Salonda başlayan bir hayat. Başka türlüsü nasıl düşünülebilir ki. Voleybola gönül vermiş bir baba, voleybolcu akrabalar ve sonuçta voleybol oynayan iki kardeş.
Kırıcı ailesinin iki ferdi baba Torul Gençlik antrenörü Ünsal Kırıcı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde forma giyen oğlu Mustafa Kırıcı ile Çengelköy’de kahvaltıda bir araya geldik.
Lig araya girmeden son maçta birbirlerine rakip olan baba-oğul ile oldukça keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
-Mustafa’nın voleybola nasıl başladığını merak ediyorum. Siz mi teşvik ettiniz?
Ünsal Kırıcı: Mustafa kendi isteğiyle başladı voleybola salonda büyüdüler onlar. Bafra küçük bir yer bütün sporcular bizim evimizdeydi. Sanırım bundan etkilendi.
Mustafa Kırıcı: Babamın bayan takımı da vardı. Tabii ben küçükken kucaktan kucağa. (Gülüyor)
Ünsal Kırıcı: Orta okulda biz Mustafa’nın gayreti ile orta okullar Türkiye şampiyonu olduk. O arkadaşlarını organize etti. Sabah ders çalışmak için 4-5’te kalkıyordu. Erkenden antrenmana topluyordu bütün arkadaşlarını. Anadolu Lisesi’nde çalışmak çok zor küçük yerde. Çünkü insanlar çocuklarını okumak için yolluyor. İlk sene Türkiye 4’üncüsü olduk, sonraki sene Türkiye şampiyonu. Bu çok zor bir olay. Ankara-İstanbul gibi okulların arasından bir kasaba takımı Türkiye şampiyonu oldu. Mustafa’nın başarısı büyük. Sonra Çankaya istedi. Çok da iyi bir öğrenciydi. Ben tereddüt ettim ama çocuğumun kendi fikirleri benim için çok önemli. Eğer ‘’Ben gitmek istiyorum voleybol oynayacağım’’ derse benim için önemli olan odur. Kendi kaderini kendisi çizsin. Bilmiyorum iyi mi yaptık yanlış mı yaptık ama buralara kadar geldi.
Mustafa Kırıcı: Bence iyi yaptık.
Ünsal Kırıcı: Çankaya’ya yolladık. Bir sene sonra ben de gittim. O zamana kadar bana da çok teklifler vardı ama Mustafa’nın gitmesi benim için de iyi oldu.
Mustafa Kırıcı: Sonra biz paket transfer yaptık. Cihan-ben-babam.
Ünsal Kırıcı: 1 sene sonra annesini de emekli yapıp onu da yanımıza aldık.
-Eşinizin voleybolla alakası var mı?
Ünsal Kırıcı: Onun voleybolla hiç alakası yoktu ama bize de hiç köstek olmadı. Hep yanımızdaydı.
Mustafa Kırıcı: Annemde de fizik çok iyi. Oynasaymış iyi bir voleybolcu olurmuş yani.
Ünsal Kırıcı: Eşim hırslıdır. Köyden okuyup öğretmen çıkan ilk bayan öğretmen. Mustafa ve Cihan bu yanlarını annelerinden almışlar.
Mustafa Kırıcı: Sonra Bafra’ya tayini çıkıyor ve orada tanışıyorlar. Film orada başlıyor anlayacağın. (Gülüyor)
ÇANKAYA TARAFTARIYIM DİYEBİLİRİM
-Dur karıştırma filmi ben senin voleybol yolculuğunu merak ediyorum.
Ünsal Kırıcı: O zaman anlatmaya devam edeyim. Çok isteyen takım vardı, İstanbul’dan da Ankara’dan da. Biz o zaman altyapısıyla da meşhur olan Çankaya’ya verdik. İsabetli bir karar vermişiz. Çankaya benim gözümde çok değişik bir kulüptür. Çankayalıyım yani.
-Sen hatırlıyor musun nasıl başladığını?
Mustafa Kırıcı: Babam her gün evden çıkıyor nereye gidiyor? Ben öyle başladım işte. Salona gidiyormuş meğerse. Abilerin vurduğu topları kaleye geçip yakalamaya çalışarak, o kadar küçüktüm yani. Sonra top toplayarak devam etti. Sonraki aşama da her voleybolcunun yaşadığı gibi duvarla tanıştım. Kaç yaşında başladığımı bilmiyorum voleybola. Hadi başlayalım diye bir durum yok bende. Emekleme döneminden sonra koşmaya başladığım zamanlarda topların peşinden koşarken sağa sola giden topların peşinden koşarken şimdiye kadar geldik.
-Başka voleybolcu var mı aile de baban ve kardeşinin dışında?
Mustafa Kırıcı: Etrafımdaki herkes voleybolcu. Amcam onun arkadaşları, kuzenlerim kuzenlerimin arkadaşları zorunluluk gibi de gelmiş olabilir voleybol oynamak. Sonradan da başarılar geldikçe devam etti. Bafra Anadolu Lisesi ile Türkiye şampiyonu olduk kimseye set vermeden. Galatasaray Lisesi’ndeki çocuklar ‘’Bafra Ankara’nın ilçesi mi?’’ diyorlardı. ‘’Maç başlayınca görürsünüz’’ dedik ‘’Nerenin ilçesi’’. 3-0. 45 dakikada bitti maç. Sonra gelişim kampı vardı, Çankaya projesi konuşulmaya başladı. Gelişim kampına Çankayalı çocuklar gidecekmiş, benim de ismim yok daha ortalıkta. Ben düşünüyorum ‘ben de gitsem nasıl olur acaba’ diye. Babam dedi ki seni de istiyorlar gitmek ister misin? diye. Çok hoşuma gitti. O zaman elit seviyede voleybolcu olabilmişim gibi geldi. Çocuklar iyiydi, çünkü ben kendimi o kadar iyi görmüyordum. ‘Ama benden de olurmuş’ diye düşünmeye başladım. Çok şükür iyi kötü bir şey oldu benden de.
CİHAN POLİMİĞİ
Mustafa kendi zamanında Çankaya alt yapısından yetişen ve başarılı olan oyuncuları sayarken kardeşi Cihan’dan da bahsetti. Baba oğul arasında tatlı bir atışmaya daha doğrusu şakalaşmaya tanık olduk.
Mustafa Kırıcı: Ben, Selçuk, Cem, Levent, Sinan, Hüseyin, Kemal, Niyazi bizim gruptan çıkan oyuncular. Şimdi hepsi bir yerlere geldiler. Kardeşim Cihan bırakmasa o da.
Ünsal Kırıcı: Bıraktı deme çocuğuma. (Az sonra okuyacağınız Cihan polimiğinin tohumları işte burada atıldı.)
Mustafa Kırıcı: Bu sene geri dönmüştü. Okuduğu okul kolay değildi. Ben part time oynamasam ben de bırakmıştım şimdiye kadar.
-Part time oynamak ne demek? (Gülüyoruz)
Mustafa Kırıcı: Şükrü hocam demese sen git okuluna müsait olunca gel bırakmak zorunda kalmıştım. Antrenman saatlerim derslere göre ayarlandı biraz. Öyle başladı benim part time olayım. Salmon Riley gitti o sene oynamaya başladım ve o sene oyuncu oldum. Manavgat’ta da oynamıştım ama üst seviye o dönem oynamaya başladım. İkinci seneyi de öyle anlaşma yapınca okulumda iki seneyi öyle bitirdim. Sonra Maliye’yle anlaşınca 3 sene bitti. Kaldı 1 senem onu da voleybolu bırakınca bitiririm herhalde. Hastanede olman lazım orda durmam gerekiyor. Voleybol oynarken çok zor.
-Hangi bölümde okuyorsun?
Mustafa Kırıcı: Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon okuyorum ben.
-Voleybolu bıraktıktan sonra mesleğini mi yapacaksın? Planın nedir?
Mustafa Kırıcı: Evet fizyoterapistlik yapacağım. Okulumu bitireceğim. İnsanı hayata bağlayan en önemli şeyin işi olduğunu düşünüyorum. Nasıl salonda başarılı olduktan sonra akşam eve mutlu geliyorsam bir hastayı da düzeltebilirsem hastanede bu da beni hayata bağlar mutlu olurum diye düşünüyorum.
-Mustafa’nın oyunculuğunu nasıl buluyorsunuz?
Ünsal Kırıcı: Daha iyi olabilir. Zaten iyi de.
Mustafa Kırıcı: Ben diyecektim (Gülüşmeler)
Ünsal Kırıcı: Cihan gibi konuşayım ben de. O abisinin çok iyi olmasını istiyor. Daha iyi olabileceğine eminim. Zaten iyi de.
Mustafa Kırıcı: Yaş olmuş 30 baba. (Gülüyor)
Ünsal Kırıcı: Bence öğrenmenin bir şeyi başarmanın yaşı yok. Herkes kendini geliştirebilir. Ben 54 yaşınd
ayım hala bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Sporcularıma faydalı olmaya çalışıyorum.
YABANCI OYUNCULARA TAMAH ETMEYELİM
Mustafa Kırıcı: Babam herkes kendini geliştirebilir dedi ya. O konuda bir şey söylemek istiyorum. Biz artık sporcu olarak maksimum bu kadar yapabiliriz belki ama antrenörler bence bizden fizik kapasitesi çok daha yüksek çocuklar bulup onları eğitmeli. Diyorlar ya ‘Milli Takımlar seviyesinde gelişmeliyiz.’ Belki o zaman yabancı oyunculara bu kadar tamah etmeyiz. Daha kapasiteli oyuncular bulup atıyorum 2 metreye yakın 1 metre sıçrayan bir çocuk bulunsa Türk voleybolunu daha iyi bir yere taşımaz mı. Bence bunların bulunması lazım.
Ünsal Kırıcı: Şimdi Türkiye’de bunu yapan çok az takım var. Bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi altyapıya eğiliyor. Fenerbahçe, Galatasaray, Arkas bir de Beşiktaş’ta var. Ankara’da eğilen takım kalmadı.
-Çankaya’da mı artık ilgilenmiyor?
Ünsal Kırıcı: Çankaya yeniden başladı. Biz ayrıldıktan sonra bir düşüş yaşadı, oyuncu çıkmadı. Şimdi tekrar yapılanma yolundalar. İnşallah güzel şeyler olacak. Abdullah Abi yeniden döndü, başladı çocukları toplamaya. Anadolu’dan onun bulduğu çocuklar çok iyi oluyor.
-Hazır altyapılara değinmişken düşüncelerinizi merak ediyorum. Özellikle erkeklerde alt yapıları nasıl buluyorsunuz?
Ünsal Kırıcı: Altyapıda daha tecrübeli antrenörler olmalı. Türkiye’nin bence en büyük sorunu bu. Arkadaşlar okuldan mezun oluyor ve hemen altyapıya geçiyor. Orada belli bir tecrübenin olması lazım bence. Türkiye’de gerçekten hem altyapıda hem üst yapıda iyi olan antrenörler var. Orhan Yavuz mesela. Hem altyapıda iyidir hem üst yapıda çok iyidir. Ben kendimi de koyabilirim bunların içine. Bir sürü insan var. Ankara’da Sedat Hocam var, Nazmi Hocam var. Kazım Hocam. İstanbul’da da var Ertan mesela. Bunlardan faydalanmak lazım bence. Bu işe eğilenlerden biri de Arkas. Gerçekten iyi sporcular çıkıyor. Harcadıkları paranın karşılığını alıyorlar mı bilmiyorum tabii.
Mustafa Kırıcı: Bence daha iyi sporcular bulunabilir. Neden bulunmuyor ki 70 milyon nüfuslu bir ülkede 2 metre olup 1 metreye yakın sıçrayacak bir çocuk yok mudur? İllaki vardır.
Ünsal Kırıcı: Antrenörlerin bir durumu yok ki. Kulüp bulacak sonra antrenör sahip çıkacak.
BİZDEN SONRA DAHA İYİSİ GELSİN İSTİYORUM
Mustafa Kırıcı: 10 milyon nüfuslu Bulgaristan oyuncu çıkarırken biz mi 70 milyonda bulamıyoruz. Daha iyisi gelsin bizim çocuklarımız en iyisi olsun. Bizim jenerasyonumuz kaç sene daha oynayabilir gerçekçi olmak lazım. 5-6 senemiz kaldı. Bizden sonra daha iyisi gelsin istiyorum.
Ünsal Kırıcı: Yok şimdi geliyor iyi çocuklar gerçekçi olmak lazım. Voleybol Federasyonu’nun yapmış olduğu sistem çok iyi.
-Milli takım altyapıları için neler söyleyeceksiniz?
Ünsal Kırıcı: Milli Takım altyapıları çok iyi yolda, gerçekten çok iyi yolda. Çünkü ben geçen sene TVF’nin yıldız çocuklarıyla da 2. Lig’de maç yaptım. Çok başarılı buldum kendilerini. Yaptıkları çalışmalarında semeresini aldılar. Dünya Şampiyonası’na gitselerdi çok daha güzel olurdu. Onu kaçırdık maalesef. Erkek voleybolu için çok iyi olacaktı. Çok mesafe alacaktık. Sonradan alınan Karadeniz Oyunları’ndaki şampiyonluk çok büyük bir hava yarattı. Şimdiki çocuklarımız onların da antrenmanını seyrettim bence onlar gidenlerden çok daha iyi olacak. Bayanları kıskanıyorum. Onlardın da İdmanocağı maçı vardı çok beğendim onları. 96 doğumlu kızlar çok iyi top oynuyorlar. Erkeklerde öyle. İnşallah iyi olacak. Voleybol federasyonu bu işe çok önem veriyor. Kulüplerin vermediği önemi veriyor. Daha iyi olsunlar istiyorum.
-Erkeklerde durum nedir?
Ünsal Kırıcı: Erkeklerde daha az eğiliniyor alt yapıya. Tarama yapılmıyor. Türkiye çapında tarama yapılmasına da gerek yok aslında. Anadolu’da bu işe önem veren takımlar yok. Bu da maddi kaynaklı sanıyorum. Yatırım yapamıyor kulüpler. Çok yapılacak şeyler var aslında ama para olmayınca yapılamıyor. Sponsor yok o yüzden. Bence birinci ligdeki takımlar altyapısına önem vermeli. Federasyonun bir zorlaması olması lazım. Nasıl yapar bilmiyorum ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı gibi Torul Gençlik de bunu yapmalı.
-Gençler Ligi’nin katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?
Ünsal Kırıcı: Türk voleybolu için iyi ama kulüpler için kötü. Neden kötü mesela biz Torul’dan PAV takımının çocuklarını da uçakla götürmek zorunda kalıyoruz. Çok masraflı oluyor. A Takımın masraflarını zor karşılarken PAV takımınınkini karşılamak daha da zor oluyor. Ama düşünün ara dönemdeki bir çok çocuk iş buldu top oynadı. Bunun katkı sağladığını tabii ki düşünüyorum. Bir sporcu ne kadar maç yaparsa o kadar iyi olur. Yük olmasına rağmen gençlerin A takım ile seyahat etmesi de ayrı bir hava katıyordu.
-Mustafa sen neler söyleyeceksin gençlerle ilgili olarak?
Mustafa Kırıcı: Gençler konusunda sadece buna kafa yorulmalı. Bu genç oyuncuların kapasiteleri nasıl artırılır. İyi olan Türk çocuğu olsun. Milli takım çok iyi olsun. Bu konuda ben biraz milliyetçiyim. Bir takımı sırtlayan Türk çocuğu olsun istiyorum. Miljkovic gibi bir sporcu da bizden olsun, neden olmasın ki. Miljkovıc Sırp ve onların kas yapıları spora çok elverişli. Ama düşünsenize yıllarca göç almışız. Göç eden binlerce aile var. Sırp anatomisine uygun bir sürü aile vardır. Neden olmasın ki. Türk çocuğu en iyisi olsun.
-Nasıl buluyorsunuz bu 2 artı 1 sistemini siz antrenör olarak Mustafa sen oyuncu olarak?
Ünsal Kırıcı: Ben 2 artı 1’in taraftarıyım. Ne kadar az yabancı oyuncu oynatılırsa o kadar daha iyi olur. Türk çocukları daha iyi yetişir diye düşünüyorum. Çünkü oynatmadan yetiştiremiyorsun çocuğu. Şimdi mesela bir taraf daha çok gelişiyor. Mesela 2 tane köşe oyuncusu aldıysan yabancı pasör, çaprazını Türk alıyorsun burada bir yetişme dönemi var. Eğer şimdi iki tane köşeye yabancı alınıyorsa pasör, pasör çaprazı yetişiyor. Bence bu sistem çok iyi.
2 ARTI 1’İN ARKASINDA DURULMASI LAZIM
Mustafa Kırıcı: Bence de bu sistemin arkasında da durulması gerekir. Vazgeçilmeden bir süre durulmalı ki meyve vermeye başlasın. Aaa olmadı bak hadi değişsin denmemeli. Gelen yabancı oyuncular buna göre seçilmeli. Mesela Marshall ve Miljkovic gibi üst seviye olmalı. Böyle çok üst seviye yabancı oyuncuların arasında Türk oyuncular yetiştirilirse Türk oyuncularda yabancı oyuncuların seviyesine yaklaşabilirler. Yaklaşamamamız için hiçbir sebep yok. Ama bu tamamen bakış açısı ile alakalı. Yabancı oyuncuya bakıldığı gibi Türk oyuncuya da bakılmalı.
MUSTAFA SEZON ORTASINDAN İTİBAREN ÇOK DAHA İYİ OLACAKTIR
-Antrenör olarak Mustafa’da eksik bulduğunuz yanlar neler?
Ünsal Kırıcı: Mustafa Türkiye’nin en iyi servis karşılayıcılarından biri. Defans yapanlarından biri.
Mustafa Kırıcı: Torul maçına kadar öyleydi (Gülüyor)
Ünsal Kırıcı: Servis tabii çok gelişti. Mustafa’nın daha çok oyunda durup daha çok şeyler yapması lazım. İşte o yüzden yaban
cı oyuncuyu istemiyorum. Türk oyuncuların daha çok oyunda kalması lazım. Kenarda oturan oyuncu bitiyor. Her sene daha fazla düşüş gösteriyor. Arada girip çıkmak çok bir şey ifade etmiyor tabii elit sporcular için söylüyorum bunu. Bu sebeple söylüyorum daha iyi olabilirdi diye. Geçen sene Mustafa çok oyuna giremedi. Bu sene daha iyi ve sezon sonuna doğru çok daha iyi şeyler yapacağına da inanıyorum. Ben kendi sporcularımdan biliyorum bunu kenarda oturan oyuncu çok iyi olmuyor.
BİZ SPORCULAR TAKINTILI İNSANLARIZ
-Mustafa sen demoralize oluyor musun? oyundan alınırken. Oyundan alınmak sana neler hissettiriyor?
Mustafa Kırıcı: İllaki her oyuncu her zaman içerde olmak hep oynamak ister. Oyundan çıkmak eğlenceli bir şey değil ki. Biz sporcuyuz savaşçıyız biraz da takıntılı insanlarız. ‘Başarı’ diye bir takıntın olmasa başarılı olamazsın. Bu konuda biraz arızalı olmak lazım. Sürekli başarılı olmak, sürekli galip gelmek yenmek gibi bir egomuz kesinlikle olmalı. Böyle bir ego da illaki var. Herkes içerde olmak ister. Niçin çalışıyoruz. Akşam eve geldiğimde iyi bir antrenman geçmişse ben mutluyum. Eğer kötü bir antrenman geçmişse maaş alsan da fark etmez. O akşam mutsuzsun yani. Antrenmanın yada maçın iyi geçmiş olması lazım. Başarılı olmam lazım mutlu olmam için. Tabii ki oyundan çıkınca demoralize oluyorsun.
-Cihan’dan da bahsettik. Şimdi ayrım yapmak tabii ki istemeyeceksiniz haklı olarak ama ben yine de dayanamayıp soracağım hangisi daha iyi oyuncu oldu sizin gözünüzde?
Ünsal Kırıcı: Bir kere yerleri değişik. Biri pasör biri köşe oyuncusu o yüzden ikisini aynı kategoriye koymadan bu sorudan yırtabilirim. Cihan da iyi oyuncu.
Mustafa Kırıcı: Babam Cihan’a kıyıp da bu soruya doğru cevap vermeyecektir (Gülüyor)
Ünsal Kırıcı: Cihan biraz şanssız bence. Şanssız şeyler yaşadı. Gençlerde Türkiye şampiyonu olacağı son bir turnuva vardı bazı şeyler yaşadı ve gidemedi. Cihan’ın yerinde başkası olsa çoktan voleybolu bırakırdı. Geçiş dönemindeki sporculara biraz daha anlamak gerekiyor. Döndü inşallah sakatlığı da geçerse daha iyi olur diye düşünüyorum.
-Cihan ilerde nerelerde olur?
Ünsal Kırıcı: Cihan’dan iyi bir antrenör olur.
Mustafa Kırıcı: Baba gerçekçi ol Cihan’dan hiçbir şey olmaz. (Gülüyor)
Ünsal Kırıcı: Benim senin yaşın kadar antrenörlük tecrübem var bırak da bileyim ne olacağını (Gülüyor)
Mustafa Kırıcı: Benim de kaç yıllık kardeşim ben de biliyorum ondan bir şey olmaz (Gülüyor)
(Bakmayın Mustafa’nın kardeşi Cihan için söylediklerine. Kardeşini her şeyden çok seviyor. Sohbetimize başlamadan önce yaklaşık 1.5 ay önce ciddi bir trafik kazası geçiren Cihan’ın sağlık durumunu sorduğumda gözleri buğulandı. Onun hastanede yattığı dönemde ağladığını bile anlattı. İki kardeş arasında bir aile faciasına neden olmamak adına bu satırları da dipnot olarak düşelim)
-Siz aynı takımda da oynadınız.
Ünsal Kırıcı: Manavgat’ta ve Çankaya’da oynadık. İyilerdi ve iyi oynuyorlardı. İyi de anlaşıyorlardı. (Gülüyor)
-Beğeniyor muydun Cihan’ın attığı pasları?
Mustafa Kırıcı: Cihan’ın pasörlüğü şimdiki gibi olsaydı daha iyi olabilirdi (Gülüyor). Şaka bir yana geçen sene oynadığı oyun çok iyiydi. Pasör 30’una doğru pasör olur diyolar ya haklıymış söyleyenler. Şimdiki zamanı gibi olsaydı daha mutlu olabilirdim. (Gülüyor)
MAÇ KAYBEDİNCE SUÇU ÖNCE KENDİMDE ARARIM
-En merak ettiğim konulardan biri de ev ortamı. Özellikle beraber oynadığınız dönemde. Antrenörlük mesela devam eder mi evde de?
Ünsal Kırıcı: Mağlup olduğumuzda eve geldiğimde daha iyi davranırım. O ortamı bozmamaya çalışırım. Daha pozitif davranmaya çalışırım. Bir de anne var evde onun ne suçu var negatifliğimizden etkilensin. O orda biter, ben hayalimde yaşarım. Nerelerde hata yaptım önce kendime bakarım. Suçu önce kendimde ararım.
Mustafa Kırıcı: Mağlup olduktan sonra evde konuşulduğunu düşünsene üç kişi. Bir antrenör iki oyuncu. Tartışma bitmez. Evde negatif bir hava olsa da biz pozitif kalmaya çalışıyoruz. İllaki üzülüyoruz. Ama o an içinde babam bize bunu güzel öğretti olayın sıcaklığı ile tepki vermeyiz. Biraz beklemek lazım. Olayın sıcaklığı ile tepki verirsen yanlış şeyler yapabilirsin. Sinir anında insan istemediği şeyler söyleyebilir. O yüzden biraz beklemek lazım. Eve gidince konuşmayız. Ama ertesi gün konuşabiliriz. Şöyle oldu böyle oldu diye ama o gün konuşmayız.
-Peki nedir herkes odalarına mı çekilir? Mesela baban dedi ki hayalimde yaşarım sen ne yaparsın?
Mustafa Kırıcı: Ben arkadaşlarımın yanına giderim. Cihan da öyle yapar. Evde olmayız. Annem ve babamı baş başa bırakmayı uygun buluyoruz.
-Yine zorlu bir görev anneye düşüyor yani.
Mustafa Kırıcı: Evet annem babamın stresini alır olayı soğutur. Suların durulmasını bekliyoruz.
Ünsal Kırıcı: Üçümüz ayrı takımlardaysak asıl o zaman entrasan şeyler oluyor. Burada anne değişik duygular yaşıyor.
Mustafa Kırıcı: Mesela annem babamla maçımız olduğunda arıyor. ‘’Oğlum Allah yardımcın olsun. Dualarım seninle’’ diyor. ‘’Anne’’ diyorum ‘’Bırak şimdi iki dakika önce babamı aradın babama da aynısını söyledin’’ dimi. (Gülüyor)
Ünsal Kırıcı: Ben şöyle diyorum ‘’Oğlum iyi oynasın, ama ben yeneyim.’’
Mustafa Kırıcı: Ben de şöyle diyorum ‘’Ben kötü oynasam da takımım yensin.’’
Mustafa Kırıcı: Mesela geçen sene şöyle şeyler yaşıyorduk. Bu hafta üçte 3 yaptık, bu hafta 3’te 1 yaptık. Böyle şeylerimiz de oluyordu.
-Son maçı sorayım.
Ünsal Kırıcı: Sivas karşısında çok iyi oynamıştık ve o maçı kazanmıştık. İstanbul büyükşehir Belediyesi maçına da iyi başladık. 25-15 gibi bir skorla aldık seti. Sonrasını getiremedik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi iyi bir takım. Kaliteli bir takım. Biz de yeni oluşan bir takımız. Geçen seneden 2 tane oyuncumuz kaldı. Pasör yeni yabancımızın biri yeni. Bir yabancımızı devreye sokamadık daha formsuz olduğundan dolayı. Pasör çaprazımız iyi ama onda da zaman zaman duraksama oluyor bir sakatlık geçirdi geldiği zaman ama yine de iyi oynadığımızı düşünüyorum. Bizim evde yani Torul’da bu kadar kolay olmaz bu maçlar.
-Gözdağı var Mustafa sen ne diyeceksin?
Mustafa Kırıcı: Ben de bekleyelim görelim diyorum. Sahada kılıçlar çekilir.
Ünsal Kırıcı: Seyircimiz gerçekten muhteşem. Çok daha iyi bir maç geçeceğini düşünüyorum. İyi çalışıyoruz. Türklerle daha evvel başladığımız için onların form durumu daha iyi. Onlardan çok daha memnunum yabancılar biraz daha geç başladığı için ileri ki günlerde daha iyi olacağımızı düşünüyorum. Viktor’un takıma katılması demek rekabeti de artıracak. Köşe oyuncular arasındaki rekabeti artıracak. Bir de orta oyuncu sıkıntımız var bir orta dah
a bulursak orada da rekabeti artırırız.
Mustafa Kırıcı: Son maç çok iyi bir maç çıkarmadım. Özellikle babama karşı iyi oynayamadım ve sıkıntım var.
-Ben şimdi şunu anlatayım. Mustafa ile konuştuk ‘’Babam geliyor maça evi temizletiyorum’’ dedi ve ekledi ‘’ben babama karşı hep çok iyi oynarım’’ dedi.
Mustafa Kırıcı: Birkaç tane çok iyi servis attılar bir de benim üzerimde başladılar.
Ünsal Kırıcı: Biz pozisyon gereği Mustafa’ya atmak zorunda kaldık servisi…
Mustafa Kırıcı: Ben de takılınca…
Ünsal Kırıcı: Mustafa tribünlere oynayınca topları Nedim Hocam da çıkarmak zorundaydı haklıydı.
Mustafa Kırıcı: Tabii her maç böyle olmaz bunu belirteyim.
-İş başka bir boyuta gidiyor. Maçta çok iyi servis atan bir oyuncu var Mustafa’ya atıyor, servis tutuyor. Siz içinizden ya oğlum ne yapıyorsun diyor musunuz?
Ünsal Kırıcı: Maçta benim için karşıda Mustafa yok, herhangi bir oyuncu. Ben de emek veriyorum kendi takımımda. Mustafa da çok emek veriyor, onun hocası da çok emek veriyor. Kendine pay çıkarmaya çalışıyor. Biz 5 bin nüfuslu Torul’da Birinci Lig’de mücadele eden bir takımız. Onların sevgisine ihanet edemezsiniz. Büyük emek veriyoruz. Herkes elini taşın altına koyuyor.
Mustafa Kırıcı: Oğlum olsa da yakarım diyor. (Gülüyoruz)
Ünsal Kırıcı: Onları en iyi yerlere getirmek için uğraşıyoruz.
Mustafa Kırıcı: Yaktı beni…
-Sen ne diyorsun ‘’Ya baba ne yaptın yaktın beni değiştir artık şu servisi’’ diye düşünüyor musun?
Mustafa Kırıcı: Hayır hiç öyle düşünmüyorum. Hata yaptıktan sonra daha iyi karşılamak için uğraşıyorum. Torul ile yaptığımız maçta servis atan oyuncu 5-6’ya çok iyi servis atıyordu. Ben de 5’teydim ve kötü yakalandım. Böyle maçlar olur. Bu ne ilk maç, ne de son maç olur. Bir dahaki sefer sorarız hesabını.
-Kupa maçı oynayacaksınız 6 Aralık’ta. Bir çekingenlik var mı?
Mustafa Kırıcı: Hayır yok. Kesinlikle yok.
Ünsal Kırıcı: O artık profesyonel. O İşini yapacak profesyonelce takıma faydalı olacak ben takımıma faydalı olacağım. Hangimiz daha iyi olursa o kazanacak.
Mustafa Kırıcı: Yukarıda Allah var adaleti verir herhalde.
-İstanbul Büyükşehir Belediye ve ligden bahsedelim.
Mustafa Kırıcı: 2 artı bir şu an en çok Fenerbahçe’ye yaramış gözüküyor. Sonrasında bizim çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum kesinlikle. 3 yabancımızın kombinasyonundan da kaynaklanıyor bu düşünce. Sergey gibi bir oyuncumuz hem pasör çaprazı hem köşe oynuyor. Daha köşeden oynarken görmediniz onu ama iyi oynadığını ben biliyorum. Bizim köşelerimizi ve orta oyuncularımız da çok iyi. Blok kralımız var İbrahim. Muhammet, Fatih iyi oyuncular. Pasör Hüseyin abi iyi. Ben şansımızın yüksek olduğunu düşünüyorum. Arkas, Galatasaray bunları da hafife almamak lazım.
-Sistem değişti bu sistemi nasıl değerlendireceksiniz?
Mustafa Kırıcı: Evet bu sene sitemin değişmesinden dolayı lig erken bitecek. Değişik bir lig olacak. Bir anda oldu bittiye gelecek gibi. Play-off zamanına çok iyi hazırlanmak lazım. Bütün sezon iyi giden bir takım belki de play-off’da şanssız bir şekilde kaybedecek. Çok kritik bir sistem olduğunu düşünüyorum.
Ünsal Kırıcı: Bizim favorimiz Torul tabii. Fenerbahçe çok iyi top oynuyor. Miljkovic, Marshall. Arslan da çok iyi oynuyor. Kemal iyi. Bence güzel top oynuyorlar avantajlılar. Biz Torul’da oynadık onlarla çok da iyi oynadık ama tabii onlar çok daha iyi oynuyorlar. Onun yanında iyi oynayan takımlar var Halkbank mesela onlarda son maçlarında çok iyilerdi. Çok beğendim. Maliye’yi çok beğeniyorum. Pasör iyi oynuyor, pasör çaprazları çok iyi. Gökhan çok iyi oynuyor. Galatasaray daha isteneni veremedi orada Işık hocama güceniyorum çok takdir ederim kendisini daha iyi olacağına inanıyorum. Daha iyi maçlar bekliyor voleybol severleri. Dörtlü bir turnuva güzel ama bir oyuncu sakatlandığı zaman şampiyonluğu kaybedebilirsiniz. Tek raund olması biraz sıkıntı sanki. Hayırlısı olsun diyorum oyuncular sakatlanmamaya çalışacaklar, takımlarını son ana kadar desteklemek için. Ama bir düşünsenize Fenerbahçe’de Miljkovic’in sakatlandığını. 3 günde geçecek bir şey olsa ve o 3 gün de turnuvanın oynandığı 3 güne denk gelse. Miljkovic’in yerine oynayacak bir Miljkovic daha yok. Takımlar o kadar para veremiyor. 12 oyuncunun 12’si de denk değil. Arkas bunu yaşamaz 5 tane yabancısı var.
-Torul’un sıralamadaki yeri neresi olur?
Ünsal Kırıcı: Küme düşecek gibi bir durumumuz olacağını sanmıyorum. İlk 8 içinde yer alacağımızı düşünüyorum. Hedefimiz tabii ki daha yukarlar. Torul’da herkes voleybolu çok seviyor. Elimizden geleni yapacağız. İyi yerlerde olsunlar istiyorum. Bir Avrupa kupası yakalayabilirsek 5.’lik 6.lık Balkan Şampiyonası onların mutluluğuna doyum olmaz.
-Peki çok teşekkür ederim bana zaman ayırdığınız için.
-En önemli soruyu sormayı unuttun.
-Hangisini
-Evlenmek istiyor musun?
-Mustafa ne diyorsun bu soruya?
Mustafa Kırıcı: Bu noktadan sonra pek samimi olamayacağım. Cihan’a sponsor olabilirim seve seve yapabilirim bunu.
-Ünsal hocam sanırım evlenmeni istiyor?
Ünsal Kırıcı: Ben daha fazla yaş almadan torunlarımla olmak istiyorum. Onlarla vakit geçirmek istiyorum.
Comments are closed.