Fenerbahçe Televizyonu’nda yayınlanan “Günün Röportajı” programında günün diğer konukları Fenerbahçe Bayan Voleybol Takımının başarılı oyuncularından Dicle Nur Babat ve Ezgi Dilik oldu.
Yeni sezon öncesi yapılan çalışmalardan yeni transferlere, hedeflerinden özel yaşantılarına kadar birçok konuda sıcak ve samimi açıklamalar yapan ikili, başarılara odaklı bir takımda oynadıklarını ve her sezon olduğu gibi bu sezon da zirveyi hedeflediklerini söylediler.
İlk olarak Türkiye’de HD yayına geçen ilk kulüp televizyonu olan FBTV’nin yeni stüdyolarıyla ilgili konuşan ikili stüdyoların çok büyüdüğünü, çok güzel olduğunu söylediler ve şampiyonluklarla dolu yayınlar yapma temennisinde bulundular.
Yeni sezon öncesi hazırlık dönemiyle ilgili konuşan Ezgi Dilik, “Güzel başladık her zamanki gibi. Türkler olarak başladık sezona çünkü yabancılarımızın birkaçı olimpiyatlardaydı. Fenerbahçe’yi en iyi şekilde temsil ettiler. Ardından birkaç hafta sonra aramıza katıldılar. Şu an tam takım olarak beraber çalışıyoruz. Tamamen topa geçtik, maç sistemi oturmuş durumda. Hazırlık maçları yapıyoruz ve maçlar iyi gidiyor. Her sezonun başında olduğu gibi takım olmaya çalışıyoruz. Antrenörün verdiği görevleri en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Daha da iyi olacak” değerlendirmesinde bulundu.
Dicle Nur Babat ise hazırlıklarla ilgili, “Bu sene adaptasyon sürecimiz olmayacak çünkü takım neredeyse aynı kaldı. Birbirimizin herhangi bir problemi yok. Adaptasyon, takımın sistemin oturmasıyla alakalı olabilir. Çok tekrara ihtiyacımız var ilk maç öncesinde. Güzel ve yoğun geçiyor. İnşallah güzel sonuçlar alacağız” yorumunu yaptı.
19 Eylül Pazartesi günü Fenerbahçe Resort ve Sport Topuk Yaylası Tesisleri’nde yapacakları kamp dönemiyle ilgili konuşan Ezgi, “Ben ilk kez gideceğim. Tüm gidenlerden duyduğuma göre dolu dolu bir tesis bizi bekliyor. Bizim açımızdan takım olarak zaman geçirmek çok önemli. Çok keyifli geçecek. Takımımız genç, ruhu da genç. Birbirimizi ciddi anlamda tanıyoruz. Gelen yabancılar da çok sevecen, karakterleri düzgün. Hep beraber güzel bir kamp yapacağız” açıklamasında bulundu.
Yeni transferler Nootsara Tomkom ve Natalia Zilio Pereira’nın çok uyumlu olduklarını ve adaptasyon sürecinin çok iyi ve hızlı geçtiğini belirten Dicle Nur Babat, “ Uyum problemi yaşamadık. Uzun zamandır antrenman yapıyormuşuz gibi. Nootsara esprilere falan o kadar çok katılıyor ve gülüyor ki. Büyük bir camiaya gelince tedirgin olursunuz. Onlarda olmadı. Profesyonellikle alakalı. Çok uyumlular. İlerleyen günlerde daha da samimi olacağımıza inanıyorum” dedi.
Yeni transferlerle ilgili Ezgi ise, “Gelen iki oyuncu da Türk gibi. Takıma ciddi katkı sağlayacaklar. Biri pasör, takımın beyni demek. Antrenörü tanıyıp onun kafası gibi düşünüp sahaya yansıtmak zordur pasör için. Tomkom bu konuda çok tecrübeli Onunla oynamak çok keyifli. Bana çok şey katacak. Ben Fenerbahçe’ye gelmeden önce, izlediğim farklı oynatabilen nadir pasörlerdendi. Tayland’da farklı bir sistemde oynarlar. Herkes topa çok hızlı girer. Blok yapmak zordur o takıma. Eli çok yatkın, kaliteli ve tecrübeli. Defalarca konuştum, yaptıklarını bana da öğret diye. Kendisi de çok iyi niyetli olduğu için ‘Öğretirim’ dedi” şeklinde konuştu.
Takımda herkesin kalmasının avantaj olduğunu söyleyen Ezgi, “Hocamızla da üçüncü yıl olacak. Birbirimizi tanıyoruz. Takım olarak da hep beraber aynı şekilde aynı antrenörle çok çalıştığımız için oturmuş bir sistem var. İki kişi katıldı takıma. Onlar da, biz takım olarak birlikte hareket edebildiğimiz için bu sisteme kolay adapte oluyorlar. Hocayla değil de bireysel olarak zamanında çok fazla beraber oynamışlığımızdan dolayı da tanışmışlığımız var. Bu da bu sisteme kolay adapte olmamızı sağlıyor” ifadelerini kullandı.
Takımda bir değişikliğe gidilmemesiyle ilgili ise Dicle, “Diğer takımların çok transferi var ama bizim yok. Biz takımı koruduk ve bundan dolayı avantajımız var. Yeon Koung Kim’i artık yabancı saymıyorum biz artık aramızda Türkçe konuşuyoruz. Yeni gelenlerin adaptasyon süreçleri hızlı başladı. Fazla tekrar yapıp antrenörümüzün sistemini sahaya yansıtınca bu sene iyi bir takım olacağız” değerlendirmesini yaptı.
Geçtiğimiz sezonun kendisi kariyeri açısından önemli bir tecrübe olduğunu söyleyen Ezgi, “Geçtiğimiz sezon Avrupa’da ilk defa Final Four gördüm, çok mutluyum. Şampiyonluk hedefti ama gerçekleştiremedik. Takım güçlüydü, sezona çok iyi başladık. Belli yere kadar iyi gittik. Yenilgiler oldu, istediğimizi başaramadık. Geri dönüşler zaman zaman iyi zaman zaman kötüydü. Benim açımdan iyi bir sezondu. Tecrübe edindim, ders çıkardım. Bu sene de tecrübelerimden yararlanmak için var gücümle çalışacağım” ifadelerine değindi.
Geçen sezonla ilgili Dicle ise, “Biz Ezgi’yle çoğu şeyi beraber yaşıyoruz. Ben de aynı ilkleri yaşadım. Çok büyük bir atmosfer olduğunu gördüm Şampiyonlar Ligi’nde Final Four’un. Sizden beklenen çok farklı. Rakip tecrübeleri çok farklı. İyi oynamak zorundayım ki gelecek sezona yatırım olsun. Kupa kaldıramadık ama güçlü bir takımdık. Bu, bizim için tecrübe senesi oldu. Bu tecrübelere dayanarak önümüzdeki sezona devam edeceğiz” dedi.
Ligin her sene daha da zorlaştığını ifade eden başarılı pasör Ezgi, “Her sezon lig daha da zorlaşıyor. Seviye daha fazla artıyor her sene. Belli bir zamandır A Takım seviyesindeyim ve her sene daha da zor oluyor. Eskiden ilk 4 takım belliydi, kendi aralarında mücadele ederlerdi. Şimdi hangi takım olursa olsun insan ürperiyor ama bu güzel bir ürperti. Maçtan maça yaptığınız toplantıların haddi hesabı yok. Şimdi daha çok çalışıyorsunuz, heyecan daha yüksek. Seyir keyfi açısından her maç daha zorlu ve heyecanlı geçecek. Hem Türk olarak bununla gurur duyuyorum hem de sizi daha ileriye gitmeye zorlayan bir lig. Alınan yabancılar bile buraya gelirken çalışarak geliyor. Milli takımlarda bunları güzel kullanacağız” şeklinde konuştu.
Kendisini, genç bir oyuncu olarak çok şanslı hissettiğini belirten Ezgi, Fenerbahçe’nin kendisine kattıklarını şu sözlerle dile getirdi: “Ben şanslı bir pasörüm. Genç bir pasör olarak çok başarılı pasörlerle çalıştım. Voleybol olarak izlerken keyif aldığım Lo Bianco’yla Fenerbahçe sayesinde koca bir sezon geçirdim. Geçen sene Skorupa vardı. Onların tecrübelerini onlardan öğreniyorsunuz. Bazı şeyleri yaşamanız gerekmiyor onlardan dinledikçe. Bu sene de Tomkom bana bir sürü şey katabilecek bir pasör. Transferler bana çok yaradı.”
Türkiye Ligi’nin zorluk derecesiyle ilgili Dicle ise, “Artık Türkiye Ligi’nde yapılan transferler çok kaliteli oyunculardan oluşuyor. Avrupa’nın en zor ligi Türkiye Ligi. Artık kanıtlandı. Her takımın yıldızı var. Hepsi ülke milli takımlarında çok kaliteli oyuncular. Yoğunluktan gerçekten çok yoruluyoruz. Biz eskiden ilk dördün dışındaki bir takımla oynuyorsak, oyuncuları dinlendirebiliyorduk ama artık vites arttırmalısınız maçlarda. Antrenmanlar iyi yapılmalı. Zorlu bir lig bizi bekliyor” şeklinde konuştu.
Rekabeti seven bir yapıya ve inatçı bir karaktere sahip olduğunun altını çizen Dicle, “Ben buralara geldiysem inadım sayesinde oldu. Ben rekabeti severim. İyi top oynayayım diye düşünüyorum. İnşallah rekabet iyi olur. Bu sezon iyi bir sezon geçirmek istiyorum. Tecrübelerimiz de var. İnşallah bu sene onları yaşamayacağız. Korkmuyor aksine heyecanlanıyorum. Başarılara odaklı bir takımda oynuyorum. Yaz döneminde çok iyi çalıştım. Sezon başlayınca zaman çok hızlı geçiyor. En önemli dönem bizim için yaz dönemi. İnşallah sakatlıksız geçer. Ben güzel olacağına inanıyorum” dedi.
Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımının Antrenörü Marcello Abbondanza’yla ilgili de değerlendirme yapan Dicle Nur Babat, “Birlikte geçireceğimiz üçüncü sene. Siz bir şey düşünürken o, o yolu geçmiş ve farklı bir açıdan bakmış oluyor. Antrenmanlarda basit hatalar istemiyor. Taktik çalışmalara çok önem verir. Bana güzel şeyler kattı; blokta, hücumda, serviste? Bu sene de güzel işler yapıyoruz şu an” ifadelerini kullandı.
Antrenör Marcello Abbondanza’yla ilgili Ezgi ise, “Siz A seçeneğini düşünürken o çoktan Z seçeneğine geçmiş oluyor. Kendinizi zorluyorsunuz. Böyle bir antrenöre sahip olmak çok güzel bir şey. Bana sadece taktik açıdan değil, genç pasörün takımı nasıl yönetmesi gerektiğiyle ilgili de katkı sağlıyor. Sahada pasör olarak onun beyniyiz. Oyuncuların psikolojisini, karakterlerini bilmeniz gerekir. Bu konularda destek olan bir antrenör. Kendimi şanslı hissediyorum. Çalışmayı çok seven bir insan. Çok isteyen bir antrenör, bu sizi çok yoruyor ama çok güzel bir şey. Sabırlı aynı zamanda. Basit hatalar yaptığınız zaman da sabırsız olabiliyor. Böyle olmalı ki sahada bir şeyler yapabilelim. Hataya tahammülü var ama kolay bir şeyi herhangi bir sebepten yapamadığınızda tahammülü yok” değerlendirmesini yaptı.
Boş zamanlarında neler yaptığıyla ilgili de konuşan Ezgi, “Ben kendime zaman yaratıp bir kitap yazdım. 3 ay önce falan yayımlandı. Güzel de bir satış oldu. İnsanlar, “ne ara yazdın” diye soruyordu. Ben sabah idmanı öncesi kalkarım telefonuma yazarım. Yolculuklarda insanlar okurken ben yazıyordum. Bu alışkanlığın ne zaman geldiğini bilmiyorum. Babamla paylaştım bir gün yazdıklarımı. ‘Okumak ister misin?’ diye sordum, okudu ve ‘Kitap haline getirelim’ dedi. Devamı da gelecek. İkinci kitabı da tamamladım sayılır. Sonra insanlar okuyup beğendiler ve iş buraya geldi. Boş zamanlarımda bunları yaptım. Aynı zamanda Moda Tasarımı okuyorum ama çok işlevsel. Biraz ders kaçırdım ama devam ettirmek istiyorum onu da” şeklinde konuştu.
Boş vakitlerinde neler yaptığıyla ilgili Dicle ise, “Ben genellikle yaz dönemlerinde dizilerimi bırakıp kış dönemlerinde izlerim. Boş günlerimde de dışarı çıkarım. Çok fazla boş vaktimiz de olmuyor. En uzun tatilimizi yaptık bu yıl. Mayıs ayından Ağustos ayına kadar tatildeydik” dedi.
Son olarak taraftarların kendilerine olan katkısıyla ilgili konuşan ikili şu ifadelerle sözlerini noktaladılar: “Taraftarlarımız takımın bir parçası. Biz sahaya çıkarken onlarla birlikte çıkıyoruz. Dünyanın her yerinde böyle. En iyi günümüzden en kötü günümüze kadar böyleler. Bu sene de her zaman olduğu gibi onları bekliyoruz. Onları çok özledik. Her sezon yeni gelen yabancılarımız şaşkınlık yaşıyorlar. O desteği görünce hepsi şaşırıyor.”
Comments are closed.