İtalyan ekibi Imoco Conegliano ile 5 kupalı rüya gibi bir sezonu geride bırakan Brezilyalı yıldız Gabi Guimaraes, İtalyan medyasından Volley News’e açıklamalarda bulundu.
“Gabi, Conegliano ile beş kupa kazandın. Tüylerini diken diken eden, asla unutamayacağın o an hangisiydi?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Hiç şüphe yok ki Şampiyonlar Ligi zaferi. Bence bu, sezon boyunca kazandığımız beş kupanın ardından hem benim hem de takımın gerçekten neyi başardığımızı fark ettiği andı. Bu hedefi hep konuştuk, hep istedik ama elbette kolay değildi. Finalden sonra hissettiğimiz o rahatlama, mutluluk… Tek bir anda yoğunlaşan birçok duyguydu.”
“Dışarıdan bakıldığında Conegliano durdurulamaz görünüyordu. Soyunma odasında sizi motive eden sır neydi? Santarelli’nin etkisi nasıldı?” sorusunu ise şöyle cevapladı:
“Bunun büyük kısmı Santarelli’ye ait. Her maç ya da turnuva kazandıktan sonra, ertesi gün antrenmanda çıtayı daha da yükseltiyordu. Bize sürekli çalışmaya devam etmemiz gerektiğini hatırlatıyordu ve biz de ‘Daha ne yapabiliriz ki gelişmek için?’ diye soruyorduk. O bize, her başarının büyük fedakarlıklarla geldiğini ve her gün her şeyimizi vermemiz gerektiğini öğretti. Kâğıt üstünde favori olsak bile, hiçbir maç zaten kazanılmış sayılmazdı. Her puan için birlikte savaşmalıydık.”
“Moki’nin çalışma disiplini çok şaşırttı”
Gabi, Conegliano’da kendisini en çok etkileyen şeyin takım arkadaşı Monica De Gennaro’nun çalışma disiplini olduğunu söyledi:
“En çok beni etkileyen şey Moki’nin (De Gennaro) çalışma disipliniydi. 38 yaşında, kariyerinde her şeyi kazanmış ve yeni olimpiyat altın madalyası kazanmış bir sporcu… Ama hâlâ her gün fazladan bir saat çalışıyor. Biz onun ne zaman bu ekstra çalışmayı bırakacağını görmek için şaka yapardık. Ama onun bu liderliği ve örnek duruşu sayesinde hepimiz – özellikle genç oyuncular – anladık ki hedefe ulaşmak için çok çalışmak şart. Aynı şekilde kaptanımız Asia (Wolosz) da aynı zihniyete sahipti. İkisinin de takımı bir arada tutmak, desteklemek ve açık iletişim kurmak konusunda gösterdiği çaba çok etkileyiciydi. Bu kadar yıldızın olduğu bir takımda egolar olabileceği düşünülür ama bizde öyle bir şey hiç olmadı. Herkes takım için çalıştı. Önemli olan MVP olmak değil, turnuvayı kazanmaktı. Bence farkı yaratan da buydu.”
Türkiye’de her şeyi kazandıktan sonra İtalya ile kariyerinde açtığı yeni sayfa hatırlatıldı ve Gabi İtalya tercihinin sebepleri ile İtalya’nın kendisine kattıklarını şu sözlerle anlattı:
“Kariyerimi hep döngüler üzerinden planladım, tıpkı dört yılda bir gelen olimpiyat döngüleri gibi. Belli aralıklarla büyük kararlar alırım: Takım değiştirmek, yaşam tarzımı gözden geçirmek, yeme alışkanlıklarımı, uykumu, her şeyi… Bu da öyle bir karardı. Yeni bir meydan okuma zamanı gelmişti. İtalya bana olağanüstü bir fırsat sundu: Dünyanın en rekabetçi liglerinden birinde oynamak, en iyi takımlardan birinin parçası olmak, olağanüstü bir koçla çalışmak ve en iyi oyunculara karşı mücadele etmek. Bu fırsatı kariyerimde büyümek için çok önemli bir adım olarak gördüm.”
Voleybol dışında seni İtalya’da kendisini en çok etkileyen şeyin ne olduğu sorulduğunda Gabi şunları söyledi:
“Bu yıl benim için gerçekten çok özeldi. İtalya, Veneto bölgesi ve Conegliano kalbime dokundu. İstanbul’da geçirdiğim yıllarda voleybol dışında pek vaktim olmuyordu, hep yoğun bir odaklanma içindeydim. Ama bu yıl farklıydı. Aynı disiplini korurken kendime daha fazla alan tanıdım. Keşfetmeye, gezmeye, bulunduğum yeri hissetmeye başladım. İtalya’nın doğası, kültürü, estetiği gerçekten büyüleyici. Kendimi biraz daha serbest bırakmayı öğrendim. Bu bana çok iyi geldi. İtalya sadece güzel bir ülke değil; insanın içine işleyen bir ruhu var. Bu deneyim, zihinsel anlamda da beni çok geliştirdi. Baskı ve beklentilerle başa çıkmamı kolaylaştırdı.”
“Hiçbir şeyin size hediye edilmeyeceğini bilin”
Gençlere tavsiyeleri sorulduğunda Gabi şu ifadeleri kullandı:
“Bence özellikle gençler için en önemli şey, kendilerine hatırlatmaları gereken nokta: Eğlenmek. Yol boyunca üzerimize çok fazla baskı ve beklenti yüklüyoruz ve sonunda sadece kendimiz olmayı ve yaşadığımız deneyimlerin tadını çıkarmayı unutuyoruz. Onlara söyleyeceğim ilk şey şu olurdu: ‘Sporun sunduğu neşeyi asla kaybetmeyin, çünkü bu işin en güzel yanı bu. Her sabah uyanıp elinizden gelenin en iyisini yapma isteğini besleyen şey de bu zaten.'”
“Salona doğru zihniyetle gelmek önemli: %100’ünüzü verin, çok çalışın ve hiçbir şeyin size hediye edilmeyeceğini bilin. Ama bazen kendinizi sadece %20 formda hissediyorsanız bile, o %20’yi %100 zihinsel bağlılık ve çabayla vermeniz gerekir. Asıl farkı yaratan da budur.”
“Kariyerimde bana en çok yardımcı olan derslerden biri de birbirimize destek olmanın önemiydi. Özellikle takım sporlarında kimse büyük başarıları tek başına elde edemez. Etrafımızdaki insanlara ihtiyacımız var. Bu yüzden evet, kendimize iyi bakalım; fiziksel, zihinsel ve her anlamda ama çevremizdeki insanlara da özen göstermeyi unutmayalım.”
Brezilyalı smaçör, en büyük hayalinin Olimpiyat altığın olduğunu belirtti: “Voleybol her zaman benim tutkum oldu, derin ve sürekli bir sevgi. Yeni hedefler için savaşmaya devam etmek benim için doğal bir şey. Hâlâ çok fazla kazanma arzusu taşıyorum, madalyalar kazanmak, yeni meydan okumalarla yüzleşmek istiyorum. Ve gözlerimi kapadığımda, ufukta gördüğüm en büyük hayal hiç şüphesiz Olimpiyat altın madalyası.”


