Neslihan Demir Güler, sadece Türk voleybolunun değil, dünya voleybolunun da sembol isimlerinden. 35 yaşındaki efsane oyuncu, sezon başında geldiği Galatasaray’ı tek başına Şampiyonlar Ligi Dörtlü Finali’ne taşıyan isimdi. İgor Gorgonzola maçında tarihe geçen 38 sayı, onu camianın gündemine oturttu. Neslihan, kızı Zeynep ile birlikte ilk kez SÖZCÜ’ye konuştu.
Galatasaray’a geliş öyküsünü nasıl anlatırsın?
Kariyerimde hiç kulüp takımı yoktu. Çok farklı bir fikir gibi geldi. Enteresan oldu benim için. Çok mutluyum o yüzden.
Müessese kulüplerinden farkı?
Aslına bakarsanız voleybolda her yerde baskı var. Benim oynadığım tüm takımlarda vardı. Oralarda yönetim baskısı vardı. Burada seyirci kaynaklı baskı var. Ama bu baskılar altında oynamaya biz alışkınız.
VakıfBank, Eczacıbaşı ve Fenerbahçe dominasyonuna Galatasaray dahil oldu.
Bence geçen sezonki Fenerbahçe-Galatasaray finali sürpriz değildi. Galatasaray az hatalı, temiz bir voleybol oynuyordu. Sezon içinde de elinden kaçırmıştı VakıfBank’ı. Bugünün görüntüleri o dönemden vardı. Galatasaray için bu üçlünün içine girmek zordu ama burada o kadar güzel bir arkadaşlık, aynı zamanda profesyonellik var ki, senelerdir burada oynamış gibi hissediyorum. Bu, sahaya da yansıyor.
Son başarılar bunu gösteriyor.
Lige kötü başladık. Yeni bir takımdık. Çok sert maçlar yaptık. Bu biraz moralimizi bozdu ama yavaş yavaş sistemimiz oturdu. Herkes birbirini tanıdı. Antrenmanlardan keyif alıyoruz. Ligin ikinci yarısından itibaren kapasitemizi gösterdik. Her gün üstüne koyarak gittik. Zorlu Türkiye Ligi deneyimi, Avrupa’ya yansıdı. Dörtlü finali hak ettiğimizi kanıtladık.
Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu için iyi bir kadro var mı Galatasaray’da?
Libero olarak Gizem’i (Karadayı) ? ki çok önemli bir figür ? kadroya kattıktan sonra daha da güçlendik. Dörtlü final için bu kadronun yeterli olduğunu gördük. Herkes yüreğini koyarak çalışıyor. Şampiyon olmamamız için bir neden yok.
Türk finali?
İnşallah öyle olur. Dörtlü finalde herkesin şansı eşit.
Çok tecrübeli isimler var takımda.
Gençler de var. İyi bir uyum yakaladık. Sadece bizde değil, tüm kulüplerde gençler var. Herkes yatırım yapıyor. Desteklenmeleri ve milli takımlarda oynatılmaları gerekiyor. Uluslararası arenada kendilerini geliştirmeliler. Türk voleybolunun geleceği parlak.
Sen altın jenerasyonun bir üyesisin.
Evet. Çok iyi, birbirini tamamlayan. Böylesi gelir mi bilmiyorum. Ama doğru işler yapılrsa, bir başka jenerasyon daha gelebilir.
Bir sporcuya sorulacak en zor sorulardan biri ama en anlamlı kupa veya ödül?
Benim için en anlamlı ödül, iki kez üst üste dünya şampiyonalarında en skorer oyuncu seçilmem. Bunu yapabilen biri henüz yok. Ayıca Eczacıbaşı ile Polonya’da kazandığımız Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu. Ama her kupanın, her ödülün yeri ayrı.
Hiç ‘Keşke’ dediğin oldu mu?
Hayır. Kötü geçen sezonlar oldu. Çeşitli nedenleri vardı. Ama ben üzerime almam gerekenleri aldım.
En çok sevindiğin ve en çok üzüldüğün maçlar?
Her maçı kazandığımda çok seviniyorum. En çok Ankara’da 2016 olimpiyat elemelerindeki İtalya maçında üzüldüm. Çok ağlamam, ağlamıştım. Benim gidebileceğim son olimpiyattı. Çok istedim gitmeyi.
Olimpiyat çok farklı değil mi?
Sporun nirvanası! Londra 2012’deydik. İnanılmaz bir deneyimdi. Avrupa şampiyonalarında 12 takım var. Aynı otelde kalıyorsun. Herkesi tanıyorsun. Olimpiyatta yanınızdan Kevin Durant geçiyor. Roger Federer geliyor, Usain Bolt geliyor. Bu başka bir şey. Diğer branşlara ilginiz artıyor.
Annelik mi zor, oyunculuk mu?
Oyunculuk. Ben Zeynep’in omzumu, dizimi sakatladığını görmedim. Ağrı kesicilerle oynuyorum.
Ne kadar gidecek? Sen mi bırakacaksın, voleybol mu seni bırakacak?
Bence voleybol beni bıraktı. Ben hala zorluyorum. Voleybolun sınırı yok. Uzatmayacağım. Bu sene son. Gerçekten yapamıyorum. Yapabiliyorsam devam ederim. Ama ağrısız günüm yok. İnşallah Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kaldırarak bitiririm.
Bıraktıktan sonra?
Bir planım yok. Hayatım voleybol. Ahkam keseceğim tek konu voleybol. Bu camiada hizmet etmeye devam ederim.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Fenerbahçe’den teklif aldım
“Yurtdışına çıktığım dönemde voleybol duraklamadaydı. Sonra tüm kulüpler yatırıma başladı. Bu kadar kaliteli bir voleybol oynanıyorsa kendi ülkende, transfer bir şey katmaz size. Fenerbahçe’den de teklif aldım Tenerife’ye gitmeden önce. Ama o tarafa söz verdiğim için İspanya’ya gittim.”
Zeynep’i çok trollerim!
“Eğlenceli ve komiğimdir. Saha içinde de dışında da çok sakinimdir, duygusalımdır. Rahatımdır. Sürekli Zeynep’i trollerim! Bir kere masanın üzerine 50 lira koymuştum. Yine hıçkırığı vardı. “Sen mi aldın, niye alıyorsun” dedim. Hıçkırığı gitti korkudan! Her seferinde yiyor!”
Magazinciler rahatsız etmiyor
“Magazin, benim gibi sporcuların yanında gelen bir şey. Beni çok rahatsız etmiyor. Kendini kaptırmamak gerekiyor. Zaten çok nadirdir. Akşam yemeğe çıktığımda fotoğrafım vardır. Çok malzeme vermiyorum aslında. 40’ta bir dışarı çıkınca yakalıyorlar.”
Kitap okumayı seviyorum
“Aynı anda moduma göre 3-4 kitap okuyorum. ‘Ya Yanıyorsak’ ve ‘Carmilla’ mesela. Çok televizyon izlemem. Türk dizilerinden sadece ‘Ufak Tefek Cinayetler’i takip ediyorum. Netflix dizilerini seyrediyorum. Game of Thrones’u izlemeyeni de zaten dövüyorlar!”
Tenisçi olurdum
“Tenisi seviyorum. Voleybolcu olmasaydım tenisçi olurdum. Ama antrenmanını yapamazdım. Voleybolda kaytarabiliyorsun. Tenisin artrenmanında böyle bir şansın yok. Basketbol ve futbol izlemeye çalışıyorum ama sinirlerim bozuluyor! Son saniyelerde anksiyete tutuyor beni! Sonunu izleyemediğim için başını da izlemiyorum. Ofsaytı bilirim ama taraftarlık yönüm yok.”
?????????????????????????
Zeynep’le annesini konuştuk:
SULU ÖPMESİNİ SEVMİYORUM!
İleride annen gibi mi olmak istersin, başka bir iş yapmak mı?
Annem gibi.
Hangi pozisyon?
Ya pasör ya da annem gibi pasör çaprazı. (Neslihan araya giriyor: Daha erken karar vermek için. Yaşa ve gelişime bağlı.)
Ben bir dedikodu duydum. Sen istemişsin, annen Galatasaray’a gelmiş. Doğru mu?
Evet doğru.
Ne dedin?
Sabahları aynı anda kalkıyoruz. Her sabah kalktığında “Galatasaray’a gel” diyordum Eczacı’da oynarken. 3-4 sene ısrar ettim. Sonunda geldi.
Nasıl bir anne? Gizli de söyleyebilirsin!
Çok iyi. Derslerimde yardımcı oluyor. Ama sulu öpmesini sevmiyorum! Güzel yemek yapar. Enginar. Kıymalı makarna. Bir de panna cotta (İtalyan tatlısı). ilk yumurta kırmayı da annem öğretti.
(Neslihan: Harika kek yapar. Kendi başına. Eskiden yardım ediyordum.)
Annen yüzünden sana farklı yaklaşanlar oluyor mu?
Hayır. Sadece takımdakiler biraz! (Neslihan: Zeynep’i okula bıraktığım ilk gün çocuklar “Aaa. Bu yeni cimnastik hocamız mı” demişlerdi.)
Annenin her maçını izliyor musun?
Zaman buldukça. Bir kere izlememiştim (Eczacıbaşı’nda oynarken). Annemler kaybetmiş. Eve gelmişti. Çok üzgündü.
Sana çok takılıyor mu?
Hıçkırık tutmuştu bir keresinde. Alışveriş merkezindeydik. Geçmesi için annem beni yürüyen merdivenlerden iter gibi yaptı. Çok korktum. Hıçkırığım geçti!
DEVRİM DEMİREL / SÖZCÜ
Comments are closed.