Mevcut kadro yapısı ve bütçeler değerlendirildiğinde Misli.com Sultanlar Ligi’nin en başarılı takımı, hiç kuşkusuz Nilüfer Belediye’dir. Dünkü maçta Daly Santana’dan yoksun Türk Hava Yolları’na kaybeden Bursa temsilcisinde en büyük sorun, kritik anlarda takımı sürükleyecek bir oyuncunun olmamasıydı.
Yeni Egonu mu arıyor?
THY’nin Şampiyonlar Ligi şampiyonu apoletli pasörü Lauren Carlini, İtalya’daki oyun formatını pek değiştirmişe benzemiyor. Novara’da sürekli süper yıldız Paola Egonu’yu kullanarak zevahiri kurtaran Amerikalı pasör, THY’de bu işi Ebrar Karakurt ile sürdürmeye kararlı görünüyor. Karakurt’un dünkü performasının maçı kurtarmaya yetmeyeceği anlaşılınca Madison Kingdon’ı devreye sokan Carlini, smaçör vatandaşının sahanın en iyi oyuncusu olduğu bir maçı takımına kazandırıyor. Ancak bu devamlı böyle gitmez. Daha bitirici oyunculara sahip rakipler, 5 setlik bir maçta orta oyuncularından yalnızca %7 ile hücum ederek 2 sayı üretebilen takımlara fazla şans tanımaz. Hazır sırası gelmişken Carlini’ye sormak lazım. “En fazla kullandığı orta oyuncusu hücumda 4 kez topla buluşabilirken neden kendisi 5 hücum yaptı?”
Orta oyuncuların blok dahil “Yok” hükmünde olduğu bir günde Şeyma Ercan’ın düşük, Ebrar Karakurt’un ise vasat bir tempoda oynadığı maç, Kingdon’ın en kritik anlarda yaptığı hücumlarla THY’nin galibiyet hanesine yazıldı. Amerikalı smaçörün ilk sette 5 sayı geriden gelerek skoru 15’te eşitlemişken Buse Ünal’a tekli blokta yakalanması ise İstanbul ekibine seti kaybettiren ivme kaybı oldu. 2.sette arka çizgiyi kollaması gerekirken öne gelerek topu alan Berin Yıldırım’ı bozması ve sonrasında sayının rakibe gitmesi, Kingdon’ın üzerinde durulması gereken “Nazarlık” cinsinden hataları olarak kayda geçti.
Sonuç itibariyle kazanan her zaman haklıdır ve THY dün kazandı. Ancak modern voleybolun kabul etmeyeceği derecede bozuk bir top dağılımı, bu takımı daha ileriye götürmez.
Bitirici olmayınca…
Girişte söylediğimiz gibi Bursa temsilcisi belirli kriterler dahilinde ligin en başarılı takımı olabilir. Ancak Nilüfer Belediye’nin alışılageldik düzeninin dünkü gibi bozulduğu anlar, kritik anlarda sahneye çıkarak durumu kurtaracak bir oyuncuyu ihtiyaç haline getiriyor. Dehri Can Dehrioğlu’nun yüksek hızda oynattığı voleybol düzeni, özellikle manşetin fileye yaklaşmadığı durumlarda uygulaması zor bir sistem. Böyle anlarda rakip hata yapmaz ise, Willow Johnson gibi solak olmasının avantajına rağmen vasatı aşamayan bir pasör çaprazının eline mahkum bırakıyor Bursa ekibini. Fulden Ural’ın can yakan servislerine rağmen hücumdaki sınırlı kapasitesi ve arkadan hücuma girememesi, Sarah Wilhite üzerindeki yükü de arttırıyor. Bugünkü maçın ilk setinde mükemmel oynayan Johnson, 2.ve 3.setlerde sahada yoktu adeta. Bunun üzerine 4.set başında Amerikalı pasör çaprazını kenara çeken Dehrioğlu, yerine Wilhite’ı monte etti ve seti kazanmayı başardı. Ancak oyuna sonradan dahil olan Aslı Tecimer’in de yokları oynaması, final setinde yorgunluğun da etkisiyle Amerikalı smaçörün üzerindeki yükü dayanılmaz hale getirdi ve o da diğer köşe oyuncularına uydu. Böylelikle Bursa temsilcisi, kritik anları forse edecek oyuncu olmaması nedeniyle bu kritik maçı kaybetti.
Buse Ünal’ın rakibine göre daha homojen bir pas dağılımı yaptığını söyleyebiliriz. Yatık pasları da yeterince iyi kullanan Ünal’ın file önüne gelen manşetlerde sürekli Emily Maglio’yu araması son derece olumlu. Ancak 2.setten itibaren Wilhite haricinde köşe oyuncularının adeta döküldüğü bir maçta ortayı %18’den fazla kullanmak şart.
Solak da olsa gereksiz
Nilüfer Belediye hücum yaparken 4 numarada bulunan Willow Johnson, servis atılır atılmaz 2 numaraya koşuyor. Bu durum zaman zaman büyük hücum zafiyeti oluşturuyor. Zira kısa gelen servisler ya da manşetin açık geldiği anlarda Nilüfer’in hücumu çıkmaza giriyor. Nitekim istatistik kağıdına bakıldığında (son set hariç) Bursa ekibinin en zayıf sayı farkı (-3) pasör Ünal’ın 1 numarada olduğu bu bahse konu pozisyonda görünüyor. 3 metreye gitmezse sıkıntı büyüyebilir. Sorulması gereken soru, Fulden Ural 2’den hücum mu edemiyor? Yoksa Johnson’ın solak olması 2 numara hücuma çıkmasını mecbur mu kılıyor?
GDS yine çöktü
3.setin hemen başında GDS alanından gelen uyarı üzerine maçın yardımcı hakemi Mehmet Topal, her iki antrenör de sistemin çalışmadığını, arıza giderilene dek itiraz edilemeyeceğini bildirdi. Bereket o anlarda tartışmalı bir karar görülmedi ve çoğu zaman yaşanan GDS arızası bugünkü maça damgasını vurmadı. Acaba bu sezon Burhan Felek’te arızasız bir maç görebilecek miyiz? Diye düşünmeden edemiyor insan.
Kararsızlık inancı bitirdi
Maçın 2 numaralı çizgi hakemi ilk set sonuna doğru bir THY hücumunda kararsız kaldı. Dışarı giden topu önce içeride gösterdi, sonrasında ise anlık bir kararla hatasını anladı ve bayrağı yukarı kaldırdı. Aut kararı doğruydu. Ancak bayrağın kararsız durumunu fark eden baş hakem Ebru Kaya, sayıyı THY’ye verdi ve sayı yanlış tarafa gitmiş oldu. Bu durumun sarstığı çizgi hakemi 2.sette bariz içeri düşen topa aut dedi. Bu kez Kaya, doğru bir kararla sayıyı gerçekten kazanan tarafa verdi.
Milli oyuncuya yakışmıyor
THY’de kiralık olarak forma giyen Vakıfbank’lı milli oyuncu Ebrar Karakurt, takımının bu sezonki en önemli skor opsiyonu konumunda. Kariyerinin henüz başlarında bulunan Karakurt, dünkü maçın son anlarında çok gereksiz bir kırmızı kart gördü ve takımının bir sayı kaybetmesine neden oldu. 5.sette skoru 13:8’e getiren pasör çaprazı, file üzerinde üstünlük kurduğu rakibine sportmenliğe hiç de yakışmayacak mimiklerde bulununca baş hakem Kaya’dan kırmızı kartı gördü. Aslen Karakurt, bu tarz gereksiz davranışları maç boyunca sergilemiş, ancak hakemlere yakalanmadığı gibi rakip takımın da itirazına konu olmamıştı. Bu kırmızı karta çok itiraz geldi THY cephesinden. Tamamı haksızdı. Buna inanmayanlar, maçın son sayısını kazanan Karakurt’un bu sayı sonrasındaki sevincini iyi izlesinler derim. Zira Karakurt, bu sayı sonrası maç boyu yaptığı hareketleri yalnızca rakip oyunculara değil, kendisine 1-2 dakika önce kırmızı kart gösteren Kaya’ya da yaptı.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
Comments are closed.