Bir yerde yanlış var

Ankara’daki Avrupa Şampiyonası’nın ardından adeta tavan yapan bir branş, bu kadar kısa sürede gerilememeli. Üstelik dünyanın izlediği yol takip edilip, İtalya’nın en iyi antrenörlerinden birini getirmişken (Erkekler için aynı düşünceleri paylaşmamız pek mümkün değil)..

Peki yanlış nerede yapılıyor? Bence, sporculara hedefler pek iyi anlatılamamış. Yoksa, en iyi dönemlerinde olan iki sporcu voleybola ara vermeyi düşünmezdi. Türkiye’nin iki vazgeçilmez hücum silahı Natalia ve Neslihan. Rakipler oyun planlarını yaparken, bu iki ismi göz önünde bulunduruyorlardı.
Ve biz, en önemli dönemde ikisinden de yoksunuz.. Özel hayatın dokunulmazlığından bahsedebiliriz.. Kişisel tercih denebilir. Ama iş bu kadar basit mi? Belki de ilk kez olimpiyat vizesi almaya bu kadar yakınlaşmışken..

Nüfusumuz çok da olsa spora olan yönelme standartların çok çok altında. Yani bir takım oluşturmak zaten güç. İyi birkaç isim ile bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. İşte böyle bir ortamda silahlarınızı kaybederseniz, başarı beklemek hayal olur. Genç oyuncularınızla kendi saha avantajını kullanıp, ilk birkaç basamağı kayıpsız geçebilirsiniz. Gerçek mücadelenin yaşanacağı noktalarda ise kimse gözünüzün yaşına bakmaz.

Bu noktada sorgulanması gereken bir konu daha var. Voleybolun milli takım trafiği inanılmayacak kadar yoğun. Bir turnuvadan diğerine koşturup duruyor kafileler.. Bahar’ın milli takımdan affını istemesinin, yaşanan sakatlıkların arkasında belki de bu yatıyor. Voleybol ligi başladı mı, son durum nedir bilen var mı? Takip etmek mümkün değil. Tam odaklanmak üzereyken, araya milli mesai giriyor. Kulüplerin Avrupa kupalarındaki mücadelelerini de unutmayalım.

Voleybol Federasyonu’nun bürosuna uğrayanlar görecektir.. Memur arkadaşlar seyahat programlarıyla, kalınacak otellerle, kafilelerin oluşturulmasıyla uğraşmaktan, bitap haldeler.

Bayanlarla ilgili sözlerimizi şöyle bağlayabiliriz.. Federasyon sporculara hedefleri iyi anlatamamış.. Sporcular da milli ruhun farkına pek varamamış..
Erkeklere gelince, tam bir hayal kırıklığı.. İzmir’de beklentiler boşa çıktı.. Böyle bir sonuç açıkcası beklenmiyordu.. Yıllar önce Türkiye’de çalışmış bir antrenör.. Son dönemde adını duyan yok.. Böyle bir ortamda da başarı beklemek hayalden öteye gitmezdi.
Kendi değerlerimizi çabuk harcıyoruz. Daha doğrusu kendi insanımıza hiç güvenmiyoruz. İzmir’deki başarısızlığı, takımın başında yerli teknik adam olsaydı, hemen ona fatura ederdik.. İstifaya zorlar, kapının önüne de koyardık..

Bizim ülkemizde yabancı antrenörlerin, erkek milli takımlarında başarılı olma olasılığı, çok azdır. Bakın diğer branşlara.. Futbolda Piontek geldi.. Neredeyse teneke bağlanıp gönderildi. Basketbolda daha yeni yaşadık. Tanjevic’in kişisel kaprislerinin faturası ağır oldu. Bizim ruhumuzdan anlamıyorlar. Yabancıyla olmuyor, olmaz da..
Erkeklerle ilgili bir ayrıntı da, motivasyonla ilgili. Bayanlardaki tanıtım, ilgi, erkeklerde sağlanamadı. Takımı havaya sokacak ortam yaratılamadı. Bayanlar bu konuda daha şanslı. Medyanın da ilgisi itiraf etmeliyiz ki, bayanlara yöneldi. Sadece bizim değil.. Federasyon da mesaisinin büyük bir kısmını, bayanlar için harcadı.
Yazımızı bağlarsak.. Voleybol hızla geriye gidiyor. Gençlerde, yıldızlarda alınan başarılara sığınma zamanı değil. Vitrin büyükler ve bu vitrine ilgi kayboluyor. Bir yerde yanlış var. Bu yanlışı düzeltecek de Voleybol Federasyonu..


Haberi Paylaş

Comments are closed.