Hayriye Mengüç Habertürk için Bahar Toksoy Guidetti ile bir araya geldi.
Yayınlanan röportajı noktasına virgülüne dokunmadan Hayriye Mengüç imzası ile yayımlıyoruz.
Türkiye voleybol camiasında; çocuk doğuran tek kadın sporcu Fenerbahçeli Bahar Toksoy Guidetti, sahalarda anne olmanın ne demek olduğunu anlattı. 26 aylık bir kız çocuğu olan ve zamanı geldiğinde ona bir kardeş yapmayı düşünen Bahar Hanım, gençlere cesaret veriyor: “Anne olmak, bir kadının kariyeri, hayalleri, özgürlüğü önüne kurulan bir bariyer değil. Ne anne olmak için kariyerinizden, ne de kariyeriniz için anne olmaktan vazgeçmek zorunda değilsiniz.”
Kızım son dört aydır lisanslı bir voleybol oyuncusu olunca, ailecek büyük spor kulüplerinin maçlarına da gider olduk. İşte bu maçlardan birinde, Burhan Felek Spor Salonu’nda oynanan Sultanlar Ligi Fenerbahçe-Vakıfbank maçı bitmiş, biz seyirciler salondan çıkmaya hazırlanırken; 2 yaşlarında tatlı bir bebeğin voleybol sahasına indiğini ve sahada koşup bir sporcuya sarıldığını gördüm. Bebeğini kucaklayan voleybolcu anne; maç sonrası takım arkadaşlarıyla birlikte yaptığı soğuma hareketlerini, bu kez çocuğuyla birlikte yapıyor, nefis bir görüntü sergiliyordu. Biraz daha dikkatli bakınca bu oyuncunun Fenerbahçeli Bahar olduğunu anladım ve hemen yanına gittim.
Bahar Hanım, günde iki antrenman yapıyor, yurtiçi ve yurtdışı maç programı yoğun, ancak akşamları 26 aylık kızı Alison’un rutinini bozmuyor; onunla yemek yiyor, çizgi film izliyor, banyo yapıp uykuya yatıyor. “Emeğimi, azmimi görsün, örnek alsın istiyorum. Sahada elimden gelenin en iyisini yaptığımda, onu ihmal ettiğim duygusundan eser kalmıyor” diyor. Zamanı geldiğinde Alison’a bir kardeş yapmak istediğini de açıklayan Bahar Toksoy Guidetti; “Anne olmak, bir kadının kariyeri, hayalleri, özgürlüğü önüne kurulan bir bariyer değil. Aksinize, hiç bilmediğiniz yönlerinizi, içinizdeki gücü ve potansiyeli keşfetmeniz için harika bir fırsat” diye ekliyor.
Sorularıma aldığım yanıtlar şöyle:
Her maçtan sonra kızınız sahaya, yanınıza iner mi? Bu yaşta çocuk, maçın sonunu nasıl bekleyebiliyor? Kucaklayıp, soğuma hareketlerini onunla birlikte yapıyorsunuz… Profesyonel voleybolcu bir anne, maçtan sonra gününü nasıl sonlandırır?
Kızım, profesyonel kariyerimdeki 15’inci sezonun uğur böceği. Maçlardan önce onu taraftarın arasında görmek, maç sonrası koşup yanıma geleceğini bilmek en büyük motivasyon kaynağım. İnanın, performansım onun geldiği maçlarda artıyor. O nedenle annem, yurtiçinde oynadığımız her maça Alison’u getirmek için elinden geleni yapıyor. Alison da maç sonunda yanıma gelip benimle ve takım arkadaşlarımla top oynayabileceğini bildiği için, maç boyu anneannesine fazla sorun çıkarmıyor. Bu, bizim için çok keyifli bir ritüele dönüşmeye başladı artık. Maçtan sonra, onu önden eve gönderiyor, ben takımla birlikte hareket ediyorum. Eve geldiğimde de, ne kadar yorgun olursam olayım, onun rutinini bozmamak için özen gösteriyorum. Birlikte yemeğini yiyoruz, biraz çizgi film izliyoruz, ardından banyo ve uykuya geçiş. Aslında çalışan diğer annelerden çok farkım yok. Belki sporcu olduğum için maç günleri fiziksel olarak biraz daha fazla yorgun oluyorum ama benimle maça geldiği için o da yorgun oluyor, böylece birbirime ayak uydurmakta zorlanmıyoruz. Genelde aynı anda uykuya dalıyoruz.
Doğumdan 1 ay sonra antremanlara başladı
Alison kaç yaşında? Ne zaman sahalara döndünüz? Sanırım meslektaşlarınızdan anne olan yok, siz anne olduktan sonra profesyonel kariyerine devam eden tek voleybolcusunuz?
Alison, 26 aylık. Hamileliğimin 4’üncü ayına kadar Eczacıbaşı forması ile sahadaydım, doğumdan bir ay sonra yeniden antrenmanlara başladım. İki ay sonra da yeni sezona Fenerbahçe forması ile döndüm. Yani ne hamileliğim, ne de yeni doğum yapmış olmam kariyerimi hiçbir şekilde sekteye uğratmadı. Aksine, fiziksel olarak yenilendiğim ve kendimi çok daha dinç hissettiğim bir döneme girdim. Mental olarak da çok değiştim, zorlukları fırsat olarak gören, daha sabırlı, daha anlayışlı bir insana dönüştüm. Voleybol gibi bir takım sporunda bu saydıklarımın ne kadar değerli olduğunu tahmin edersiniz. Sporun başka branşlarından benzer tecrübeyi yaşayan kadın sporcular var, ama voleyboldaki ilk örnek benim. Bu da gençlere cesaret veriyordur umarım, çünkü ne anne olmak için kariyerinizde, ne de kariyeriniz için anne olmaktan vazgeçmek zorunda değilsiniz.
‘Çocuğumuzun rutinine ayak uyduruyoruz’
Yine de bu kadar yoğun bir antrenman programı, maç takvimi ve seyahatler arasında bir yandan da kızınızla ilgilenmek zor olmuyor mu? Yardım alıyorsunuz değil mi?
Profesyonel sporcuların hayatı çok planlı ve disiplinli oluyor. Rutinlerinizden asla taviz veremiyorsunuz. Aslında benzer rutin bu yaşlardaki çocukların da vazgeçilmezi, biliyorsunuz. Ailelerin ilk zamanlar biraz da zorlanmasının nedeni, çocuğun rutinine ayak uydurmanın zor gelmesi. Ama sporcu bir anne-baba için çocuğun rutinini bozmak istemiyor olması bir nimet. Elbette çalışan her anne gibi ben de yardım alıyorum ama bu yardım sadece fiziksel olarak benim ya da babasının evde bulunamadığımız anlar için geçerli. İkimizden biri evdeyse, önceliğimiz her zaman Alison.
Kendiniz, -bu koşturmada- neredesiniz?
Aslında tam da ortasında. Anne olduktan sonra fark ettim ki, çocuğunuzla yaptığınız şeyler de kendinize ayırdığınız vakit kapsamına giriyor. Çünkü annelik sizi çok, ama çok besleyen bir şey. Profesyonel sporcu olmamı da bir avantaj olarak görüyorum, çünkü günde iki kere antrenman yaparak fiziksel ve mental olarak kendime vakit ayırmış oluyorum. Dediğim gibi planlı, programlı olduğunuzda ne işinizden ne de çocuğunuzdan ödün vermek zorunda kalmıyorsunuz. Aksine hayatınıza ne çok şey sığdırabildiğinizi fark edip daha da fazlasını yapmak için motive oluyorsunuz. Anne olmak, kendime olan inancımı ve saygımı arttırdı.
‘Azmimi görsün ve örnek alsın istiyorum’
Herçalışan anne, zaman zamançocuğunu ihmal ettiği duygusuna kapılır. Böyle anlar yaşadığınız oluyor mu, olduğunda kendinizi nasıl teselli ediyorsunuz?
Saklayacak değilim, deplasmana gittiğimde yaşadığım bir duygu bu. Özellikle Avrupa maçları için birkaç günlük seyahatler söz konusu olduğunda, ayrılık anı biraz zor oluyor. Hemen aklıma, kızımın beni sahada mücadele ederken izleyecek olduğunu getiriyorum. Çünkü onun gururu, ayrı kalmamızın verdiği vicdan azabından çok daha güçlü bir duygu. Annesini spor yaparken, kazanırken, kaybederken, savaşırken görmesi çok değerli. Emeğimi, hırsımı, azmimi, sergilediğim özveriyi görsün ve örnek alsın istiyorum. Çocuk yetiştirirken, hareketler her zaman sözlerden daha yüksek sesle konuşur biliyorsunuz. Sahada elimden gelenin en iyisini yaptığımda, onu ihmal ettiğim duygusundan eser kalmıyor.
Kızınıza dair hayallerinizi paylaşır mısınız? Örneğin, profesyonel sporcu olmasını ister misiniz?
Benim hayattaki en büyük şansım; ailemin istediğim mesleği seçmeme izin vermiş olması. Ben de Alison’un bizim için aynı şeyi düşünmesini isterim. Ona mesleği konusunda asla baskı yapmayacağız, hangi mesleği seçerse seçsin destekleyeceğiz. Ama sporu hayatının bir köşesine sıkıştırmak için çaba göstereceğiz. Çünkü spor ile büyüyen çocukların bedensel ve zihinsel olarak ne kadar sağlıklı olduğunu, hayat kalitesinin ne kadar arttığını biliyoruz.
Kızınıza bir kardeş doğurmayı düşünüyor müsünüz?
Evet, kardeşlik duygusunu tatmasını istiyoruz. Ama şimdi değil, ileride.
‘Hem antrenör-sporcu hem de karı-koca olmak, net çizgiler gerektiriyor’
Benim tribünden izlediğim Fenerbahçe – Vakıfbank maçında olduğu gibi, bazen eşiniz Giovanni Guidetti, karşınıza rakip takımın antrenörü olarak çıkıyor. Spor camiasında sık rastlanan bir durum değil bu. Bu maçlarda farklı bir ruh hali içinde oluyor musunuz? Mesela daha gergin, stresli ya da heyecanlı oluyor musunuz?
Bizim ilişkimiz Vakıfbank çatısı altında antrenör-sporcu olarak başladı, uzun yıllar bunun bir adım ötesine geçmedik, üst düzey başarılar elde ettik. Duygusal bir ilişki yaşamaya başlayıp bu ilişkiyi de evlilikle resmileştirmeye karar verdiğimizde, ben kariyerime farklı takımlarda devam ettim. Her ikimiz de profesyonelliğimizden asla ödün vermeyen, iş konusunda çok net çizgileri olan insanlarız. Saha içindeki kimliklerimiz ile saha dışındaki kimliklerimizi asla birbirine karıştırmayız. Profesyonel bir sporcu için sahada her zaman önce formasındaki armaya duyduğu saygı gelir. Nasıl ki rakip takımlarda çok yakın arkadaşlarımız oluyor ama maç boyunca kim olduklarının hiçbir önem arz etmiyor, benim için aynı şey; Giovanni rakip takımın antrenörü olduğunda da geçerli. İkimiz de sahaya her zaman kazanmak için çıkan insanlarız. Kariyerlerimiz de bu söylemi fazlasıyla destekliyor.
‘Maçı konuşmuyoruz, Alison’la oynuyoruz”
Peki karşılıklı oynadığınız maçlardan sonra evde bir araya geldiğinizde neler yaşanıyor?
Maç bittiğinde, kendi hayatımıza geri dönüyoruz. Elbette kaybeden taraf üzgün oluyor ama bunun kişisel bir savaş olmadığının farkındayız. Maçla ilgili konuşmak yerine Alison ile vakit geçirmeyi tercih ediyoruz.
Başarılarla dolu 14 sezonu geride bırakmış, 15’inci sezonuna başlamış bir sporcu olarak genç voleybolculara tavsiyeleriniz var mı?
Sporda yetenek fark edilmenizi sağlıyor, ama başarıya giden yol asla sadece yetenekten geçmiyor. Yıllar boyu hep çok çalışmanız gerekiyor. Çünkü soluklanmak için bir an bile durursanız, geride kalıyorsunuz. Gençler, eğer bir noktadan sonra işlerin kolaylaşacağını düşünüyorlarsa, yıllar boyu sürecek bir tempoyu göze alamıyorlarsa, yol yakınken dönsünler.
‘İçinizdeki gücü ve potansiyeli keşfetmek için fırsat’
Sporcu bir anne olarak, çocuk sahibi olmak konusunda kararsız olan meslektaşlarınıza tavsiyeleriniz neler?
Çocuk sahibi olmanın kariyerlerinin sonu olacağı korkusuna kapılıyorlarsa, asla öyle olmadığını bilsinler isterim. Anne olmak, bir kadının kariyeri, hayalleri, özgürlüğü önüne kurulan bir bariyer değil. Aksinize, hiç bilmediğiniz yönlerinizi, içinizdeki gücü ve potansiyeli keşfetmeniz için harika bir fırsat. Ben mesleğimde geri adım atmak yerine, kızıma ilham kaynağı olabilmek için çok daha fazlasını ister oldum. Eminim, bir çoğu benzer duyguları hissedecektir.
Röportaj:Hayriye Mengüç
Comments are closed.