Vakıfbank, uzun bir maratonun ardından ipi göğüsledi ve Eczacıbaşı Vitra’yı mağlup ederek 10. şampiyonluğunu elde etti. Her iki takımı da gösterdikleri üstün mücadeleden dolayı tebrik edip bu önemli geceden akılda kalanları kısaca sıralayalım sevgili voleybol seveler.
Geçen maçtan çok da farklı değildi
Bir önceki yazımızı okuyanlar, seride iplerin sürekli Vakıfbank’ın elinde bulunduğunu yazdığımızı hatırlayacaktır. Tabela anlamında çok çekişmeli görünen son maçta da durum farklı değildi aslında. Her iki teknik adam da geçen maçta yaptığı hatalardan ders çıkarmış gibi göründü dün akşam. Giovanni Guidetti gereksiz değişiklikler yerine kritik anlarda Cansu Özbay-Naz Akyol değişikliği ile önde bloğu yükseltti. Zhu Ting’i Kelsey Robinson ile yedekleyerek Çinli yıldızın verimini arttırdı. Zaman zaman da Ayça Aykaç’ı oyuna alarak arkada manşeti ve defansı sağlamlaştırmayı hedefledi.
Marco Aurelio Motta ise Meliha İsmailoğlu-Hande Baladın değişikliği ile blok yükseltmeyi hedefledi. Ancak gerek bu değişikliği geri alma, gerekse yabancı kısıtlamasından kaynaklı ikili değişikliği (Maja Ognjenovic/Büşra Kılıçlı-Ezgi Dilik/Rachael Adams) uygulama konusunda geç kaldı. Dilik’in üçüncü sette attığı etkili servislerle rakibi adeta dağıtması ve A.B.D.’li orta oyuncunun inanılmaz patlayıcı gücü, bu gecikmeyi doğrular nitelikteydi. İsmailoğlu ve Jordan Larson’ın manşette sıkıntı yaşadığı anlarda Güldeniz Önal’ı aklına getirmemesi ise Brezilyalı teknik adam adına kayda geçen olumsuzluklardı.
Beklendiği üzere Vakıfbank adına Ting ve Lonneke Sloetjes, Eczacıbaşı adına ise Tijana Boskovic ve Larson sürükleyici konumundaydı. Geçen maç adeta hayalet görüntüsünde olan Çinli yıldızın “Ben bu maçların oyuncusuyum.” dercesine şahlanışı ve Hollandalı pasör çaprazının “Tehlike anında camı kırınız.” modeli imkansıza yakın topları sayıya çevirmesi, sarı siyahlılara setsiz galibiyeti getiren başlıca faktörlerdendi. Bunun yanı sıra Milena Rasic’in hücumda beklenen katkıyı yapamamasına rağmen bloktaki çabukluğu ve zamanlaması, turuncu beyazlı ekibin hücumlarını durdurmada katalizör etkisindeydi. Olması gereken şekilde vurmamasına rağmen hücumda tüm topları öldüren Zehra Güneş ise almış olduğu ödülü sonuna kadar hak ettiğini gösterdi izleyenlere. Vakıfbank’ın efsanevi kaptanı Gözde Kırdar ve genç pasör Özbay da görevini yerine getirince Vakıfbank şampiyonluğa son iki maçta set kaybetmeden ulaştı.
Eczacıbaşı’nda ise Kılıçlı ve Larson’ın ekstra katkısına rağmen Boskovic, Ognjenovic, İsmailoğlu ve finalin en değerli oyuncusu olan Beyza Arıcı’nın vasatı aşamayan performansı, Vakıfbank’ı yenmek için yeterli değildi.
Bu gözyaşları çok değerli
Ödül töreni esnasında kürsünün arka tarafında bulunan Eczacıbaşı Vitra taraftarları (siz onu Tigers diye de okuyabilirsiniz) tüm oyuncularına sevgi gösterisinde bulundu. Oyuncular bu gösteriye alkışlarla karşılık verirken genç Beyza Arıcı, bu sevgi karşısında gözyaşlarını tutamadı. Genç oyuncunun şampiyonluk kaçtığı için çok üzüldüğünden dolayı ağladığını düşünebilirsiniz. Öyle bile olsa önemi yok, zira Arıcı’nın önünde çokça şampiyonluk yaşayabileceği uzun bir kariyer var. Bilinmesi gereken, taraftarın sevgisine bu denli bağlı oyunculara sahip olması, bir takım için adeta bulunmaz bir nimettir. Zira takım sporlarında başarıyı getiren en önemli unsurlardan biri de adanmışlıktır. Kulübüne ait unsurlara aidiyet duygusu hissetmeyen oyuncularla başarının yakalanabileceğini düşünenler, son 10 yılda yüksek bütçelerle kurulan Azerbaycan takımlarını bir kez daha düşünsünler.
Dansçı kızlar Vakıfbank taraftarı mı?
Final serisi oynandığından dolayı Vestel’in sponsorluğunda bir dans grubu, set aralarında çeşitli şovlar sundu izleyenlere. Bizim dikkatimizi çeken ise 8 kişiden oluşan bu grubun gösterisini her set arasında Vakıfbank’ın yarı sahasında sunmasıydı. Önceden yapılmış bir anlaşmadan mı, yoksa dansçıların Vakıfbank taraftarı olmasından mıdır bilinmez, bu durum çok gözümüze battı. Zaman zaman 10-12 oyuncunun ısınmaya çalıştığı çok sınırlı bir alanda yapılan şovlar, oyuncuların topla ısınma imkanına sekte vurabilir. Bu durumda hakkaniyeti sağlamak için yapılması gereken, şovların her set arasında aynı sahada yapılması gibi görünüyor.
Bu hata skora etki etti
Nurper Özbar-Metin Korkut ikilisi, maç boyunca stres düzeyi çok yüksek olan mücadeleyi genelde iyi yönetti. Çoğunlukla yaptıkları blok-aut hataları ise GDS sayesinde düzeltildi. Özbar’ın Sloetjes’e neden kırmızı kart gösterdiğini yorumlamak mümkün değil, zira aralarında ne geçti bilemiyoruz. Çift vuruş itirazlarında ise kenar yönetimlerin yakınmaları gerçekçi değildi. Çünkü Vakıfbank pasörü Özbay’a çalınan düdük gibi değildi itiraza konu olan topların hiçbiri.
Ancak ilk sette skor 14:15 iken yapılan hata, doğrudan skora etki etti ve genel yönetime yakışmadı. Larson’ın hücumunda topun, Özbay’ın elinden dışarı gittiği kararını verdi Özbar. Ancak pozisyonda Özbay fileye temas etmişti. Bu karar üzerine Guidetti oyuncusuna topun eline değip değmediğini sordu. Özbay ise soruyu yanlış anladı ve belinin fileye temas ettiğini söyledi baş antrenörüne. Bunu çözen Guidetti karara hemen itiraz etti. GDS sonrasında topun dışarı elden gitmediği görüldü ve Özbar kararını değiştirerek sayıyı Vakıfbank’a verdi. Bunun üzerine turuncu beyazlı formayı ıslatan oyuncular ve teknik ekibin tamamı, ısrarla fileye temas olduğunu anlatmaya çalıştı. Dakikalar süren itirazlar boyunca Motta ve yardımcıları, GDS’ye gidilerek durumun anlaşılmasını istediler. Ancak Özbar bu itirazların hiçbirini kabul etmedi ve setin kaderine etki etmiş oldu.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.