Dün akşam Burhan Felek’te yerini alanlar, taraftarı önünde Fenerbahçe’ye yenilen Galatasaray’ın Kuzbass Kemerevo karşısında tur şansının yok denecek kadar az olduğunu düşünüyordu. Tamamı antenin üst kenar seviyesinden top vuran Rus ekibi oyuncularının şovu, ilk set bitiminde sona erdi sevgili voleybol severler. Zira güneşin altında kalmış bir kartopu misali erimeye başlayan Cimbom, bir anda kendine geldi ve rakibinin üzerine hızlanarak giden bir çığa dönüştü. Farklı kazandığı ilk set sonunda bayrama hazırlanan Kuzbass, bitmeyecek bir kabusu yaşayarak uzun süre atlatamayacağı bir travma yaşamaya başladı.
Şampiyonlar ligi seviyesi
Hiç abartmadan söyleyelim. Galatasaray’ın ilk set haricinde sergilediği performans, CEV Kupasının çok ötesindeydi. Zaten sadece Galatasaray değil, Dünyanın hiçbir takımı Rusya Süper Ligi’nde 2. sırada yer alan bir takımı daha düşük bir seviye oyun ile eleyemezdi. Merak edenler için hatırlatalım; Efeler Ligi’nin zirvesinde yer alan Halkbank’ın yer aldığı Şampiyonlar Ligi A grubunu puan kaybetmeden zirvede tamamlayan Zenit Kazan’ın 66 puanla lider olduğu Rusya Süper Ligi’nde Zenit St. Petersburg 53 puanla 3., Dinamo Moskova ise 34 puanla 7. sırada yer alıyor. St. Petersburg Şampiyonlar Ligi C grubunu namağlup zirvede tamamlarken Dinamo Moskova, ligimizin 2. si Arkas’ın galibiyet alamadan bitirdiği E grubunda 2. sırada yer aldı. Bu istatistiklere bakınca Cimbom’un 55 puanla Rusya Süper Ligi’nde 2. sırada yer alan bir rakibe karşı alınan bu sonucun ne denli kıymetli olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Bunlar ayrıntı ama?..
Sayısı yetersiz olsa da salonda muhteşem bir seyirci grubu vardı. Kaybetmenin kapıda olduğu çok moral bozucu anlarda bile 100 desibelin üzerindeydi sarı kırmızılı şarkılar. Öyle ki, normal zamanlarda ayağa dahi kalkmayan protokol tribünü sakinleri bile kendinden geçti maç boyunca. Yaklaşık 1500 kişilik koronun tek bir ağıdan söylediği zafer şarkıları, sahada her an devleşen Aslanlar karşısında elleri ayakları birbirine dolanan konuk takım oyuncularının moralini daha da bozdu. Gönül isterdi ki, zaman zaman koro halinde söylenen küfürlü tezahüratlar yerine maçın genelinde duyulan zafer şarkıları söylensin. Neyse ki, hakemler ve rakip bunları anlayamadı ve sahadaki muhteşem performansı gölgeleyecek saha dışı tatsız gelişmeler yaşanmadı. Yine de sarı kırmızılı taraftarların bu tutumunu gözden geçirmesi şart!
Böylesi bir zaferin ardından teknik-taktik konuşmanın pek bir anlamı yok aslında. Ayrıntılar gerçekten gereksiz. Ancak Itas Trentino gibi bir devle oynanacak final öncesi bazı hatırlatmaları yapmayı bir görev biliyoruz bu köşenin temsilcisi olarak.
– Oleg Antonov, bu maç özelinde takıma alıştığı izlenimini verdi. Köken itibariyle hemşerilerine karşı müthiş akıllı bir oyun sergileyen İtalyan smaçör, zaman zaman rakibi bozan servislerini biraz daha oturtabilirse, takımını daha yukarıya taşıyacaktır.
– Rus ekibi, sadece çok yüksek oyunculara değil, aynı zamanda son derece hızlı ayaklara sahip bir gruptan oluşuyor. Pasör Igor Kobzar, özellikle 3 metre içerisinden attığı her topta oyunu müthiş hızlandırdı. Biz ise kötü manşet sonrası adresi belli toplarda yüksek Rus bloklarını geçemedik. Ancak kaptan Selçuk Keskin, iyi manşetler geldiğinde ne zaman oyunu hızlandırsa, köşe oyuncularımız karşısında mutlaka yüksek bir blok gördü. Buna rağmen maç genelinde kötü manşetlere %47 ile hücum ettik. (Kuzbass %32) Bu rakam da smaçörlerimizin ne denli büyük oynadığının açık bir göstergesi.
– Taraftarın sevgilisi Oliver Venno, sezonun genelinde olduğu gibi bu maçta da takımın lokomotifi idi. Ancak Estonyalı pasör çaprazını bu maçta özel kılan sadece hücum performansı değil, gerektiğinde manşete yardım etmesi ve defanstaki üstün çabası oldu. Öyle ki, 3. sette skor 15:13 iken üst üste yapılan defansların birinde adeta uçarak topu kurtaran Venno, ağır cüssesine rağmen Kurt pasör Keskin’in rakip sahadan attığı pasa kadar ayağa kalktı ve gelen topu öldürerek salonun yıkılmasına (!) neden oldu.
– Buna rağmen Venno’nun gerekenden fazla kullanılması, olası bir kötü sonucu beraberinde getirebilirdi. Maç boyu müthiş bir efor sarfederek yorulan Estonyalı, 4. sette fark 10 olmuş ve rakip kritik noktadaki oyuncularını kenara alarak Altın Set’e hazırlanırken dinlendirilebilirdi. Hadi bu yapılmadı, en azından pasörlerin farklı opsiyonları kullanarak maçın en skorerini (33 sayı) aktif dinlenmeye almaları sağlanmalıydı. Zira Altın Sette yorulup oyundan düşebilecek bir Venno ile o ana dek harcanan tüm emeklerin boşa gitmesi olasıydı. Neyse ki kötü senaryo gerçekleşmedi. Ancak ilerleyen maçlarda bu uygulama mutlaka zorunlu olacaktır.
– Yıllardır yazarım, çalıştırdığım takımlarda bilfiil anlatırım. Blok zamanlamasının temel kuralı, “Üst seviye takımlar için çok yüksekten, düşük seviye takımlar için düşürerek vuran smaçörlere geç blok yapılır.” Karşınızda bir Rus takımı varken bu uygulama cuk oturuyor yerine. Kuzbass karşısında Galatasaray, bu blok zamanlamasını mükemmele yakın uyguladı. Elbette daha yüksek ve hızlı bir takım olan konuk ekip temsilcimizden fazla (9-15) blok sayısı üretti. Ancak blokta topu öldüremese de iyi zamanlama ile kurduğu bloktan kaçmaya çalışan rakibine hücum hataları yaptıran Cimbom, blokta topa dokunduğu anlarda geriden çıkardığı toplara da %47 ile (30 sayı/64 toplam) hücum etti ve bu istatistik galibiyetin en kritik noktasını oluşturdu.
– Elbette bu noktada defans yerleşiminden de bahsetmeliyiz. Yüksek Rus hücumlarına karşı yüksek bloklar kuran sarı kırmızılılar, seken topların sahanın çok dışına gideceği konusunda iyi hazırlanmıştı. Bu nedenle geri çizgiyi savunan arka alan smaçörü, zaman zaman çizginin 1 metre dışında bekledi ve seken topların çoğunu kurtararak doğru yerde konumlanmasının ödülünü aldı.
– Selçuk Keskin, yüksek bir takıma karşı nasıl oynatılması gerekiyorsa öyle oynattı takımını. Ancak Kuzbass’ın zaman zaman kullandığı etkili smaç servisler karşısında geriye düşen manşetler, Keskin’in opsiyonlarını kısıtladı ister istemez. Bu durumda tecrübeli pasörün bazı pasları kısa kesmesi, göze çarpan olumsuzluklardandı. Eğer keskin bu topları da bir şekilde antene uçurursa, köşe oyuncuların verimini arttıracaktır. Zaman zaman Keskin’i dinlendiren Muzaffer Yönet’in ise tansiyonu yüksek bu tarz maçlar için zamana ve daha fazla tecrübeye ihtiyacı var.
– Gerek Justin Duff, gerekse Doğukan Ulu, ortada mükemmel işler yaptı. Kule gibi çıkan rakibi yakalayamasalar da topa bir şekilde dokunmayı ve yumuşatmayı başardılar. Hücumda ise fileden açık topları ara noktalara vurup öldürdüler. Yakın ya da alçak paslarda ise kritik noktalara plaselerle havada kartal olan rakibi yerde çok zor durumlara düşürdüler.
– Antonov’un çaprazında Roland Gergye’nin yerine ikinci set oyuna dahil olan Yasin Aydın, böylesine yüksek bir rakibe karşı hücumda çok zorlandı. Yüksek blokları geçebilmek adına bazı toplara girişte zamanlama hatası yaptı. Ancak manşette takımın en iyisi olan Aydın, takımın en tecrübelisi olan libero Can Ayvazoğlu ile birlikte Galatasaray’ın iyi hücum etmesi adına en verimli isim oldu. Çok kritik yerlerde gelen ölümcül servisleri pasörüne çok iyi bir şekilde adresledi ve takımın görünmeyen kahramanı oldu.
– Defans liberosu olan Onurcan Çakır ise sert hücum eden rakibe karşı sadece sahada iyi yer tutmakla kalmadı, rakibin öldü gözüyle baktığı topları da çıkararak Rus ekibinin moralini bozan unsur oldu. Eğer Cimbom böylesi yüksek ve sert hücum eden bir takıma karşı 64 topa defans yaptıysa, bundan Çakır’ın büyük rolü göz ardı edilemez.
– Galatasaray teknik ekibi ise Nedim Özbey liderliğinde takımı mükemmel yönetti. Maça gerek fiziksel ve zihinsel, gerekse teknik-taktik olarak mükemmel hazırlamışlar. Venno’nun dinlendirilmesi haricinde her gerekeni yaptılar. Keskin’i bazen kısa süreli fiziksel bazen de zihinsel şekilde dinlendirip takımın hızını korudular. Galatasaray’ın 4. sette en etkili olduğu dizilişle Altın Sete başladılar ve 15 sayılık kısa set için üstünlüğü en baştan ele aldılar.
Bundan sonrası
Finalde ilk maçı deplasmanda oynayacak olmamız avantaj. Kupa sahibini Burhan Felek’te bulacak. İşte o maçta seyirci sayısını üçe hatta dörde katlamamız şart. Zira Galatasaray, Güney Bolzano’da müthiş bir taraftar desteğine karşı mücadele edecek. Yaklaşık 4000 seyirciye ev sahipliği yapan PalaTrento Arena (BLM Arena), taraftar desteği ile rakip takımları boğma adına her şeye sahip. Itas’ın Rus takımlarından daha farklı bir stilde oynaması bazı açılardan avantaj olsa da bizim takımların genel seviyesi için dezavantaj. Itas Trentino, İtalya Süper Liginde normal sezonun bitimine 3 hafta kala 57 puanla 2. sırada bulunuyor. Lider Sir Safety Perugia’nın ise 60 puanı olduğunu hatırlatalım. Perugia Şampiyonlar Ligi’nin en büyük favorilerinden biri ve E grubunu puan kaybetmeden tamamladı. Rakibimiz Itas, o Perugia’yı BLM Arena’da 3-0 mağlup etti dersek finalin ne denli zor olacağı hakkında bir fikir sahibi olabiliriz.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.