Dün akşam oynanan Fenerbahçe Grundig-Lube Banca Macerata maçına gel(e)meyen voleybol severler gerçekten çok şey kaçırdılar. Uçan adamları, hırslarıyla takımlarını ateşleyen çılgın antrenörleri, saçma sapan hatalarla maçı katleden hakemleri, tribünde kulüp yönetimini protesto eden taraftarları, onları dizginlemek isteyen yöneticileri, maç sonundaki inanılmaz sevinç-hüzün kombinasyonunu ve her şeyden önemlisi FB Grundig’li oyuncuların anlamlı pankartını, özetle “Yılın en iyi maçını” kaçırdı Burhan Felek’te olmayanlar.
Teknik analiz
Her iki takımın da genel düşüncesi, öncelikle etkili servisle rakip hücumu düşürmek, akabinde gelen defans-hücum sekansını yatık toplarla köşelere, kısa paslarla ortaya oynayarak rakibine üstünlük sağlamaktı. Bu noktada FB Grundig’in en büyük artısı, yukarıdaki kombinasyonlara Kübalı Leonel Marshall’ın geri alan (back court) hücumlarıyla rakibi dağıtması oldu. FBG sadece 7 oyuncu ile sahada yer alırken rakip Macerata 11 oyuncu kullandı. Her iki takımda da skor yükünü çekecek oyuncular belliydi ve bu ikililer birbirlerine çok benziyorlar. Uzun ve sert pasör çaprazları (Her ikisi de Yugoslav ekolünden gelen Ivan Miljkovic (23) ve Igor Omrcen (25), destek olarak da çok hızlı ve güçlü iki smaçör. Leonel Marshall (21) ve Cristian Savani (20) İşte bu dengeyi bozan en büyük faktör, sahada çok fazla görünmeyen, ancak en kritik anlarda devreye giren orta oyuncular oldu.
Uçan adamlar
Leonel Marshall’ı herkes biliyor zaten. Ancak Cristian Savani’yi son yıllarda tanımaya başladı voleybol severler. 29 yaşındaki İtalyan Milli smaçör, Marshall’ın oyun ikizi adeta. Manşette çok iyi olmamasına karşılık inanılmaz patlayıcı kuvvetiyle adeta havada yürüyen Savani, gelen yatık toplara çok hızlı çıkarak FBG bloklarını çaresiz bıraktı çoğu zaman. Elbette Kübalı yıldızdan cevabını fazlasıyla aldı. Bu iki yıldızı izleyenler de adeta mest oldu.
Ortanın fendi
Maçın geneline bakarsanız, setleri, orta oyuncularının ürettiği toplam sayı fazla olan takımın kazandığını görürsünüz. Fenerbahçe Grundig maçın özellikle ilk setinde Emre Batur ve Kemal Kayhan’la rakibini sürklase etti. Bu iki oyuncuyu hiçbir şekilde durduramadı İtalyan devi. Hem hücumda tavan çektiler, hem de tecrübe ve fizik kapasite olarak kendilerinden daha üstün olan Marko Podrascanin, Alen Pajenk ve Dragan Stankovic gibi oyuncuları en kritik yerlerde durdurdular. Bu anların akabinde de FBG, geriden gelip setleri kazanmayı başardı. Elbette bu oyuncuların bu performansı göstermelerinde takım kaptanı pasör Arslan Ekşi’nin payı büyük. Zaten üçüncü setin ortalarında manşet sıkıntısına bağlı olarak değişen pas rotasyonu, bu rotasyondan dolayı zayıflayan kısa paslarla birleşince, Macerata ortada üstünlüğü ele geçirdi ve setleri kazandı. Bu noktada orta oyuncuların ve takımların ortadan yaptığı hücumların ne denli önemli olduğunu bir kez daha görüyoruz.
Çılgın antrenörler
Bazen hakemlere yaptıkları itirazlarla, bazen de saha kenarındaki aşırı motivasyon eylemleriyle takımlarını çok fazla ateşledi her iki antrenör de. Daniel Castellani takımındaki oyuncuların kapasitelerinin farkında. Asıl mesele bu oyuncuları takım haline getirmekti Arjantinli için. Bu zor işi çok hassas bir ayarla başardı deneyimli teknik adam. Öyle ki, defansta libero Serkan’ın 5, Marshall’ın 6 numarada defans yapmasına alışanlar, zaman zaman bu iki oyuncunun yer değiştirdiğini görünce şaşırdılar. Hatta kimileri, oyuncuların maç heyecanıyla hata yaptığını düşündüler. Ancak doğrusu, oyuncuların kendi aralarında yaptığı taktiksel bir değişiklikti. Bazı teknik adamlar bu tarz değişikliklere izin vermese de Castellani doğrusunu yaptı. Zaten “kazanan her haklıdır” öyle değil mi?
İtalyan meslektaşı Alberto Giuliani de ondan farklı değildi. Kazanmak ve takımına yardımcı olmak için her şeyi yaptı. Ancak sadece bir kazanan olacaktı ve o kaybetti. Maçtan sonra kendisiyle konuşmaya gittiğimde kelimeler boğazında düğümlendi. Neredeyse ağlayacaktı. Tahmin edebileceğiniz gibi konuşma da yarıda kaldı!
Aslında Fenerbahçe Grundig maçı 3-0 kazanabilirdi. Ancak olmadı. 24-22’den verilen setin en büyük kaybı, maçtaki tansiyonun düşmesi oldu. Zira seyircinin büyük baskı ve desteğiyle FBG lehine olan yüksek tansiyon, düşmesiyle birlikte İtalyanlara kazanç oldu.
Yılın en iyi maçı
Bütün bu faktörleri bir araya getirdiğinizde o kadar keyifli bir maç oynandı ki, bu sene eşine benzerine rastlamadık. Her anı heyecan dolu, her saniyesi voleybol kokan, entrikalarla dolu bir maç. En kötüsü de bu maçın ardından kendi ligimize dönüp imitasyon maçlara tamah edecek olmamız.
Avrupalı hakemler
Beni sürekli takip edenler, ligimizde görev yapan hakemleri ne denli eleştirdiğimi bilirler. Elbette bunu yapmaktaki amacım hakemleri rencide etmek değil, daha iyisini yapmalarını sağlamak. Bir yandan da bu işi yapamayacak kişiler yerine alttan genç hakemlerin yukarıya çıkmalarını istiyorum haliyle. Ama bir gerçek var ki, bizim hakemler Avrupa’dakilerin çoğundan daha iyiler. Mesela dünkü Fransız baş hakem ve Hollandalı yardımcısı, ne taşıma pozisyonlarını süzebildiler, ne de kritik yerlerde antene çarpan topları veya elleri! İkinci sette durum 26-26 iken Jiri Kovar’ın attığı smaç servis içerideydi mesela, aut kararı verdi hakem, bize kıyağı oldu. Ancak 3.sette durum 17-17 iken Simone Parodi’nin blok esnasında eliyle antene vurmasını 1 metreden göremedi yardımcı! Dördüncü sette Omrcen’in antene vuran topunu da göremedi aynı yardımcı.
Ya bizimkiler?
Maçın başında hakem kararları bizim lehimize görünürken sonlara doğru İtalyanlara kaydı. Bunun en önemli sebebi ise 3 numaralı çizgi hakemi oldu. Zira üçüncü sette durum 14-14 iken öyle bir bayrak salladı ki, kargalar bile güldü o karara. Buna rağmen Fransız baş hakem ona uydu ve FBG lehine düdüğünü çaldı. Uzun süren itirazlar ve yardımcı ile yapılan konuşma sonucu kararını değiştirerek ralliyi tekrar ettirdi. İşte o anda hem baş hakemin çizgiye olan güveni bitti, hem de kendine olan güvenini kaybetti üç numara. O andan sonra doğru kaldırdığı bayraklara bile itibar etmedi Fransız.
Taraftara
Kulüp bir anlaşma yapmış ya da yapmamış, ne fark eder? Bunun hayati bir sınava çıkan voleybol takımıyla ne ilgisi var? Maç oynanırken takımınızı motive etmek yerine neden yönetim kurulunu protesto edersiniz? Amacınız ne? Maçı kaybettirmek mi? Bu yüzden mi takımınız 2-0 öne geçtikten sonra üzüntüyle salonu terk ettiniz? Gerçek taraftar siz misiniz? Yoksa maç boyu takımını destekleyen, üzerine lisanslı forma, atkı vs. ürünlerini giyerek salona gelen, sizi yuhalayarak sizden ağız dolusu küfür yiyenler mi? Başlığa bakıp da aldanmayın, size taraftar denmez, dense dense Brütüs denir.
Ali Koç / Hakan Dinçay
Kendilerine taraftar diyen o denli kızgın kalabalığın arasına o şekilde gitmek yürek ister. Ama onlar hiç düşünmeden gidip o kitleyle bu şekilde davranmamaları konusunda görüştüler, hem de hiçbir zorunluluk olmadığı halde. Buna rağmen yerlerine dönüp koltuklarına oturduklarında yeniden protestoya maruz kaldılar. Aslında yaptıkları alkışlanacak bir hareketti.
Bundan sonrası
Bu galibiyetle FBG’nin önü daha da açıldı ama gidilecek uzun bir yol daha var. İçeride oynanacak 2 maçı kazanıp dışarıda 1 puan almak, temsilcimizi bir üst tura çıkaracaktır. Yeni bir ekip olsa da oyuncu yapısı itibariyle Rus ekibi Lokomotiv Novosibirsk üst düzey bir takım. Onları en azından içeride yenmek şart.
Kayhan KÖSEM
Comments are closed.