“Bu sisteme giren ilk Türk olabilirim”

Üniversite için Avrupa mı, Amerika mı derken yavaş yavaş voleybol bursu ile okul araştırmaya başlayan Deniz Erman, hayatının fırsatı ile karşılaşır. Genç sporcu gelecek dönem başlamak üzere Fransa’nın Nantes takımından lise eğitiminin devamı ile birlikte voleybol bursu teklifi aldı.

Eğitim ve spor modelinin bir arada olduğu, yabancı sporcuların yer almadığı bu siteme giren ilk Türk olan Deniz Erman ve bu yolda ona rehber olmaya çalışan annesi Gülşah Erman ile heyecanlarını paylaştık…

Voleybol yolculuğun nasıl başladı, ilk antrenmanına gittiğin günü hatırlıyor musun?

Voleybola ilkokul takımıyla başladım. Okulda kulüp seçmemiz gerekiyordu. Babam eski bir basketbolcu ve mesleği de basketbol koçluğu olduğu için sporla ilgili bir şey seçmek istiyordum. Kendisi gibi basketbol değil voleybol seçmemi önerdi. Bu şekilde başladım ve her geçen gün voleybola olan sevgim arttı. Okul takımında çok şey öğrendim, antrenörüm Levent Hoca iyi bir antrenördü. İlkokul 4.sınıfta İstanbul birincisi olduk. Daha sonra babam beni VakıfBank’a yazdırdı. VakıfBank’a ilk gittiğim günü hatırlıyorum, Selimiye’de babamla kaydımı yaptırmıştık. T-shirtümü almıştım, çok hoşuma gitmişti. Bir yıl sonra da altyapıya alındım. Midi ve Küçük takımlarında oynadım, VakıfBank’taki yedi yılın ardından 2021’de Beşiktaş’a geldim.

Küçük yaşlarda voleybolu çok izlemediğini söyledin, peki antrenmanlara gidip gelmeye başladıkça idol olarak gördüğün ve senin için özel bir isim oluştu mu?

Çok küçük yaşlarımdan beri libero olmak istiyordum. Yaşıtlarım genelde smaçör ya da pasör olmak istiyordu, VakıfBank’ta o dönem Gözde Kırdar ve Naz Aydemir Akyol oynuyordu. Ben defans yapmayı hep çok sevdim, babam da öyleymiş ondan geçen bir özellik olabilir:)  O dönem hep Gizem Örge ve Gizem Güreşen’e hayranlığım vardı. VakıfBank’ın maçları Burhan Felek Voleybol Salonu’nda oynanıyordu. Maçlara altyapı olarak biz de çok severek gidiyorduk. Bir gün maç bitiminde herkesi sahaya almışlardı ve tüm oyunculara formamı imzalatmıştım, çok mutlu olmuştum.

Başladığından beri mi libero?

Küçükken libero olmak isterdim ama altyapılarda o yaş grubunda özellikle midi ve mini takımda libero yoktu. Küçük takıma kadar smaçör oynadım. Küçük takıma geldiğimde ilk senemde ikinci liberoydum, libero oynamaya başladım ve o şekilde devam ettim. Midi takımda libero olmamasına rağmen arkada defans için libero gibi değişerek oyuna giriyordum. Libero olacağım aslında belliydi diyebilirim, hayalim olduğu için de pozisyonumu çok seviyorum.

Yurt dışı için erken derken…

Küçük yaşlarımdan itibaren hedefim, üniversiteyi yurt dışında okumaktı. Hem iyi bir eğitim almayı hem de voleybolu üst düzeyde sürdürmeyi hedefliyordum. Fransız Lisesi’nde okuduğum için hep Avrupa, özellikle de Fransa olsun istedim, Amerika’yı hiç düşünmedim. Çok kişi libero olduğum için Avrupa’da yabancı oyuncu olarak forma giymemin zor olduğunu söylüyordu. İnancım kırılmıştı ve bu durum rotamı Amerika’ya çevirmeme sebep oldu. Danışmanlarla eğitim-spor bursu konusunda iletişime geçtik, Amerika’daki danışmanla görüşme yaparken, hayalimin Fransa olduğunu öğrenince, Fransa’daki koçlarından bilgi akışı sağladı. Böylece Fransa ve bazı Avrupa ülkelerindeki Training-Center’lardan ilk kez haberdar olduk. Sonrasında annem benim için bu fırsatı araştırmaya başladı.

Gülşah Erman (Annesi): Fransızca bilmiyorum. Training-center konusunu duyduğum andan itibaren Google üzerinden araştırmaya başladım. Yazıyorum, bir şeyler çıkıyor ama tabii ki karmaşık bir konu. Doğal olarak Fransa’da voleybol kulüplerinin ya da federasyonun sitelerinde tüm mevzuatların İngilizcesi de yok. Google Translate’de çevirerek ilerledikçe daha detaylı bilgilere ulaşmaya başladım. Bu bilgileri ailece incelemeye devam ettik, Deniz de çeviri kısmında destek verdi.

Ve nihayetinde Training-Center’ın Fransa’daki karşılığının Centres de Formation olduğunu öğrendik. Bu sistem 80’lerde birçok branşta ulusal ve olimpik seviyede sporcu yetiştirmek amacıyla oluşturulmuş. En önemli misyonu, sporcuların akademik ve sportif kariyerlerini eşanlı sürdürmelerini sağlamak. Kulüplerin finanse ettiği, federasyonların altyapı desteği verdiği müthiş bir sistem. On üç yaşından itibaren yetenekli çocuklar Fransa’nın çeşitli şehirlerinde yer alan formasyon merkezlerine seçiliyor ve yirmi bir yaşına kadar bu sistemde kalabiliyorlar. Amaç eğitimlerini tamamlamış olarak profesyonel kariyere geçiş yapmalarını sağlamak. Bunun için sporculara, yüksek standartta barınma, beslenme ve en uygun eğitim koşulları sağlanıyor. Buradaki standartlar federasyon tarafından belirleniyor, çocuğun yatacağı yatağın ölçüsünden, günlük alacağı kaloriye, spor salonunun okula en fazla ne kadar mesafede olacağına kadar belirlenmiş bir sistem. Örneğin efsane NBA oyuncusu Tony Parker ve futbolcu Thiery Henry ve daha birçok üst düzey Fransız sporcu bu sistemden yetişmiş.

Edindiğimiz bilgiler doğrultusunda, bu merkezlere ve ilgili olabileceğini düşündüğümüz kişilere ulaşmaya başladık.

Deniz: Özgeçmişimi ve ne yapmak istediğimi anlatan Fransızca bir başvuru mektubu yazdım, maç videolarımı hazırlayıp YouTube üzerinden gönderdim.

Hızlıca olumlu-olumsuz dönüşler gelmeye başladı. Kimi şehirlerdeki merkezlerde yaş sınırı on beşmiş, voleybol branşı yokmuş, sadece erkek takımı varmış, kimilerinin ise oyuncu ihtiyacı yokmuş türünde cevaplar ya da başka kişilere yönlendiren dönüşler aldık.

Kısa bir süre sonra Mulhouse ve Nantes Voleybol kulüplerinden, ilgilendiklerine dair birer cevap geldi. Her ikisi de daha detaylı bilgi ve ekstra videolar istedi. Nantes Volleyball, daha iyi tanıyıp konuşmak için benimle görüntülü konferans yapmak istedi. Görüşmeye antrenör, kulüp yöneticisi ve eğitim koordinatörü katıldı. Sportif konular kadar eğitim konularının da görüşüldüğü bir toplantı daha yaptık. En çok merak ettikleri konulardan biri Fransızlara açık olan bu sisteme nasıl ulaştığımızdı 🙂 Antrenör beni çok beğendiğini ve videolardan etkilendiğini söyledi, eğitim kısmı için de okulumdan transkriptimi istediler.

Annesi: Aynı dönemde Mulhouse’un A takım antrenörü Magali, VakıfBank’la oynayacakları maç için İstanbul’a geldiklerinde Deniz’le görüşmek istediğini söyleyen bir mesaj attı, yine çok heyecanlandık. Tam o sırada Nantes bizi ara tatilde Fransa’ya davet etti. Nantes’ın en önemli avantajı Deniz’in üst düzey sporcu adaylarının kabul edildiği özel bir lisede eğitim görecek olmasıydı. Mulhouse’da böyle bir imkan olmayacaktı. Sonuçta Mulhouse ile görüşme de bir şekilde gerçekleşemedi ve Nantes öncelikli hale geldi.

Ve böylece lisenin son iki senesinde ve üniversitede hatta profesyonel olarak devam fırsatı sunan süreç başlamış oldu. Bu gelişme, kısa süre öncesine kadar aklımıza gelmeyen, öncelikle tabii ki Deniz için ama bizim için de hayatımızın büyük sürprizlerinden ve belki de dönüm noktalarından biri!

Deniz: Nantes’da üç gün kaldık. Bireysel, National 2 ve A Takımla yedi idmana çıktım. Kulüp yöneticilerinin, tüm antrenörlerin, A Takım antrenörünün ve profesyonel ve amatör oyuncuların sıcak ilgisiyle karşılaştım. Karar vermemde en büyük etken bu oldu. A takım’ın play-off maçında kulüp başkanıyla tanıştım, kendisi olumlu kararımdan dolayı mutlu olduğunu söyledi.

Annesi: Genel eğitim sistemi, okul ve Deniz’in seçeceği derslerle ilgili iki toplantı yaptık. Kulüp yöneticilerinin bu toplantılara katılması, fikir vermeleri, bizi çok etkiledi. Deniz ile ilgili olası gelecek planlarını sorduğumda cevapları “Biz yetenekli adayları seçerek, üniversite sonuna kadar yatırım yapmayı ve buradan profesyonel takıma maksimum sayıda oyuncu yetiştirmeyi hedefliyoruz” şeklinde oldu. Tüm formasyon oyuncuları gibi Deniz de, yabancı statüsünde sayılmadan A Takım kadrosuna alınabilir dönem dönem, bu profesyonelliğe hazırlık açısından çok önemli bir fırsat.

Deniz: Üç yıl bu sistemde kaldığımda Fransız gibi oynayabileceğim ve yabancı oyuncu sayılmayacağım. Bu fırsat, olumlu karar vermemdeki en önemli nokta oldu diyebilirim. Play-off ikinci maçı öncesi A Takım antrenmanında yer almam, antrenörün benimle birebir ilgilenmesi, 6’ya 6’da oynatması, gelecekle ilgili ciddi yaklaşımlarını gösteriyordu.

Her kulübün belli sayıda bir yabancı sınırı da var değil mi? 

Annesi: Bu sistem aslında altyapı olduğu için yabancı sporcu yok sanıyorum. Türkiye’deki altyapılarda olduğu gibi kendi sporcularına yönelik. Deniz, bu sisteme giren ilk Türk olmuş olabilir.

Aslında onlar için de yeni bir deneyim. Nantes elbette Fransa’nın iddialı ekiplerinden biri. Kendileri de A Takım’larında birçok yabancı oyuncu olduğunu ancak altyapıda yabancı bir oyuncunun hiç denenmemiş olduğunu, farklı katkıları olacağına inandıklarını belirtti. Elbette VakıfBank, Fenerbahçe, Beşiktaş orada çok tanınan ve bilinen kulüpler ve bu kulüplere saygı duyuyorlar.

Orada antrenmanlar konusunda da buradaki sistemi merak edip sordular mı?

Evet, nasıl antrenman yaptığımız, ne kadar süre ne çalıştığımız konusunda soruları oldu.

Karşına böyle bir fırsat çıkacağını hiç düşünmüş müydün?

Deniz: Hayır, hiç düşünmedim. Uzaktan yakından aklımın ucundan bile geçmiyordu. Şimdiden küçük araştırmalar yapmaya başlayalım, üniversitede belli olur diyorduk. Son dakikaya kalmadan halledelim istiyorduk ama o kadar çabuk ve ani oldu ki “Seneye başka bir ülkede olacağım.” demek bana hala gerçek dışı ve tuhaf geliyor.

Genç yaşında yurt dışı tecrübesi yaşamaya hazırsın, peki orada edineceğin deneyimlerle ilerde milli takım için hayalin var mı?

Tabi, her zaman. Milli Takım herkesin hayali, yaş grubumdan dolayı Milli Takım konusunda şanssız olduğumu düşünüyorum ama umarım ilerleyen senelerde öyle bir şansım olur.

Annesi: Beşiktaş’ın bu yıl ona çok katkısı oldu. A Takım kadrosunda yer alması önemli bir tecrübeydi.

Fransa’nın ardından seni Avrupa’nın İtalya veya Polonya gibi başka ülkelerinde de izler miyiz? 

Evet, bundan sonraki hedefim voleybol kariyerimi Avrupa’da sürdürmek. Başta Fransa, İtalya veya Avrupa’nın bir başka ülkesi olabilir.

KISA KISA:

En son okuduğun kitap?
Hamlet.

Dinlemekten en keyif aldığın müzik tarzı?
Her türlü müzik dinlemeyi seviyorum.

Voleybol dışında hayran olduğun sporcu?
Michael Jordan.

Voleybolcu olmasaydın hangi branşla ilgilenirdin?
Basketbol.

En İyi 7’n?
Naz Aydemir Akyol-Ebrar Karakurt
Gabi Guimaraes-Bethanie De La Cruz
Eda Erdem Dündar-Robin de Kruijf
Monica De Gennaro

Haberin Fotoğrafları

Haberi Paylaş

Comments are closed.