Geçtiğimiz hafta gözlemleyerek derlediğimiz bazı notlar üzerinde durmak istiyorum sevgili voleybol seveler.
Pazartesi
Bildiğiniz gibi Avrasya VAD, 03-05 Şubat 2010 tarihlerinde MEF Okulları ve CAAN Spor sponsorluğunda bir seminer düzenledi. Katılımcılar için son derece yararlı konuların işlendiği teorik ve uygulamalı eğitim sonrası 87 katılımcı antrenörün voleybol görüşlerinin genişlediğini düşünüyoruz biz de herkes gibi. Ancak bazı antrenör arkadaşlarımızın konu ile ilgili görüşleri ve taleplerini de buradan duyurmakta yarar görüyorum. Özellikle Anadolu’da görev yapan bazı antrenör arkadaşlarımız, seminer zamanı ülkemizin içinde bulunduğu sert hava koşulları nedeniyle İstanbul’a ulaşamadıklarını belirtiyorlar. Bu tarz bir seminerin yaz aylarında yapılması durumunda kendilerinin de katılabileceklerini belirterek bu konuda bizi uyarıyorlar. Bunun haricinde aklımıza gelen bir başka husus, mevcut antrenör derneklerinin bir internet sitesinin olmayışı ile ilgili. Bir zamanlar Voleybol Antrenörleri Derneği’nin (VAD) bir sitesi vardı. Ancak şu anda çalışmıyor ve insanlar bu tarz konularda bilgiye ulaşmakta zorluk çekiyorlar. Genellikle diğer voleybol sitelerinden öğrenilebilse de antrenör arkadaşlarımız, kendilerine ait bilgilerin yer aldığı dernek sitelerini de yayında görmek istiyorlar.
Salı
Hazır antrenör semineri demişken başka bir konuda dikkatimi çeken bir noktaya değinmeden geçemeyeceğim sevgili dostlar. TVF’nin resmi sitesinde antrenör kursu ile ilgili bilgiler yer alıyor. Bu sene ilk defa rastladığım bir ince nokta, antrenör yetiştirme hususunda hala kafa karıştırıcı sorular olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. İlk kez antrenör olacak adaylardan istenen belgeler arasında dikkat çeken bir madde var. I.Kademe antrenör kursuna kayıt olabilmek (yani kısaca antrenör olabilmek) için “en az beş yıl süre ile en üst seviye liglerde (Bayan-Erkek 1.Lig) oynamış olmak veya yüksekokul mezunu olmak” maddesi yer alıyor. Yani buradan anlıyoruz ki bundan sonra yüksekokul mezunu olmayan ve beş yıl boyunca 1.Ligde oynamayan insanlar voleybol antrenörü olamayacaklar. Haydi biraz Şeytan’ın avukatlığını yapalım ve kendimize soralım. “Dört yıl boyunca Milli takımlar da dahil 1.Ligde oynadıktan sonra sakatlanan ve oyunculuk hayatı biten, okulun son senesinde de ilgili dersleri veremediğinden okuldan atılan bir insanı gözünüze getirin. Bu insan voleybol antrenörü olamayacak. Bana bir antrenör olarak mantıklı gelmiyor, size geliyor mu bilemiyorum. Zira aynı anda hayatında hiç voleybol oynamamış bir Jeoloji mühendisi arkadaş voleybol antrenörü olabilecek. Garip bir durum doğrusu. Bunun yanı sıra bir de yüksekokul kavramının tanımı yapılmamış. Bildiğiniz üzere dört yıllık yüksekokullar olduğu gibi iki yıllık yüksekokullar da mevcut sevgili dostlar. Tanım daraltması yapılmadığına göre iki yıllık yüksekokul mezunlarının da kabul edildiğini varsayabiliriz öyle mi?
Bir de sınav olayı var ki, evlere şenlik. Antrenör kursuna katılabilecek insanların voleybol oyun kuralları ve mini voleybol oyun kuralları sınavlarına girmesi, bu sınavlardan da en az 70 puan alması gerekiyor. Alamayanlar ise kursa katılamayacak ve antrenör olamayacaklar. Bu da enteresan bir ayrıntı. Antrenörlük kurs ya da kurslarına katılmış olanlar bilirler. Bu kurslarda “oyun kuralları” dersi zaten mevcut. Orada öğretirsiniz kurs katılımcılarına gereken kural ve bilgileri. Sonucunda sınav yaparsınız. Geçenler geçer, geçemeyenler ise diplomasını alamazlar. Bunu bir önkoşul olarak uygulamak, antrenör yetiştirmeye çok anlamlı bir katkı olmayacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta voleybolun teknik-taktik-kondisyon kısmını A’dan Z’ye çok iyi bilen bir insan, voleybol topunun basıncını ve ağırlığını, çizgilerin kalınlığını ya da tavan yüksekliğini bilmediği için antrenör olamayacak. Mantığa ve hakkaniyete, ayrıca antrenörlük mesleğine çok uygun olmayan bir sistem biçimi. Zira yukarıda bahsedilen mühendis arkadaş, ezberi çok iyi bir insan olarak tüm bu sınavlardan 100 puan alarak hayatı boyunca eline almadığı topla voleybola yeni başlayan küçüklere pek de bir şey öğretemeyecektir.
Çarşamba
Şampiyonlar Liginde Fenerbahçe Acıbadem, beklendiği gibi rakibi Metal Galati’yi deplasmanda rahat geçti. Rakibin zaman zaman kafa tutmaya çalıştığı temsilcimiz, geniş kadrosu, çok sayıdaki yıldız oyuncusu ve sürekli kazanmanın verdiği kendine güven duygusu ile Rumen ekibine set kaptırmadı. Maçı televizyondan seyreden voleybol severler ise TRT spikerinin çok konuşmasının beraberinde hatalar getirdiğini bir kez daha görmüş oldu. Sayısı bazen sayılamayacak kadar fazla olan hatalar arasında;
– Fenerbahçe Acıbadem koçu Jan de Brandt’ın Türkiye’ye bu sezon başında geldiği,
– Topun bloğun yaklaşık bir metre açığından geçtiği halde tartışılabilir bir temas olduğundan bahsetmesi,
– Skor 22-20 iken 22-19 ilan etmesi,
– Eda’nın hücumda %50 ile oynama durumu için, “Her iki hücumdan en az bir sayı üretmiş” demesi vardı.
Onun haricinde internetten ya da CEV web sitesinden elde ettiği notlardan çeşitli istatistiki bilgiler vermesi, voleybol severlerin rahatlıkla ulaşabileceği veriler olmasına karşılık iyi bir uygulama olarak akıllara kazındı. Gönül ister ki, voleybol anlatan spikerler gerçekten voleybol spikeri olsun ve voleybol severlerin merak edip de kolayca ulaşamadığı bilgiler versin. Ancak kısa vadede bu pek mümkün görünmüyor.
Challenge Kupasında yoluna devam eden Ziraat Bankası’nın final four yolunda sadece bir engel kaldı. O engel hakkında detaylı bilgi isteyenler, geçen haftaki yazımıza göz atabilirler.
Bayanlar Liginde oynanan tek maçta ise Eczacıbaşı Zentiva, evinde ağırladığı Konya Ereğli Belediye’yi 3-1 mağlup etti. Haftalardır, hatta aylardır ha oynadı ha oynayacak diye beklenen Aysun Ayhan, sonunda sahaya çıktı ve tüm maç boyu oyunda kaldı. Performansı vasatı aşamasa da ileriki günler için olumlu sinyaller verdi denebilir. Bu maçtaki başka bir husus, Eczacıbaşı’nın üç köşe oyuncusunun da 19 sayı üretmesi oldu. Mirka ve Esra’yı köşede kullanan antrenör Cuccarini, Natalia’yı pasör çaprazı olarak oynattı. İleriki günlerde Mirka ile Natalia’nın yer değiştirmesi sürpriz sayılmamalı.
Perşembe
Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom, eksik kadrosu ile İstanbul’a gelen Universitet Belgorod karşısında çok rahat bir maç oynadı. Bir sonraki turu hemen hemen garantileyerek deplasmana turistik bir gezi yapacak olan VGSTT, defans yerleşimindeki problemlerini çözmeye odaklanmazsa, daha kuvvetli rakipler karşısında zor anlar yaşayacaktır. Dirseğinden sakat olan Natalia Kulikova ve kondisyon sorunu olan Anja Spasojevic’ten yoksun kadrosu ile mücadele eden Universitet Begorod, tıpkı Dinamo Moskova gibi iptidai bir oyun düzeni ile çıkıyor sahaya. Kısa pasör çaprazı ve liberonun manşet yükünü çekmesini hedefleyen klasik voleybolun bu farklı sisteminde uzun boylu smaçörlerin sadece hücum ve blok varyasyonlarına katılması amaçlanıyor. Ancak uzun boylu olmalarına karşın teknik kapasiteleri ve patlayıcı güçleri son derece sınırlı olan Ekaterina Orlova ve Irina Smirnova, bu amaca uygun yeterlilikte oyuncular değil. Takımın yaptığı toplam 75 hücumun 61 tanesinin bu iki oyuncu tarafından gerçekleştirilmesi, antrenör Evgeny Sivkov’un bu sistemde ne denli ısrarcı olduğunun bir göstergesi. Bununla beraber Smirnova’nın %19, Orlova’nın ise %32 ile hücum etmesi, bu takımın bu sistemle oynayamayacağının açık bir göstergesi. Hücum yüzdelerinin düşüklüğü, iyi manşet gelmemesine bağlanmamalı, zira Belgorod ekibi, takım olarak %47 mükemmel manşet aldı, %67 ise doğrudan pasöre giden manşet olarak kayda geçti. Rakibin iki etkili smaçörünün rövanş maçında da oynayamayacak olması, Güneş’in işini daha da kolaylaştırıyor. Mevcut kadroda yer alan oyuncular, sahada yer aldıkları bir pozisyonda sürekli diziliş hatası yapıyorlar. Aynı pozisyonda maç boyu sürekli hata yapan Rusları yakalayamayan Alman hakem, her hafta çeşitli hatalarını burada gündeme getirdiğimiz hakemlerimize nazaran çok daha zayıf bir görüntü çizdi. Ancak uluslar arası lobi faaliyetleri ve yabancı dil bilgisi, Heike Kraft’ın Şampiyonlar Ligi gibi bir organizasyonda düdük çalmasına rahatlıkla yetiyor. Bu pozisyon hatasının ne olduğunu ya da hangi pozisyonda yapıldığını anlayamayan dostlarımız, maçın görüntülerine tekrar göz atabilirler.
Cuma
Erkekler Liginde oynanan derbi maçında Galatasaray, ezeli rakibi Beşiktaş’ı 3-1 yenerek ilk yarıda Akatlar’da yaşadığı mağlubiyetin rövanşını aldı. Özellikle 25-6 biten üçüncü setin hezimet derecesindeki ağırlığı, siyah beyazlıları önümüzdeki günlerde de olumsuz etkileyecektir. Sezon başından beri takımın yükünü çeken Ivaylo Barutov’un dahi ayakta kalamadığı maçta Galatasaray, takım olarak iyi oynadı. Rakibinin hatalarından 40 sayı elde eden sarı kırmızılılar, basit hatalar sonucu rakibine sadece 25 sayı verdi. Sonuç olarak Beşiktaş’ın play-off ümidi biraz azaldı ancak Galatasaray açısından değişen fazla bir şey olmadı.
Cumartesi
Beklenen sonuçların alındığı Bayanlar Liginde ritmini bulan Ankaragücü, deplasmanda Karşıyaka’yı da devirdi ve tırmanışını sürdürdü. Çok değil, üç dört hafta öncesine kadar ligde kalma savaşı veren Ankara’nın tarihi ekibi, şimdi play-off’taki yerini daha sağlam hale getirmeye çalışıyor.
Önümüzdeki iki hafta oynanacak olan maçlar, ya ligden düşecek ikinci takımı büyük ölçüde belirleyecek, ya da işleri daha karmaşık bir hale sokacak. Güneş Sigorta’ya 3-0 yenilince umudu azalan Nilüfer Belediye, haftaya oynayacağı Ereğli ve sonraki hafta Beylikdüzü maçlarını kayıpsız geçerse, kabus iki haftada bitmiş olacak. Aksi takdirde Bursa’nın 1.Ligdeki son takımı da bir alt kümeye düşecek.
Tatiana Dos Santos’un kendine gelmesiyle ikinci winner oyuncusuna da kavuşan Beşiktaş, deplasmanda İller Bankası’nı 3-2 yendi ve puan cetvelinde Ankara temsilcisinin yerini devraldı. Siyah beyazlıların şimdiki hedefi, ezeli rakibi Galatasaray’ı yenerek aynı puana ulaşmak ve çok büyük olasılıkla play-off’ta karşılaşacağı Cimboma gözdağı vermek olacak.
Galatasaray küme düşen Beylikdüzü’nü setsiz geçerek Ukrayna yolculuğu öncesi ter attı. Umarız Cimbom beklentimizi boşa çıkarmaz ve final foura yaklaşacak bir skorla ülkemize döner.
Pazar
Hiç kuşku yok ki, haftanın takımı Maliye Milli Piyango. Şampiyonluk adayı Arkas’ı Ankara’dan puansız yollayan MMP, hem play-off iddiasını kuvvetlendirdi, hem de yabana atılacak bir takım olmadığını gösterdi. Arkas’ın mağlubiyetini Hüseyin’in yokluğuna bağlayanlar, Ankara ekibinin zaferine haksızlık etmiş olur. Yedinci sıraya tırmanan MMP, haftaya Galatasaray’ı yenerek yerini sağlamlaştırmanın peşine düşecek. CEV Kupasından elenmesinin de moral bozukluğuyla form durumu gittikçe kötüleşen Arkas için tehlike sinyalleri Diltaş maçında iyiden iyiye belirmişti. Sonuçta takke düştü ve kel göründü. Arkas’ın acilen tedbir alarak durumu düzeltmeye çalışması şart, aksi takdirde İzmir ekibi dördüncülüğü dahi kaybederek fikstür avantajını yitirebilir.
Küme düşen Belediye Plevne, Diltaş ve Bozkurt’un Şampiyonluk adayı takımlara yenilmeleri zaten beklenen sonuçlar. Burada sorulacak soru, düşecek ikinci takım Kastamonu’dan mı yoksa Konya’dan mı çıkacak? Bozkurt’u evinde ağırlayacak olan Diltaş, puansız Belediye Plevne maçının da getirdiği avantaj ile bir adım önde görünüyor. Bozkurt Belediye için kritik viraj ise Konya’da oynayacağı maç olacak.
Lider Fenerbahçe SGK’yı Ankara’da setsiz geçerken rakibinin sadece iki oyuncu ile skor üretmesi handikapını iyi değerlendirdi. Ürettiği 48 sayının 34’ü Guillermo Falasca ve Antti Siltala’dan gelen SGK, Fenerbahçe’nin bu oyunculara sağlam blok kurması karşısında çaresiz kaldı. Bu iki oyuncuyu blokta durdurarak 9 blok sayısı elde etti sarı lacivertliler. Zaten 9 bu sayı, iki takımın toplamda kazandığı sayı farkını ifade ediyor, başka söze gerek var mı?
Romanya’dan şen dönen Fenerbahçe Acıbadem ise deplasmanda karşılaştığı Yeşilyurt’u ümitlendirmedi ve işini çabuk bitirdi.
Bu haftalık da bu kadar sevgili voleybol severler.
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.