Galatasaray FXTCR, ezeli rakibi Fenerbahçe’yi deplasmanda puan vermeden yenmeyi başardı. Bu deplasmanda sarı lacivertliler adına yaşanan bazı olumsuzluklar da yenilgide kuşkusuz büyük pay sahibi idi.
Ivan Miljkovic’in yokluğu
Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi pasör çaprazları arasında yerini çoktan almış olan Sırp yıldız, yaşadığı sırt sakatlığı nedeniyle yaklaşık üç hafta takındaki yerini alamayacak. Maçtan önce Miljkovic’in olmadığını görenler, Cimbom’un bu maça favori olarak çıkacağı görüşünde birleşti. Öyle ki, sarı kırmızılıların İtalyan antrenörü Flavio Gulinelli bile ilk altılar okunurken kendi takımından ziyade Fenerbahçe’nin sahaya çıkan oyuncularıyla ilgileniyordu. Zira sarı lacivertli takımın sahaya 13 oyuncu ile çıkması, İtalyan teknik adamın kafasındaki soruların maç başlayana dek yer etmesine yetti. Ne zaman ki Fenerbahçe’nin sahaya dizilişi belli oldu, Gulinelli’nin yüzünde hoş bir tebessüm belirdi.
Sırp yıldız kariyerinin en zayıf dönemini yaşıyor. Neticede 36 yaşına geldi. Ancak fizik kapasitesi, tecrübesi ve kazanan olma özelliği, Miljkovic’i rakiplerinin gözünde hala büyük bir tehdit yapıyor. Nitekim geçtiğimiz hafta içinde oynanan Cucine Lube Treia maçında bunu açık seçik gördük.
Taraftar olsa böyle mi olurdu?
Fenerbahçe’nin diğer takımlardan en büyük farkı, yıllar içerisinde voleybolu öğrenmiş bir seyirciye sahip olması. Bu seyircinin önemli önemsiz her maça gelip takımını en kritik anlarda motive etmesi de ayrı bir artı.
Kulübün belli taraftar gruplarıyla yaşadığı sıkıntı neticesinde salon boş kaldı dün. Hem de rakip Galatasaray FXTCR iken. Şöyle söyleyeyim, 1987’den beri voleybolun içerisindeyim, ilk kez bu kadar boş tribünlere oynanan (yasaklı maçlar haricinde) bir Fenerbahçe-Galatasaray mücadelesine tanık oluyorum. İşte bu taraftar arkasında olmayınca Fenerbahçe en kritik anlarda basit hatalar yaptı ve set kaybetti. Mesela 1. ve 4. setleri hatırlayın. Geriden gelen sarı kanaryalar, aslanı 22:23’e kadar sıkıştırmış. Rakibin moralini bozarak takımına itici güç olacak bir taraftar olsa Fenerbahçe’nin o setleri alması pekala mümkün olabilirdi. Ancak sessiz salon, Cimbom’a motivasyon oldu sarı kırmızlılar maçı net skorla kazandı.
Kıyaslama
Ortalar birbirine yakın. Zira Kemal Kayhan ve İbrahim Emet’in formu üst düzeyde. Marcus Bohme ve İbrahim Akşeker ise istenilen seviyede değil. Alman orta oyuncu, zaman zaman çok etkili bloklar yaptıysa da hücumda olması gereken seviyede değil. Fiziğine göre topla daha yüksekte buluşup daha yüzdeli top öldürmesi gerekir.
Köşelerde ise Galatasaray FXTCR’nin bariz bir üstünlüğü göze çarpıyor. Zira Samuel Tuia- Kamil Baranek-Filip Rejlek grubu, Wout Wijsmans-Milos Nikic-Metin Toy üçlüsüne göre çok daha güçlü ve hızlı. Patlayıcı ve hızlı gücü minimize olmuş Belçikalı tecrübesiyle top öldürürken Sırp smaçör müthiş gücü, Toy ise tekniğiyle sonuca gitmeyi denedi. Böylesine önemli bir maça tedirgin başlayan Toy’un kendini ancak üçüncü sette bulduğunu ve gereken katkıyı yaptığını ayrıca belirtelim. Ancak bu durum, müthiş bir maç çıkaran Baranek liderliğindeki sarı kırmızılı köşe oyuncularına cevap vermeye yetmedi. Fenerbahçe’nin köşe oyuncuları 16 kez bloğa yakalanırken Cimbom’un sert üçlüsü 8 kez bloğa yakalandı.
Başrol Keskin’in
Yukarıdaki manzaranın şekillenmesinde hücumcuların olduğu kadar Galatasaray FXTCR kaptanı Selçuk Keskin’in de payı büyük. Zira sarı kırmızılıların kaptanı, sadece yaptığı doğru tercihlerle takımını mükemmel oynatmakla kalmadı, aynı zamanda mükemmel blok yaparak Fenerbahçe’nin 4 numaradan hücum eden oyuncularını canından bezdirdi. Yaptığı bloklarla takımına 8 sayı kazandırdı. Toplamda 12 sayı üreterek bir pasör için ulaşılması çok güç bir rakama imza attı. Öyle ki, bir pozisyonda uçarak ortaya yardıma gitti ve blok düşürerek geri hücum yapan Nikic’i yakalamayı başardı. Top elinden auta gitti ama Keskin’in bu maça ne denli konsantre olduğu çok iyi görüldü. Özetle dünkü maçta sarı kırmızılı takımın lokomotifi kaptan Keskin’di.
Keskin’in mevkidaşı Fenerbahçe kaptanı Arslan Ekşi’de iyi bir oyun ortaya koyarak takımını iyi yönlendirdi. Ancak elindeki köşe oyuncular rakibe göre zayıf olunca iyi manşet gelmediği anlarda çaresiz kaldı. Ekşi’nin eleştirilebilecek yanları, manşetin geldiği ölçüde orta oyuncularını kullanmaması ve haklı olduğu durumlarda dahi hakemlerle fazla oynamasıydı.
Deneyimsiz hakemle oynanması normal
Ramazan Demiröz-Tayfun Şener ikilisinin bu maça atanması tartışılabilirdi. Bu nedenle MHGK’nın birçok gözü bu ikilinin üzerindeydi dünkü maçta. Hakemlerimizin sezona çok formsuz başladığı düşünülürse Şener’in çok iyi, Demiröz’ün ise yaptığı hatalara rağmen umut veren bir yönetim sergilediği söylenebilir. Bununla birlikte;
-İlk set sonlarında gerçekleşen GS FXTCR hücumunda top bloktan auta gitti ama Demiröz sayıyı Fenerbahçe’ye verdi. Pozisyonla ilgili 1 ve 4 numaralı çizgi hakemlerinin uyarısını ilk başta fark etmeyen Demiröz’le oynanması bu pozisyondan sonra başladı. Neyse ki çizgileri sonradan gören Demiröz kararı düzeltti.
-İkinci sette skor 5:3 iken Selçuk Keskin’in açıktan attığı pas fauldü. Ancak bunu süzemeyen baş hakem, aynı rallide Arslan Ekşi’nin attığı nizami pasa faul çaldı. Zira pas anında Keskin, hakeme faul çalması için kuvvetli bir şekilde bağırdı ve Demiröz’ü adeta etkiledi.
-Yine ikinci sette 18:21 iken Keskin bir blok yaptı ve sayıyı takımına kazandırdı. Ancak o pozisyonda Keskin antene dokunmuştu.
-Üçüncü sette 7:8 iken servis çizgisinin gerisine geçen Rejlek, topa vurmak için bir hayli bekledi. 8 saniye geçti mi sayamadık ama Demiröz’ün o pozisyona müdahale etmesi gerekirdi.
-Dördüncü sette çok yoğun itirazlar yaşanırken 12:16’da Ekşi, 22:23’te de Keskin pas atarken faul yaptı. Ancak bu pozisyonlara da düdük çalınmadı.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.