Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık, 2010 yılının Türk voleybolu açısından son derece memnuniyet verici bir yıl olduğunu söyledi.
Karabıyık, Türk voleybolu açısından her yılın bir öncekinden daha iyi geçtiğini ve bu yıl da böyle olduğunu belirterek, ’’Bu yılın, 2009’dan daha iyi bir yıl olduğunu düşünüyorum. Türkiye’deki liglerin seviyesi ve kalitesi de gözle görülür şekilde ivme kazandı. Aynı şekilde medyatik değeri, seyircisi, sportif başarı, bunların hepsi ivme kazandı’’ diye konuştu.
Türk kulüplerinin Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde final oynadığını ve 3-2’lik skorlarla yenildiğini kaydeden Karabıyık, şöyle devam etti:
“Milli takımlar günden güne gelişme gösteriyor. Kalıcı ve sürekli bir başarı olması yönündeki temennilerimiz yerine geliyor. Plaj voleybolunda umduğumuzun daha ötesinde bir gelişim görüyoruz. Ana tabloya girme hesapları yaparken, ana tabloya girmekle kalmıyoruz, final oynuyoruz. Bunların hepsi olağanüstü memnuniyet verici gelişmeler. Bu ivme bu hızla devam ederse, Türk voleybolunun önünde 3-5 yıl sonra çok daha iyi kapıların açılacağını düşünüyorum.”
-’’OLAYLAR YAŞANIP BİTTİKTEN SONRA YORUM YAPMAK ÇOK KOLAY’’-
Karabıyık, voleybolda yılın en önemli olaylarından (A) Bayan Milli Takımı’nın Dünya Şampiyonası’nda aldığı 6’ncılıkla ilgili olarak, ’’Dünya 6’ncılığı konusunda arkanızda bıraktığınız ülkelere bakarsanız, (bu bir başarı mıdır?) sorusuna gerek bile yok. Sırbistan, Polonya, Almanya, Küba ve Çin gibi birçok dünya markası ülke arkamızda yer aldı’’ dedi.
Karabıyık, ’’Alessandro Chiappini’nin ayrılmasıyla takımın başına getirilen Mehmet Bedestenlioğlu, milli takımla birlikte kısa bir hazırlık dönemi geçirdi. Dünya Şampiyonası’ndaki performansıyla ilgili olumlu ve olumsuz eleştiriler aldı. Alınan kararlardan ve dereceden memnun musunuz?’’ sorusunu ise şöyle yanıtladı:
’’Olaylar yaşanıp bittikten sonra yorum yapmak çok kolay. Derseniz ki, (tekrar o güne dönseniz, aynısını yapar mıydınız), evet aynısını yapardım. Çünkü sonrasını yaşamış olmayacaktım. Benim fikrim o gün yine aynı olacaktı. Ayrıca çok kısa bir hazırlık dönemi geçirildiği yaklaşımı doğru değil. Çünkü o takım, bir anda bir antrenör değişikliğiyle yeniden kurulan bir takım değil. Milli takım faaliyeti Mayıs’tan itibaren sürüyordu. Antrenör değişikliği Temmuz’da gerçekleşti. Aynı oyuncularla süren hazırlık sürecinde yardımcı antrenör olarak Mehmet Bedestenlioğlu da vardı. Sadece başantrenör değişti, yardımcı antrenör ile program devam etti.’’
Dünya 6’ncılığının, Türkiye’nin A takımlar seviyesinde Dünya Şampiyonalarında elde ettiği en iyi derece olduğunu vurgulayarak, ’’Daha iyisi olamaz mıydı? Olabilirdi. Final oynasaydık, yarı finale kalsaydık, hatta İtalya’yı yenip 5. bile olsaydık çok iyi olurdu. En azından 5-6 puan daha fazla alırdık. Grand Prix’ye katılma hakkı elde etsek mükemmel olurdu. Oradan alacağımız puanlar, olimpiyat elemelerinin sonuna kadar devam etmemizi sağlayabilirdi. Şimdi devam edemez miyiz? Avrupa Şampiyonası’nda elde edeceğimiz puana bağlı olarak yine olabilir’’ diye konuştu.
-’’OLİMPİYATLARI KESTİRMEK MÜMKÜN DEĞİL’’-
2012 Olimpiyat Oyunları’na katılmayı çok arzu ettiklerini, ancak bunu şimdiden kestirmenin mümkün olmadığını ifade eden Karabıyık, ’’Olimpiyat yolunda almanız gereken puan belli değil. Sizin önünüze geçecek takımların hangi puanlarla geçeceğini bilmek lazım. Kıta şampiyonalarından, Grand Prix’den ve kıta şampiyonalarına bağlı olarak Dünya Kupası’ndan puanlar getirilecek ve durum o puanlara göre belirlenecek’’ dedi.
Karabıyık, ’’(A) Milli Bayan Takımı’nın başına getirilen Brezilyalı antrenör Marco Aurelio Motta ile ilgili, son 4 senedir boş kaldığı yönünde eleştiriler getiriliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?’’ sorusunu şöyle yanıtladı:
’’Motta 4 değil 3 yıl çalışmadı. Kendisine bu yönde getirilen eleştirileri katılmıyorum çünkü voleyboldan hiç kopmadı. Bu süre içinde teklifler de aldı ama uygun bulmadığı için gitmedi. Pek çok turnuvada tribünlerde karşılaştık. Bir takım başında değilse de Avrupa ve Dünya şampiyonaları gibi organizasyonları yakından takip etti. Ayrıca Türkiye’de geçmiş bir 3 yılı var. Teklifimizi hiç tereddüt etmeden kabul etti ve zaman kaybetmeden geldi.’’
-2012’DE ADAY DEĞİLİM-
Erol Ünal Karabıyık, ’’2011 yılının Ocak ayında görevinizden ayrılacağınız yönündeki söylemlerin doğru olmadığını belirterek, ’’Ben 2012 yılında tekrar aday olmayı düşünmediğimi söyledim ama gelecek yıl görevimi bırakacağım demedim. Siyasete atılacağım söylentileri doğru değil. Siyaseti hayatım boyunca düşünmedim. Çok ciddi teklifler de aldım ama hiç düşünmedim. Yarın ne olur bilmiyorum ama bugün itibariyle siyaset aklımın ucundan bile geçmiyor’’ ifadelerini kullandı.
Karabıyık, şöyle devam etti:
’’Ben ciddi anlamda bir hizmet veremeyeceğim, üretemeyeceğim, bir katkı yapamayacağım sürece, hiç bir işe girmem. Bu sezon burada 5. sezonumu geçiriyorum. 2012 yılı sonunda yapılacak genel kurulda aday olmayacağım. Bugün, yarın şartlar gerektirirse görevi hemen de bırakırım ama o farklı bir şey. Bu ülkede insanların koltuklara yapışıp kalmadığının da örneklerinin verilmesi lazım. Camia istiyor diye ömrümüzün sonuna kadar bu koltukta oturalım. Böyle bir şey yok. Zamanla insanın heyecanı bitebiliyor. Ben bugün heyecanımı kaybetmedim ama yarın kaybedebilirim. O zaman buraya yeni bir heyecanla ilk günün heyecanıyla çalışacak birisi gerekir.’’
-2011 DİLEKLERİ-
TVF Başkanı Karabıyık, 2011 yılındaki dilekleriyle ilgili, şunları söyledi:
’’Güzel bir sezon sonu olsun. Ligde play-off ve Türkiye Kupası Dörtlü Finalleri güzel maçlara sahne olsun. Yıldız kızlarda Avrupa ve Dünya Şampiyonaları var. Buralarda güzel sonuçlar alalım. Ev sahipliği yapacağımız organizasyonların başarılı olmasını, özellikle seyirci açısından göz doldurmasını isterim. (A) takımlar düzeyinde Avrupa Ligi’nde artık özellikle bayanlarda finali Türkiye’de oynayalım ve alalım.
Bayanlarda gelenek oldu ama erkeklerde Avrupa Şampiyonasına üst üste 3 kere katılma hakkı bizim dönemimize denk geldiği için mutluyuz ama artık sadece katılan değil 2. tura geçen hatta ilk 8 içinde yer bulabilen bir Erkek Milli Takımımız olmasını çok arzu ederim. Bayanlarda Avrupa Şampiyonası finali oynamayı ve ardından Dünya Kupasına katılmayı, kupa sonucunda da olimpiyatlara gidebilecek bir derece alalım. Olmazsa kıta elemelerinde veya kıtalararası elemelerde başarılı olup olimpiyatlara gidelim. Bunlar sadece bizim değil, Türk sporunun çok istediği sonuçlar. Takım sporlarında olimpiyatlara katılmayı çok arzu ederim.’’
Karabıyık ayrıca, eğitim sisteminin spora düşman olmaktan çıkacağı bir süreci yaşamayı çok istediğini belirterek, ’’2011-2012 eğitim yılına yönelik kararlarda, artık dershaneye ve test çözmeye yönlendiren bir eğitim sitemi yerine çocukları spora, sanata, kültürel faaliyetlere yönlendiren bir sisteme geçilmesinin açıklanmasını arzu ediyorum. Artık çocukların gününün yarısı Türkçe, matematikle geçerken diğer yarısı spor salonunda, resim atölyesinde, müzik aletlerinin başında geçsin.”
Comments are closed.