, birlikte oynamışlardı. Kardeşim Mirza ve Marko Matić zaten onunla çalışmışlardı. Bana da anlattılar, nasıl biri olduğunu söylediler. Ama ben peşin hüküm vermek istemedim, kendi gözlerimle görmeliydim. Hep denir ya, şu iyi antrenör, bu kötü antrenör… Ama insan kendi gözleriyle görmeden karar veremez. Şimdiye kadar Boba’ya bir eleştirim yok.”
Kovač’ın katılmasıyla milli takımda meydana gelen değişime dikkat çeken milli pasör çaprazı: “Sahanın dışında da inanılmaz bir yaklaşımı var. 10 yıldır milli takımdayım, ilk kez 1’den 14’e kadar tüm oyuncular onunla mutlu olduklarını söylüyor. Normalde boş günlerde yedeklerin idman yapması gerekir ama herkes koşa koşa antrenmana gidiyor. İlk defa 10 yılda bunu duydum. Antrenman sonrası da çok iyi bir yaklaşımı var. Birinci ya da ikinci pasör, birinci ya da ikinci pasör çaprazı fark etmiyor, herkesle diyaloğu çok iyi. Şakalarla, esprilerle bazı şeyleri anlatıyor ama aslında ciddi konular oluyor. İnsanlar böyle daha iyi anlıyor.”
“Kovač’ın molalardaki konuşmaları sosyal medyada viral oldu. Özellikle oyunculara Sırpça “Indijanci” (Kızılderililer) demesi dikkat çekmişti” sorusunu şöyle yanıtladı: “Çok eğlenceli. Türkler pek anlamadı tabii, biz açıklıyoruz. Şimdi neredeyse her gün söylüyorlar: Boba, indijanci! Herkes bunu konuşuyor ama ne anlama geldiğini bilmiyorlar.”
Dil konusunda avantaj yaşadığı hatırlatıldığında Adis: “İngilizceyi iyi konuşuyor, iletişim sorunu yok. Sadece yeni gelen bir iki oyuncu İngilizce bilmiyor, biz ya da yardımcı hoca çeviri yapıyoruz. Ama Boba’yla biz çok iyi anlaşıyoruz.”
Bu yaz yaşanan değişimle ilgili olarak şunları ekledi:
“Bence işin ipuçları Milletler Ligi’nin üçüncü haftasında görüldü. Boba sadece yedi gündür bizimleydi ama oyun hemen değişti. İlk iki haftada ben sakattım, pasör çaprazı eksikti ama üçüncü hafta herkes daha iyi oynadı. Herkes biraz daha kendini göstermek istedi. O zaman anladık ki Dünya Şampiyonası’nda bir şeyler yapabiliriz. Torino’daki hazırlık turnuvasında da çok iyi oynadık. Almanya ve İtalya’ya karşı… Japonya’ya karşı Dünya Şampiyonası’nda oynadığımızda onlar hiç toparlanamadılar. Bizim hedefimiz gruptan çıkmak, çeyrek finale kalmaktı. Onu başardık ama şimdi iştahımız arttı. Karşımızda Polonya var, dünya sıralamasında 1 numara. Harika voleybol oynuyorlar, Grbić de başlarında. Ama bu voleybol, belli olmaz, top yuvarlak.”
Bu, eski takım arkadaşları Kovač ile Nikola Grbić’in düellosu olacak:
“Burada ikisini bir arada görmedim ama çok ilginç olacak. İkisi de Sırbistan milli takımında çalıştı. İkisi de kendini kanıtlamak istiyor. Çok güzel bir maç olacak.”
“Polonya favori olsa da Türkiye’nin şansı var” denmesi üzerine Adis Lagumdzija:
“Onlar da bizim neler yapabildiğimizi gördü, hazırlıksız çıkmazlar. Ama bence onların oyunu bize uyuyor. Onlar da fiziksel oyuna dayalı, bizim gibi. Güçlü servis, iyi blok… O gün kim daha güçlü oynarsa o kazanacak.” değerlendirmesini yaptı.
Bu turnuvanın birçok sürprize sahne olduğu hatırlatıldığında şunları söyledi:
“Hepimiz uzun sezonlar geçirdik, bir iki gün tatilden sonra hemen milli takım. Bu, oyuncuların formunu etkiliyor. Biz bu yıl Milletler Ligi, Avrupa Şampiyonası elemeleri, şimdi de Dünya Şampiyonası oynadık. Beş günden fazla tatilimiz olmadı. Yazın sonuna doğru zorlaşıyor, ama daha motive olan daha iyi oynuyor.”
Türkiye’de büyük bir heyecanla takip edilmesiyle ilgili olarak: “Bunu konuştuk. Başarımızı Spor Bakanı, Ankara Belediye Başkanı, birçok politikacı kutladı. Sporla ilgisi olmayan insanlar bile…” dedi.
Milli oyuncu, ülkemizde kadın voleybolu ve erkek voleybolu dengesiyle ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu.
“Kadın voleybolu yıllardır zirvede. Vargas geldikten sonra hep ilk üçte. Biz hep sahnenin arkasında kaldık. Biz de ön plana çıkmak istiyoruz. Bunun için büyük turnuvalarda oynamalı ve orada olduğumuzu kanıtlamalıyız.”
Başarıları kardeşi Mirza ile yaşıyor olmasıyla ilgili şunları dedi:
“Kolay mı… Çok zor. Ona ne söylediğime dikkat etmeliyim, hemen sinirleniyor. O yüzden genelde Boba’ya ya da Marko’ya söylüyorum, onlar aktarıyor. Hep aramızda bir aracı oluyor.”
Mirza’nın takıma katkıları ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şu anda omzu ağrıyor, servis atamıyor, hücumda tam kapasite oynayamıyor. Ama manşet ve blokta muazzam iş yapıyor. 206 cm boyuyla çok faydalı. Bu bizim en çok ihtiyacımız olan şey. Hücumu ben, Efe, Matić ve Bülbül halledebiliyoruz.”
Kendisinin takımın en skorer oyuncusu olması ve sorumluluk almasıyla ilgili olarak: “Pasör çaprazının işi budur: Takımı taşımak, en zor topları almak. Ben buna alışığım. İtalya’da biraz farklı oynanıyor, orada her oyuncuya eşit top dağıtılıyor. O zaman hata payı da azalıyor. Ama çok top alınca hata da artıyor. İki sistem de bana uyar ama tabii ki çok top gelmesi daha güzel.” dedi.
Filipinler’deki tüm maçları ailesinin de takip ettiğini belirtti: “Babam Ekrem çok gururlu. Bizim maçlar için sabah dörtte, beşte kalkıyorlar. Libya maçımız sizin saatinizle sabah 4.30’daydı. Onu bile kaçırmadılar.”
Dünya Şampiyonası sonrası Adis; Mirza, Matić ve Kovač ile birlikte Fenerbahçe’de devam edecek:
“Şimdi tek düşündüğümüz, şampiyonada olabildiğince uzun kalmak. Zaten buradayız, neden pazar gününe kadar kalmayalım? Finale çıkabilirsek kimse şikâyet etmez.”
Lube’den ayrılıp Fenerbahçe’ye geçişiyle ilgili olarak ise şunları söyledi:
“İtalya’da kalmak istiyordum ama finansal durum artık eskisi gibi değil. Rusya’dan, Kazan’dan teklif aldım. Luburić Zenit’e gidince benim oradaki kapım kapandı. O sırada Fener’den de teklif vardı. Bu daha Aralık ayında oldu. Ben o sırada Brezilya’da Dünya Kulüpler Şampiyonası’ndaydım, erken olduğunu söyledim. Ama Fener ve Ruslar beklemek istemedi. Hızlı karar vermek zorunda kaldım. Sonunda Fener’i seçtim, iyi ki de öyle oldu. Kardeşim, Matić, Kovač, kondisyoner Zdravko Aničić… Tam bir Balkan ekibi olduk, çok güzel olacak.”


