Voleybolun görsel bir şölene dönüşmesini sağlayarak izleyiciyi salonlara çekmesi beklenen organizasyon ile başlıyoruz bu haftaki yazımıza.
İlk kez yapıldığında voleybolun mabedi Burhan Felek Büyük Spor Salonu idi ev sahibi. Yine yabancılar karmasına karşı yerliler karması karşılaşıyordu. Gerçi yerliler karması şimdiki gibi Milli takım değildi ama, ona yakın bir kaliteye sahipti. Yabancılar karmasını yine yabancı bir antrenör olan Belçikalı George Strumilo çalıştırıyordu. Gerek geçen yıl gerekse bu yılki organizasyonu bozacak, anlamını değiştirecek en önemli faktör o zaman uygulanmıyordu. Yabancılar karmasında yerliler oynatılmıyordu bu yeni versiyonda olduğu gibi. O zaman da bazı mevkilerde yeterli yabancı oyuncu bulunmuyordu. En klasik deyimle orta oyuncu ve liberoyu nereden bulacaktı kadroyu oluşturanlar. Zira Erkek takımlarında bu tarz yabancı oyuncu bulunmaz genellikle. Şimdi de yok. Ama o zaman olmayan oyuncuların yerine aslen diğer mevkilerde görev yapan yabancılar forma giyiyordu. Sonuçta Milli takım değil, bir hedef yok, olay sadece şov. İzleyicinin gözünü voleybola doyurmak. Belki hayatı boyunca bir daha çıplak gözle seyredemeyeceği yıldızları bir arada göstermek. Mesela Ziraat Bankası’nın Rus oyuncusu Konstantin Sidenko libero oynamıştı. Hem de gerçek liberolara taş çıkarırcasına. Kendisi de gayet keyif almıştı hayatında ilk kez denediği bu rotasyondan. Mesela son derece hızlı bir smaçör olan Lukas Divis’in orta oyuncu olarak oynamayacağını düşünmek neden? Philippe Barca Cisique neden keyif almasın eğlence amaçlı bir organizasyonda farklı bir şey denemekten? Yoksa antrenörleri kafaları karışır diye mi yollamaz bu oyuncuları yılda bir kez düzenlenen bu şova? Hiçbiri değil. O halde tutuculuğu bırakalım, yeniliklere ve eğlenceye bakalım. Amaç izleyiciye farklı bir şeyler gösterip voleybola ilgiyi arttırmaksa, bundan iyi fırsat bulunmaz. Bu sene kaçtı tren, önümüzdeki seneye bakalım ve planlamasını şimdiden yapalım. Belli mevkide yabancı oyuncu olur, olmaz, dert değil. Yeter ki çözüm isteyelim.
Oyuncu seçimi
Bildiğiniz gibi oyuncu seçimi, TVF’nin resmi internet sitesindeki oylama ile yapıldı. Tüm Dünyada yapılan bu tarz organizasyonlarda benzer yöntemler kullanılır. Peki bunun doğuş noktası neresi? Elbette Dünyanın bir numaralı spor ve eğlence organizasyonu olan NBA. Amerikan Profesyonel Basketbol Liginde her sene Şubat ayında yapılan All-Star organizasyonunda oyuncu seçimi, tüm Dünyadan gelen oylar sonucu yapılır. Küçük bir farkla. Oyuncuların yarısını oylar belirlerken, yarısını da NBA’de görev yapan koçlar seçer. Böylece çarpık oylama sonucu izleyicinin basketbol keyfini tatmin etmeyecek oyuncuların seçilmesinin önüne geçilmiş olur. İşte bizdeki oyuncu seçiminde böyle bir uygulama yapılmadığından Erkekler liginde dokuzuncu sırada bulunan Maliye Milli Piyango’nun 3, dördüncü sırada bulunan Ziraat Bankası’nın 3, beşinci sıradaki Galatasaray’ın 2, son şampiyon ve bu senenin lideri İBB’den ise 1 oyuncu kadroda yer bulabildi. Lig ikincisi Fenerbahçe ve üçüncüsü Arkas’tan oyuncu yok, İBB’yi şampiyon yapan smaçörler yok, takımdaki çeşitli problemlerden dolayı ligde kötü bir yerde bulunsa da kadrosunda yıldız yabancıları bulunan Halk Bankası’ndan hiç oyuncu yok! Kariyerinde Avrupa Şampiyonluğu bulunan Guillermo Falasca yok, bu sene Beşiktaş’ı sırtlayan Ivaylo Barutov da yok. Seçim sistemi değişmediği müddetçe bu çarpıklığı engellemenin yolu da yok. Bayanlarda nispeten daha dengeli bir seçim yapılsa da yabancılar karmasına Türk libero seçilmesi ve Mirka Francia’nın takımda yer almaması, göze çarpan aksaklıklar.
Galatasaray’daki harmoni
Takımlar sahaya seremoni ile çıkarken libero haricindeki oyuncular, numara sırasına göre çağırılırlar. Geçen gün tribünde yaşanan bir bilgi yanlışını da burada düzeltelim ve sahaya ilk çıkacak takımın servis atacak takım olduğunu ayrıca belirtelim. Yani ev sahibi, misafir gibi kriterler göz önünde tutulmaz. Galatasaray Bayan takımının bu noktada ilginç bir harmonisi var. Alışılmış altısı ile sahaya çıkan sarı-kırmızılı bayanlar, 3 numaralı Ivana Djerisilo ile başlayıp 9 numaralı Deniz’e kadar libero Ayça dahil numara atlamadan çağırılıyorlar sahaya. Gözüme çarpan bu ilginç nüansı sizlerle paylaşmak istedim.
Servis nereye atılır?
Maçlarda gözümüze çarpan ilginç noktalardan biri, kritik anlarda servis çizgisine giden oyuncunun antrenörüne bakarak gözleriyle servisi nereye atmasını istediğini sorması. Türkiye’ye yeni gelen ve oyuncuları tanımayan yabancıların bunu yapması gayet doğal. Yeni gelen oyunculara karşı servis kullanacak oyuncular da bir nebze bunu yapabilir. Sonuçta antrenörün hazırladığı taktik doğrultusunda belirlediği servis yönlendirme noktaları vardır, takım formasyonunu buna göre hazırlamıştır. Ancak üst seviye oyuncuların, tanıdıkları liglerde karakteristiğini ya da bireysel tekniğini bildiği oyunculara karşı servis noktası bulması, son derece kolay olup her serviste antrenöre danışılması gereken bir uygulama olmamalıdır. Neticede servis, bireysel bir tekniği ve taktiği gerektirir. Oyuncu, aşağıda sıralanan bölgelerden kendisine o an en uygun olanına yönlendirir servisi. Belki de antrenörün istediği yere atamayacağını dahi bilir, ama bunu söyleyemez. Daha iyi bir noktaya daha etkili servis kullanmak varken kendisine gelen telkinin oluşturduğu stres nedeniyle karşılanması kolay bir servis kullanır, ya da hata yapar. Defans yapacak takımın en önemli silahı olan servis avantajını da kullanamamış olur. Halbuki rakibini analiz ederek yerleşimini iyi bilen oyuncular, kendi servis hedeflerini kendileri seçerek bu silahı daha iyi kullanabilirler.
Etkili servis;
– Rakip takımda manşet yüzdesi düşük olan bir oyuncu üzerine (sağ ya da sol tarafını seçebilmek için oyuncunun hangi tarafta daha zayıf olduğunu analiz etmek gerekir)
– Manşet yüzdesi çok iyi olan iki oyuncunun yan yana geldiği zamanlarda bu oyuncuların arasına,
– Oyuna yeni giren bir oyuncunun üzerine (ikinci libero olsa dahi)
– Pasörün kaçtığı noktalara,
– Arka köşelere,
– Ön alanda hücum yapacak smaçör ya da pasör çaprazının üzerine,
– Hücum yapacak takımın birçok oyuncusunun yoğunlaştığı bölgelere (klasik sistemde pasörün 6 ve 4 numarada olduğu pozisyonlar)
– Boş görülen alanlara atılabilir.
Bütün bu bilgiler üst düzey bir voleybolcunun bilmesi gereken hususlar olduğundan servis kullanacak oyuncuların her saniye antrenörlerine bakmaları, biraz garip kaçıyor haliyle.
Arkas’a yazık olacak
Çok iyi başlamıştı maça İzmir efsanesi. Fırtına gibi girdiği ilk iki seti almış, tur için müthiş bir avantaj olacak üçüncü seti kovalıyordu. Ancak maalesef bu gerçekleşmedi. Erkeklerde Avrupa’nın en sert ligi olan Polonya’nın lig ikincisi, Büyük Arkas’a şans tanımadı ve geriden gelerek maça ortak oldu. Buna rağmen yılmayan temsilcimiz, tie-break setini alarak maçı 3-2 kazanmayı başardı. Ancak Arkas’ın deplasmanda tur şansı çok düşük. Zira 3000 kişi kapasiteli salonunda seyircisi ile bütünleşen Zaksa Kedzierzyn Kozle, bu sezon sahasında sadece 1 maç kaybetti. Açılış maçında lig beşincisi Delecta’ya 3-2 yenilen Zaksa, evinde tur şansı için Arkas’a karşı çok avantajlı. Gönül ister ki Final-Four’a Arkas gitsin ama umudumuz az. Haydi Arkas demekten başka bir şey gelmiyor içimizden.
Galatasaray turu geçti bile
Challenge Cup Bayan temsilcimiz Galatasaray, İstanbul’da ağırladığı Kralovo Pole Brno’yu rahat bir maçtan sonra 3-0 yenerek bir sonraki turun hesaplarını yapmaya başladı. Çek Cumhuriyeti Genç Milli takımının çekirdeğini oluşturan genç rakibi karşısında zaman zaman zor anlar yaşadı Cimbom. Özellikle 1991 doğumlu Vendula Strakova’yı bir türlü durduramayan Galatasaray’ın yerleşim zafiyeti bir kez daha gözler önüne serildi. Yerleşim hatası yüzünden çok sayı kaybetti sarı kırmızılı takım. Sonuçta kazanan haklı olsa da gözlerimiz yine genç oyuncuları aradı sahada. Kendi akranlarına karşı en azından setlerin yarısını oynamasını beklediğimiz Gözde, Dilara ve Bahanur, pek şans bulamadılar bu maçta da. Dilara oyuna hiç giremezken Bahanur ikinci setin son sayısında servis atmak için, Gözde ise üçüncü setin ortalarından sonra yer bulabildi takımda. İkinci sette durum bir ara 21-10 iken gözlerimiz hep kenardaydı bu oyuncular oyuna dahil olurlar mı acaba diye, olmadı. Ne zaman oynayacaklarını kestirmek mümkün değil bu gençlerin. Yarın öbür gün bakmışsınız Fenerbahçe Acıbadem’e karşı sahaya sürülmüşler aslanların önüne atılan insanlar gibi. Belki de Ayazağa’da şans bulurlar Eczacıbaşı’na karşı, kim bilir. Çek antrenör tüm oyuncularını az çok kullanırken bizler Dilara ve Serpil’i oyunda hiç göremedik. 20 sayı üreterek takımının tek skoreri olan Strakova’yı dahi oyundan aldı Marek Ondrej. Bir sözümüz seneye transfer yapacak takımlarımıza. Bu oyuncuyu izleyin, ne yapıp edin kadronuza katın. Henüz 19 yaşında ve gelişime çok açık. İlk kez çıplak gözle Alanya’da izlediğimiz Vendula, oradaki turnuvada pek yer bulamamıştı takımda. Zira aynı mevkide Gençler Dünya Şampiyonasının en skorer yedinci oyuncusu olan daha üstün fizikli Tereza Vanzurova oynuyordu. Ancak kendini geliştirerek sıçrama kapasitesi üst seviyeye çıkaran Strakova, normal şartlarda geleceğin en büyük yıldız adaylarından biri. Kadrosuna pasör çaprazı almak isteyen takımlarımıza duyurulur.
Biraz utanın artık
Sözüm size Galatasaraylılar. Topu topu 30 kişi gelmişsiniz takımınızı desteklemeye. Hem de yöneticileriniz yanlış bir kararla maçı futbol takımının maçı ile aynı saate koyduğu halde. Buna diyecek yok. Ancak böylesine rahat ve kolay bir maçta rakip taraftar yokken bile küfretmek niye? Erkek takımını bir hafta Ankara’da oynamak zorunda bıraktınız, memnun musunuz bu durumdan? Bayanları da mı göndereceksiniz illa sürgüne? Yazık günah değil mi onca masrafa ve emeğe? Eğer çok istiyorsanız takımınızın başka illerdeki taraftarla da kucaklaşmasını, söyleyin yöneticilerinizi Federasyona bunun için başvursun. Ama ceza aldırmayın lütfen. Zaten maça girişte aldığınız biletlerin parasını da siz vermiyorsunuz, yöneticilerinizin sayesinde maça bedava giriyorsunuz. Faydanız yok, bari zararınız dokunmasın.
Ligde görünüm
Bayanlar Liginde küme düşmesi neredeyse kesinleşen Beylikdüzü’nü saymazsak üç grupta toplanıyor takımlar. Üç takım yukarıda şampiyonluk mücadelesi verirken üç takım onları geriden seyrederek play-off’ta kendilerine avantajlı bir yer arıyorlar. Kalan 5 takım ise bir yandan play-off kovalarken bir yandan da küme düşecek ikinci takım olmama mücadelesi veriyorlar. Hafta içi oynanan maçta yeni kadrosu iyice şekillenen Beşiktaş, Karşıyaka’yı evine puansız yolladı ve ilk yarıdaki mağlubiyetin rövanşını aynı skorla aldı. Galatasaray ise Konya deplasmanından üç puanla dönerek zayıf Beylikdüzü’nü rahat yenen İller Bankası’nı ve Beşiktaş’ı sevindirmedi. Ritmini bulan Ankaragücü ise Nilüfer Belediyesi’nden sonra Yeşilyurt’u da puan kaybetmeden devirdi. Böylelikle ligdeki yerini sağlamlaştırmanın yanı sıra play-off hesapları da yapmaya başladı. Haftaya Karşıyaka deplasmanından puan ya da puanlarla dönerse, Ankara ekibinin play-off’u garantilemesi çok zor olmayacak. Ligden düşecek ikinci takım olmaya en yakın ekip, Bursa temsilcisi Nilüfer Belediyesi. Ligde Fenerbahçe Acıbadem’den set alacak ikinci takım olabilirdi Nilüfer. FB Acıbadem antrenörü Jan De Brandt’ın çok fazla sayıda rotasyona gitmesi, oyuncuların hücum-defans koordinasyonunu zaman zaman kaybetmesine neden oldu. Bunun sonucu direnci artan ve iyi bir oyun ortaya koyan Nilüfer Belediyesi, üçüncü seti kazanmaya çok yaklaştı. Ancak yüksek kapasiteyi aşamayarak Bursa’ya eli boş döndü. Bununla beraber Nilüfer Belediyesi bu oyununu sürdürürse, beklenmedik maçlardan önemli puanlar çıkarabilir.
Şu derbi dedikleri
Eskiden daha bir heyecanlı olurdu Güneş Sigorta-Eczacıbaşı derbileri. Sonuçta birinden biri şampiyon olacak diye beklerdi tüm voleybol camiası. Ancak bu sene ortaya çıkan FB Acıbadem realitesi, yıllara damgasını vuran bu müthiş derbiyi bile gölgede bıraktı. Mirka’sız orta sıra takımı görüntüsü veren Eczacıbaşı Zentiva karşısında 3-0 VGSTT galibiyeti, elbette beklenen sonuçtu. Winner oyuncusu olmayan Eczacıbaşı Zentiva, iyi manşet getirememesinin sonucu oyunu köşelere yığınca, Vakıfbank Güneş Sigorta’nın bloklardan sayı bulması çok zor olmadı. İlk iki sette Jelena Nikolic ve onu oyunda tutmakta ısrar eden koç Giovanni Guidetti’nin tüm çabalarına rağmen hücumda top öldürecek oyuncusu olmayan Ezacıbaşı, set alamadı ezeli rakibi karşısında. Türk voleybolunun efsanesinin tek tesellisi, Mirka’sız oynadığı iki maçta da şampiyonluk adayı takımlarla karşılaşması olabilir. Eğer bu kadro ile alttaki üçlü Galatasaray, Beşiktaş ya da İller Bankası karşısına çıksa, Eczacıbaşı daha zor durumlara düşebilirdi. Düşünün ki bir takım, en can alıcı noktası olan köşelerden %30 ile hücum etmiş. Bu durumda bu takımın set almasını beklememek gerekir öyle değil mi? Değil. Zira %15 ile hücum eden Jelena Nikolic’in oyunda kalması sonucu ikinci sette 7 sayı farkı yakaladı (11-18) konuk Eczacıbaşı Zentiva. Ancak o farkı oynayarak değil, rakibini oynatmayarak ve hataya zorlayarak elde ettiğini unuttu. Toparlanan Güneş Sigorta ile başa baş oynamak isterken hatayı yapan taraf kendisi oldu ve set elinden avucundan kaçıp gitti. Buna rağmen ikincilik şansı sürüyor voleybol devinin. Elbette Mirka Francia’nın dönmesi koşuluyla. Bu oyuncunun iyileşerek pasör çaprazı konumunda manşetten uzak, serbest bir şekilde oynaması, fizik kapasiteleri ve güçleri sınırlı Natalia ile Esra’nın daha verimli oynamasını sağlayacaktır. Bu durumda Eczacıbaşı’nın yolu açılmış olur.
Erkekler daha keyifli
Mesela ligde kalma mücadelesi veren Diltaş, iki haftadır kök söktürüyor play-off’u garantilemiş ya da çok yaklaşmış takımlara. Mesela Fenerbahçe İBB’yi müthiş çekişmeli geçen maçın ardından 3-1 yenerek ilk yarının rövanşını alıyor. Sadece rövanşı değil, liderliği de alıyor ligin başından beri ilk kez. Mesela Arkas, deplasmanda 3-2 ile geçtiği Galatasaray’ı evinde de aynı skorla geçiyor. Hem de Milli pasörü Hüseyin yokken. Mesela “darmadağın oldu, bir daha ayağa kalkmaz” denilen Halkbank, SGK’yı puansız mağlup etmeyi başarıyor. Bayanlar Liginde görebiliyor muyuz böyle şeyler? Bakmayın şampiyonluk adayı Ziraat Bankası’nın Tokat Belediye Plevne’yi 3-0 yenerken ilk setin 25-6 bitmesine. Sonuçta Beylikdüzü’nün Erkekler ligi muadili Tokat temsilcisi. Onu o hale getirenler utansın ne diyelim.
Kambersiz düğün olmuyor
Voleybolun Kamberi de hakemler. Bir hafta olsun başrolde olmasın sevgili hakemlerimiz diyoruz ama olmuyor işte! Ya da bize inat yapıyorlar. Sonuçta kulüpler, oyuncular, antrenörler, seyirciler ne kadar şikayet ederse etsin, MHK bildiğinden şaşmıyor ve aynı hakemleri iyi-kötü demeden salonlara yolluyor. Bizlere de, ağlanacak halimize gülmek düşüyor. Cumartesi günü komedi furyası, Nurper Özbar ile başladı. Voleybol tarihinin en rahat maçlarından birinde (Beylikdüzü-İller Bankası) baş hakem olarak görev yapan Nurper Özbar, bizleri ve seyircileri çok güldürdü. Önce sayıyı bir takıma verdi. Ancak kararını değiştirerek verdiği sayıyı geri aldı ve diğer takımın hanesine yazdı. Sonra manşetle topu havaya diken oyuncunun topu taşıdığına hükmederek voleybol tarihinin en komik kararlarından birine imza attı. Bereket durumu fark etti ve ralliyi yeniden oynattı. Ve asıl bomba maçın sonunda patladı. İller Bankası 24. sayıyı alınca düdüğünü üfledi ve maçı bitirdi! Bizler yeni uygulamaya giren bir kuraldan haberimiz nasıl olmaz diye hayıflanırken Nurper Hoca oyunu yeniden başlattı ve 25. sayı oynanmış oldu.
İkinci maç olan Fenerbahçe Acıbadem-Nilüfer Belediyesi maçında hakem İlhami Şenyurt ile oyuncular arasında benzeri hemen her maçta görülen ilginç diyaloglar gerçekleşti. Bugüne kadar Türkiye’de ve Avrupa’da hiçbir hakemle maç içi diyalogunu görmediğimiz Belçikalı Jan De Brandt ile de benzer bir süreç gerçekleşince, bu kez şaşırdık kaldık. Maçın son setinde 3 kez pozisyon hatası yapan FB Acıbadem’i yakalayamayan yardımcı hakem ve masa görevlilerini ise kurtaramadı İlhami Hoca. Ancak seti 25-23 kaybeden Nilüfer Belediyesi, belki de bu yüzden mağdur taraf oldu.
Son maçta (VGSTT-Eczacıbaşı Zentiva) ise tarihte bir ilk yaşandı. Maç öncesi yapılması gereken merhum Şakir Eczacıbaşı anısına bir dakikalık saygı duruşu, Federasyon gözlemcisi, MHK temsilcisi ve hakemlerin ortak unutkanlığıyla ikinci setin başında yapıldı. Onlar böyle takdir ettiyse, bize de susup oturmak mı düşer?
İçine mi doğdu Serhat?
Fenerbahçe-İBB maçının 3. seti bitmiş ve Fenerbahçe 2-1 önde setlerde. TVF’nin maç istatistikleri sayfasına girdiğiniz zaman bir de ne görüyorsunuz? Fenerbahçe maçı 3-1 kazanmış, son set de 28-26 bitmiş. Bizden kaçmıyor tabi bu durum. Hemen bir print-out alıyor ve saklıyoruz. Eğer set bu skorla bitmezse onu yazacağız. Başlığı değiştirmeyeceğiz Fenerbahçe’nin sevgili istatistikçisi için. Set oynanıyor ve 28-26 Fenerbahçe üstünlüğüyle bitiyor. Serhat’in tahmini de doğru çıkıyor. Bize de, müthiş tahmin yeteneğini gözler önüne seren Serhat’a tebrikler demek düşüyor. Yalnız ince bir husus var. Keşke bu tahmini hafta içinde yapsaydı Serhat. O zaman iddaacılar da duacısı olurdu Fenerbahçe istatistikçisinin.
Bu haftalık da bu kadar. Hoşça kalın.
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.