Merhaba voleybol dostları… Sporda da voleybolda da hareketli günler devam ediyor. Yaz sıcakları insanları oldukça zorluyor… Serinlemek için denize, gölete girip ölenlerin sayısının fazlalığı beni oldukça etkiliyor. O nedenle okullarda yüzme öğrenmenin de önemli olduğu ve okuma yazma gibi öğrenilmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Ben ve eski nesil şanslıydık deniz kenarında büyüdük ama herkes şanslı olmayabilir… İçim sızlıyor haberlerde yüzerken boğulup ölenleri öğrendikçe…
Yaz sıcağında plaj voleybolu da bu sezon oldukça hareketli. Sakarya Karasu, Heybeliada, Kıbrıs Lefkoşe TVF Pro Tour etapları yanında Avrupa Şampiyonası, Balkan Şampiyonası yapıldı. Ancak bu organizasyonlar medyada yeterince yansımadı. Bir şeyler eksik organizasyonun sadece yapılması yetmiyor. Sponsor bulmak, para ödüllerinin artması için şart. Sponsor da medyada ne kadar yer almasıyla ilgilidir. Bu yönde eksiklikler oldukça var. Programlar yapılırken dikkatli davranmak gerekir.
Sultanlar Grand Prix’de sınıfta kaldılar… Grup maçları sonunda Japonya’nın Osaka kentinde yapılacak finallere gitme hakkını elde edemediler. Ankara’da Japonya’ya yenilmeleri, ardından Çin ve gençleştirilmiş İtalya’ya yenilmeleri finallere gitmelerini engelledi. Rakipleri yenilmeyecek takımlar değildi. Sultanlar kötü sinyaller veriyor. İstikrarsızlar, ne oynadıkları belli değil, ne manşet, ne blok, ne servis gördüm… Eee bunlar olmazsa ne olacak. Kötü manşet olursa paslar da kötü oldu. Barbolini’nin katkısını göremiyorum. Kadro geniş, staff kalabalık ama sahaya yansıyan oyun bana zevk vermiyor, her sayı bomba… Sayılar ıkına sıkına alınıyor sahada. Neslihan da yaşlandı. Esra gidince takımın en kıdemli oyuncusu olarak kaptan oldu. Ancak eskiden olduğu gibi lider oyuncu olarak düşüşte. Daha sorumlu ve dikkatli olmalı.
İtalya maçında 2-0 geriden gelip 2-2 yapıyorsun. Ondan sonra açık ara seti ve maçı hatta Japonya finalini kaybediyorsun. Bu nasıl iştir. Adeta gitmek istenmiyormuş gibi bir hava var…
Bu arada Naz’ın 21 Ağustos’ta nikah tarihi alması, Bahar’ın da 24 Ağustos Nişan. 20 Eylül’de nikah tarihi almaları kafaların da nerede olduğunu gösteriyor. TVF’nin acilen önemli tedbirler alması lazım… Yoksa 2003’te ortaya çıkan “Filenin Sultanları” efsanesini çok ararız… Acilen Avrupa şampiyonası için TVF konuyu masaya yatırmalı. Yoksa Eylül ayında da bu oyunla hüsran olursa şaşırmayalım. Hüsnü Can döneminde Avrupa 2.si, Erol Ünal Karabıyık döneminde 5’nci ve 3’lük alınmıştı… Özkan Mutlugil döneminde kürsüye çıkılmazsa başarısız sayılır TVF…
Erkeklere gelince;
Sonunda doğru yol bulundu Basic’le yollar ayrıldı. Avrupa Şampiyonası finallerine İtalyan hocayla gidecekler. Ama milli takımlarımız tam bir deneme tahtası oldu… Gelen hocalar bana güven vermemişti, nitekim gönderilmeleri bunu gösteriyor. Üstelik kendilerine oldukça hatırı sayılır paralar da veriliyor. Kulüp takımlarından sonra milli takımın başına da yabancı antrenör getirme hastalığı devam ediyor. Yerli antrenörler tribünde bekliyorlar… “Genç antrenör” diye diye tribünde yaşlanıyorlar. Milli takımlarımızın bu kadar kötü olmaları için bu kadar çok para vermeye gerek yok. Yerli antrenörlerimiz daha az parayla daha başarılı olacaklardır. Ama aynı çalışma şartları verildiği takdirde… Türk antrenörler bedava yaparsa görev veriliyor. Para olan yerlerde yabancıları görüyoruz. Bu yabancı hayranlığı bitmedi gitti. Bu yanlış anlayış diğer branşlarda da almış başını gidiyor. Paraların TIR’larla saçıldığı futbolda milli takımın ve kulüp takımlarının da durumu ortada…
Sağlıcakla kalın.
Yüzünüzden gülme eksik olmasın.
Comments are closed.