Yıllar Türkiye’de yaşayan ve burası benim ikinci vatanım diyen Kübalı antrenör Jesus Savigne ile voleybolunsesi olarak söyleşi gerçekleştirdik.
“Küba Milli Takımı gibi Türk voleybolunu da yükseklere taşıyabilmeye yardımım dokunsun.” diyen tecrübeli antrenör ile geçen sezonu, yaşadıklarını, gelecek ile ilgili planlarını kouştuk.
AİLEMLE UZUN YILLAR TOKAT’TA KALMAK İSTİYORDUM
-Sezon bitmeden Tokat’tan ayrıldınız, neden?
Tokat’a gelirken ilk konuştuğumuz şey 2.ligden yeni çıkan Plevnespor’u ilk yıl 1.ligde tutmayı sağlamaktı. Bir Anadolu takımı olarak ekonomik sınırları belli, transferleri bu bütçe içinde tutabilen bir ekip olarak, diğer büyük takımlarla belli bir yere kadar mücadele edebilirdi. Düşünün ki, büyük bir ekibin bir oyuncusunun maliyeti Tokat’in bütün takım maliyetine eşit. Buna rağmen Tokat Plevnespor tüm büyük ekiplerle başa baş mücadele eden, iyi voleybol oynayan, kondüsyonu düşmeyen, hiç açık farklı set kaybetmeyen güçlü bir takım oldu. Eksik olan, bazı oyuncuların böyle yüksek seviyeli bir ligde zor maçlarda önemli sayıları bitirecek ve bu seviyede mücadele edecek tecrübede olmamalarıydı.
İkinci devre için planlamama rağmen istediğim hiçbir transferi yapamadım. Diğer tüm ekipler yeni transferlerle güçlerine güç katmalarına rağmen biz hiçbir takviye yapamadık ve iyi bir ikinci yarı geçiremedik. Aslında yine oynadığımız oyun kalitesini herkes gördü ama son noktaları koyamadık hep. Ancak 1.Ligde tutunma hedefimizi gerçekleştirdik.
Aslında Tokat’a gelirken çok daha başka düşüncelerle gelmiştim. Ailemle birlikte uzun yıllar burada kalmak ve voleybola gönülden bağlı Tokat’ a büyük başarılar armağan etmek; alt yapıya destek verip parlak oyuncular yetiştirmek isteyerek geldim. Bu amaçlara destek olacağını düşündüğüm kişilerle aslında ileriye dönük planlar için anlaşmıştık. Ancak başarı zaman ister, emek ister, destek ister, her şeyden önce birbirine inanmak güvenmek ister.
İlk yıl ligde tutunup ikinci yıl daha güçlü bir kadro kurmak için yola çıktık ancak play- out’ lardan hemen önce 1. Ligde kalmayı garantilemiş olmamıza rağmen memnuniyetsizlik hissi ağarlaştı. Ve sonunda ayrılık kararı çıktı. Tabi yine de bana destek olanlara teşekkür etmek isterim. Gönül bağı kurduğumuz Tokatlı seyircilere de teşekkür etmek istiyorum, birçoğunun sokakta bana gösterdiği ilgiyle konuşmalarından ve gönderdikleri mesajlarla ne kadar üzüldüklerini biliyorum. İnşallah bir gün yine beraber oluruz.
-İstanbul ile diğer şehirlerde voleybol adına farklılıklar neler sizce?
İstanbul büyük ekiplerin olduğu şehir. Büyük bütçeler, büyük oyuncular, büyük sponsorlar ve tabiî ki böylelikle her şey için daha büyük imkanlar, salonlar. Ankara, İzmir gibi diğer büyük şehirler de öyle. Bunlar daha büyük desteğe sahipler. Ama gördüm ki diğer şehirlerde de (Bursa gibi) voleybol gelişiyor ve Türkiye genel olarak voleybol konusunda büyük gelişme gösteriyor.
-Yeni sezon için neler planlıyorsunuz, Türkiye’de kalacak mısınız?
Türkiye’de kalmayı çok isterim. Çünkü çok uzun yıllardır tanıyorum bu ülkeyi. Ailem burada. Çok uzun zaman yurtdışında kalmamıza rağmen çocuklar Türkiye’ de okula başladılar ve burada okuyorlar. Türkiye benim ikinci vatanım. Türkiye’yi ve burada yaşamayı seviyorum. Evim burası. Yeni sezon için üç Körfez ülkesinden teklifler var. Cevap bekliyorlar. Galatasaray ve Fenerbahçe’den sonra 7 yıllık süreçte Körfez ülkelerinde şampiyonluklar yaşadığım başarılı bir dönem geçirdim. Bu başarılı dönemin neticesinde genelde teklifleri bu bölgeden daha ağırlıklı alıyorum. Ama ben son zamana kadar bekleyip, Türkiye’ den erkekler ya da bayanlar liginden fark etmez herhangi bir teklif olursa öncelikle onu değerlendirmek istiyorum.
BENİM VE ASLINDA ÜLKEMİN ASIL YETENEĞİ VE BİLDİĞİ BU: OYUNCU YETİŞTİRMEK
-Bir kulübün tüm altyapı çalışmasıyla ilgilenmeyi düşündünüz mü, yoksa sadece liglerde mi antrenörlük yapacaksınız?
Türkiye’ de zaten Fenerbahçe de A Takım Antrenörlüğü’ nden sonra Altyapı Sorumlusu olarak ta çalıştım ben. Galatasaray’ da da çalıştığım dönemde alt yapıda çalışan antrenör arkadaşlarımla hep birlikte çalıştık. Şimdi Fenerbahçe A takımında olsun başka takımlarda olsun emeğim olan bir dolu oyuncuyu izlemek beni mutlu ediyor tabi ve gururlandırıyor. Benim ve aslında ülkemin asıl yeteneği ve bildiği bu: Oyuncu yetiştirmek.
Küba’ da voleybol başlı başına bir sektör. Biz sporcu olarak yetişiyoruz, yetiştiriliyoruz. Ve sonrasında da bizler sporcu yetiştiriyoruz. Bakın dünyadaki en iyi voleybolcular Kübalı. Çoğu benim öğrencim..
Küba Milli Takımı’nda yetiştirdiğim çocuklar birçoğu. Bizde iyi oyuncu tükenmez; daha iyisi daha iyisi daha iyisi hep gelmeye devam eder. İsterim ki daha sürekli daha verimli bir süreçte tecrübelerimi birikimlerimi Türk takımlarına ve oyuncularına aktarabileyim.
BENİM İKİNCİ VATANIM BURASI
-Yıllardır Türkiye’desiniz ve buradaki yaşama alıştığınız için size artık yabancı değil yerli antrenör gözüyle bakılıyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz.
Evet, 9 yılım geçti Türkiye’ de. Artık Türk vatandaşıyım. Benim ikinci vatanım burası. Eşim Türk. Burada kendimi yabancı olarak görmüyorum. Türk voleybolunu iyi tanıyorum, mental fiziksel ve teknik eksiklerini de çok iyi biliyorum. İsterim ki, en az buraya gelen yabancı oyuncular kadar kaliteli, o seviyede oynayabilen oyuncular yetiştirmeye; Küba Milli Takımı gibi Türk voleybolunu da yükseklere taşıyabilmeye yardımım dokunsun.
Comments are closed.