Gerekeni yapan kazandı

Voleybol, bilindiği üzere sahada uygulanan teknik çeşitliliği bakımından son derece sınırlı, ancak bir o kadar da zor bir takım sporudur sevgili voleybol severler. Bu nedenle bir voleybol maçı, çok yüksek oranda daha iyi oynayanın kazandığı mücadelelere sahne olur. Yakın skorla biten maçlarda sonucu anlar belirler, ancak bu akşamki derbinin kısa özeti, sadece “İyi oynayan ve gerekeni yapan kazandı” şeklinde yorumlanabilir.

Ortadan ısrar kazandırdı
Galatasaray HDI Sigorta pasörü Selçuk Keskin, 3 metrenin içerisine gelen her topta önce ortayı düşündü. Bu topları aşırı istekli bir şekilde bekleyen Doğukan Ulu ve Lucas Van Berkel de bu tarz maçlar için mükemmel denebilecek bir şekilde öldürdü gelen pasları. Sarı kırmızılıların galibiyetinin en önemli temel taşlarını da bu orta ısrarı oluşturdu. Özellikle Ulu, yaptığı etkili hücumların yanı sıra bloktaki etkinliği ile de takımını yükseltti. Cimbom’un aksine Fenerbahçe HDI Sigorta, neredeyse hiç düşünmedi ortayı. Gerek Ulaş Kıyak, gerekse sonradan oyuna dahil olan Oğulcan Yatgın, oyunu hızlandırmak adına yalnızca Salvador Hidalgo ve Wouter Ter Maat’a gidecek pasları yatırmayı denedi. Ancak dersine çok iyi çalışmış olduğu her halinden belli olan sarı kırmızılılar, gerek Hollandalı pasör çaprazını, gerekse geçen senenin en büyük kahramanı Kübalı smaçörü çok iyi durdurdu. Köşelere her gidişte ayakları daha da hızlanan Galatasaraylı oyuncular, Fenerbahçe’nin en önemli 2 skor opsiyonunu durduramadığı anlarda ise yavaşlatmayı (topu bloktan sektirerek defanstan çıkarma) başardı.

Rakamların diliyle konuşacak olursak Galatasaray HDI Sigorta’nın maçın tamamında ortadan %27(20/74) ile oynadığı bir günü %11(10/90) ile geçiren Fenerbahçe HDI Sigorta, köşelere fazla güvenmenin bedelini bu ağır mağlubiyet ile ödedi. Farkın sebebini gelen manşete bağlamayı düşünenlere iki takımın birbirinden çok farklı manşet (%27-%34) getirmediğini ayrıca belirtelim.

Sarı kırmızılıların voleybolun gerekliliklerini daha iyi yapması haricinde göze batan tek detay farkı, ikinci sette hücumları zayıflayan Oliver Venno’nun kritik hale gelen set sonunda attığı servislerdi. 22:22’de servis çizgisinin gerisine geçen Estonyalı, önce rakibinin hücumunu bozacak kalitede servis attı, sonrasında da doğrudan sayıya imza atarak “Anlık farkı” yaratan isim oldu. Yeni transfer Burutay Subaşı ve Yasin Aydın, manşette zaman zaman sıkıntı yaşasa da üst düzey hücum performansı ile takımın Venno’dan sonraki lokomotifi görevini üstlendiler. Esasen Galatasaray HDI Sigorta’da kötü oynayan oyunu yoktu. Libero Burak Mert’in iyi defans yaptığı bir günde oyuna üçüncü sette servis için giren Ertuğrul Gazi Metin, attığı 4 servis ile rakibinin hücumuna darbe vuran bir başka oyuncu oldu. Metin’in bu servislerden 1 de doğrudan sayı ürettiğini ayrıca belirtelim.

Fenerbahçe’de yanlışlar
Elbette ortayı unutmak ilk yanlış olarak göze çarpıyor. Bunun haricinde Hidalgo’daki düşüş, gözden kaçmayacak kadar büyük. Kübalı’nın geçen seneye göre daha kilolu görünen yapısı, hücumda ve blokta sıçrama yüksekliğini oldukça düşürüyor. Geçen senenin birkaç kulvarda en değerli oyuncusu, bu ağırlık yüzünden öne düşen servislere dahi gereken zamanda yetişemiyor. Henüz Türkiye’ye alışma periyodunu tamamlamayan Thibault Rossard’ın da yeterli katkı veremediğini düşünecek olursak, tüm yük Ter Maat’ın üzerine kalıyor ve bu durum Hollandalıyı aşırı derecede yıpratıyor. Sarı lacivertlilerde göze çarpan bir başka hata ise karşıdan gelen tenis servisleri 3.5-4 metre civarında beklemek oldu. Geri çizgiyi iyi tutturan sarı kırmızılı her oyuncu, ya doğrudan bir sayı kazandırdı, ya da Fenerbahçe’nin manşetten hücuma geçiş düzenini bozarak istediğini elde etmiş oldu. Yüksek oyuncuların 12-13 metreden gelen topları parmak pasla karşılaması normal gibi görünebilir. Ancak o topu pasörün ellerine gönderecek ayar, her topa parmakla temas etmeyen smaçörler için pek de kolay olmaz.

Oyunu tanımak, oyuncuyu tanımak

İkinci sette Galatasaray HDI Sigorta’nın yeni transferi Lucas Van Berkel, bloktan seken ve rakip 3 metre içerisinde yükselen bir topu kovalayıp blok yapma imkanına sahipti. Ancak topun sahanın en kısa ismi Ulaş Kıyak’ın üzerine yükseldiğini gören Kanadalı orta oyuncu, Kıyak’ın pas verebileceği köşeleri kolaçan etti ve bloğa gitmedi. Topa yükselenin Türkiye’de ikinci toplara en iyi vuran pasör olduğunu ve oyun itibariyle ön alanda yer aldığını önemsemeyen Van Berkel, rakibini iyi tanımadığından dolayı Kıyak’ın tribünleri coşturan sayısına engel olamadı.

Ancak aynı oyuncu, yine ikinci sette skor 12-13 iken Doğukan Ulu’nun servisinde rakip oyuncunun parmaklarından (Bir önceki bölümün son paragrafında bahsettiğimiz konu) gelen topun kendi üzerine yönlendiğini iyi süzdü. Topa yükselen Kanadalı, önündeki yüksek bloğu görünce topa vurmak yerine 4 numaradaki Yasin Aydın’a mükemmel bir pas uzattı. Aydın da bu bloksuz topu rahatça sayıya çevirdi. Böylelikle Van Berkel, rakibini tanımasa da oyunu iyi tanıdığını göstermiş oldu izleyenlere.

Rakibe küfrederek mi maç kazanacaksınız?

Fenerbahçe HDI Sigorta maçı kaybetti kaybetmesine de, maça gelen taraftarı takımından fazla kaybetti bu maçı. Takımını desteklemek yerine ilk setin son bölümünden itibaren rakibine küfretmeyi seçen sarı lacivertli taraftarlar, maalesef sınıfta kaldı ligin dördüncü haftasında. Baş hakem Ozan Sarıkaya’nın uyarmak ya da anons yaptırma için fazla müsamahalı davrandığı Fenerbahçeli taraftarlar, Sarıkaya’nın kendilerini uyarması için gönderdiği (o anki kaptan) Salvador Hidalgo’nun uyarılarına bile aldırış etmedi. Kübalı smaçörün ikazından sonra daha da yüksek sesle küfreden Fenerbahçeli taraftarların ne dediğini anlamayan Hidalgo’nun ?küfürlü tezahürat bitmiş diye düşünerek- yüksek sese değişik hareketlerle eşlik etmesi, günün en eğlenceli anlarını oluşturdu.

Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com


Haberi Paylaş

Comments are closed.