Elif Şahin: “Kariyerinin başında olan bir sporcuyum”

Bugünkü konuğumuz Eczacıbaşı VitrA’nın genç yeteneklerinden Elif Şahin.

Kariyerinin başında olan bir sporcuyum” dese de adından uzun yıllar bahsedeceğimiz Elif Şahin, bu sezon oynadığı oyunla büyük beğeni topladı.

Elif Şahin’den samimi açıklamalar…

YAŞADIĞIMIZ DUYGU MUTLULUKLA İFADE EDİLEMEZ

-Seni tanıyabilir miyiz?
Ben Elif Şahin, geçtiğimiz ay 20 yaşıma girdim. Üç kız kardeşiz, Ankara doğumluyum. Ailem hala Ankara’da yaşıyor. Voleyboldan vakit bulduğum zamanlarda yanlarına gitmeye çalışıyorum. Kariyerinin başında olan bir sporcuyum.

-Voleybol hikayen nasıl başladı? Eczacıbaşı’na geliş serüvenin nasıl oldu?
Voleybola 8 yaşında komşum sayesinde başladım. Buraya gelmeden önce Karayolları’nda ablam Saliha ile birlikte oynuyorduk. İyi bir sezon geçiriyorduk ve bir maçtan sonra Eczacıbaşı’nın bizi istediği haberini aldık. İşte o an bizim için unutulmaz oldu. Eczacıbaşı gibi büyük bir kulüpte oynamak gurur verici. İlk etapta hemen takıma dâhil olmadık kiralık olarak Karayolları’nda oynamaya devam ettik. Önce Saliha, bu sezon da ben takıma katıldım. Yaşadığımız duygu sadece mutlulukla ifade edilemez, aynı zamanda bir gururu yaşadık.

-İstanbul’a alışmak kolay oldu mu?
Açıkçası Saliha yanımda olduğu için şanslıydım. Daha önce İstanbul’da hiç yaşamamıştım. Gidip gelmelerim olmuştu ama bir anda evimizi buraya taşımak farklı oldu. Tabi pandeminin de alışmamda etkisi oldu. Kendimize vakit ayırabildiğimiz zamanlarda İstanbul’u keşfetmeye çalıştım. Tabi yasakların olması dolayısıyla henüz keşfimi tamamlamış sayılmam. Koronavirüsü yendiğimiz gün İstanbul’la tanışmaya devam edeceğim.

Türkiye’nin en köklü kulüplerinden biri olan Eczacıbaşı VitrA’da forma giymek nasıl bir duygu?
Önceki soruda da anlattığım gibi buraya geleceğimi öğrendiğimde hayatımın en güzel anlarından birini yaşadım. Eczacıbaşı VitrA sadece Türkiye’de değil Avrupa ve Dünya’da da yıllardır takip edilen köklü bir kulüp. Her voleybolcu kariyerinin bir yerinde kaliteli bir ligde ve kulüpte oynamak ister. Voleybol kariyerimin en genç ve en dinamik zamanında Eczacıbaşı ile çalışıyorum. Kulübümün bana kattığı çok şey var ama en önemlisi aile olma duygusu diyebilirim. Buranın kapısından girdiğim ilk andan beri hiç yabancılık yaşamadım. Sadece takım arkadaşlarımın değil kulüp çalışanlarının da sıcakkanlı yaklaşımları beni mutlu etti. Dolayısıyla kolay bir adaptasyon süreci geçirdim. Dilerim kulübümle güzel başarılara imza atarız.

KENDİME GÜVENİYORUM

Genç yaşta Eczacıbaşı VitrA’nın pasörü olmak illa ki bir baskı oluşturuyordur bu baskıyla nasıl başa çıkıyorsun?
Voleybolun efsanesi kabul edilen bir kulübe genç yaşta geldim. Kendime güveniyorum ve kendimi geliştirip geleceğimi şekillendirmek için hırslı bir şekilde çalışıyorum. Pasör olarak üzerimde baskıyı sık sık hissettiğim doğru. Ama bu baskı çoğu zaman oyun içerisinde daha agresif ve odaklı olmamı sağlıyor. Olumsuz olabilecek bir durumu olumluya çeviriyorum diyebilirim. Kulüpteki programımız sayesinde kendimizi daha da geliştirerek bu baskıyı azaltıyoruz. Onun dışında benim de kendi başıma uyguladığım birkaç motive edici aktivite var tabi ki: müzik dinlemek gibi.

-Kardeşinle aynı takımda oynuyorsun. Eminim sana çok destek olmuştur. Artıları kadar eksileri de var mı bu durumun?
Öncelikle söylemek isterim ki sahada kardeş kavramımız olmuyor. Saliha da benim takım arkadaşlarımdan birisi. Oyun içerisinde kardeş olduğumuzu tamamen unutuyoruz. Günlük yaşantımızda maçlardan bile sıkça konuşmayız. Tabi onunla birlikte oynamanın yeri çok farklı. Her takım arkadaşım gibi onunla sahada olmak da güzel. Saha dışından konuşacaksak eğer birlikte olmamızın bir sürü artısını söyleyebilirim. Diğer taraftan bir eksi durum olduğunu düşünmüyorum.

-Ligde üçüncü sırada tamamladınız, pandeminin de etkisiyle zor bir sezon geçiyor. Neler yaşıyorsunuz biraz bahseder misin?
Öncelikle söylemek isterim ki genç bir takımız. Maçlardan önce pandemi dolayısıyla evimizde ve kulübümüzde çok sık antrenman yapma fırsatımız oldu. Kısa sürede takım uyumunu yakaladığımızı düşünüyorum. Diğer sezonlara göre bu sezonu biraz daha erken açtık. Yine pandemi dolayısıyla çok sık maç yapıyoruz. Sadece fiziksel olarak değil mental olarak da yorucu bir süreç. Ancak hedeflerimiz doğrultusunda gerileme yaşamadan hep üzerine katarak ilerlemeye çalışıyoruz. Sezon içerisinde takımımızda da covid vakaları yaşandı. İster istemez hepimiz bu durumdan olumsuz etkilendik. Ama yine kısa sürede toparladığımızı düşünüyorum. Kendimizi her zaman hazır tutmak zorundayız. Bunu düşünerek motivasyonumuzu yüksek tutuyoruz. Umarım sezon sonunda hedefimize ulaşırız.

-Eczacıbaşı’ndaki ilk sezonunda seyirciyle buluşamadın. Buradan taraftarlara ne söylemek istersin?
Taraftarlarımızla salonda buluşamadık belki ama sosyal medya üzerinden desteklerini hep hissettirdiler. Eski sezonları takip ettiğimde takımla taraftarların uyumunu çok beğeniyordum. Tigers grubunun yapmış olduğu besteleri bazen salonda dinliyoruz. Tabi tribünlerde olmalarını çok isterdim. Sağlıklı günlerde tanışacağımızı umut ediyorum. Bizi takip etmeye ve desteklemeye devam etsinler, biz onları hep yanımızda hissediyoruz.

TAKIMIMDAN AYRI KALMAK BENİ ÜZDÜ

Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde İtalyan ekip Unet e-work Busto Arsizio ile oynanan ilk maçta yer alamadın. Neler hissettin? Ve rövanşa hazır mısın?
Takımımdan ayrı kalmak beni tabi ki de üzdü. Ancak tüm dünyayla birlikte zor zamanlardan geçiyoruz. Sağlığımız için elimizden gelen her şeyi yapmalı ve önlemlerimizi almalıyız. Biz bir takımız ve hep beraber olmalıyız. Deplasmanda değildim belki ama buradan elimden geldiğince arkadaşlarıma destek oldum. Rövanş için disiplinli bir şekilde çalışmalar yapıyoruz. Ben de ikinci maç için kendimi hazırlıyorum. Deplasmandaki maçtan çok farklı bir maç olacağına inanıyorum.

-Bu sezon en unutulmaz maç hangisi senin için?
Şampiyonlar Ligi grup maçlarının ilk ayağında yaptığımız Dinamo Moskova maçı. Önemli bir takıma karşı çok güzel bir oyun sahaya koyduk ve maçın en değerli oyuncusu seçildim. Benim için unutulmaz bir maçtı. Bunun üzerine daha nicelerini koyacağız.

-Voleybol dışında farklı ilgi alanların olduğunu biliyoruz. Nelerden hoşlanırsın?
Voleybol dışında yemek yapmayı ve bir şeyleri dizayn etmeyi severim. Evde genelde yemekleri ben yapıyorum. Özellikle hamur işi denemeyi seviyorum. Farklı mutfaklara da ilgim var. En çok tavuk sote ve bazlama yapmayı seviyorum. Beğeniyorlar mı diye sorarsanız şimdiye kadar olumsuz bir geri dönüş almadım. Bunların dışında bu aralar buz pateni izlemeye de başladım 🙂

SATIN ALMAYIN, SAHİPLENİN!

Hayvan sevgisi sende apayrı bir yerde, birçok kedi ve köpek sahiplenmişsin. Çok seyahat ediyorsun, nasıl bakıyorsun onlara?
Bir köpek ve üç kediye Ankara’da ailem bakıyor. Uzun bir deplasmana gidiyorsam ablamı buraya bakması için çağırıyorum. Ama kısa bir yolculuksa ev işlerine yardım eden ablamızı çağırıyoruz. Bu sayede hiç yalnız kalmıyorlar. Bütün hayvanlarımızı sokaktan sahiplendik. Kendimi bildim bileli evimizde hep bir hayvan dostumuz oldu. Onlarla birlikte büyüdük. En büyük kedim 8 yaşında, onu ilk ben eve getirdim sonra devamı kendiliğinden geldi. Bu soru vesilesiyle şunu da söylemek isterim: Satın almayın, sahiplenin!

Kendi mevkiinde en çok kimleri beğenirsin?
Maja Ognjenovic. Yıllarca birçok voleybolcu spora katkıda bulundu. İzlediğim her pasörden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Herkesin kendine has bir tarzı var ve onları öğrenmek gelişimimize katkı sağlıyor. Maja da günümüzün en önemli pasörlerinden birisi. Onu izlemek her zaman bana keyif vermiştir.

-Yurtdışında oynamayı düşünüyor musun?
İlerleyen zamanlarda neden olmasın. Türkiye Ligi şu an benim için dünyanın en önemli liglerinden biri. Ancak buradaki sistemin dışındaki yerleri de görmeyi çok isterim. Farklı kültürlerin farklı antrenman metotları oluyor. Bunları da öğrenmek gelişimimize katkı sağlayacaktır. Şimdilik uzaktan diğer ligleri takip ediyorum. Ama kariyerimin bir yerinde İtalya’da oynamak isterim.

 

 

Haberin Fotoğrafları

Haberi Paylaş

Comments are closed.