Sezon başında oynanan uyduruk bir hazırlık turnuvası niteliğindeki Balkan Kupasını saymazsak, 2009-2010 sezonu Avrupa Kupaları resmen başladı. İlk maçlara bakıldığında müthiş bir başarı grafiğinden bahsetmek yanlış olmaz. Takımlarımız, üç kupada oynadığı sekiz maçın yedisini kazanarak göğsümüzü kabarttı.
Challenge Cup
Challenge Cup’ta mücadele eden Halkbank, Hollanda deplasmanında Doetinchem’e 3-0 yenilerek tur şansını zora soktu. Ankara ekibi önümüzdeki hafta rakibini evinde 3-0 yenerek altın seti kovalayacak. Ziraat Bankası İsrail deplasmanında Maccabi Tel-Aviv’i 3-0’la geçerek Ankara’daki maçı formaliteye çevirdi. Böylece bu maçı düşünmeksizin ligdeki zor maçlarına daha rahat konsantre olma şansı yakaladı.
Bu kupadaki tek bayan takımımız olan Galatasaray, kulüp başkanı Adnan Polat’ın da izlediği maçta Igtisadchi Bakü’yü 3-0 yenerek Azerbaycan’a turist olarak gitme şansını yakaladı. Bu turu geçecek takımlarımız, CEV Kupası üçüncü turunda elenen 16 takımın da katılımıyla yeni bir kuraya katılarak bir sonraki tur hesaplarını yapmaya başlayacak.
CEV Cup
Ülkemizi erkeklerde Arkas, bayanlarda ise Eczacıbaşı Zentiva’nın temsil ettiği kupada ilk maçlarını oynayan takımlarımız 3-1’lik galibiyetle başladılar sezona. Galibiyeti deplasmanda alan Arkas, evinde set kaybeden Eczacıbaşı’na göre daha avantajlı olsa da Eczacıbaşı Zentiva, kadro kalitesi ve tecrübesi ile tur için rakibine göre daha şanslı görünüyor. Umudumuz, ülkemizi temsil eden takımlarımızın yollarına bir alt kupada değil, bu kupada devam etmesidir. Turu geçme olasılığı büyük olan geçtiğimiz yılın Challenge Cup şampiyonu Arkas, bir sonraki turda İspanyol temsilcisi Portol Palma Mallorca ile eşleşecek. Bu ada temsilcisi, kendi liginde oynadığı 9 maçta 3 galibiyet, 6 mağlubiyet ile 6. sırada bulunuyor. 25 puanlı lider Unijcaja Almeria ile kıyaslandığında topladığı 14 puan az görülebilir. Ancak bu genç takımın kaybettiği tüm maçların 3-2 bittiğini hesaba katarsak, ne denli mücadeleci bir ekip olduğunu daha iyi anlamış oluruz. Kadrosunda üç Arjantinli, iki de Brezilyalı oyuncu bulunduran Portol Palma’da 38 yaşında bir orta oyuncu, 31 yaşında bir pasör çaprazı bulunuyor. Bunun yanı sıra bir adet 16, iki adet 17, iki adet 20 yaşında oyuncu var. Bu genç ve mücadeleci takım karşısında Arkas’ın temkinli olmasında fayda var.
Hollanda ekibi Weert’i elemesi durumunda Eczacıbaşı’nın bir sonraki turda eşleşmesini beklediğim muhtemel takım çok tanıdık. Azerbaycan voleybolunun lokomotifi Azerrail Bakü. Bakalım yıllarca Indesit Şampiyonalarında gördüğümüz bu klasik eşleşme bu kez CEV Cup’ta gerçekleşecek mi.
Indesit European Champions League
Geçtiğimiz yılın şampiyonu İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kendi sahasında oynadığı ilk maçta Fransız devi Paris Volley’e adeta salonu dar etti. Fransa Liginde oynadığı 10 maçta 8 galibiyet, iki de yenilgi ile 23 puanla ikinci durumda bulunan Paris Volley, İBB karşısında hiçbir varlık gösteremedi ve maçtan set dahi alamadı. Bu mağlubiyette, domuz gribi nedeniyle zaman zaman ara verilen Fransa Voleybol Liginin, sezon programını tutturabilmek amacıyla takımlara 3 günde bir maç yaptırmasının takımlar üzerinde yarattığı fiziksel ve mental yorgunluğun da etkisi olduğunu belirtelim. Yani Fransa’daki maç bu kadar kolay geçmeyebilir. Maç sonrası yaptığı açıklamada Kurban Bayramına rağmen takımlara maç oynatan Federasyona sitemlerini bildiren İBB koçu Nedim Özbey’e sonuna dek hak verdiğimizi de ayrıca belirtelim. Katılmadığımız husus, Avrupa’da başarı elde etmek isteyen takımların fazla sayıda yabancı oyuncu ile oynaması gerektiğini söylemesiydi tecrübeli antrenörün. Bunu doğrulayan en basit argüman, geçtiğimiz sene Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan Volley Bergamo’nun yabancısız oynaması olacaktır. Önemli olan yabancının sayısından ziyade kalitesidir. Kalite olmadıktan sonra takımın tamamı yabancı olsa dahi bir tur ilerleyebilir misiniz? İBB’nin yabancılarını çıkartıp yerlerin Tokat ve Diltaş’ın yabancılarını doldursanız, hatta en altta yer alan takımların tüm yabancıları ile bir kadro kursanız, böylesine bir maçı 3-0 kazanabileceğinizi iddia eder misiniz? FB Acıbadem, ligde yabancı oyuncu kotası nedeniyle 3 yabancıyı aynı anda oynatabiliyor. Gelin görün ki, Şampiyonlar Liginde de 3 yabancıyla oynadı sarı kanaryalar. Sonuç değişti mi? Yoksa Çek ekibi Prostejov’un gücü Beylikdüzü’nden daha mı az? Siz kaliteli oyuncuyu doğru şekilde oynattığınız sürece yabancı oyuncu sayısının hiçbir önemi yoktur. (Her sene final-foura abone olan bayan-erkek Rus takımlarının sadece 2 yabancı oyuncu oynatabildiğini de ayrıca hatırlatırım).
Yukarıda bahsettiğimiz konunun bir istisnası da Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom sayılabilir. Avrupa kupalarında kalkan yabancı kısıtlaması ile tüm oyuncularını dilediği şekilde kullanabilen İtalyan koç Giovanni Guidetti, Fransa deplasmanından 3-0’lık harika bir sonuç ile döndü. Ligde oynadığı maçlarda genç Bahar’dan istediği verimi alamayan Guidetti, kısıtlama olmayınca Kinga Maculewicz ile Maja Poljak’ı aynı anda sahaya sürdü ve file önünde büyük bir avantaj elde etti. Anlaşılan VGSTT, Şampiyonlar Liginde Türkiye ligi kadar sıkıntı yaşamayacak.
Türkiye Liginin yenilgisiz lideri Fenerbahçe Acıbadem, Şampiyonlar Ligine de harika bir başlangıç yaptı. Grubun en zayıf takımı Prostejov karşısında sahaya tüm yabancılarını sürmesi beklenen koç Jan de Brandt, dört numarada Alice Blom yerine Seda ile oynayarak takımının hücum ve blok gücünü arttırdı. Manşet zafiyeti yaşayabileceği düşünülen FB Acıbadem, rakibinin iyi servis kullanamaması sonucu etkili ataklar gerçekleştirerek herhangi bir sorun yaşamadı. Özellikle ikinci sette rakibinin kullanmayı düşündüğü etkili servis taktiğini sahada müthiş bir şekilde uyguladı. Eski oyuncusu Kimberly Glass’ın manşet sorununu sahanın her anında kullanarak bu oyuncuyu canından bezdirdi. Takımın en önemli oyuncusu Natasha Osmokrovic ise her zaman yaptığı gibi kritik anlarda zor toplar öldürdü. Dört numara hücumlarında ikili, üçlü tüm blokları geçerek keskin çapraza çıkartılması çok güç toplar vurdu. Bunun neticesinde ise Ekaterina Gamova ile birlikte 15 sayı üreterek en skorer oyuncu ünvanına ortak oldu. Ve Belçikalı pasör Frauke Dirickx. Sezon başından beri doğru dürüst oynamayan, genellikle ısınma sahası müdavimi olarak gördüğümüz tecrübeli pasör, oyunu mükemmel bir şekilde yönetti. Rakip blokları sürekli düşürerek kendisine gelen topları başta Eda olmak üzere tüm hücum oyuncularına kusursuz bir şekilde servis etti. Naz’ın genellikle yüksek attığı geri alan paslarını dahi anten yüksekliğini geçmeyecek seviyede atarak geri alan hücumlarında bile rakip bloğun kurulmasına fırsat vermedi. Eğer Gamova bu paslara Osmokrovic kadar hızlı girebilirse, Fenerbahçe için yüksek hedeflere ulaşmak çok daha kolay olur.
Fenerbahçe seyircisi
Yaklaşık 1000 civarında FB Acıbadem seyircisi vardı TVF 50.Yıl Spor Salonunda. Maçın başından sonuna kadar takımlarını harika bir şekilde desteklediler. Ancak sayıları 15 olan Çek taraftarların tezahüratlarına el kol hareketleri ve birkaç kendini bilmezin küfürlü tezahüratı hiç yakışık almadı. Takımın farklı önde, maçı 3-0 kazanıyorsun. Keyfini çıkar sevgili kardeşim, zafer şarkıları söyle, takımınla birlikte coş. Sana ne elin 15 taraftarından, ne anlarsın ne diye bağırdığından, neden onlara takarsın da esas işin olan takımını desteklemeye konsantre olmazsın? Umarım bu sorunu da en kısa zamanda aşar FBA taraftarı.
Anons komedisi bitmiyor
Geçen haftaki yazımızda da belirtmiştik ancak değişen pek bir şey yok. Bu kez IECL maçında olması Uluslar arası alandaki prestijimizi de etkiledi. Mikrofon başındaki sevgili hakem dostumuz, Paris Volley antrenörünün (Maurucio Paes) ismini esame listesinde gördüğü gibi tersten okudu. Acaba bunu kimse ona öğretmedi mi maç öncesi? Acaba Türkiye liginde yöneteceği maç öncesi seremonide, kendi ismini tersten okusa bir başka hakem arkadaş, ne düşünürdü sevgili hakem dostumuz? Bu kadar mı zor bir işi tam yapmak? Yardımcı hakemin ismi ve tabiyeti okunuyor, İngilizce “Latvia” diye okuduktan sonra Türkçe “Litvanya” diye okuyor. Hiç kimse öğretmiyor mu bu arkadaşa doğrusunun “Letonya” olduğunu? Olmuyor, olmuyor, bir türlü olmuyor.
Beşiktaş- Fenerbahçe maçı oynanacak, “Beşiktaş Jimnastik Spor Kulübü” tekrar sahnede! Türkiye’ye yıllarını vermiş Bulgar Milli Ivaylo Barutov, bir anda “Baturov” oluyor! Pes ki ne pes!
Ya ligler?
Sonuç anlamında değişen bir şey yok sevgili voleybol severler. Yalnızca sahadaki kalite gün geçtikçe düşüyor artacağı yerde. Cumartesi günü üç derbi maçı oynanıyor, toplam kaliteleri biri bulmuyor inanın. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kendisini kupadan eleyen Galatasaray’dan hırsını ligde çıkartıyor. Galatasaray’ın maça gelen az sayıdaki taraftarı ise takımının oyunundan memnun değil. Geçen sene kısıtlı imkanlarla takımı başarıdan başarıya koşturan eski antrenörleri Ümit Hızal’a yaptıkları sevgi gösterilerinden anlaşılıyor duruma ne açıdan baktıkları.
Şampiyonluk adayı Fenerbahçe ise ezeli rakibi Beşiktaş’ı sahasında aynı sonuçla 3-1 mağlup ediyor. Aslına bakarsanız Akatlar zor bir deplasman tüm takımlar için. Sahanın ambiansına alışmak zor, alışana kadar da Beşiktaş maçı alıp götürüyor. Tek eksik seyirci, o da takımına sahip çıkmıyor. Ezeli rakibin Fenerbahçe ile oynuyorsun, salonda 100 kişi ya var ya yok. Ligin ikinci devresinde TVF 50.Yıl’da 800 kişiye karşı nasıl ayakta kalacak peki takımın düşünmüyor musun?
Kalite yok dedik, neden diye soruyorsunuz. Zaman zaman sert smaç servisler var, geri alan hücumları var, kombinasyonlar var, blok var daha ne kalitesi olsun? Sevgili voleybol severler, bunların hiçbirinin belirgin istikrarı yok, devamlılığı yok. Bir hafta zirveye çıkan bir oyuncu, ertesi hafta yerlerde sürünüyor. Ya kendisine bakmıyor, ya da antrenman seviyesi yeterli değil. Fileden sekerek 10 saniyede yere düşen, geri alandan sürekli fileye takılan ya da auta vurulan topların sayısı çok arttı. Ortadan yapılan hızlı hücumlarda bile fileye takılan çok sayıda top gözlemliyoruz ki, bu etkenler voleybol kalitesini düşürüyor bildiğiniz gibi. Beşiktaş’ı haftalardır sürükleyen Ivaylo Barutov, çok kritik Fenerbahçe maçında geri alandan hücum yaparken iki elin parmakları kadar ön alana temas ediyor. Hakemler hepsini yakalayamıyor o ayrı. Seyirciler uyarıyor hakemleri doğrusunu bulmaları için. Artık yazmak bile zul geliyor çünkü ilerleme 0. Yeni hakem de yok görebildiğimiz. Sabretmekten başka çare kalmıyor geriye. Fenerbahçe’nin en pik noktadaki 2 oyuncusu, biri pasör Arslan, biri de pasör çaprazı Gabriel Gardner smaç servis atarken çizgiye basıyorlar art arda. Yok yok, çizgiye basmıyorlar, ayakları sahanın 50 santim içerisine giriyor. Haydi gelin de bahsedin voleybol kalitesinden.
Ankara’da Ziraat Bankası-Halkbank oynuyor, sonuç temiz. Ligin başından beri istediği oyunu oynayamayan, harcadığı transfer paralarının havaya uçtuğu Halkbank, ligin en formda iki takımından biri olan Ziraat ‘ten set alamıyor. Baksanız ikisi de şampiyonluk adayı! Maçtan önce Halkbank puan cetvelinde daha üst sırada yer alıyor. Fiziksel, teknik, taktik mücadeleyi bir yana bırakın, mental olarak düşünseniz bile Ziraat kat kat önde kamunun diğer iktisadi teşekkülünden. Aynı kupada mücadele eden takımlardan biri İsrail’den tulum çıkartmış dönmüş, diğeri burada 3-0 yenip altın seti kazanmanın hesaplarını yapıyor. Kafası rahat olan rakibine top göstermiyor doğal olarak.
Tokat Belediye Plevne ikinci ligin hesaplarını yapıyor şimdiden. Yıllardır sporda Tokat’ın bayrağını gururla taşıyan voleybol takımı, ikinci hatta üçüncü plana atılmanın ezikliği altında ne kadar daha yaşar bilinmiyor. Acı ama gerçek, bir ilimizde daha voleybol sönüyor.
Diltaş’ta da tehlike çanları çalıyor. Bozkurt ve Maliye ile amansız bir ligde kalma yarışı bekliyor Konya ekibini. Düşene gerçekten çok yazık olacak.
Bayanlarda
Erkeklerde kalite yok diyoruz ama bayanlarla kıyasladığımızda Rus ligi seyreder gibi oluyoruz adeta. Fenerbahçe Acıbadem, kendisini izleyen üç takıma karşı hazırlanmak için, alttaki diğer takımlarla “Hazırlık maçına hazırlık maçları” oynuyor. Sonra da Eczacıbaşı Zentiva, V. Güneş Sigorta Türk Telekom ve Galatasaray ile gerçek hazırlık maçlarını oynuyor. Şampiyonlar Ligi için elbette.
Beylikdüzü düştü demiştik daha önceden, yanına ikinci aranıyor. Ankaragücü, Yeşilyurt, Nilüfer Belediyesi ve Karşıyaka riskli durumda. Ereğli Belediyesi yükselen grafiği ile yukarılara tırmanmaya daha yakın duruyor. Beşiktaş Sanja Popovic olduğu sürece orta sıraları zorlar. Eğer Hırvat oyuncu sakatlanırsa siyah beyazlıların işi çok zor olacak, ikame etmesi zor. Yeşilyurt maçında takımın ürettiği 77 sayının 31 sayısı bu oyuncudan geliyor. Varın siz düşünün yokluğunu.
VGSTT’yi yenen Galatasaray’ın Eczacıbaşı’na da diş geçireceğini düşünenler yanıldılar. Eksik kadrosuna ve hatalı oyun formasyonuna rağmen Eczacı Galatasaray’ı deplasmanda puan vermeden yenmeyi başardı. 30 kadar Eczacıbaşı taraftarı da mücadele boyunca takımına destek vermek üzere TVF 50. Yıl Spor Salonunda hazırdı, bravo gerçekten. Gerçek voleybol seyircisinin ne olduğunu ilk defa gördük tam anlamıyla. Ancak bu galibiyet Eczacıbaşı’nın eksiklerini örtmüyor maalesef. Mirka takımı adına oyunun her anını domine ederken diğer oyuncular takımın yükünü gerektiği kadar taşıyamıyorlar. Klasik voleybolda takımın en önemli hücum silahı olan pasör çaprazında Neriman çok verimsiz. Ne manşet alabiliyor, ne de hücum yapabiliyor. Bugünkü maçta geri alandan yaptığı bir hücumda ters köşedeki çizgi hakemini kafasından vurması çok manidar. Gerek ön alanda, gerekse geri alanda Mirka’yı manşetten kaçırma çabası, diğer oyunculara düşen alanı büyütürken Gülden haricindeki oyuncuların bu açığı kapatacak becerisi yok. Böyle bir anı iyi yakalayan Galatasaray, ikinci sette Deniz’in servisleriyle üst üste 7 sayı alarak seti kazandı. Cuccarini Neriman yerine ikinci libero Sevinç ile bu açığı kapatmaya çalışıyor ancak bunu sadece 1 tur yapma şansı var. İkinci turda ihtiyacı olmaması ve Esra’nın acilen iyileşmesi için dua etmesi şart. Yoksa yeni bir oyuncu transferi için yönetimin kapısını çalması gerekecek. Türk voleybolunun lokomotifinde sayı kaynakları belirli. Mirka başta olmak üzere, Natalia ve Borodakova haricinde skor opsiyonu yok takımın. Natalia eski gücünden çok uzak, oynayacağı günler sınırlı, genç Büşra ise onun açığını kapatabilecek tecrübe ve kapasiteden yoksun. Esra da sakat. Yani ilaç devinin transfere ihtiyacı olduğu bir gerçek. Yoksa Avrupa’da beklenen başarı hayal, ligdeki şampiyonluk ütopya olur.
Ligin başında VGSTT’yi yendikten sonra hedef yükselten Galatasaray, İller Bankası’ndan sonra Eczacıbaşı karşısında da hezimete uğrayınca gerçeklerle daha fazla yüzleşmek zorunda kaldı. Oyuncular kafa olarak oyuna bir türlü giremiyorlar, aralarında anlaşmazlık üst seviyede çoğu zaman. Antrenör Gökhan Edman birinci sette skor 4-7 olana kadar bekliyor, orda mola hakkını kullanıyor. 6-11 de bir mola daha alınca, oyuncularına taktik vermek adına oyunu kesme şansını kaybediyor. 4-7’de mola almasan ne olur hocam? Bir sayı daha kaybetsen ne değişir? Sayı averajının devreye girebileceği çift devreli bir kupa maçı değil ki bu. Hadi onu geçelim, üçüncü sette aynı olaylar tekrar yaşanıyor, Dejavu adeta. 4-7 de bir mola, 6-11 de ikinci mola. Ezberlenmiş bir hareket söz konusu, anlaması zor. Oyuncular desen ayrı bir alem, Elif Krsmanovic’i hızlı topa çağırıyor, iyi manşet gelmesine rağmen topu yüksek kaldırınca Sırp Milli orta oyuncu hücum yapamıyor. Buna rağmen Natasa Krsmanovic, ürettiği 18 sayı ile takımının birinci, sahanın ikinci en skoreri oluyor. Takım dördüncü sete başlayacak, sahaya yerleşiyor. Yardımcı hakem pozisyon kağıdına bakarak takımı 1 tur ileri döndürüyor. Ya kenar yönetim pasör 2 numarada başlayacak diye direktif veriyor ve takımı yanlış yönlendiriyor, ya da takım kendisine doğru söylenen dizilişe geçemiyor. Her iki durum da konsantrasyon eksikliğinden kaynaklanıyor, vahim. Tüm oyuncular yanlış yerde durduğuna göre kenar yönetimin direktifi söz konusu. Oyunun en kritik anında takıma maç kazandırması için alınan oyuncular öylesine komik hatalar yapıyorlar ki, insanın gülesi geliyor. Mirka Francia topu auta vuruyor, onu Ivana Djerisilo kopyalıyor anında. Bir tur geçiyor, Natalia 4 numaradan saha dışına plase atıyor, hücum bile değil topun hızına bakınca. Efsanevi Brezilya Milli takım oyuncusu Valeska Menezes de onlardan aşağı kalmıyor, saha dışını dövüyor smaçlarıyla. Bir oyuncu bloğa yakalanabilir, ama en kritik yerde auta vurma hakkı yoktur kesinlikle. Çünkü autun dönüşü olmaz, ama bloktan seken top size bir hücum daha sağlayabilir, blok-aut olabilir. Bu oyunculara en kritik yerde auta vursunlar diye ödenmiyor sonuçta tonla para.
Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom, deplasmanda rahat kazandığı IECL maçının moraliyle zayıf Karşıyaka’yı ağırlıyor. Neslihan yok, Debby Stam yok, Arzu yok. Ama skor değişmiyor 3-0. Set skorlarına baksanız, 1. Lig takımı ile amatör küme takımı karşılaşmış sanırsınız. 75-38! Yarı yarıya yani. Şimdi bizim ligimizde çekişmeden, kaliteden bahsetmek mümkün olabilir mi? Bu 38 sayının sadece 23’ü Karşıyaka’nın kendi çabasıyla ürettiği rakam, gerisi rakibin hatalarından gelen hediyeler. İkinci sette durum 7-5’e geliyor, sonrasında VGSTT 16 sayı alana dek rakibi sayı üretemiyor! 23-5 oluyor. Oyuna sonradan giren Duygu Bal, bir file hatası yapıyor, bir de servis kaçırıyor, set 25-7 bitiyor. Yapmasa 25-5 bitecek, amatör kümede bile görülmeyecek bir set skoru. Yani ligimizin kaliteli ve çekişmeli olduğu külliyen yalan, kendimizi kandırmayalım.
İstatistik
Geçtiğimiz hafta yayımlanan yazımızda takımların tuttuğu istatistiklerde büyük farklılıklar olduğunu ve yanlışların sayısının can sıkıcı olduğundan bahsetmiştik. Bu hafta bu durum daha da gün yüzüne çıktı. Gerek Beşiktaş-Fenerbahçe erkekler maçında, gerekse Galatasaray-Eczacıbaşı Zentiva maçında takımların tuttuğu istatistiklerin birbirlerinden çok farklı rakamlar içerdiğine tanık olduk. Çarpıcı ve üzerinde durulması gereken bir nokta diye düşünüyorum.
Kayhan KÖSEM
Comments are closed.