Cansu Özbay: Madalya için savaşacağız

Naz Aydemir Akyol’un önce sakatlığı ardından gebelik haberiyle kaptığı forma ile gündeme oturdu bir anda Cansu Özbay.

2017-2018 sezonu final serisinde VakıfBank-Eczacıbaşı finalindeki başarısı ile adından bahsettirmeye başlasa da bu genç yetenek buraya kadar adım adım, çok çalışarak emek vererek gelmiş.

Final serisiyle başlayan bu serüven şimdi A Milli Takım ile devam ediyor ve uzun yıllar sürecek gibi?

Cansu Özbay’la Dünya Şampiyonası başta olmak üzere voleybol yolculuğunu konuştuk.

-Dünya Şampiyonası’na çok az bir zaman kaldı çalışmalar nasıl geçti?
Çok iyi bir hazırlık dönemi geçirdik çok iyi antrenman yaptık çok yorulduk ama buna değecek bence. Grubumuzda olan takımlara bakarsak grup maçları çok çekişmeli olacak. İnşallah Japonya’da elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Milletler Ligi enerjimizi sahaya koyarak başarılı olduk. Japonya’da da bu enerjiyi sahaya yansıtıp başarılı olacağımıza inanıyorum. Madalya için savaşacağız.

-Çok genç bir ekipsiniz. Bu avantaja dönebilir mi?
Genç bir ekibiz ama enerjimiz bence sahaya çok iyi yansıyor. Tecrübeli ablalarımız da var aramızda. Kaptanımız Eda abla, o bize sahada ve dışarda çok destek oluyor gerçekten. Onun sahadaki tecrübesi bizi yönlendirmesiyle takım olabiliyoruz. Yine Meryem abla da öyle. Elimizden gelenin en iyisini yapacağımızı düşünüyorum. Ve şansımız olduğuna inanıyorum.

-Gruptaki rakiplerimize bakacak olursan bazılarıyla bu hazırlık sürecinde de karşılaştık. Grup aşaması farklıdır ama senin için en dişli rakip kimler. Bir değerlendirme yapabilir misin?
Şu an bu şampiyonaya katılan tüm takımlar çok iyi durumdalar. İtalya, Çin, Bulgaristan, Kanada ve Küba var grubumuzda. Takım ayrımı yapmayacağım çünkü tüm takımlar şu an çok iyi seviyede. O yüzden her maçımıza aynı konsantrasyon ile çıkacağız ve elimizden gelenin en iyisini yapacağız.

-Hazırlık dönemine bakacak olursak Milletler Ligi en önemli turnuvaydı herhalde. Orada büyük bir başarı yakaladık. Neler söyleyeceksin Milletler Ligi’yle ilgili?
O zaman da çok yorucu bir kamp dönemi geçirmiştik. Genç bir jenerasyon olarak çok güzel bir sonuç aldık. Daha bu yıl bir raya gelen bir ekibiz. Milletler Ligi hazırlıklarına başlarken hiç birlikte antrenman yapma şansı bile bulamamıştık. Ama çok güzel bir takım atmosferi yakaladık ve finale kadar geldik.

-Burada çok iyi ve önemli takımlarla maçlar yaptınız. Büyük takımlarla oynadınız. Nasıldı?
O sahaya girdiğimiz an karşıda Brezilya varmış, Sırbistan varmış kim olduğu bizim için önemli olmadı. Biz sadece kendi oyunumuzu geliştirmeye çalıştık. En iyisini nasıl yapabiliriz diye düşünüyorduk ve saha içinde herkes birbirine son derece destek olmaya çalışıyordu. Hiçbir zaman bir hata yaptıktan sonra neden yapamadın demedik birbirimize. Onun yerine ‘şunu şöyle yapsan daha iyi olur’ gibi destekleyici cümlelerimiz oldu. Giovani de aynı şekilde o da bize çok destek oldu bir antrenör olarak. Çok güzel bir hava yakaladık o yüzden. Gerçekten çok iyi bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Herkes birbirine yardım etmeye çalışıyor ve herkes başarıya aç olduğu için hepimiz çok genciz güçlü takımlara karşı böyle başarı sağlayabiliyoruz. Takımdaşlık bize Milletler Ligi’nde başarı getirdi diyebilirim.

-Final maçını tecrübesizlikten kaybettik diyebilir miyiz?
Evet kesinlikle tecrübesizlik diyebiliriz. Benim ilk A Milli Takım tecrübem bu sene. Ben de o maç çok heyecanlıydım sürekli kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Hepimiz kupayı fazlasıyla istedik. Bir yerde Amerika bir yerden sonra oynamaya başladı, durduramadık. Ama yine de çok iyi mücadele ettiğimizi düşünüyorum. Amerika gibi bir takıma karşı 3-2 oynadık. Bizim için çok büyük bir başarıydı ve çok büyük bir tecrübe oldu.

-Genç bir ekip olduğumuzu sık sık tekrarladık. Sen takımdaki arkadaşlıktan da bahseder misin?
Takım içindeki arkadaşlık müthiş. Böyle bir takım içinde olduğum için böyle arkadaşlara sahip olduğum için çok şanslı hissediyorum kendimi. İlk yılım olduğunu söyledim A Milli takımda buraya geldiğimde çok heyecanlıydım ama herkes o kadar iyi ve herkes birbirine o kadar çok yardım ediyor ki kendimi hiç yabancı gibi hissetmedim açıkçası. Dediğim gibi herkes birbirine yardım etmeye çalışıyor o yüzden problem çıkmıyor.

-Ve Ligden sonra Milletler Ligi’nde de en iyi pasör ödülü aldın. Lige de geleceğim sonra ama önce Milletler Ligi’nde aldığın ödül sana neler hissettirdi?
Elimden geldiğince en iyi performansımı sergilemeye çalıştım. Orada o ödülü alabilmek benim için gerçekten çok gurur vericiydi. Aslında bu ödülü alabileceğimi düşünmüyordum ama ismimi duyduğum anda zaten inanılmaz mutlu oldum. O duyguyu nasıl tarif edebilirim ki o anda ismimin açıklandığına inanamadım.

Voleybola çok ilginç bir tesadüfle başlamışsın. Anlatır mısın bize?
Ben İzmirliyim. İlk kez Balçova Belediyesi’nde başladım voleybola. Biz babamla bisiklete binmeyi çok severdik o beni hep arkasında taşırdı dolaşırdık. Dolaştığımız yerde bir salon var Balçova Belediyesi’nin. Ben oraya gittiğimizde babama solana girmek istediğimi söyledim. Voleybol maçı varmış ben de başlamak istiyorum dedim. Sonra babamlar beni yazdırdılar ve böylece başladım voleybola. Ardından Göztepe’ye transfer oldum, sonra Arkas ve İstanbul’da Beşiktaş’a geldim. Sonra da Vakıfbank’a transfer oldum. Yani böyle başladım bisikletle dolaşırken spor salonuna girmem sayesinde.

-VakıfBank çok büyük bir camia neler hissettiriyor sana buranın formasını giymek?
Benim her zaman hayalimdi VakıfBank gibi büyük bir takımda oynamak ve bu hayalim gerçekleştiği için çok mutluyum. Bu duygu anlatılamaz gerçekten çünkü çok büyük bir kulüp ve çok güzel bir kulüp. Burada voleybol oynamak çok büyük oyuncularla aynı antrenmanı yapabilmek aynı sahada olabilmek ve Giovanni Guidetti gibi dünyanın en iyi antrenörü bence şu an onunla antrenman yapabilmek çok güzel bir duygu. Onunla birlikte voleybolumun geliştiğini düşünüyorum. Zaten Giovanni Guidetti ile çalışan herkes kendin mutlaka geliştiriyor. Çok mutluyum yani burada olduğum için.

-10 senedir voleybol oynuyorsun ama final serisi ile yıldızın daha bir parladı. İlk kişisel ödülünü final serisinde aldın. Bekliyor muydun?
Final serisinde inanılmaz bir atmosfer vardı sahada. Son iki maçında oynadım ben. Çok heyecanlıydım sürekli maçı düşünüyordum uyuyamıyordum bile heyecandan. Ama sahaya girdiğim zaman her şeyi unutuyorum. Kazanma arzusu ve isteğiyle elimden geleni yapmaya çalıştım. Takım arkadaşlarım hocam bana sahada çok yardımcı oldular. O yüzden ben de elimden geldiğince takıma faydalı olmaya çalıştım. Çok güzel şeyler yaşadım. Şampiyon olmak büyük bir mutluluktu üstüne bir de ödül almak sevincimi ikiye katladı. Ödül almak her zaman hayallerimde olan bir şeydi ama açıkçası beklemiyordum. Zaten adımı duyduğum anda kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. Çok güzel bir duyguydu.

-Bir idolün var mı? Kimi takip ederdin küçükken?
Benim idolüm çok küçükken Lo Bianco’ydu. Onu örnek alırdım onu izlerdim. Daha sonra Naz Aydemir Akyol oldu. Sonra onunla aynı takımda oynamaya başladım ve bu da benim için çok güzel bir tecrübe oldu. O da bana çok şey kattı çok şey öğrendim ondan.

-Naz’la diyalogunuz nasıldır?
Çok iyi bir diyaloğumuz var. O bana bir abla gibi davrandı, her zaman destek oldu her zaman yanımda oldu. Nerede ne yapmam gerektiğini söyledi o yüzden buradan ona da teşekkür ediyorum.

-Naz’dan bahsetmişken Gözde Kırdar’ı anmamak da olmaz. Gözde ile ilgili de bir şeyler söylemek ister misin?
Gözde abla da bambaşka. Gözde abla sayesinde nasıl hırslı olunur nasıl vazgeçilmez, nasıl inanırsan başarırsın bunları öğrendim. Bize çok şey kattı gerçekten bir abla olarak sahada. Her zaman destekledi. Tam bir abla gibiydi, hatalarımızı eksiklerimizi yanlışlarımızı söyledi. Her zaman yanımızda oldu. Hep bizi bir arada tutmaya çalıştı. Onun da etkisi çok büyük finallerde iyi oyun ortaya koymamızda.

-Gözde’nin eksikliğini hissedecek misin?
Şöyle Gözde ablanın yeri bence hiçbir zaman dolmaz. O gerçekten büyük bir voleybolcu. Eminim o dışarıdan bizi yine destekleyecek yine yanımızda olacak.

-Giovanni Guidetti’yi de soralım. Hem kulüp hem Milli takımda çalışıyorsun onunla çalışmak nasıl?
Mükemmel bir antrenör. Beni buraya getiren antrenörlerimin de bende çok emeği var onları da saygıyla anıyorum. Burada kendimi geliştirebiliyorsam bunda Guidetti’nin emeği çok. Bizden her zaman daha iyisini istiyor böylelikle kendimizi zorluyoruz. Neler yapabileceğimizi görüyoruz. Giovanni her zaman daha iyi antrenman yapacaksın daha iyi maç yapacaksın bunu isteyen bir antrenör o yüzden çok çalışmak gerekiyor kendini zorlaman gerekiyor. Ayrıca herkesle ilgilenen yardımcı olan biri. Daya iyi bir pasör olmak adına dediklerini yapıyor çok çalışıyorum.

-Biraz hedeflerinden bahseder misin? Hayallerin neler?
Yıllar boyunca A milli takımda oynamak tabii en büyük hedefim. Vakıfbank’ta oynamak yıllarca. Elimden gediğince buraya katkı sağlayabilmek emek verebilmek en büyük isteğim. Voleybolda ne kadar ileriye gidebilirsem ne kadar ileriye gitmek istiyorum. Ne kadar iyi bir pasör olabilirsem kendimi ne kadar geliştirebilirsem o kadar ileriye gitmek istiyorum. Tabii ki Avrupa şampiyonaları kazanmak istiyorum A Milli Takımla. Kariyerimde hangi turnuvaya katılırsak katılalım her zaman her yerde takımımla birlikte en iyisi olmak istiyorum.

-Yurt dışı hayalin var mı?
Hayır hiç düşünmedim şu an VakıfBank’tayım sonsuza kadar burada oynayabilirim.

-Cansu Özbay boş zamanlarında neler yapar?
Bol bol kitap okurum. Dinleniyorum. Yabancı dizi izliyorum. Elimden geldiğince kafamı boşaltmaya çalışıyorum.


Haberi Paylaş

Comments are closed.