Gabi: Vay canına buradayım!

VakıfBank Spor Kulübü’nün sosyal medya hesaplarından yayınlanan ‘Meeting Time’ serisinin ikinci konuğu Gabriela Braga Guimares oldu:

VakıfBank’taki ‘En özel anı’nı anlatan Gabi, ”İlk antrenmanım inanılmazdı. Çünkü benim için bir rüya gerçekleşiyordu. VakıfBank’a gelmek, bu büyük aileye katılmak, Giovanni’yle çalışmak ve inanılmaz oyuncularla oynayacak olmak harika bir duyguydu. İlk antrenmanda ‘Vay canına buradayım! Bunu yapabilirim. Bu takımla her gün kendimi geliştirmek istiyorum’ dedim” ifadesinde bulundu.

Müzesinde üç FIVB Kulüpler Dünya Kulüpler Şampiyonası ve dört CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kupası bulunan VakıfBank Spor Kulübü’nün resmi sosyal medya hesaplarından yayınladığı ‘Meeting Time’ röportaj serisinin ikinci konuğu Gabriela Braga Guimares oldu.

İşte VakıfBank’ın Brezilyalı smaçörü Gabi’nin açıklamaları:

– Tüm dünya koronavirüs salgınıyla mücadele ediyor. Yaşadığımız süreci nasıl değerlendiriyorsun?

Herkes için anlaşılması zor bir süreç oluyor. Bu zamanı normal hayatımda yapamadığım şeyleri yaparak geçiriyorum. Daha çok kendime vakit ayırıyorum. Kitap okuyorum, yemek yapıyorum. Normal hayatımda çok yorgun oluyorum ve ‘Hemen yatayım’ diye düşünüyorum. Elbette bu zamanı dinlenmek için de kullanıyorum. Bir de Brezilya’daki diğer insanlara yardımcı oluyorum. Bazı insanlar virüsten dolayı sorunlar yaşıyor. Şu anda ihtiyacı olanlara yardım etme vakti…

– Bu dönemde evde yapmayı öğrendiğin yeni bir şey var mı?

Meditasyon yapmaya başladım. Başlarda benim için çok zordu çünkü çok aktif birisiyim. Bundan dolayı başta meditasyon beni zorladı. Ama başladıktan sonra gerçekten çok iyi geldi. Sanırım bundan sonra da meditasyon yapmaya devam edeceğim.

SEZONUN BU ŞEKİLDE BİTMESİNE ÜZÜLDÜK

– Voleybol kariyerin boyunca hiç bu kadar evde kaldığın bir zaman oldu mu?

Kariyerimde ilk kez bu kadar uzun bir süre evde kalıyorum. Bazen sıkıcı olabiliyor ama yeni şeyler öğrenebilmek için güzel bir fırsat? Çizim yapmak için bir şeyler aldım. Bir hafta çizim yapmaya çalışacağım. Sıkıldığımda ‘Şimdi ne yapabilirim’ diye düşünüyorum. Her hafta yeni şeyler denemeye çalışıyorum. Hepsini bir arada değil ama aşama aşama yeni şeyler deniyorum.

– CEV Şampiyonlar Ligi ve Türkiye Ligi iptal edildi. Sezonu nasıl değerlendirirsin?

Takım olarak her gün, her hafta, her ay daha çok gelişiyorduk. Sezonu bitirebilmek için çok heyecanlıydık. Takım olarak kenetlenmiştik ve aile gibiydik. Sezon başında yeni bir takımdık ama ‘Elimizden gelenin en iyisini yapabiliriz. Şampiyonlar Ligi ve Türkiye Ligi’ni kazanabiliriz’ diye düşünüyorduk. Sezonun bu şekilde bitmesine üzüldük. Ama doğru kararın bu olduğunu biliyoruz. Oynamaya devam edebilmek mümkün değildi.

– Senin için VakıfBank’taki en özel an hangisiydi?

Sanırım ilk antrenmanım. Çünkü benim için bir rüya gerçekleşiyordu. VakıfBank’a gelmek, bu büyük aileye katılmak, Giovanni’yle çalışmak ve inanılmaz oyuncularla oynamak harika bir duyguydu. İlk antrenmanda ‘Vay canına buradayım! Bunu yapabilirim. Bu takımla her gün kendimi geliştirmek istiyorum’ dedim. İlk günümde ne kadar heyecanlandığımı sonrasında herkese anlattım.

FUTBOL ve TENİS OYNAMAYI ÇOK SEVİYORUM

– Sana Brezilya’da ‘Gabizinha’, ‘Bebezinho’ ve ‘Musinha’ dedikleri doğru mu? Bunların anlamı nedir?

Evet doğru. Gabizinha ‘Küçük Gabi’ demek. Musinha ise milli takımdaki arkadaşlarımın bana taktığı komik bir lakap. Normalde çok şaka yapıyorum. Bu yüzden bu lakabı taktılar. Bebezinho da milli takımda bebek olduğum içindi. 17 yaşındaydım ve bana en yakın olan oyuncu 25 yaşındaydı. Milli takımda gerçekten bebektim. Bu yüzden bana ‘Bebezinho’ dediler.

– Üç erkek kardeşin var. Evin tek kızı olmak nasıl bir duyguydu?

Çok güzel çünkü beni hep koruyorlar. Aynı zamanda çok zor çünkü onlarla kapışamıyorum. Onlarla baş edebilmem zor oluyor. Benden büyük üç abimin olması güzel bir his. Bana çok şey öğrettiler. Onlarla spor yapmaya başladım. Bana futbol, tenis ve yüzmeyi öğrettiler. Bu kariyerim için çok değerliydi. Onlar ne yapıyorsa ben de aynısı yapmaya çalıştım. Abilerim şu anda başka işlerle uğraşıyorlar. Eskiden futbol ve tenis oynarlardı. Şu anda iki abim tenis oynamaya devam ediyor. Profesyonel olmasa da şehrimizdeki bazı yerel turnuvalara katılıyorlar.

– Küçükken tenis ve futbol oynuyordun. O dönemi anlatabilir misin?

Abimlerden dolayı futbol oynamayı çok sevdim. Tenisi de babam ve annem sayesinde oynadım. Çünkü ikisi de tenis oynuyordu. İlk oynamaya başladığımda Guga, Federer ve Nadal’ın maçlarını izlerdim. Federer’e hep hayranlık duyardım. ‘Nasıl bu kadar güvenli ve zekice oynayabiliyor?’ diye merak ederdim. Yaşı ilerlemiş olsa bile yine o yüksek seviyede ve aynı kalitede tenis oynayabiliyor. Benim için büyük bir idol. Sporda her şeyi onun yaptığı gibi yapmak istedim. Zekice oynamak, başkalarının yapamadığı şeyleri yapabilmek istedim. Federer sayesinde teniste öğrendiğim şeyleri voleybola taşımaya çalışıyorum. Voleybola göre çok uzun değilim ve onu izlemek bana voleybolun birçok alanında yardımcı oluyor.

– Peki köpeğinin adı neden Nadal?

Bu çok komik bir hikaye? Nadal’ı da çok seviyorum. Federer ile birlikte en sevdiğim iki tenisçiden biri… Jack Russel cinsi bir köpeğim olacaktı. İsim düşünüyordum ve ‘Adını Federer koymalıyım’ diye düşündüm. Sonra ‘Federer’ diye seslenmek garip geldi. Nadal çok havalı geldi ve ismini Nadal koydum.


Haberi Paylaş

Comments are closed.